6 Nisan 2018 Cuma

ÖLDÜM BEN...

Öldüm ben...
İnanmayacaksınız ama gerçekten öldüm. Hem de doğum günümde. Diyeceksiniz ki, ölüler yazar mı? Yazarmış... Ben de bunu öldükten sonra öğrendim. Delirdiğimi sanıyorsunuz değil mi? Hayır, aklım başım yerinde, sadece ölüyüm. İnsanlar ölmekten korkarlar. Ben de öyleydim bir zamanlar. Ama hiç de korkulacak bir tarafı yokmuş. Üstelik çok da eğlenceli...

Bakın size daha neler anlatacağım. Eminim siz de ilk kez bir ölünün ağzından, hem de birinci elden duyacaksınız dediklerimi. En merak ettiğim şeydi helvamın nasıl olacağı. Öldükten sonra helvamı da yedim. Biraz fıstığını bol koysalardı daha iyi olacaktı ama tadı hiç fena değildi.

Ölmeden evvel cennetti, cehennemdi, bir sürü şeyle dolduruyorlar insanın kafasını,. Yok öyle bir şey. Sağlığında yapamadığın şeyleri yapıyorsun. Para yok bu alemde, geçim derdi de. Hem senden önce ölenleri hem de doğacak olanları görebiliyorsun istediğinde. İğne deliğinden geçebilir, göğün yedi katına yükselebilirsin.

Kısacası ölmekle ne kadar iyi yaptığımı ölünce anladım. İstediğim masaya gidip oturdum, istediğim kıyıda denize girdim. Cehennemin bu tarafta olduğu kocaman bir yalan. Burası cennet gibi bir yer. Canım isteyince aranıza katılıyorum. Geçen gün sizlerden birini ziyarete giderken az kalsın araba çarpıyordu. Bu kadar da olmaz diyeceksiniz. İnanın ki böyle. Bir an ölü olduğumu unutup ölmekten korktum.

İnsan ölünce dostunu düşmanını daha iyi tanıyor. İyi bildiğim bir dost, "Kimseye beş kuruşluk faydası yoktu ...," deyip arkamdan konuştu. Sandı ki, ben duymayacağım. Ben de sanmıyordum duyacağımı. Ama duydum işte. Biliyor musunuz ölüler her şeyi duyar. Bu korkutmasın sizi, ama ölüler hakkında laf söylerken biraz dikkatli olun bence. Adam doğru söylüyordu ama sonunda salladığı küfür canımı yaktı. Ölülerin canının yandığını işte böyle öğrendim.

Uzun zamandır sizlerden uzaktım. Nasipte öldükten sonra size yazmak varmış. Ama söz veriyorum yazmaya devam edeceğim. Çevremde hiç kimse bu işlerle uğraşmıyor. Ne yaparsınız, alışmışım bir kere yazmadan duramıyorum. Geçenlerde hazır gelmişken ölmüşlerimizi ziyaret edeyim dedim. İnsanlar mezarlarda arıyorlardı ölmüşlerini. Oysa onlar burada. Ne işleri var toprağın içinde.

Aklıma ilk Atatürk geldi. Dedim ya, burası birinci sınıf. İstediğini yapabiliyorsun. Ne kuyruk var kapısında, ne de protokol. Gittim elini öptüm. Yine ölüler el öper mi diye soracaksınız. Kusura bakmayın ama artık sinirleniyorum. Öper elbette, niye öpmesin ki. Sizin yaptığınız her şeyi yapar ölüler. Hemen aklınıza kötü şeyler gelmesin. Kötü bir şey olmaz burada. Onların hepsini sizlere bıraktık. Neyse, kafamı karıştırmayın. Resimde gördüklerimden daha yakışıklı geldi gözüme. Aldı beni sahildeki lokantalardan birine götürdü. Bir de ufak rakı söyledi leblebinin yanına. Sohbeti o kadar tatlıydı ki, iyi ki ölmüşüm dedim. Biraz canını sıkkın gördüm. Ülkenin durumuna üzülüyormuş. Sen de benim gibi yazsaydın birilerine dedim. "Çocuk, o zaman delirdiğimi söyler bu budalalar." diye cevap verdi bana. "Bilmezler ki delilik ölülere mahsus bir özellik değil." Olsun varsın bana deli desinler ben yine yazacağım dedim. "Sen bilirsin, çocuk." dedi bana. En çok da çocuk deyişini sevdim. Mavi gözleri ışıl ışıldı, sanki hiç ölmemiş gibiydi.

Sonra insanlara öbür dünyayı başka türlü gösteren hacı hoca takımını merak ettim. Pat diye kalabalık bir güruhun içinde buldum kendimi. Dedim ya ölü olmanın bir sürü avantajı var. Anında istediğin yere ulaşabiliyorsun. Biri çıkmış hararetle bir şeyler anlatıyordu. Aralarına katıldım. Sağlığımda asla cesaret edip yanaşmazdım yanlarına. İşte ölü cesareti bu olsa gerek. Nasıl olsa öldüremezlerdi beni. Çünkü ölüydüm zaten. Gördüklerime inanamadım. Hiçbirinin gözü yoktu. Binlerce, belki yüzbinlerce kör ölü. Onlara nutuk atan adamın gözleri vardı, sadece. Bu ölüler dünyasının fani olduğunu, ölüler için yeniden dirilmenin mukadder olduğunu anlatıyor, ölümün keyfini çıkaracakları yerde dünyaya yatırım yapmaktan bahsediyordu. Kulaklarıma inanamadım. Keyfim kaçmıştı, onları kendi hallerine bırakıp kaçtım.

Size anlatacaklarım şimdilik bu kadar. Ölümden korkmayın, hiç anlattıkları gibi değil. Keşke daha önce ölseymişim bile diyebiliyorum. Tek korkum yeniden sizin aranıza dönmek....