KATEGORİLER

1 Nisan 2020 Çarşamba

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 32

Sevgili Deep Tone, Ağaç Ev Sohbetleri'nin 32. hafta konusunu kendisi belirlemiş. Arkadaşımızın konu seçiminde, halen içinde bulunduğumuz karantina günlerinin etkili olduğunu düşünüyorum. Bu etkinliğin gedikli müdavimlerinden birisi olarak elbette sohbete katılacağım. Sizlerin de aramızda münazara edeceğimiz farklı fikirleriniz varsa çekinmeden önümüzdeki haftaların konusunu belirleyebilirsiniz. Ve işte haftanın konusu:

Obsesif misiniz? Obsesif kompulsif bozukluğu olan arkadaşlarınız var mı?

Hayır, obsesif değilim. Bakın bunu ben söylemiyorum, bilim söylüyor. Bundan emin olmak için Bilted Psikolojik Danışma Merkezi'nin şu testini yaptım.  Puanım 2, evet sadece iki. Sonuç olarak diyor ki, "Obsesif Kompulsif bulgularınız yoktur." Ufak tefek şeyleri saymazsak tabii. Onlar da patolojik bir duruma getirmez beni sanırım. Örneğin duvardaki tablo biraz yamuk dursa dikkatimi çeker, gider düzeltirim. Az da olsa simetri hoşlandığım bir şeydir. Arabamın kapısını kumanda anahtarıyla kilitlerim. Bunu yaparken ne yaptığımı düşünmem, alışkanlık düşüncemin önüne geçer çoğu kez. Sonra durup düşünürüm, "Ya, ben arabayı kilitledim mi acaba?" diye. Kilitlediğim anı hatırlamam mümkün değil. Dert olur o zaman bana. Dönüp kontrol ederim. Yüzde doksan dokuz kilitlemişimdir, alışkanlıkla. Yüzde bir, açık bulurum. O zaman sırtımı sıvazlarım, iyi ki dönüp kontrol etmişim diye. Bir kere olsun kilitlemediğimi görmek, bu tedirginliğimi pekiştirir. Daha sonra bir süreliğine işin kolayını bulurum. "Evet, aklım başımda ve ben şu an arabamı kilitliyorum." Artık yaptığımı bilirim, endişeye mahal yok. Evet, hepsi bu. 

Eşime aynı testi yaptım. Neyse ki onun puanı 15 çıktı. Bu skora göre sonuç: "Hafif düzeyde Obsesif Kompulsif bulgularınız vardır." Ağır olsaydı burada yazamazdım. Evet, onun takıldığı konuların tamamı temizlikle ilgili. Karantinadan sonra iyice arttı bu hassasiyet. Manavdan domates mi alınacak, acaba kimler elini sürdü, o ellerini nerelerine sürdüler. Aklımın ucundan geçmeyecek senaryolar üretir eşim. Beş yıldızlı otelin kar beyaz çarşaflarına güvenmez. İlla ki çarşafını, yastık kılıfını yanında taşır. Sabun, çamaşır suyu (biz İzmirliler klorak deriz ona) ve deterjanların en iyisi en organiği, en temiz yıkayanı, en çok mikrop öldüreni en büyük dostlarıdır. Teflon tencere, tavada mikron seviyesindeki çizik onun atılmasını gerektirir. Kanserojen ne varsa asla giremez bizim eve. Neyse konuyu fazla uzatmayayım da, akşam ifademi almasın en obsesifinden.

31 Mart 2020 Salı

KARANTİNA KORONA - 5

SUS OLRIC! DÜŞÜNÜYORUM.
Sanırım alışmak gerekecek Cavit Efendiyle birlikte yaşamaya. O da bu birlikteliğe razı olur muhtemelen. Çünkü bizsiz o da yaşayamaz.

İçimizdeki kötülükleri atsam da aklıma gelenleri kolay kolay atamıyorum. Caddeler, meydanlar bomboş, herkes evinde. Tanrı esirgesin, bu aralar bir deprem olsa, düşünmek dahi istemiyorum. Madem Cavit Efendi ile yaşamayı öğreneceğiz dedik, moralimizi bozmadan yaşantımızda ve yeni dünya düzeninde muhtemel değişiklikler üzerine biraz kafa yoralım o zaman. Blog yorumlarımdan birinde geleceğin gözde olacak mesleklerini sıralamıştım. Bu listenin başına sağlıkçıları eklemek gerek. Özellikle genetik mühendislerini elbette. Cavit Efendi yakamızı bırakmayacağına göre olur da bu sınavdan geçersek, ona efendilik edebilmemiz için yeni dünya düzeninde ne tür değişikliklere hazır olmamız, hangi alışkanlıklarımızı değiştirmemiz lazım? Falcı olmaya gerek yok, sadece düşünmek yeter. Hep birlikte düşünelim öyleyse:

Önce şu Cavit Efendiyi (Covid-19) tanıyalım. Bu zat tesadüfen bir hayvandan mı bulaştı insanlara, yoksa bir insanın eseri mi? 1.400.000.000 nüfuslu dünyanın en kalabalık ülkesi olan Çin'in 50 milyon nüfusa sahip Wuhan eyaletinde dünyaya gözlerini açan Cavit-19 insanlarca bilinen Cavitgiller familyasının son üyesi. Acayip sırnaşık, bulaşıcı bir özelliği olan 0,1 mikron büyüklüğünde bu yarı canlı Çin gibi yoğun nüfusa sahip bir ülkede bu kadar kısa zamanda kontrol altına alınabilir mi? Basit bir hesap. Deniyor ki, virüsü kapan her kişi ortalama 5 kişiye daha bulaştırıyor. Hadi bu kadar da olmasın, diyelim ki ortalama 3 kişiye bulaştı. 26 gün içinde bu virüs bütün Çin nüfusuyla tanışmış olur. Çin'de bugün itibarıyla tespit edilen toplam vaka sayısı 81.966. Enfekte olduğu tespit edilen kişi sayısının toplam nüfusa oranla ihmal edilecek düzeyde. Çünkü yapılan test sayısı ne olursa olsun virüsün yayılma hızını azaltmak konusunda pek bir işe yaramaz. 

- Bu düşüncelerimde kendimi çok yalnız hissediyorum Olric...
- Yalnızlık iyidir efendimiz.
- O zaman ben iyi miyim şimdi?
- Hayır efendim, yalnızsınız.
- Beni bırakmayacaksın, değil mi Olric? 
- Sizi ne zaman yalnız bıraktım, efendimiz?

Bu işin içinde bir iş var. Ya virüs söylendiği kadar bulaşıcı değil, ya da başka bir durumla karşı karşıyayız. Hayır tabii ki bulaşıcı, İngiltere Veliaht Prensi Charles Philip Arthur George'un ne işi olabilirdi Cavit Efendiyle! O halde sanki bir casus bu Cavit. Öyle değil mi? Üşenmedim, bilimsel bir araştırmaya giriştim. Aldığım bilgiler Covid-19 Küresel Yayılım Panelinden. İşte referansım. Bilimsel dedim, ya referans vermeden olmaz. Aşağıdaki Excel tablosu hazırladım. Yalnız bir şeyi hatırlatayım. Bu tablodaki sayılar her saniye artan vaka ve ölüm sayılarıyla değişiyor. 31.03.2020 tarihi itibarıyla durumumuz aşağıda:


COUNTRY
POPULATION
DEATH #
EVENT #
DEATH RATE
DEATH # PER MILLION

1.
IT
60.243.406
11.591
101.739
11,39%
192,40

2.
SPN
46.733.038
8.189
94.417
8,67%
175,23

3.
B
11.449.656
705
12.775
5,52%
61,57

4.
NL
17.302.923
865
11.817
7,32%
49,99

5.
FR
67.076.000
3.030
45.171
6,71%
45,17

6.
SW
8.508.904
373
16.176
2,31%
43,84

7.
IRAN
83.721.115
2.898
44.605
6,50%
34,61

8.
BR
67.796.627
1.412
22.465
6,29%
20,83

9.
USA
330.515.693
3.170
164.610
1,93%
9,59

10.
D
83.149.300
650
67.051
0,97%
7,82

11.
CHN
1.437.932.539
3.309
82.276
4,02%
2,30
969.112  
12.
TR
83.154.997
168
10.827
1,55%
2,02

13.
RUS
145.918.862
17
2.337
0,73%
0,12

14.
PAK
219.799.303
25
1.865
1,34%
0,11

15.
IND
1.376.584.858
32
1.251
2,56%
0,02

51,96%
SUM
4.039.887.221
36.434
679.382
5,36%
9,02
93,36%

WORLD
7.774.402.198
39.025
802.967
4,86%
5,02


 
Listeye alınan ülkeler dünya toplam nüfusunun yaklaşık yüzde 52'sini kapsıyor. Ancak dünya genelinde Cavit Efendiye bağlı ölümlerin % 93'ten fazlası bu ülkelerde vuku bulmuş! Açıkça görülüyor ki pembeye boyadığım ülkeler çoğunlukla Avrupa geni taşıyan insan toplulukları. Yani Cavit Efendi'nin kendine en yakın bulduğu insan ırkı. Falan ülke önce önlem almış, yok efendim halkı bilinçliymiş, sağlık sistemleri iyiymiş, bırakalım bunları. Sadece bir mukayese!

Eğer Cavit-19 Beyefendi İtalya'daki yayılma enerjisinin Çin'de göstermiş olsaydı, Çin'de virüsten ölen toplam kişi sayısı 3.309 değil tamı tamına 969.112 olacaktı. Yani neredeyse bir milyon kişi hayatını kaybedecekti. Oysa Çin, virüsün sebep olduğu düşünülen vahşi hayvan pazarını dün açtı yeniden!  Asya ırkından pek hoşlanmadığı açık Cavit Efendinin. Yukarıdaki tablo gösteriyor ki, yeşile boyalı ülkelerin tamamı Asya ülkeleri. Hem o kadar yoğun nüfus olacak, hem de Cavit Efendi rahat duracak, inanılır gibi değil. 

Burada iki ülke sırıtıyor tabloda. Bunlardan ilki İran. Asya'nın batı kenarında hemen hemen Türkiye ile yakın bir coğrafyada olmasına rağmen Avrupa ırkının Cavit Efendiye gösterdiği konukseverliği göstermiş. Bunun nedeni yine ırksal özelliklerde aranabilir. Aryan ırkını duymuşsunuzdur. İran'a adını veren bu ırk saf, soylu anlamında yıllarca ırkının özelliklerini korumuş ve diğer ırklara fazla karışmamış. Belli ki Cavit Efendi bu ırktan da epey hoşlanmış. 

Diğer ülke Türkiye. Orta Asya'dan geliyoruz bize de bir şey olmaz diye hiç heveslenmeyin. Yapılan genetik araştırmalarda en çok % 3-5 oranında Orta Asya geni bulmuşlar Anadolu insanında. Peki biz Türklerin taşıdığı risk nedir? Bunu anlatmadan önce kısa bir bilgi vereyim.

Canlıları oluşturan hücrelerde genetik materyal görevini üstlenen iki nükleik asit bulunmaktadır. Lise bilgilerinden hatırladığımız üzere bunlar deosiribonükleik asit yani (DNA) ve ribonükleik asit ya da diğer bir deyişle (RNA). Çift sarmal zincire sahip DNA'nın görevi genetik bilgilerin depolanması, nesiller arasında aktarılması ve hücrenin metabolizma faaliyetlerinin yönetimini sağlamak. tek zincirden oluşan RNA'nın görevi ise protein sentezi ve genetik bilgilerin taşınmasından ibaret. Cavit Efendi çeperi bir protein yağ tabakasıyla sarılı içinde sadece RNA'nın bulunduğu ve hiçbir metabolizma faaliyeti bulunmadığı için canlı sınıfına bile girmeyen garip bir varlık. İnsan vücuduna girince gideceği yapışacağı hücreleri biliyor. Doğrudan akciğer broşlarındaki hücrelerimize yapışıp kendinde olmayan DNA'larımızla hayat buluyor ve süratle onları değiştirip mitoz bölünmeyle çoğalmaya başlıyor. Yani görüldüğü üzere genlerle yakın bir ilişkisi var bu Cavit Efendi'nin.

Şimdi dönelim kendi durumumuza. Evet, Vikipedi'den aldığım bilgilere göre Hodoğlu&Mahley tarafından 2012 yılında yapılan çalışmada;
Aydınlı ve İstanbullu Türklerin genetik kökeni sırasıyla aşağıdaki gibidir:
Batı Asya: % 37 ; % 47,9, ortalama diyelim % 42,5
Atlantik ve Baltık: % 25,2 ; % 18,5, ortalama diyelim % 22,0
Akdeniz: % 24,5 ; % 24,7, ortalama diyelim % 24,6
Sibirya: % 8,1 ; % 3,5, ortalama diyelim % 5,8
Doğu Asya: % 4,4 ; % 3,7, ortalama diyelim % 4,0
Diğerleri: % 0,8 ; % 1,7 ve diğerleri ortalama: % 1,1

Özetle bu teori doğruysa Türklerin Cavit Efendi'den etkilenme oranı yukarıda renklerle ifade ettiğim üzere % 24,6 oranında ciddi, % 64,5 orta derecede ve % 9,8 oranında hafif derecede olacak. Buna göre dünya genelinde virüsten dolayı tespit edilen vaka sayısının toplam olarak iki katına çıkacağını düşündüğümüzde ülkemizde vuku bulacak can kaybı sayısı tahminen 1.932'ye ulaşmaktadır. 

Elbette Cavit Efendi'ye bir insan eli değmiş olması muhtemeldir. Teknolojinin genom haritasını tamamen deşifre ettiğini biliyoruz. Söz konusu gelişmeler tesadüf eseri ya da inananlar tarafından Tanrı'nın bazı toplumlara cezası gibi de görülebilir. Sebebi her ne olursa olsun, bundan sonra değişen dünya düzeni hakkında fikir yürütmeyi bir sonraki yazımıza bırakalım.