18 Aralık 2015 Cuma

17/12/2015 Perşembe, Tire

Son günlerde bir şeyler yazmak fikri  iyiden iyiye kafamı kurcalamaya başladı. Belki de en iyi çözüm bir günlük tutmak olacak sanırım.  Başkent'imizi bırakıp Tire'ye kesin ve keskin bir dönüş yapalı neredeyse bir yıl oluyor. Buradaki yaşantım hiç de alışık olmadığım ve her gün farklı şeyler öğrenmekle geçiyor. Çok yoğun bir çalışma temposundan sonra kendimi yormadan ama ufak tefek kendime bazı meşguliyetler bulacağımı düşlememe karşılık zihnen o kadar olmasa da bedenen çok daha yorucu bir tempoya girdim. Bu güzel ilçede bir yılı nasıl geçirdiğimi tam manasıyla satırlara dökmedim. Sadece yaylada ele aldığımız bazı inşaat ve ziraat ile ilgili işlere ait kısa notlarla harcamaları kayıt düştüm. Dönüp baktığımda ilk kaydımın tarihi 05/03/2015. Bu tarihe kadar yeni evimize yerleşmemiz, hemen arkasından bir türlü iyileşmeyen hastalıklar, bu yeni yurdumuzda ne yapabiliriz konusundaki araştırmalarımız 3-4 ayımızı aldı. Bundan sonra da yeri geldiğinde Tire'de geçirdiğim ilk yılda yaşadıklarımıza dair bazı hususlara yer vermeyi düşünüyorum.
Buraya yerleşmemizde ilk fikirler kızım Irmak'ın tıp fakültesinden mezun olduktan sonra ilk tayininde şansına Tire Devlet Hastanesine gelmesiyle oluşmaya başladı. 9 ay kadar acil servis doktorluğu yaptıktan sonra daha biz gelmeden İzmir'de asistanlık sınavını kazanarak Tire'yi bize bıraktı ayrı konu...
Bu girizgahtan sonra bugüne döneyim. Sabah saat 9.00 da yayla giriş kapısı ve muhtelif ferforje işleri için sanayiden İsmail Usta ile buluşup ona imalatın yapılacağı yerleri gösterecektim. Doğruluk ve dürüstlüğün normal insanda olması gereken özellikler iken bu hasletlerden artık meziyet olarak bahsetmek ne acı ama. İsmail usta tam saatinde dükkanında hazır ve beni beklemekteydi. Üstelik ben biraz özellikli işler isteyince ferforje işlerini ben Zühtü ustadan öğrendim, şimdi o yaşlandı ama oğlu Ali aynı işlere devam ediyor. Bu işleri benden daha iyi yaparlar sen istersen önce onlarla görüş diyebilecek kadar da alçak gönüllü olmasına çok şaşırdım. Yine de olmazsa ferforje desenleri üzerinde birlikte karar veririz ve çalışabiliriz diyerek yaylaya çıkıp kapıların ve balkon, teras korkuluklarının yerini gösterdim. Taş ustası Yakup usta ana kapının sağına ve soluna taş duvar örme işine devam ediyordu. İki gün çalıştık ama o da düzgün biri sanırım. Sabah saat tam sekizde yardımcısı Muzaffer ile birlikte iş başı yapıyor. İsmail ustayı tekrar sanayiye bırakıp önerdiği kişiye giderken taş evimizin ahşap işlerini yapan Ünal Parmak'a telefon ettim. Çünkü Zühtü Usta'nın eski işyeri Ünal Parmak'ın işyerinin yanındaymış. Ünal ile yaptığım telefon görüşmesinden sonra, o an iş yerinde olmayan Ali usta ile öğleden sonra birlikte yaylaya gelebileceğini söyledi.
Sabah 8.15 gibi Güme'li Ali'yi arayıp demirci ustası getireceğim için biraz geç geleceğimi, çuvalları veranda kapısına bıraktığımı, sadece büyük gömüyü açmalarını söyledim. Ben demirci ustasını yerine bırakıp geri döndüğümde henüz gelmişlerdi. Ali yanında iki erkek ve beş kadından oluşan bir ekiple geldi. Kestane gömülerini açıp makineden geçirdikten sonra yaygı üzerine döküp çürük çarığı ayıkladıktan sonra iri ve orta/küçük boylarına ayırmaya koyuldular. Saat 15.30 gibi işler bitmek üzereyken bir toptancı geldi ve akşam üzeri kestanenin tamamını kendisine satmayı kabul ettik. Yarın sabah saat 9.00 da taş eve koyduğumuz 1.700 kg kadar kestane alıcının aracına yüklenecek.
Öğleden sonra Ünal demirci ustasının işinin bitmediğini yarın 9.00-9,30 gibi yaylaya geleceklerini söyledi. Aracın sağ arka lastiğinin havası inmiş, Kesikbaş mevkiindeki lastikçide ölçtürdüm hakikaten düşük çıktı. Arkalara 38 önlere 40 psi hava bastı. Günlük alışverişi yaptıktan sonra eve döndüm. Yarın görüşmek üzere...   

4 yorum:

  1. merabaaaa. aramızaa hoşgeldiniiz. tireye yerleştiniz sonra da kestanecilik mi yapmaya başladınız. ne güzel. o zaman emekli oldunuz herhalde. nasıl gidiyor bu ev işi. kolaylandı mıııı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş bulduk :) Tire'ye yerleştik de, kestaneciliği becerdiğimiz söylenemez henüz:) Kestane, ceviz bahçelerimiz var. İşçi yevmiyeler pahalı. Gelelim malımıza sahip çıkalım bari dedik ama bakalım artık. Taş ev kolaylandı, şimdi yer altından elektrik kablo kanalı kazdırıyorum. Eğer doğru dürüst adamını bulursak taş ev, Kaystros Cafe Restaurant olacak :) Kestane, ceviz ve halis sızma zeytinyağımızı da orada satarız artık. E, sizleri de bekleriz o zaman:)

      Sil
    2. heeeey hayat güzel işteeeeee :)

      Sil