7 Mart 2016 Pazartesi

06/03/2016 Pazar, Tire


İki gündür yağan yağmurun ardından gelen harika bir gün... Hava tamamen temizlenmiş, güneş daha bir parlak sanki. Yaylaya çıkıyorum, yol kenarları papatya ve sarı kır çiçekleriyle bezenmiş. Kaplan yolunda yoğun bir araç trafiği var yine. Pazar günü, hava da güzel olunca kaçırmıyor insanlar bu fırsatı. Hava temiz, manzara güzel. Karınları acıkınca yanlarında getirdikleri yiyecek ve içeceklerle veya yol üstündeki lokantalardan karınlarını doyuruyorlar.




Yolun dar ve virajlı olması sürücülerin daha dikkatli araba kullanmalarını gerektiriyor. Bu yüzden yolu fazla bilmeyen sürücülerin, manzara seyretmek için yolun kenarında durmaları gerekiyor. Her iki tarafta sayısız zeytin ağacı var, yaşlı gövdelerine dikkatle bakıldığında, "En eski sahibi biziz buraların." dediklerini duyar gibi oluyor insan. Ne su istiyor çoğu, ne de gübre. Bir yıl dinlenip ikinci yıl bol bol veriyorlar ürünlerini. Mazide kalan nice anılara nesiller boyu tanıklık etmiş hepsi.



Zeytin ağaçlarının arasına serpiştirilmiş badem ağaçları, yağmurun da etkisiyle dökmeye başlamış çiçeklerini. Arazi göz alabildiğince uzanıyor yemyeşil. Kaplan yolundan yukarı arabayla tırmanmaya devam ederken, bahçelerde çalışan köylülere rastlıyorum. Sağlı sollu park etmiş araçların yanı başında aileler sofralarını kurmuş, bir yandan yemeklerini yerken, bir yandan manzara seyrediyorlar. Izgara et kokuları çiçek kokularına karışıyor.






Köye vardığımda zorlukla ilerleyebiliyorum araçların arasından. Köy meydanına Salı Pazarı kurulmuş adeta. Köylüler ufak tezgahlarda dışarıdan gelen misafirlere incir, ceviz, zeytinyağı gibi yerel ürünlerden ellerinde ne varsa satıyorlar.

Köylüleri geride bırakıp yayla yoluna devam ediyorum. Bugün çalışma yapılıp yapılmayacağından emin değilim. Bahçe kapısında bazı yabancı araçlar görüyorum. Onlar da temiz hava almak için ilçeden gelmişler. "Sakıncası var mı burada durmamızın?" diye soruyor içlerinden biri. "Ne yapıyorsunuz peki burada?" Sorusuna sorumla cevap veriyorum. "Hiç," diyor, "Geziyoruz, dinleniyoruz." Aslında ben onların benim arkamdan bira şişelerini çıkaracaklarını adım gibi biliyorum ama "Yok," diyorum, "Sakıncası yok."




Bahçe kapısı açık. İçeride Yakup Ustanın arabasını görüyorum. Yağmur nedeniyle iki gün çalışma yapılamamış. Bugün tuvaletlerin duvar örme işi bitecek gibi görünüyor. Taş fırını yakmışlar. Dumanı tütüyor. Biraz yükseltelim bacayı diyorum ustaya.

Bahçeyi dolaşıyorum. Şeftali ve kayısı ağaçları çiçek açmış. Resimlerini çekiyorum. Ustalarla vedalaşıp yanlarından ayrılıyorum.  Yolda giderken tam önümde bir motosiklet, arkasına bir bağ odunu yüklemiş gidiyor. Motorize eşek diyor, gülümsüyorum.

Eve dönmeden önce taze yoğurt tutmak için Süt Kooperatifinden sütümüzü alıyor ve market alışverişlerini yapıyorum.

Bugün epey zamandır elime yapışan Hitler'in kitabını bitirmeyi kafama koymuştum. Kararlılığım hedefine ulaşıp kitabı bitiriyor ve bende bıraktığı izleri paylaşıyorum blog sayfamda. "Kavgam" ın büyüleyici bir havası var. Okur, yazarın karizmatik kişiliğinden  etkileniyor. Beni en çok etkileyen nokta ise onun demokrasiye karşı eleştirel yaklaşımı. Halkın oylarıyla seçilen meclisin her türlü kararı almasına karşılık zerre kadar sorumluluk taşımamasına isyan ediyor. 

Adam haklı. İşte bakın bizim ülkenin hali ortada. Bu durumun sorumlusu kim, bilen yok. Birilerine göre sorumlu olan halkın ta kendisi. Neden diye sorarsan, halk seçmedi mi meclisin üyelerini, yani milletin vekillerini. E, Yani? "Kendi düşen ağlamaz." Demokrasi dedikleri bu işte, hani okullarda yere göğe sığdırılamayan, yok efendim, halkın kendi kendini yönetme biçimiymiş. Geri zekalı toplumların yalancı memesi.

Madem demokrasiye karşıyım, "Ne koyuyorsun onun yerine?" sorusuna muhatap olabilirim. Yok, onun yerini alacak sistem henüz icat edilmedi. Alternatifin olmaması, demokrasiyi asla yüceltmez. Demokrasinin sakat yanlarını bilirse halkımız, belki de daha dikkatli verecektir kararını.    

2 yorum:

  1. Kavgamı bitirememiştim ben de. Baharın rengini her yerde görmek ne güzel...

    YanıtlaSil
  2. Kavgam Hitler'in siyasal bir manifesto aslında. Adam kafasına koyduklarını birer birer uygulamış daha sonra. Şimdi onun nasıl biri olduğunu daha iyi canlandırıyorum kafamda. İyi biri mi? Hayır. Ama haklı olduğu konular da yok değil. Haklılığını örnekler vererek ikna edici bir şekilde anlatmış olması etkileyici. İktidar için acımasız olacaksın. Doğru mu? Gelişmemiş toplumlarda ne yazık ki doğru.
    Her mevsimi ayrı güzeldir bizim buraların:)

    YanıtlaSil