16 Nisan 2016 Cumartesi

16/04/2016 Cumartesi, Tire

Bekledim ki arasın beni Elektrikçi Ali. Ama nerdeee... Saat 10.00'a doğru onu ben aradım yine. TOKİ'nin trafosu patlamışmış da oraya gitmek zorunda kalmış. Bu kadar yalan söyler bir insan ve ancak bu kadar sözünü yer. "Ben sizi arayacağım." deyip kapatıverdi telefonu. Artık unutur gider demiştim arkasından ama çok geçmeden döndü bana. "Yaylada buluşalım." dedi.

Hemen çıktım yukarı. Bahçe kapısı açık. Yakup Usta ile Kadir kümes yapımına devam ediyor. Selam verdim. "Elektrikçiler gelmedi daha değil mi?"  diye sordum laf olsun diye. Gelmiş olsalar arabalarını görürdüm. "Hayır, gelmediler." dedi Yakup Usta.

Yarım saat geçtikten sonra bir daha aradım. "Yola çıktılar, geliyorlar" dedi bu sefer. E, hani kendisi gelecekti? Düğündeymiş. Kümesin direkleri ve kapalı yerin çatısı tamamlanmış, etrafına tel çekmeye başlamışlar bizimkiler. Daha sonra tavukların tüneyecekleri kafesleri, yumurtlayacakları follukları yapacaklar. "Salı pazarından köylülerden alırız ilk parti köy tavuğunu" dedi Yakup. Zaten hepsini birden bulmaları mümkün değilmiş. Geç kalırsak hiç bulamazmışız. "İyi" dedim, "Alalım bari bir kısmını."

Gele gele eleman Kamil geldi yanında ufak tefek bir çırak çocukla birlikte. Bulaşık makinesinin gideri için zemine sıfır gider bırakmıştık. Bu yüzden kırma dökme işi çıkmadı Allah'tan. İki yere 380V çekecek daha önce 220V çektiği yere. Taş binanın, tuvaletin ve avlunun bütün iç ve dış mekanlarında kullanılacak, armatür, priz, anahtar, aplik ne varsa hepsini tespit ettik birlikte.

İZSU abonelik işini yokuşa sürünce alternatif çözümlere yöneldim. Sondaj kuyusu bunlardan en akla yatanı. Yukarı yaylada kaptajlar tıkanmış. Ahmet Usta'yı aradım köyden. Birkaç gün işi varmış elinde. Görünen o ki, önümüzdeki haftanın en önemli konusu su olacak.

Öğleden sonra kitap okudum biraz. Ama Karlovy Vary resimlerini diğer bloğuma aktarmaya, internetteki blog sitelerinin amatör öykülerini okumaya daha fazla zaman ayırdım. Gerçekten çok güzel yazanlar var aralarında. Zevkle okudum çoğunu. Yaşanmışlıklardan mı besleniyor yoksa hayal dünyaları mı geniş bu insanların hiç anlaşılmıyor. Muhtemelen her ikisinin karışımıdır. Yazmanın güzel taraflarından biri de bu olmalı. Hangisi yaşanmışlık hangisi hayal okur asla bilmeyecek. Bütün yazıların en yaşanmış olanında bir parça hayal gücü, en hayal ürünü olanında da bir parça yaşanmış tecrübe olduğu kesin.

Uyguladığım diyet beni test ediyor. Dün çok yol yürümüş, kalori harcamıştım. Üstelik şansıma kokoreççim de yerinde yoktu. Tuttum kendimi, midye dolması bile yemedim. Eve döndüğümde bir bonus hak ettim diye düşündüm. Biraz da bu bonus için tutmuştum kendimi. Bir çanak dondurma aldım. Hem fıstıklı hem çikolatalı. Az bir kısmını eşime verdim. Çoğu bana kaldı. Üstelik küçük boy da yokmuş. Artık büyük boyla idare ettik. İkiye böldüm yediğim dondurmayı ama. Yarısını enginardan önce yarısını ondan sonra. Sonuç mu? Kilo vereceğime 500 gr almışım. Normal. Hedefime bir hafta kaldı, hala ümidim var.

7. gün (EK)'im:
BAŞLANGIÇ 75,2 KG




HEDEF
70,0 KG 

GÜN SAYISI
BUGÜNKÜ   
  KİLOM        


DEĞİŞİM (+/-) KG
HEDEFİME KAÇ KG VAR
          7
    73,5
    - 1,7
     3,5

2 yorum:

  1. İşler yoğun. Yeni bir ev yaptırıyorsunuz sanırım. Bir kenardan dişler, bir kenardan diyet. Kilonuz çok fazla değil sanki. Zaten fotoğraflarınızda da zayıf görünüyorsunuz. Yine de sağlığınıza dikkat etmeniz çok güzel.evinizin bitmiş halini merak ediyorum. Bu ara çok takip edemedim sizi. Google bana ceza verdi;) bir hafta sonra bitiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yoğunluk iyidir. Yeter ki işler yolunda gitsin. İlginize teşekkür ederim. Eskiye göre kilom çok iyi ama kilolarımın efendisi olmak istiyorum :) Daha önce 87 kilodan 68,5'a indim, çirkinleştin dediler. Daha sonra ucunu biraz bıraktım 75'i geçtim. Şimdiki çabam yeniden 70'i görebilecek miyim diye. Eve gelince; taş ev dediğim aslında eski bir Rum evi. Dedeler yayladaki bu evde yazlarını geçirirlermiş. Zamanla bakımsızlıktan yıkılma noktasına geldi. Biz son bir seneye kadar eşimle beraber görevimiz gereği yurdun değişik yerlerinde bulunduk. Yani otuz yıl kadar uzaktık buralardan. Emekli olunca Tire'ye, eşimin memleketine yerleştik. Kule dedikleri taş evi aslına sadık kalarak yeniledim. Elektrik getirdim, şimdi su ile uğraşıyorum. Niyetim burada şirin bir cafe restaurant işletmek. Çalışacak doğru kişileri bulmadan bu işe kalkmam. Belki de beni düşündüren en önemli konu da bu. Geçmiş olsun. Halt etmiş Google Amca :)

      Sil