10 Nisan 2016 Pazar

"BEN O ÇOCUKLARI ÇOK SEVDİM..."

d'Amélie Poulain - Kaynak: dribbble.com
Sosyal paylaşım sitelerindeki "kopyala-yapıştır" tarzı uygulamalardan nedense pek hoşlanmam. Belki üzerinde emek olmadığından, belki de konuları ilgi alanıma girmediğinden... Çoğu zaman bu paylaşımlar zamanımı aldığı için kızarım da onlara içten içten... Özellikle "Hayırlı Cumalar", "Hayırlı Pazarlar" türünden gelen postlara ya da tepsi içinde sunulmuş kahve fincanı, yanında lokum ve su bardağının bulunduğu bir resmin altına "Kahvemden buyurmaz mısınız?" tarzındaki yaklaşımları pek bir banal bulurum. Ayrıca şunu da ilave etmeliyim ki, kaynak göstermek suretiyle yapılan kısa alıntılar yazının değerine değer katar diğer taraftan. Kimsenin keyfine karışamam elbette, kendime has düşünceler bunlar.  

Gel gelelim az önce bir yazı okudum face-book sayfalarında. Yurdumuzun değişik yerlerinde yıllarca öğretmenlik yapmış kız kardeşim paylaşmış. Kaynağı ile ilgili detaya rastlamadım ama yaşanmış bir öykü gibi sunuluyor. Öylesine beğendim ki, bütün perhizlerimi bozdurdu bana. Böylesine bir güzellik paylaşılmaz da ne yapılır?

*****

Bir profesör, sosyoloji sınıfındaki öğrencilerini Baltimore şehrinin kenar mahallelerine göndermiş ve o bölgede yasayan 200 erkek çocuğunun durumlarını araştırmalarını ve her bir çocuğun geleceği hakkında bir değerlendirme yapmalarını istemişti. Öğrenciler hemen hepsi bu çocukların gelecekte hiçbir şanslarının olmadığını dile getirmişlerdi.

Bundan tam yirmi beş yıl sonra bir başka sosyoloji profesörü tesadüfen bu çalışmayı buldu ve öğrencilerinden bu projeyi sürdürmelerini ve... aynı çocuklara ne olduğunu araştırmalarını istedi.
Öğrenciler, o bölgeden taşınan ya da ölen 20 çocuk dışındaki 180 çocuktan 176'sinin olağanüstü bir başarı gösterip, avukat, doktor ya da iş adamı olduklarını ortaya çıkardılar.

Profesör çok etkilenmişti ve bu konuyu izlemeye karar verdi. Birer yetişkin olan o çocukların hepsi o bölgede yasadıkları için, her biriyle buluşma şansı oldu.

"O koşullarda nasıl bu kadar başarılı oldunuz?" sorusuna verdikleri cevap hep aynıydı : "Mahalle okulunda bir öğretmenimiz vardı. Onun sayesinde."

Profesör, bu öğretmeni çok merak etmişti. Hala hayatta olduğunu öğrendiği yaşlı öğretmenin izini bulması zor olmadı. Kendisini ziyaret etmek için evine kadar gitti. Karşısında yılların yüzüne eklediği kırışıklıklara rağmen hala dinç duran bir yaşlı kadın buldu. Merakla yaşlı kadına bu çocukları kenar mahallelerden kurtarıp, başarılı birer yetişkin olmalarını sağlamak için kullandığı sihirli formülün ne olduğunu sordu.

Yaşlı öğretmenin gözleri parladı ve dudaklarının kenarında bir gülümseme belirdi:
"Çok basit" dedi, "Ben o çocukları çok sevdim...'' 

İşte dostlar, budur başarının sırrı!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder