25 Nisan 2016 Pazartesi

DİLEK ÇEŞMESİ - KAYSTROS

25/04/2016 Pazartesi, Tire
Geç çıktım bugün evden. Biraz kitap okudum. Artık bir iki güne kadar yeni bir kitaba başlamalıyım. Elif Şafak gerçekten güzel yazıyor. İfade gücü kuvvetli olduğu kadar hayal gücü de geniş. Romanın kahramanları, yaşanan olaylar hayal ürünü olsa bile hepsi de yaşamış olması muhtemel kişiler ve gerçeğe uygun hikayeler. Okurken keyif alıyorum. Bu kadın nasıl üretir onca olayı hayalinde? Aslında hiç bırakmak gelmiyor elimden kitabı. Lakin yaylada çalışanları denetlemem lazım.

DİLEK ÇEŞMESİ - KAYSTROS
Birkaç gündür ilk durağım kümes oluyor yaylada. Kadir bir de kel horoz koymuş tavukların arasına. Bizim kara kızlar günün yumurtalarını çoktan hazırlamışlar. Suları bitmiş, gidip tamamlıyorum. Yakup Usta havuzun duvarını örmüş, binanın önüne kayrak taşı döşüyor. Baki Usta ve ekibi tuvaletin sıva işlerinden sonra taş evin pencere pervazlarının dolgusuna devam ediyor. Kirişlerin üzerinde rötuş yapılacak bazı yerlere gelecek sıra daha sonra.

Süs havuzu güzel oldu. Havuzun ortasında fıskiye koyacağımız sütunun üzerine oturan tablayı havuzun tarihi dokusunu korumak adına değiştirmedik. Roma'daki Fontana di Trevi (Aşk Çeşmesi) gibi bunu da dilek çeşmesi olarak lanse etmek hiç fena fikir olmasa gerek. Bir zamanlar Roma'da çıkan bir gazetede okumuştum: Aşk Çeşmesinin önündeki havuzda biriken bozuk paraları toplayan bir deliymiş! Bizim halkımız buna bayılır. Mesela havuza para atan kişinin üç vakte kadar dileği gerçekleşiyormuş diye bir söylenti çıkartırsak bu iş tamamdır! Her sabah erkenden Roma'daki deli gibi toplarız paraları...  İyi delilik hani...

Yakup Ustayla birlikte su deposunu yapacak Fevzi Ustayı arıyorum. Kaplan köyündeymiş. Arabasına atlayıp bahçeye geliyor ve çakılın boşaltılmasını istediği yeri Gani Ustaya gösteriyor. Gani daha sonra şehre inip su deposu için gerekli olan çakılı, demiri ve çimentoyu traktörüne yükleyip gün içinde yaylaya getirecek.

Eve akşama doğru döndüm. Blogların arasında dolaşırken, önerilen bir filme takıldım. Eşim içeride misafir ağırlıyor. Bunu fırsat bilip filmi izlemeyi düşündüm. Ancak her gece olduğu gibi dün gece de geç yattığımdan bir anda uyku çöktü üzerime. Yarı uyanık yarı uykulu, seyrederken ilk yarı bitmiş ama filmin tadına varamamıştım. Uykuya yenik düştüğüm anlarda birden silkinip uyanık olduğum son kareyi aramak zorunda kalıyordum. Eşim seslendiğinde bu filmi düzgün kafayla bir kez daha seyretmek konusunda çoktan kararımı vermiştim. İkinci yarının onuncu dakikasıydı ve ben aralıklarla uyuklamaya devam ediyordum. Eşimin misafirleri yaylaya çıkarıp taş evimizi gösterelim teklifi iyi geldi bu yüzden.

Bu yüzden bir saat kadar sonra yeniden düştüm yayla yollarına. Önce misafirlerimize tavuklarımızı gösterdik iftiharla. Taş evin muhteşem manzarası zaten bilinen bir gerçekti ama terasın da bu kadar cazibe merkezi olmasını beklemiyordum.  Tabiatın içine doğru uzatılmış bir tepsiyi andıran teras, etrafı meyve ağaçları ve çiçeklerle bezenmiş yemyeşil bahçeyi görmekte. Burada yapılacak kahvaltının tadına doyum olmayacak. Günün her saatinde farklı bir güzellik yansıtacak.

Yayladan tam çıkarken bir motosiklet sesi duyuyoruz. Kadir, gündüz ondan istediğim koca bir torba erkek incir (iğlek) getirmiş. Geçen sene reçelini çok güzel yapmıştı eşim. Bu yıl da aynısından yapacak.

Yarın Gıda Çarşısına gidip geriye kalan inşaat malzemelerini bağlamak istiyoruz. Sabah elektrikçiye telefon edip apliklerin hazır olup olmadığını soracağım. Eğer imalat bittiyse dönerken apliklerle birlikte alt salonun avizelerini de almak istiyorum. Günler hızla akıp giderken seyahat tarihimiz yaklaşıyor. Nereleri gezmeli nereleri görmeli bir an önce araştırmamız lazım.   

2 yorum:

  1. Evinize misafir oldum ben de gezindim sanki sizlerle.Güle güle oturun bittiğinde.Yapım aşamasının her detayıyla birebir ilgilenmek de ayrı keyif sanırım.

    YanıtlaSil
  2. Hoş gelmişsiniz. Yıllar boyu kimler misafir olmadı ki bu eve. Bu taşlar ne sırları paylaştı, kim bilir... Haklısınız oldukça keyifli :)

    YanıtlaSil