24 Nisan 2016 Pazar

TAŞ FIRINDA SHAKSHUKA

23/04/2016 Cumartesi, Tire

Kaplan'a olağan ziyaretlerimden biriyle başladım güne. Çalışanların keyifleri gayet yerinde. Hava güzel, doğal hayatın içinde, manzara ayaklar altında... Nerede bulacaklar böyle güzel çalışma ortamını? Hayranlıklarını saklamıyorlar zaten. Hatta yeni gelenlerden biri burada devamlı çalışmak istediğini ima etti. Taş fırını yakmışlar yine. Öğlen yemeği için hazırlık yapılıyor. Bugünkü menüde menemen var. Dün bulduğumuz kadar yumurta göremedim follukta. Yoksa bizim yumurtaları menemen için mi ayırdılar? İlginç olan bir şey daha. Biz şakşukayı patlıcan, biber ve domates gibi sebzelerin kavrulduktan sonra üzerine sos dökerek hazırlanan bir meze olarak biliyoruz. Ancak aynı okunuşa sahip "Shakshuka", bildiğimiz "Menemen" olarak tanınır dünyada. Sabah kahvaltısı ve brunch'larda Yahudi sofralarından eksik olmayan "Shakshuka" esasen Kuzey Afrika orijinli bir yemektir.   

TAŞ FIRINDA SHAKSHUKA


Tesisatçı genel tuvaletlerde gider borularının bağlantılarını yapıyor.

Bir gün önce getirdiğim elektrik malzemelerini koyduğum yeri gösteriyor, bütün apliklerin bir hafta içinde teslim edileceğini söylüyorum.

Yakup Usta Kadirle birlikte evin yanında bulunan eski süs havuzunun kenarındaki taş duvarı tamamlamaya çalışıyor. Baki Usta ise pencere ve kapı doğramaları ile taş duvar arasındaki boşlukları doldurmaya başlamış, beğenip beğenmediğimi soruyor..



Kümesin yanına doğru gidiyorum. Hemen sularını tamamladım.  Pis ayaklarıyla içine girdiklerinden suluklarını iyice kirletmişler. Dibinde su kalmayınca da çamur tabakasından başka bir şey kalmamış. İyice yıkadığım su kaplarını yanımda getirdiğim temiz suyla doldurdum. Hepsi birden üşüştü üzerime. Su kaba dökülürken şişenin ağzına sıçrıyorlar. Susuz kalmış zavallılar. Kadir'e buncağızları niye susuz bıraktı diye kızacaktım ama o az önce sulukları doldurduğunu söyledi. Tavukların bu kadar fazla su içtiklerini daha önce hiç bilmezdim.








Ben kümesten çıkıp taş evin yanına dönene kadar taş fırından çıkardıkları tepsinin üzerine çökmüş karınlarını doyuruyorlardı ustalar. Buyur ettiler ama benim asıl derdim taş fırında pişirilmiş menemenin, yani nam-ı diğer sahkshukanın fotoğrafını çekebilmek. Tepsiyi bir çırpıda yarıladıklarından kalan kısmıyla yetinmek zorunda kaldım.









Geçen sene taş evin hemen yanında rengarenk açan ortancaları iyi hatırlıyorum. Bol suyu, cömert toprağı görünce nasıl da coşmuşlardı. Çiçek bahçesi dediğim bu köşede her sabah farklı renklerde açan çiçekleri fark etmiyoruz bile. Fazla itina göstermesek bile inatla bütün güzelliklerini gösteriyor bize onlar. Süreleri dolunca ansızın kayboluyorlar. Hiç karşılık beklemeksizin sundukları güzellik beni utandırdı bugün. İşlerimi yoluna koyunca onlarla özel olarak ilgilenmeyi koydum kafama.




Dün akşam üzeri eşim mimar bir arkadaşına göstermiş bizim Taş evi.  Binayı, bahçeyi ve tabii ki kümesimizi gezmişler. Bakmışlar ki suları kalmamış tavukların, tazelemişler sularını. Merak edip onca güzelliğin arasında açan gülleri görüp görmediklerini sordum. Tahmin ettiğim gibi dikkatlerinden kaçmış. Üç ayrı renkte açan güller güzel bir  göz ziyafeti sunuyor konuklarına. Pembe, sarı ve beyaz. Farklı renkteki güllerin taşıdığı mesajları hatırlıyor gibiyim. Yine de emin olmak istiyorum.







PEMBE GÜL: Senden hoşlanıyorum.

SARI GÜL: Seni kıskanıyorum.

BEYAZ GÜL: Masumiyet, saflık






Öğleden sonra süs havuzuna mozaik seramik, tuvaletlere lavabo gibi malzemeler için fiyat araştırmasına başladım. Muhtemelen haftaya İzmir'den tedarik edeceğiz onları da.

Bu arada seyahatimiz de yaklaşıyor. Yeniden oturup plan hazırlığına başlamalıyım. Yaylada inşaat işleri bitince seyahat için zor zaman buluruz artık. 



14. gün (EK)'im:
BAŞLANGIÇ 75,2 KG




HEDEF
70,0 KG 

GÜN SAYISI
BUGÜNKÜ   
  KİLOM        


DEĞİŞİM (+/-) KG
HEDEFİME KAÇ KG VAR
        14
    72,6
    - 2,6
     2,6


















2 yorum: