25 Mayıs 2016 Çarşamba

BUGÜN BENİM EN ÖZEL GÜNÜM

25/05/2016 Çarşamba, Tire

Bugün benim için çok özel bir gün. Tam yirmi dokuz yıl önce baba oldum.
O zamanlar yirmi sekiz yaşında, başında kavak yelleri esen genç bir mühendistim Diyarbakır Karakaya Barajında. Yaklaşık iki sene önce eşimi memleketin en batısından alıp gelin getirmiştim dağların arasına. Doğum zamanı yaklaşınca İzmir'e döndük. Akşamları birer ikişer saatlik mesaileri resmi izin süreme ekledikten sonra bir aylık iznim olmuştu. Sancıların gelmesini beklerken Orhan Pamuk'un bence en güzel kitabı olan "Cevdet Bey ve Oğulları"na başladım. O yıllarda eşimin süpervizörlüğünde başlayan kitap okuma alışkanlığıma ilaç gibi gelmişti bu kitap.

Günler günleri kovalarken kendimi okuduğum kitaba kaptırmış gidiyordum. Oğlumuzun keyfi de yerinde olmalı ki günü gelmesine rağmen hiç oralı değildi. İznimin üçüncü haftasına doğru içim sıkılmaya başladı. Bu çocuk biraz daha gecikirse iznim bitecek ve dönmek zorunda kalacaktım!  O zamanlar genç bir mühendisim. İşimi kaybetmek istemiyorum. Diğer taraftan eşime "Benim iznim bitti, sen nasıl doğuracaksan doğur artık." diyemezdim. Koca "Cevdet Bey ve Oğulları" romanı bitti bizim ufaklık dönmüş sırtını yatıyor. Bu kadar rahat yani...

İznimin bitmesine sadece üç gün kalmış. Doktoru "Suni sancıyla çağıralım yoksa geleceği yok bu oğlanın." diyor. 25 Mayıs 1987 günü İzmir'de özel bir hastaneye gidiyoruz. O zamandan belli bu çocuğun akıllı olacağı. Dünyanın halini düşünüp daha emniyetli gördüğü yerde kalmayı tercih ediyor. Hem orada ekmek elden su gölden, keyif keka.

Sabah saatlerinde geldiğimiz hastanede doğum ancak geceye doğru gerçekleşti. Biraz daha gecikse gün atlayacaktı. İşte zamanın durduğu an. İlk sesini duyduğumuzda... Gözleri görmez yeni doğan bebeklerin derler. Yok bizimkisi etrafta kim var kim yok göz gezdiriyor. Gözler renkli. Bu harika bir şey. "Daha belli olmaz dönebilir." diyorlar. Ertesi sabah evimize taşınıyoruz. Bir gün sonra bebek sarılığı. Kemeraltı'nda eski bir Rum evinden bozma muayenehanesi olan doksan yaşlarındaki doktora götürüyoruz çocuğumuzu. Doktorun yaşlılıktan elleri titriyor ama işinin ehli. Selahattin Tekand, Hitler zulmünden kaçan Türkiye aşığı Prof. Dr. Albert Eckstein'ın asistanlığını yapmış İzmir'in efsane çocuk doktorlarından... Küçücük oğlumu kundağında öyle bir kucaklamışım ki anlatamam. Kemeraltı kalabalık bir çarşı. Kimse çarpmasın diye üzerine kol kanat geriyorum. O an aklımdan geçeni hala hatırlarım. Gözünü kırpmadan canını verebileceğin ne olabilir ki başka, insan hayatında. Tekand dedesinin verdiği ilaçlar oğlumu hemen iyileştiriyor.

Çok çabuk geçiyor üç gün, dönmek zorundayım. Gözler hala yeşil... Ne benim ne annesinin gözleri renkli. Anne tarafından almış gözlerinin rengini. 

Doğduğunda zayıftı biraz bacakları çöp gibi. Ama iki üç yaşlarına geldiğinde çok güzel bir çocuk oldu. Öyle ki, yoldan geçenler dönüp bir daha bakıyorlardı. İşimden dolayı çok yer değiştirdik. Her değişiklik yeni okul, yeni çevreydi onun için. Ama kısa zamanda bu değişikliklere uyum sağlamayı bildi benim oğlum.

Ders çalışmayı oldum olası pek sevmez. Zekasıyla götürdü eğitim hayatını. Tam bir test canavarı. Zaman çabuk geçti. okullar bitti. Şimdi benim meslektaşım. Onunla gurur duyuyorum. İyi ki doğdun oğlum, nice sağlıklı ve mutlu yılların olsun...

10 yorum:

  1. Nice mutlu yıllar dilerim

    YanıtlaSil
  2. Duygulanarak okudum yazınızı.Bir de kadınlar doğum hikayelerini unutmaz derler.Bunu bir babanın ağzından dinlemek de başka keyif.Nice mutlu yaşları olsun oğlunuzun. ..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Sağlıklı ve keyifli günleriniz olsun sizin de.

      Sil
  3. Ne kadar güzel anlatmışsınız, her ikinize de nice mutlu yıllar olsun...

    YanıtlaSil
  4. Çok teşekkür ederim. Mutlu ettiniz.

    YanıtlaSil
  5. Babalık hikayelerini kolay kolay duyamıyoruz, sizinki içimi ısıttı sıcacık. Nice mutlu seneler diliyorum.

    YanıtlaSil
  6. Babalar duygularını içlerine gömerler daha çok. Güzel dileğiniz için çok teşekkür ederim. Sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil
  7. Osman abi cidden çok duygulandım okurken hatta kıskandım o çocuğu. Çünkü ben hiç baba sevgisi tatmadım. Allah sana da ailene de uzun ömürler versin.

    YanıtlaSil
  8. Çok teşekkür ederim. Allah sana ve sevdiklerine de sağlıklı uzun ömürler versin dostum.

    YanıtlaSil