2 Haziran 2016 Perşembe

ASMA TAVAN

02/06/2016 Perşembe, Tire

Umutla uyandım sabaha. Ama boşa çıktı yine umutlarım. Her taraf aynı diyorlar. Yok, aynı değil her taraf. Görmedim böylesini. Bugün son artık. Şikayet etmeyeceğim. Sinirlenmemek elde değil ama yapacak bir şey de yok. Hata nerede? Hata belki de benim burada olmamda. Kimse inanmaz yaşadıklarıma. Bir değil, iki değil. Kime düşerse düşsün işim, hepsi mi ahlaksız, sözünde durmayan, yalancı? Hayır bedava değil, parasıyla yapacaklar işi. Ama olmuyor, olmuyor. Bu benim beceriksizliğim değil. Şanssızlığım da... Ahlaksızlık gelenekselleşmiş bir davranış biçimi, huy, kültür olmuş. Benim dışımda herkesin doğalı bu yaşadıklarım. Sözünün eri değil bunlar, sözünü yiyenler takımı. Uzun bir süre anlatmayacağım artık burada. Her yaşadığım bir öykü konusu. Masal desem daha mı doğru? Çünkü yaşamak mümkün değil benzerini bir başka yerde...

Diken üstünde kahvaltı ederken kulağım telefonun sesinde. Malzemeyi araca yükledikleri anda haber vereceklerdi. Haber verdikleri anda fırlayıp yaylanın kapısını açmaya gideceğim onları bekletmemek için. Dokuz buçuğu geçiyor saat, hala arayan yok. Telefon ediyorum. "Araca malzeme yüklüyoruz" diyor Ali. "Gelirken uzatma kablosu alın yanınıza taş evden alacağız elektriği" diyorum. "Kaç metre mesafe var?" diye soruyor. "Otuz metre vardır." diyorum. "Bizim kablo yirmi metre" diyor iç çekerek. "Neyse, bakar buluruz bir taraftan" deyip kapatıyor telefonu.

Henüz on dakika bile geçmeden telefonum çalıyor yine. " Asma tavan panelleri dört metre kare eksik çıkmış. "Eksik kalan yerler düz olur mu?" diye soruyor. Hiç olur mu? Nasıl böyle bir şey teklif edersin? Dün malzemen vardı, kaparo da aldın benden. Ne değişti dünden bugüne? Tavanın bir kısmı fugalı (oluklu) kalanı düz. "O zaman yapamayacağım abi ben bu işi, gel kaparonu al" diyor. Dün benim sana ayırdığım zaman, ölçü almak için seni alıp yaylaya taşıyıp geri getirmem, senin yüzünden başka yerler araştırmamam önemli değil tabii. Sanayiye, işyerlerine gidiyorum moral bozukluğuyla. Ali çıkmış üst kata. Yüzü yok ki benimle karşılaşmaya. Kayınpederi dünkü yerinde alçak bir tabureye oturmuş bekliyor. "Damat yukarıda," diyor. Ali silik bir damat. Bana ne söylediyse dönüp yan gözle kayınpederine bakmıştı dün, acaba yanlış bir şey söylerim korkusuyla. Damat Ali ile fiyatta tam anlaştık derken giriyordu devreye. "Bak oğlum ben malzemenin parasını alırım gerisi senin işin, eğer bedava yaparım diyorsan..." Tamam şu para olsun madem deyince de "Ben karışmam o karar versin" deyip görünüşte çekiliyordu aradan. Damat işi kaçırmamak, boş oturacağı yerde bir iş yapmak için kıvrandıkça kayınpeder ona işi kaçırtmak için elinden geleni yapıyordu. Kaynana gelin çekişmesi dillerde ama böylesini ilk kez görüyordum. Ali'nin haline acımıştım. "Kardeşim sen ne yapıyorsun, eziyorsun damadını. Bir yandan o versin kararını derken bütün kararları alenen sen veriyorsun." dedim açık açık. "Ben ona ticaret öğretiyorum." diye cevap vermişti, gururla. Yazıklar olsun. Sen o garip damadına ticaret değil ahlaksızlığı, şerefsizliği öğretiyorsun. İşte bu insanlar esnafım diye hala iş yapabiliyorsa bu memlekette, her şeye layık bir milletiz.

Kaparoyu aldım geri. Başka biriyle anlaştım daha kaliteli malzemeyle aynı fiyata yapacak. Yani, yapacağını umuyorum! Düz beyaz renk istedim. Malzeme çarşamba günü gelecek, perşembe günü başlayacakmış. Bugün olacak iş bir hafta uzadı. Ona bağlı ondan sonra yapılacaklar da...

Hava sıcaklığı iyice arttı. Sulama zamanı geldi artık. Damlama borularını elden geçirmek için yabani otların biçilmesi lazım. Sezon başında diktiğim ceviz fidanlarının hepsi tutmuş ama çoğu otların içinde zorlukla ayırt ediliyor. Gani Usta'yı aramak istedim, ot biçme makinesiyle biçtirsin alt yaylanın otlarını oğlanlara. Telefon rehberi silindiği için o da olmadı. Yarın sabah Cambaz Ali'den alırım telefonları. Eve kapandım. Ne mi yaptım? Fibromiyalji konusunu araştırdım ve hala devam ediyorum. Eşimde son günlerde çokça konuşulan bu hastalığın belirtileri fazlasıyla mevcut. Geçenlerde takip ettiğim blog yazarlarından bir dostumun da konu başlığıydı bu rahatsızlık. O da aynı dertten mustaripmiş. Umarım en kısa zamanda şifa bulurlar.     

6 yorum:

  1. Artık yaz geldi iyice...:)

    YanıtlaSil
  2. Evet birden bastırdı sıcaklar:)

    YanıtlaSil
  3. sade ve derin blogu vasıtası ile keşfettim bu güzel blogu ve hemen takibe aldım. bende beklerim... sevgiler.

    http://soslubadem.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
  4. Hoşgeldiniz, teşekkürler...

    YanıtlaSil
  5. insanlarla uğraşmak çok zor. ama inanıyorum ki bu kadar uğraştığınız için çok güzel bir şey çıkacak ortaya...

    YanıtlaSil
  6. Gerçekten zor insanlarla uğraşmak. Teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil