19 Temmuz 2016 Salı

15 TEMMUZA FARKLI BİR BAKIŞ

Siyaset yapmayacağım. Çünkü sevmiyorum siyaseti. Siyasetçileri de sevmiyorum. Yalancı, halkı kullanan ve kandıran, sadece kendilerine ve yandaşlarına çalışan iki yüzlü kişiler çoğu. Aralarında vardır belki bir kaç tane vatanı milleti düşüneni ama onlar da kötülerin arasında eriyip giderler.

Ne sağcı, ne solcu, ne de dinci partiye üyeliğim olmuştur. Hiçbirisine kayıtsız şartsız inanmadım inanmam. Din en çok kullanılan araçtır siyasette. Bu yüzden dini siyasete alet eden partilerin dışında sağ ve sol görüşlü partilere kullandım oyumu önceki seçimlerde.

Demokrasi hakkında kafamda bazı soru işaretleri vardı.  "Kavgam" isimli kitabını okuduktan sonra, çağın en kanlı diktatörü Adolf Hitler'in de en az benim kadar demokrasi ve parlamenter sistemi eleştirdiğini gördüm, şaşırdım. Oysa o, demokrasi ve parlamenter sistemin bir hediyesiydi dünyaya.

Dünyada büyük oyunlar oynanıyor. Süper güç ABD, Büyük Ortadoğu Projesini (BOP) gerçekleştirmek için kendi ikiz kulelerini vurmadı mı? Ama bize ne dediler. Osama Bin Laden yaptırdı. Kafamız yatmadı bu işe. Osama Bin Laden'i palazlandıran ABD değil miydi? Sonra ikiz kulelerin vurulmasını bahane ederek pek çok ülkeyi hedef almadı mı? Önce Afganistan, sonra Irak, Libya ve Suriye.

Irakta bulunduğum için biliyorum. Bağdat'ta, Musul'da herhangi bir mağazaya giriyorsunuz, ne almak isterseniz büyük kısmı Türk Malı. Bütün ülke Türk TIR ları ile dolu. Müzik marketlerde İbrahim Tatlıses'in son kasetini sorarlar. Adeta bizim sömürgemiz. Ne oldu sonra? Irak ABD askerinin çizmesiyle çiğnendi, müzeleri ve her türlü zenginliği yağma edildi, bu olay bizim ekonomimize en büyük darbeyi vururken, hediyesi PKK oldu.

Sonuçta zarar gören hep Türkiye ve zarar görmeye devam ediyor. PKK terörü yıllardır ülkemizin ilk gündeminde. Hadi kaçakçılık, uyuşturucu vs yasal olmayan yöntemlerle mali kaynak yaratıyorlar diyelim. Ama silah fabrikaları mı var bu adamların? Silahları bir yerlerden alıyorlar. Ama hibe olarak ama parasıyla belli ülkeler bunlara silah ve eğitim sağlıyor. Peki çok mu zor bu silahların kaynağını belirlemek? O kadar insanımız ölüyor ama teröristlere silah veren/satan ve bizim stratejik ortak kabul ettiğimiz ülkelerle dost görünmeye devam ediyoruz. Bırakın diğer ülkeleri, sadece ABD'nin istese bu kanlı terörü bir gün içinde sona erdireceğine inanıyorum. ABD dostumuz bizim (!) Bu durumu bilmezden gelen siyasi iktidarlar vatan haini değil mi? Yıllardır madden ve manen bu ülkeyi tahrip eden teröre karşı gerekli önlemleri almayan hükümet yetkilileri bu sorumluluğu başkasına atabilir mi? "Kanı yerde kalmayacak, şehitler ölmez" laflarını ederek sorumluluklarını nereye kadar saklayabilecekler yaşlı gözlerden?

On beş yıldır tek başına iktidar olan hükümet "Bizi kandırdılar" deyip işin içinden sıyrılabilir mi? Onca insanın suçsuz yere hapis yatması, işkence görmesi, asılsız suçlamaların etkisiyle hayatını kaybetmesinin sorumluluğu "E, ne yapayım eski ortak beni kandırdı" diye savuşturulabilir mi? Eski ortak kandırırsa seni, zarara uğramaz mısın? Öyle bir hükümet düşünün ki, hata yaptıkça kendisi kahraman oluyor, zararını masum insanlar çekiyor.

Muhalefet partilerine de mevcut iktidara da yakın hissetmiyorum kendimi. Çünkü hepsi biat kültürüne sahip. Oysa ben soru sormak ve akıl yürütmekten yanayım. Kafama yatmayan şeylere inanamam.

Gelelim 15 Temmuz gecesine; yani kalkışmaya (darbeyi küçümseyen yeni icat bir ifade olmalı bu). Kafalar çok karışık. Soru işaretleri çok... Fethullah Gülen'e mal edilen bu darbe girişimini bir film olarak izleseydik eğer, "Yok artık" diyeceğimiz o kadar çok sahnesi olurdu ki.

Eskiden darbe yapmak kolaydı. Ne internet, ne akıllı telefon, ne sosyal paylaşım siteleri, ne hassas dinleme aygıtları vardı. Canı isteyen hiyerarşik düzen içinde üç komutan bir araya geldiğinde kolayca darbe yapabilirdi. Hükümet, emniyet teşkilatı ve halk sabahın ilk saatlerinde radyoda çalan Hasan Mutlucan türküleriyle öğrenirdi darbe olduğunu. Ama şimdi kuş uçsa haber alabilecek dinleme, izleme cihazları, haberleşme sistemleri var. Eski ortak Gülen cemaatinin çevirdiği dolaplar sayesinde tamamen kontrolüne geçen bir ordun var. Bu sözde darbe girişiminden MİT'inin haberdar olmaması bana göre mümkün değil.  MİT darbe hazırlığı yapanların kimler olduğunu, harekete geçecekleri zamanı, kimlerin ne görevler alacağını, darbeye nasıl karşı koyulacağını pekala bildiğine inanıyorum. İktidar ve ona bağlı güçler rahatlıkla kontrol edebilecekleri sınırlı bir harekata izin vermişler sadece.

Böyle darbe olur mu hiç? Darbeciler jetlerle meclisi bombalıyor. Bütün TV kanallarında naklen darbe yayını yapılırken başbakan, bakanlar, milletvekilleri ile ekranlarda darbeye karşı konuşma yapmak için yarışıyor. Bütün darbe teşebbüslerinde siyasi aktörler saklanacak yer ararken bizimkiler tanklara, savaş uçaklarına kafa tutuyor (!) TRT televizyonunda bildiri yayınlatıyor darbeciler. Aynı bildirinin bütün TV kanallarında yayınlanması emrediliyor. Üç beş asker gönderip bildiriyi diğer TV kanallarında okutmak akıllarına gelmiyor. Bunun yerine askerleri boğaz köprüsüne gönderip halka ateş ettiriyorlar. Darbeciler bu kadar mı aptal, TV kanal yöneticileri bu kadar mı cesur? Sonradan CNN Türk kanalını basıyor darbeci askerler. Genel yayın yönetmeni ve kameraman eli silahlı darbeci yüzbaşılara kimden talimat aldıklarını sorabiliyor (!) Hatta kafa tutuyor askerlere... Ne cesaret bu? Hiç inandırıcı değil...    

Dikkatinizi çekti mi bilmem? Darbenin hedefi hükümeti devirmek, hatta cumhurbaşkanını öldürmek. Asker ölüyor, polis ölüyor, halktan kişiler ölüyor. Bütün kanallarda darbecilere meydan okuyan hiçbir siyasetçinin burnu bile kanamıyor (!) İnanması zor. Adeta görünmez bir zırha bürünmüş hepsi.

Darbe saatine ne demeli? Prime time canlı yayın darbesi nerede görülmüş? Aynı ikiz kulelerin canlı yayında vurulmasında olduğu gibi jetler nereyi vursa kameralar hoop orada (!) Darbe Show

Cumhurbaşkanı darbeye kalkışıldığı gece ekranlarda boy gösteriyor, basın toplantıları yapıyor. O bırakıyor başbakan konuşuyor, o bırakıyor hükümet sözcüsü konuşuyor. Meydan okuyorlar darbeci generallere F16 lar meclisi bombalarken... Bak şu Allah'ın işine. Bu şu demek; siyasi iktidar bütün darbe planlarını en ince detayına kadar biliyor. Halkı sokağa döküyor Cumhurbaşkanı. Vatandaşı askerle karşı karşıya getiriyor. Askerin elinde silah. Sokaktaki asker er ve erbaş, üst rütbeli yok. Onlar neden köprüye getirildiklerini dahi bilmiyorlar. Bazı askerler önceden hazırlanmış kıtaların tanklarına, zırhlı araçlarına saldırmasından sonra kendilerini linçten kurtarmak için ateş açıyorlar. Ateş açamayanlar sokak serserileri tarafından linç edilip kafaları kesiliyor. Cumhurbaşkanı İstanbul semalarında. Biliyor kendine zarar gelmeyeceğini. Bakın yüzüne ne kadar kendinden emin. Darbe onu ortadan kaldırmak için yapılıyor. Hiç korkmuyor o, çünkü bunun maskeli bir balo olduğunu biliyor. Demokrasi maskesini takmış, halkı tankların önüne sürüyor, kafalar kesiliyor ama o milli iradenin zaferi diyor bu kepazeliğin adına. Prim yapıyor. Muhalefet partileri bile şapka çıkarıyorlar bu duruşuna. Ellerinden gelse başkan seçiverecekler cumhurbaşkanını sıcağı sıcağına.

Darbeci jetler havada kol geziyor. Cumhurbaşkanının kaldığı otelden ayrıldığı haberini alır almaz bombalıyorlar oteli. Cumhurbaşkanı çoktan ayrılmış ama korumaları bekliyor gelecek darbecileri. Yakalayıveriyorlar kıskıvrak. Ne olduğunu anlayamıyor garibanlar. Biliyor çünkü siyasi iktidar atılacak her hamleyi.

Yüz bine yakın caminin imamı gecenin bir yarısında hep birlikte sela okumaya başlıyor. Vatandaşı cumhurbaşkanı adına meydanlara davet ediyor. Demokrasiye, milli iradelerine sahip çıkmak için. Orduya karşı vatandaş. Vatandaş orduyu dize getirdi. Milli irade orduyu yendi. Komediye bakın. Sonuçta cumhurbaşkanı demokrasi şampiyonu.

Darbeciler teknolojiyi kullanmış (!) Ne yapmış? Whatsapp'ı kullanmışlar haberleşmek için. Ne teknolojik darbe? Yok canım Türk ordusu bu kadar aptal olamaz. Zaten değil. O zaman nedir hedef? Askeri aşağılamak, halkın nazarında gözden düşürmek. "Tehlike devam ediyor, ordu her zaman darbe yapabilir, tetikte olun." mesajını vermek.

Ülke üzerinde oynanan oyunun akla durgunluk veren trajikomik yönlerini anlatmaya sayfalar yetmez. Cumhurbaşkanı öl dese kendini öldürecek kadar fanatik taraftarlarının gözünde bir kez daha kahraman oluyor. Azıcık akıl yürütmeye muktedir olan kişiler anlıyorlar ki:

1. Yapılanın darbe değil ordu içinde bir çetenin iktidarı hedef alan başkaldırışı olduğunu.
2. Başta kendisini hedef alan bu hareketin bütün detaylarını Cumhurbaşkanı tarafından bilindiğini ve her türlü önlemin alındığını.
3. Ordu içindeki çetenin giriştiği hareketin yine ordu tarafından kontrol altına alındığını ve bastırıldığını.
(Bu konu kasıtlı olarak gizlenmekte, Silahlı Kuvvetlerin topyekun darbeye kalkıştığı ancak siyasi iktidarın emniyet güçlerini kullanıp halkı sokağa dökmek suretiyle darbeyi bastırdığı yanılgısını oluşturulmakta.)
4. Bu işte en kazançlı çıkanın başta cumhurbaşkanı olmak üzere siyasal iktidar olduğunu.
(Darbeye teşebbüsü bahane ederek Fettullah Gülen taraftarlarının yanında parti karşıtı görüşe sahip ne kadar bürokrat, hakim, polis, asker varsa bir çırpıda yok etme imkanı doğmuştur artık. Ana muhalefet başta olmak üzere diğer muhalefet partileriyle bütün basın yayın organları, üniversiteler, sivil toplum örgütleri yapılanları alkışlamaktan başka yapacakları hiçbir şey kalmamıştır.)
5. Ordunun güvenirlik ve itibarının ayaklar altına alındığını, cumhurbaşkanı ve iktidardakilerin kahraman yapıldığını.
6. Belki de en önemlisi; yıllardır Askeri Şura toplantılarında Atatürkçü generallerin ayıkladığı cemaatçilerin ordudan atılması kararlarına önce şerh koyan, sonra onlara itibar edip Atatürkçü komutanları zalimce, haksızca zulme uğratan ben miydim? Yoksa çok affedersiniz Sn. Cumhurbaşkanı mı? 

Çok şey var daha söylenecek. Şenlikler bir hafta daha sürecekmiş. İktidarın zaferi, yuh olsun Ordumuza... Yazık çok yazık...

14 yorum:

  1. Siyaset bütünüyle kirli. Kirli olunca bu kirlilik bütün kurumlara ve alanlara yayılıyor malesef. Bütünüyle bir yapıyı, orduyu ve siyaseti hedef alan söylemlerden ben kaçınırım. İstisnalar mutlaka olacaktır. Bunu tartışma olsun diye yazmıyorum. Fakat farklı görüşlere saygı duyacağınızı bildiğim için dostane olarak paylaşımlarınıza katılıyorum. Doğal bir hayat yaşıyorsunuz. bu tür çalışmalarınız gerçekten beni ilgilendiriyor. Bu girişimi uzmanlar cuntanın beceriksizliği olarak görüyorlar. Allah milli birliğimiiz korusun.

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim. Sanırım girişim orduya mal edilmemeli. Ordu içine sızmış/sızdırılmış beceriksiz bir grubun işi diyelim.

    YanıtlaSil
  3. Kesişen hiçbir doğru paralel olamaz. Bunu matematik dersi gören herkes bilir. Zamanında nede güzel kesişmiştiniz (!)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İş paylaşmaya gelince iktidarı kıyamet ondan koptu. Bazen düşünüyorum da, eğer bunlar kol kola ülkenin kaderini çizmeye devam etselerdi nice olurdu halimiz?

      Sil
  4. İnsan gerçekten bütün bunların olduğuna inanamıyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşadıklarımızla yarattıkları algı bambaşka. Gerçekten şeytanın aklına gelmez üst aklın düşündükleri.

      Sil
  5. Çok açıklayıcı,sade ve net bir yazı olmuş.Bunu anlamayanlarla aynı toplumda olmak çok üzücü.Olayları bu şekilde tırmandırmak ayrıca trajikomik.Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Keşke huzurlu bir toplumda yaşasak da başka yazılar yazabilsek. Yaşanabilir bir ülke olmaktan çıktı artık bu topraklar. Tahribatın düzeltilmesi için bir asır yetmez. Neyse ki duble yollarımızdan sonra bir de köprümüz var 89 TL geçiş ücretli. Bu da trajikomik yanı...

      Sil
    2. Deli Dumrul vergimiz de var :D ŞAHANEYİZ!

      Sil
  6. Daha geriye görecek ne kaldı acaba?

    YanıtlaSil
  7. Malesef bu olayda pizs kokular var. Olan emir kullarına oldu yine. Günlerdir halk sokaklara dökülüyor. Neden belli değil. Ben çocuklarımın geleceği için ciddi endişeliyim.

    YanıtlaSil
  8. Oyun içinde oyun. Görün bakın esas suçlular masum, masumlar suçlu gösterilecek. Çocuklarımızın geleceği konusunda hepimiz endişeliyiz.

    YanıtlaSil
  9. Pek çok gariplik var. Zamanla ortaya çıkacak. Yazdığınız noktalar aydınlatılmaya muhtaç. Bu iş umarım karşı darbeye çevrilip cadı avına dönmez.

    YanıtlaSil
  10. Aydınlatılmaya muhtaç konular var elbette. Her detayın bir perde arkası olduğunu düşünüyorum. Olan bitenin ne kadarını biliyoruz ki gerçek anlamda. Ama bildiğim bir şey var. Bize anlatılanların ve medyada gösterilenlerden büyük bir bölümü saptırmaca ve algı oluşturma.
    Benim yaptığım bilimsel araştırma değil tabii. Kendi fikrimi başkalarının fikriyle yoğurdum. Körü körüne hiçbir şeye inanmışlığım yoktu zaten. Sadece aklımı kullandım. Bütün yazdıklarım, aklımın kabul etmedikleri...
    Korkarım her kesimden sapık ruhlu insanlar çıkacaktır. Safiyane duygularla bu darbe senaryosunu siyasal iktidarın başarısı olarak gören cahil halk kesiminin yanı sıra ortamı fırsat bilip çocuk yaştaki masum asekerlerimize olmadık tavırlar sergileyen ruh hastası kişiler de var. Karşı tarafta eğitimli kişiler her zaman olduğu gibi köşelerinden benim gibi ahkam kesiyorlar. Ancak devir döner de iktidar gücünü kaybederse aynı ya da o takımdan sapık kişilerin iktidara karşı aynı acımasızlığı göstereceğinden eminim. Kafası kesilen askerleri, suçsuz yere hapsedien generalleri, ortaya saçılan milyonlarca dövizi, ülkenin içte ve dışta maruz kaldığı durumu düşündüğümde biz de içten içten "oh olsun" der miyiz? Samimi düşüncem: Bilmiyorum...
    Teşekkürler

    YanıtlaSil