16 Temmuz 2016 Cumartesi

DOMUZ MU SABOTAJ MI?

15/07/2016 Cuma, Tire

Dünkü telefon görüşmelerinden sonra umutsuz bir bekleyişle başladı günümüz. Yine de kulağım İzmir'den gelecek telefon sesinde. Günün ilk telefonu sabırla beklediğim soğutucu servisi yerine mobilyacıdan geldi. Taş Ev'de kendimize ayırdığımız odaya aldığımız çekyat koltuğunu getirmek üzere yola çıkmışlar. Ben de onları karşılamak üzere yaylaya doğru yola çıkıyorum. 

Kapıya vardığımda mobilyacının kamyonetini kapıda buluyorum. Çekyatı içeri taşıyorlar. Havuz yeterince dolmuş. Akşam sulamasına kadar sular taşacak yine. Madem havuz dolu, orta yaylayı sulamak en iyisi. Gidip yolun üzerindeki orta yaylanın vanalarını açıyorum. Yukarı yayladaki büyük havuzun henüz dolmadığını düşünerek geri dönüyorum.

Evde hummalı bir reçel hazırlığı var. Akşama doğru Soner çağrı gönderiyor. Salih Ustanın adamları zeytinliğin damlama sulama şebekesine başlamışlar. Zaten yaylaya çıkmayı düşünüyorduk. Eşimle birlikte köyün girişindeki zeytinliğe geldiğimizde ekip işleri tamamlamak üzereydi. Geçen sene diktiğimiz fidanlar son günlerin aşırı sıcaklarına var gücüyle dayandı. Bu arazide su bulunmadığından köyün suyunu kullanmıştık. Bu sene köyün kaynak suları yetersiz kaldığı için mecburen Soner'in evinden şebeke suyuna bağlanıyoruz. 

İki yılda bir hasat yapılan zeytinlikte geçen yıl ürün veren ağaçların üzerinde fazla tane yok. Yine de icara verip yarı yarıya paylaştığımız kadar yağımız olacağını düşünüyorum. Son kontrolleri de yaptıktan sonra geçen sene diktiğimiz zeytin fidanlarına suyun ulaştığından emin olup sulama ekibi ile birlikte ayrılıyoruz zeytinlikten.

Aslında sadece orta yayladaki vanaları kapatıp aşağı yaylanın havuzunu sulamaya vermekten ibaretti işim. Eşimi Taş Ev'de bırakıp orta yaylaya çıkıyorum. Ağaçların dipleri beklediğimin aksine kuru. Suyu aşağı yayladaki depoya vermek için vanayı kapatıyorum. Borudan su akmadığını anlayınca canım sıkılıyor. Acaba yukarıda neler olmuş yine?

Bu kez orman içindeki patika yol yerine geçen sene açtırdığım yolu kullanıyorum. Yukarı yaylaya çıkınca havuzdaki su seviyesini beklediğimden düşük buluyorum. Havuzu besleyen borulardan biri yerinden oynamış yine. Halbuki dün üzerine büyük taşlar koymuştum. Bu iş domuz ya da başka bir hayvanın işi mi, yoksa birileri benimle mi uğraşıyor? Boruyu tekrar havuzun içine yönlendiriyorum. Canım sıkılıyor. Aşağı havuzu besleyen borudan da hiç su gelmiyor. Boruyu uzunca bir süre takip ediyorum. İncir diktiğimiz yerleri dolaştıktan sonra havuzun ve kızılcık ağaçlarının epey üzerindeki kaynağa götürüyor beni bu hat. Borunun kaynak bağlantısı yerin altında kalmış ancak görünen kısımdaki ek parçası ayrılmış,, su boşa akıyor. Boruları birbirine ekliyorum. Suyu tekrar verdiğime sevineyim mi yoksa ikide bir sabote edildiğime üzüleyim mi bilemiyorum. Bu ek parçasının koparılması hiç de hayvanın yapacağı bir iş gibi gelmiyor bana.

Yukarı yaylayı günde en az iki kez ziyaret etmem ve bunun için de bir an önce yayladaki Taş Ev'e taşınmamız iyi olacak. Orman içindeki patika yoldan iniyorum aşağı yaylaya. Eşim yanına kitabını almayı unutmuş. Ben de biraz gecikince sıkılmış görünüyor. Ağaçlardaki elmaların yerlere dökülüp zayi olması can sıkıcı. Pazarcı Ahmet'i arıyoruz. Yarın gelip elmaları göreceğini söylüyor. Alaca karanlık içinde elma ağaçlarının arasında dolanıyoruz. Gidip Taş Ev'den naylon sepet alıyorum. Taş Ev'in altından başlayarak dolduruyoruz sepeti. Artık hava iyice karardı, elmalar zorlukla seçiliyor. Kapıları kapatıp geç vakit dönüyoruz.

Bu yazımı yazarken eşim televizyondaki haberlere dikkatimi çekiyor. Önemli şeyler oluyor. Darbe girişimi. Ankara, İstanbul karışık. TRT yayında değil. CB nin keyfi kaçmış. Bu darbe girişimi de paralel devlet yapılanmasına mal ediliyor. Gerçekten öyle mi? Yoksa aldatmaca mı bu? Meclis defalarca bombalanıyor. CB halkı meydanlara topluyor. Tankların üzerine çıkan hırpani kılıklı adamlar askerleri hırpalıyor. Asker dolu kamyonlar insanların pet şişeli saldırısına uğruyor. Şişelerden biri askerin suratında patlıyor. CB basın toplantısı yapıyor. Gözlerinden korku saçıyor. Darbe iyi değil elbette. Ancak baştakiler de halkı korku terörü altında ezen sivil darbeciler değil mi? Ülkemiz için hayırlısı neyse o olsun. Halk değil bu meydanlara dökülen. Demokrasiye inanan insanlar değil. Allahuekber nidalarıyla mevcut diktatörlüğü savunan yardakçılar. Eğer iddia ettikleri üzere eski ortakları Feto ile aralarında yeni bir hesaplaşma ise bu, altta kalanın canı çıksın (!)

6 yorum:

  1. Taş Ev için beklemek kavramı özdeş bir kavram oldu. Taş Ev çalışacak ustaları, işçileri bekler Taş Ev havasını solumak için de ziyaretçiler açılmasını bekler :)

    Tatsızlık denebilicekse böylesi bir şeye eğer tatlı olan reçel kokusu olmuş. İşte buna her şey değer.

    Burada çok geç haberdar olduk dünyadan. Televizyon bozuk. İçerdeydik.

    Afiyetle o zaman...

    YanıtlaSil
  2. Kaplumbağa hızı ile de olsa her gün bir taş koymaya çalışıyoruz. Bazı dostlar bırakın işçiyle ustayla uğraşmayı, oturun keyfinize bakın diye telkinde bulunsalar da biz hala hedefimize yürümek konusunda kararlıyız. Reçeller güzel oluyor gerçekten. En azından içinde yabancı bir madde olmadığından emin oluyor insan. Mis gibi reçel kokusu sardı evimizi:)
    Ülkenin durumu ise vahim. Bir askerimizin boğazını kesmişler (çok afedersiniz ama söylemek zorundayım) it sürüsü...
    Teşekkürler...

    YanıtlaSil
  3. hepsi piyon kukla. asıl güçler dışarda, şu büyük ortadoğu projesi işte.

    YanıtlaSil
  4. Kesinlikle, aynı fikirdeyim. Ülkenin kaderi için zor günler...

    YanıtlaSil
  5. Bir darbe girişimi oldu ve hala sürüyor artçıları. Her ne olursa olsun bilinç adaletli ve ahlaklı olmamızı emrediyor. Milli birlik önce insan olmamıız ve kardeşane olarak birbirimize sahip çıkmamızı gerektiriyor. Demokrasi halkın kendi kendine iradesinin yönetime yansıması olmalı ama, demokrasi anlayışı da onarılması gereken bir gerçek. Bilinç bilgiye ve bilimselliğe dayanır ama mayası adalet ve ahlaktır. Bunu gözardı ettiğimiz sürece hepbirlikte kaybederiz. Bu arada bizi biz yapan da farklılıklarımızdır.

    YanıtlaSil
  6. Farklı düşünceler eyleme dönüşmediği sürece zenginliktir.

    YanıtlaSil