22 Ağustos 2016 Pazartesi

ARTIK ZEYTİN'İMİZ VAR

30/07/2016 Cumartesi, Tire

Menemeni nasıl seversiniz? Domatesleri iyice pişmiş ya da diri? Yumurtanın beyazı pişmiş ama sarısı katılaşmadan? Eşim her zaman iki konuda beni eleştirirdi. Birincisi yemek pişerken tuz koymayı unutmam. İkincisi sebzeleri çok fazla pişirmemem. Bu kez tam onun istediği gibi bir menemen pişirmek istediğimi söyledim.
Soğan ve biberleri yeni öldürmüştüm ki telefonum çaldı. Arayan mobilyacıydı. Dün aldığımız dolabı getirmek istiyorlarmış. “Peki, gelin bakalım.” dedim. Ocağın altını söndürdükten sonra gidip demir kapının kilidini açtım.
Domatesler ağır ateşte pişerken dolapçılar geldi. Dolabı içerideki odaya taşıyıp gittiler. Onlar gittikten sonra unutmadan tuz ilave ettim yemeğe. Domatesler iyice eridikten sonra yumurtaları kırdım. Kahvaltıya başladığımızda eşime menemen konusunda fikrini sordum. “Tam istediğim gibi, bu sefer çok güzel olmuş, eline sağlık.” dedi.
Kahvaltıdan sonra yukarı yaylaya çıkıp kızılcık toplamayı düşündüm. Havuza hala az su geliyor ve bu durum canımı sıkıyordu. Orta yaylanın demir kapısını açtım. Boruların içi su dolsun diye buradaki vanayı kapattım. On beş dakika kadar bekledikten sonra boru ek yerini ve vanayı açtım. Biriken su tazyikle fışkırmaya başladı. Ne var ki su boşaldıktan sonra yine eskisi gibi iyice azaldı. Salih Ustayı aradım, mutlaka yarın sabah gelmesini ve sorunu çözmesini istedim.
Yukarı yaylada kızılcık toplamakla bitmiyor gibi. Küçücük şeyler zaten. Saat nasıl dört oldu anlamadım. Eşim aradı, aşağı ne zaman ineceğimi sordu. Dündarlı köyüne gidecek, hem oradaki mandıra ile konuşacak hem de geçen sene kestane toplarken bize yardımcı olan aileyi ziyaret edecektik. Tam çıkacakken, misafire yakalandık. Bir saat kadar geç çıkmak zorunda kaldık.
Sabahtan Burak Beyi aradım. Telefona cevap vermediği gibi geri dönüş de yapmadı. Eskisi gibi bu tür hareketler kızdırmıyor artık beni. Yola çıktık. Dündarlı köyü Güme ’nin ötesinde uzak bir köy. Yolları dar ve virajlı. Yükseklik derseniz Kaplan’dan çok daha yüksek. Güme ’yi geçtikten sonra Dündarlı sapağının az ötesinde mandıraya girdik. Sahibi yokmuş orada. Muhasebecisi ile konuştuk. Ayrıca patronun annesi bizi misafir etti karadut şerbeti ikram etti. Çok tatlı bir teyze. Eşi Hacı Dayıyı anlattı. Çok titiz biriymiş. Çalışanları titizliğinden bıkmış Hacı Dayının. Patronun telefonunu aldık. Biraz daha oturup yola çıktık. Dündarlı köyüne girerken eşim telefon etti tanıdıklara. İki aile de büyük bir misafirperverlikle karşıladılar bizi.
Gerçek bir dağ köyü hayatı yaşanıyor bu köyde. Buradaki süt bölgenin en iyi sütü. Zaten biz hazırlıklı gitmiş, süt bidonumuzu yanımıza almıştık. Köy kahvesine vardığımızda Yaşar karşıladı bizi. Sütün parasını bile almadılar. Köy yumurtası hazırlamışlar bizim için. Böyle dostlukları Kaplan köyünde göremiyoruz maalesef. İnsan garibanlaştıkça daha bir sevgi dolu oluyor demek ki…
Dündarlı’da benim telefon çekmiyor. Eşimin telefonundan Burak Beyi aradım. İzmir’de olduğunu söyleyerek, sabahki telefonuma dönmediği için özür diledi. Pazartesi sabahı makineyi ve filler için kamyonları yönlendireceğini söyledi. “İnşallah” dedim içimden.
Yaşar’ın evinin önündeki bahçede oturduk. Bize ikramlarda bulundu. Üç tane yavru köpek önümüzde maskaralık yapıyor. Eşim birine talip oldu hemen. Bizi kırmadılar sağ olsunlar. Yolda adını da koyduk. “ZEYTİN” . Bizim aileye bir kişi daha katıldı.

4 yorum:

  1. Sanırım daha önce yazmıştım. Ben, benim yaptığım farklı bir menemen tarifine henüz rastlamadım. Bildiğimiz, alışılmış menemenden daha lezzetli; ama içeriği daha gelişmiş.

    YanıtlaSil
  2. Sizin menemen tarifinizi hatırlayamadım. Sitenizde arama motoruyla aradım. Zeytin ve Su başlıklı güzel yazınız çıktı. Paylaşırsanız sevinirim :)

    YanıtlaSil