30 Eylül 2016 Cuma

SOBA

29/09/2016 Perşembe, Tire
Geceyi şehirdeki evimizde geçirdik. Oğlumu evde bırakıp eşimle birlikte sabah erkenden yaylaya çıktık. Soba arabanın arkasında hala. Aşkın Şef dün birilerini bulmaya çalışacaktı. Telefon ediyorum. Bulamamış kimseyi. Ünal Usta'yı arıyorum. İzmir'de olduğunu söylüyor. Ekibi Birgi'deymiş. Akşam üzeri dönünce yardımcı olabilecekmiş.

Hüseyin'in telefonu cevap vermiyor. Ondan bir arkadaşını bulmasını isteyecektim. Aşkın Şef arıyor yine. İri yarı birini bulmuş, yola çıkmış, geliyorlarmış. Biraz sonra Hüseyin görünüyor. Tek düşündüğüm 145 kg lık sobanın üst kata nasıl çıkarılacağı...

Çok geçmeden Aşkın Şef geliyor. Yanında bahsettiği kişi var. İlk olarak sobanın sağa sola vurmadan aşağı indirilmesi... Hep birlikte arabanın arkasından yere indiriyoruz önce. Arkasından her birimiz bir köşesinden tutarak Taş Ev'e giriyoruz. Merdivenden çıkarken zorlansak da sobayı kuracağımız yere getiriyoruz.

Borulardan en kısa olanını yedi cm kısaltmak gerekli. Redüksiyon yeniden yapılacak. Baca deliğine girecek olan ucu daraltılacak, diğer ucu ise genişletilecek. Telefon edip sobayı aldığımız yerin sahibi Hasan Beyi arıyorum. Söylediklerimi hemen yaptıracak.

Bize yardıma gelen iri yarı genç adamı yanıma alıp aşağı iniyorum. Onu söylediği kahvenin önünde bıraktıktan sonra pazartesi günü listeye dahil protokolün davetlerini tamamlamak istiyorum. Belediye Başkanının telefonu açılmıyor yine. Belediyeye gidip özel kalem ile görüşüyorum. Pazartesi günü burada olsa da meclis toplantısına katılacağı için gelemezmiş...

Web sitesini hazırlayacak olan Ercan Beye telefon ediyorum. Çalışmalara başlamış. Cumartesi günü fotoğraf çekimlerine gelecekler.

Kaza yapan arabayı onaran Rüştü Ustayı arıyorum. Önümüzdeki hafta arabanın işi bitiyormuş ama lastik seçimi için yanına gitmemi istiyor. Eve uğrayıp oğlumu alıyor, Rüştü Ustaya uğruyoruz. Lastikleri yakındaki lastikçiden seçiyoruz. Üç lastiği sigorta karşılarken dördüncüsü bize aitmiş...

Şu davet işini neticelendiremediğim için moralim bozuluyor. Almanya'da doktorluk yapan bir aile geliyor. Bol bol sohbet ediyoruz. Önce yukarıdaki salonda oturuyorlar sonra kahvelerini verandada yudumluyorlar.

Akşama doğru hareketleniyor. İki üç aile gece yarısına kadar oturuyorlar. Bir ara mutfakta Aşkın Şefe takılıyorum. "Senin yüzün hiç gülmüyor, biraz gül de resmini çekip günlüğüme koyayım." diyorum. İstediğime ulaşınca deklanşöre basıyorum.

Bizim kapı pencereyi kapatıp şehirdeki eve dönüşümüz saat bir buçuğu buluyor.
                                                                                

8 yorum:

  1. Açılmış sonun da Taş Ev hayırlı uğurlu olsun inşallah =). Dilerim her şey gönlünüzce olsun. 145 kg lik bir sobayı üst kata çıkarmakta çok zor olmuştur eminim ama çok güzel bir soba olduğunu söylemek istiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler. Sağ olunuz var olunuz:) Evet zordu ama ben daha zor olacağını düşündüğümden kolay geldi aslında. Sobamızın yanarken çok keyifli olacağını tahmin ediyorum.

      Sil
  2. Ah. Soba bana dert olmuştu, haydi güle güle kullanın. Çok güzel gözüküyor, başına geç ateşi izle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Ateş yandığındaki halini ben de merak ediyorum:) Muhtemelen güzel olacaktır.

      Sil
  3. Yaşasın kestanel pişecek!
    Tabii işler kızıştı açılış gününe az kaldıkça heyecan basmıştır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Evet. O günü sorunsuz atlatırsak iyi olacak...

      Sil
  4. Taş Ev, her konunun ustası ile tanışma vesilesi olacak gibi.

    Sobanın keyfini sürme günler geldi geliyor. Bol keyifler başında :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, sanırım öyle olacak:) Teşekkürler...

      Sil