19 Ekim 2016 Çarşamba

KESTANE

18/10/2016 Salı, Tire

Dün akşamdan yatmıştı kestane işi. Hüseyin toplayıcı kadınların Salı Pazarına gideceklerini. bu yüzden gelemeyeceklerini söylemişti.

Bir gün yağmur, bir gün fırtına, yok silkici bulamadık, onu bulduk haracı (kestane çuvallarını gömüye taşıyan kişi) yok, hepsini bulduk toplayıcı gelmedi... Kestanecilik öldü Tire'de derken ne demek istediklerini anlamamıştım tam olarak. Bir sürü nedenleri var elbette bu durumun.

Birincisi yöredeki kestane ağaçlarına musallat olan bir illet. Kimse anlamıyor ne olduğunu. Zamanında biri demiş bu kestane kanseri. Nasıl ki kansere çare yok ağaçlarda da durum aynı. Ağacın gövdesindeki yara ile ortaya çıkıyor bu hastalık ve onu kurutana kadar için için kemiriyor gövdeyi. Bazı ziraatçılar aynı görüşte değiller. Bu kanser değil başka bir hastalık diyorlar. Diyorlar demesine de hiçbir ilaç çare olmuyor bu hastalığa. Her ne olursa olsun sonuçta o asırlık kestaneler göz göre eriyor.

İkinci neden bakımsızlık. Yıllar boyu biz dışarıda o şantiye senin bu şantiye benim gezerken icara verdiğimiz vatandaştan tek istediğimiz bahçeye bakmasıydı. Oysa o bakım adına hiçbir şey yapmadı. Ne budama, ne ilaçlama ne aşılama ne de yeni fidan dikimi. Sadece bakımsızlıktan her sene azalan ürünleri toplayıp pazarda satıp parasını cebine atmasını bildi.

Üçüncü neden ağaçların yaşlı ve yüksek oluşu. Kestane ağacına çıkmak her babayiğidin harcı değil. Hele hele uç dallara kadar uzanıp dal  üzerinde iki eliyle yedi sekiz metrelik sırığı sallamak hiç değil. Sayıları gittikçe azılan silkicilere talep fazla olunca yevmiyeler de 300 TL yi zorlamaya başladı. Sadece o mu? Haracıların ve toplayıcıların yevmiyelerini de hesaba katarsak bir dünya para.

Eşim yaylaya çıkarken ben pazar alışverişine gidiyorum. Közlemek için kırmızı kapya biber alıyorum. Çok yoğun pazar bugün. Arabayı yakın bir yere park etmek mümkün değil. Isırgan otu, kabak çiçeği, hardal, semizotu, turp otu ve yeşillikleri almakla başlıyorum.

Alışverişi bitirip yaylaya dönüyorum. Bugün tatil günümüz yine. Bahçenin içinde beyaz bir araç. İçeri girince anlıyorum kim olduklarını. Üç tane genç. İzmir'den gelmişler Taş Ev'in kahvaltısının güzel olduğunu söylemişler. O kadar yoldan geldik, ne olur bizi geri çevirmeyin demişler eşime. Kıramamış o da. Çıkmışlar yukarı ilk masaya oturmuşlar.

Perşembe günü gelecek grubun hazırlıklarına başladık. Tabaklarımız yeterli, çay bardaklarımız da. Sadece çay kaşığı ve çay tabağına var ihtiyacımız. İnip çarşıdan buluyorum aradıklarımı.

Bir tanıdık da belediye çalışanı arkadaşlarını almış yanına Taş Ev'i görmeye gelmişler. İçlerinden biri yine o illet olduğum soruyu soruyor. "Aile için yeriniz var mı?" Anlamaz görünüp yüzüne bön bön bakarken açıklamak zorunda kalıyor. "Yani bu masalara  erkekler gelirse, aileleri oturtacak yeriniz yok mu? Mesele anlaşıldı. "Kimse başkasını rahatsız etmez burada, gördüğünüz her yer aile yeridir." dedim.

Akşamın geç saatlerinde Dündarlıdan Yaşar aradı. Tire'de yaşayanlar bozulmuş, bu dağ köylüdür bozulmamıştır." dedik. Ama o da sattı bizi. İşleri bitmiş, gelelim diyor. "Ağaçlarda silkilecek kestane kalmadı, neyi silkmeye geleceksiniz." Peki toplayıcılar ne isteyecekler yevmiye. 120 TL. Yapma Yaşar, burada toplayıcılar 60 lira yevmiyeye çalıştılar. Hiç olmazda 90 olsun." "Yok, patron olmaz." Hay patronun batsın. Gelme dedik, istemiyoruz silkici, toplayıcı. Dalında çürüsün kestane yapacak bir şey yok.

Moralim çok bozuk. Yarın sabah saat yedide Hüseyin ile birlikte uzak sayılabilecek bir köye gideceğiz toplayıcıları toplamak için. Eğer onlarda vazgeçmezlerse tabii.

6 yorum:

  1. Kestaneyi çok severim.Bu kadar meşakkatli işlerle bize geldiğini bilmiyordum :(

    YanıtlaSil
  2. Eskiden ağaçlara çıkan çok sayıda genç varmış. Şimdi onların çoğu fabrikalara kapağı atmışlar. Bu yüzden kalanlar kıymete bindi. Bir de herkesin üç beş dönüm arazisi var. Önce kendi işlerini yapıyorlar. Çalışmak onlar için şart değil. Bu yüzden keyfi çalışıyorlar.:)

    YanıtlaSil
  3. Merhaba, Blog Atlası'nda blog sayfanızdan kısaca bahsettim. Bilgi vermek istedim. Bu adresten ulaşabilirsiniz: http://blog-atlasi.blogspot.com.tr/2016/10/kaplan-diary.html

    Kolay gelsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, Çok sevindim :)Sizi takip edeceğim. Sağlıcakla kalın.

      Sil
  4. Yeni açılan bir tesis için böylesine tanınmak, aranmak ne güzel."Aile Yeri" arayışı düşündürücü.
    Kestane de ceviz gibi demek ki. Ceviz de daha yüksek ücretle toplanıyor.
    Kolay gelsin.

    YanıtlaSil
  5. Sincaplar sevinecek galiba :)

    YanıtlaSil