23 Aralık 2016 Cuma

CB

22/12/2016 Perşembe, Tire

Birkaç gündür şehirde kalıyorum. Eşim oğlumun yanında hala. Sabah çok erken kalkmama gerek yok. Meteoroloji hava sıcaklığının mevsim normallerinin altında seyrettiğini söylüyor. Gelecek beş günlük hava tahmin raporlarında yağış beklenmiyor. Dün bir öykü yazmak geçti içimden. Ankara'yı hatırladım. Defalarca okudum yazdığımı. Her okuduğumda bir şeyler değiştirdim. Çok zamanımı aldı. Yazı yazmak da şiir yazmak gibi, ilham meselesi. Bir yandan çok istekli görünürken diğer yandan yazmak zorundaymışım gibi geldi bana. Aklımın bir köşesine Jack London gelip kuruldu. Bir romanında hapishane hayatından bahsediyordu. Kendisinden başka sadece bir sineğin bulunduğu tek kişilik hücresinde. O sinek hakkındaki gözlemlerini, onunla kurduğu ilişkiyi ustalıkla kağıda dökmüştü. Ne yazayım diyenlere güzel bir örnek olabileceğini düşündüm. Sırası geldiğinde havada uçuşan küçük bir karasinek bile yazara ilham verebiliyordu demek. Ondan rahatsızlık duymak yerine detaylı bir şekilde hareketlerini izlemek, hücresinde onu bir kader arkadaşı olarak görmek, onunla oyun oynamak kimin aklına gelirdi ki?

Tepemizde rüzgar tribünleri kuruluyor. Ben kısaca pervane diyorum onlara. Öğleden sonra bakım ekibinden iki kişi misafirimiz oldu. Genel olarak sakin bir gün. Amacım böyle günleri yazıp okuyarak değerlendirmek. Şömine sobayı yaktı Hüseyin. Birbiri arkasına koca ceviz odunlarını yutan soba salonu ısıtmaya başladı. Müzik yokken salonun sessizliği kulağımı tırmalıyor. Vivaldi'nin dört mevsimini çalmaya başlıyorum. Okumaya yeni başladığım kitap ile bitirmeye çalıştığım öykü arasında öncelik konusundaki kararsızlığım rahatsız edici.

İlçemiz CB nin OSB'de yapacağı açılış nedeniyle hareketleniyor. Sütaş tesislerini açacakmış beyefendi. Bazı kesimlerde bir telaş bir telaş. Tarihi bir gün olacakmış yarın. Mutlaka Orta Park'a getirmek şerefine nail olmalıymışız. Selçuk-Belevi yolunun kaderi bu gelişe bağlıymış. Kendi aramızda şakalaşıyoruz. "Öğlen yemeğini Taş Ev'de yiyecekmiş." diyorum. Hüseyin'in o meşhur kahkahası gecikmiyor.

Akşama doğru matbaadan arıyorlar. Yılbaşı için hazırlattığım afişler gelmiş ama yanlışlıkla Ödemiş'e götürmüş kargo onları. Bir saat sonra arayıp alabileceğimi söylüyorlar. Hüseyin'i yanıma alıp iniyorum aşağı. Şehrin kritik yerlerindeki mağazaların camlarına, duraklara, AVM önlerindeki direklere yapıştırıyoruz.

Facebook sayfasına bir mesaj geliyor. "Kalacak yeriniz varsa yeni yıla Taş Ev'de girmek isteriz."  Henüz konaklama imkanımız olmadığını yazıyorum özür dileyerek. Öğretmen Evi'nde yer bulabildikleri takdirde gelmeyi düşündüklerini bildiriyorlar.

Sözcü gazetesi yazarları Bekir Coşkun ve Yılmaz Özdil'i okuyorum. Hislerime tercüman oluyorlar. Yılmaz Özdil, 2016 yılını özetlediği makalesinde 15 Temmuz'u öyle güzel anlatıyor ki, görmeyen gözlere parmak sokuyor. Usta kalem şöyle anlatıyor olayı: F-16 lar meclisi bombaladı, genel kurmay başkanı ve kuvvet komutanları esir alındı, TSK bile kendini savunmak için organize olmazken, MİT'in bile haberi yokken, her şeyi bilen CB bile durumu ancak eniştesinden öğrenirken memleketin 85.000 camisinden senkronize sala okunmuş, devlet komadayken nasıl olduysa memleketin en ücra köyündeki imamlar, müezzinler organize olmuştu (!) Siz hala bunun bir darbe olduğuna mı inanıyorsunuz? Eğer bunun darbe olduğunu düşünüyorsanız, o tankları dize getiren demokrasi aşığı bacılar neden Pkk'ye Işid'e karşı evlerinden çıkmıyor hala. Eğer haberleri yoksa ben söyleyeyim o zaman. Reisleri seferberlik ilan etti. Haydi çıksanız ya sokaklara. Çıkmazlar, çıkmazlar elbet.

Mehmet'ler can veriyor. Şehitlik derecesine yükseliyor hepsi. Ben değil CB dahil herkes öyle diyor. Ne mutlu onlara, ailelerine. CB'miz başbakanımız, bakanlarımız mağdur. O büyük gururdan mahrumlar. Kendi çocuklarına şehit olma fırsatını vermediler. Ne denir ki başka, Mehmetler şehit, vatan sağ olsun. Uyan artık aklını kullanamayan zavallı halkım...  

6 yorum:

  1. Dünkü hikâye çok güzeldi :) Ankara moduna girince hikâyeye yorum yapmadığımı fark ettim :)

    Uyanamıyor mu uyanmak işine mi gelmiyor bu kadar zekâ gelişimi geri olabilir mi hiç bilemiyorum. Tankın önüne yatıp da onun durdurabildiklerini zannediyorlar mı gerçekten. Ve uçaklar, nokta atışı yapmak üzere sürekli talim yapan uçaklar ıskalayabilir mi, hahaha, çok komik.

    YanıtlaSil
  2. Beğenmenize sevindim:)

    Üzerinde durduğunuz konu bana göre sosyolojik bir araştırma gerektiriyor. Yeni kurulan bir parti on beş yıldır tek başına bir ülkeyi nasıl yönetir. Sadece bir tonluk kömür yardımları mı onları iktidara taşıyan, belediyelerin devlet kesesinden yaptığı ama parti propagandasına yarayan sosyal yardımlar mı yoksa oy topladıkları itilip kakılmış, dar gelirli ve eğitimsiz geniş kitlenin egolarını şişirmek mi?
    Dış destekli bu büyük projede anlamakta zorluk çektiğim kısımlar var. Ülkemiz tarihi boyunca birçok politikacı gördük. Ancak bu kadar hata yapıp ayakta kalan, üstelik yaptığı her hatadan güçlenerek çıkan biri karşımıza çıkmadı.

    Anlamadığım hususlardan en önemlisi de şu: Fetö ve/veya onu elinde istediği gibi oynatan ABD rahatlıkla CB yi etkisiz hale getirebilecekken bunu yapmıyor. Burada bir win-win durumu söz konusu. Onlar kazanırken ne yazık ki ülkemiz, milletimiz kaybediyor.

    YanıtlaSil
  3. Şehit olan her bir askerin ardında hazin bir öykü var. Yakınları hıçkırıklara boğulurken birden sesler yükseliyor: "Şehitler ölmez vatan bölünmez." Oysa şehidin cansız bedeni tabutta yatıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O askerlerin öyküsünü dinler, acırız çocuklara bir an. Oysa onların anne babaları, çocukları, eşleri için kalıcı bir yaradır yiten bu can. "Şehit" kelimesini kullanmıyorum özellikle. Çünkü o kelime birinin yaşamı karşılığında ağza sürülen bir parmak bal. Hangi bal evladının canından daha tatlı gelir insana?

      Sil
  4. Umarım her şey düzelir. Siyasileri biz başa getiriyoruz ve beğenmediğimizi de siyasi hayatlarına son veriyoruz. Doğrusu bu olmalı. onlar üzerinden yürüyecek kutuplaşmaları da tehlikeli buluyorum. Çünkü hakaret ve küfre varan tutumlar bizi üzüyor. İnsanlığımızı kaybediyoruz. Asıl olan millettir. Milletin gücüdür. Birlik ve beraberliğidir. Kendi içinde hiç bir siyasi oluşum demokratik değil. Bu kültür yerleşmedikçe de muvazenemiz bozuluyor. Benim düşüncem elbette bu bir darbe girişimiydi. Ama darbe içinde darbe olan bir ironi yaşandı malesef. Tabi bu işler manivelasız olmaz. Biraz da iğneyi kendimize batırmalıyız millet ve halk olarak; ne kadar örgütleşebildik, ve ne kadar özgürleşebildik. Ancak birlik ve beraberliğimiz ulusal bazda bütünleştiği zaman liyakat sahibi olmayanlar partisi ne olursa olsun itibar görmeyeceklerdir. Eleştiri yapalım ama eleştiri yaparken de neyi öneriyoruz ona da bakalım. Bu sözüm bütün siyasilere. Bizi huzura ve mutluluğa kavuşturacak projeler nedir. Refah ve kalkınma hangi ilkeler ve prensiplerle kazanılacak ona bakalım. Birbirimizi olduğumuz gibi kabul edelim. Tatlılıkla ve hoş görüyle eleştirelim. İyi taarflarımızı birbirimize pas edelim. kötü tarafımız ve ksikliklerimizi de tamamlamasını bilelim. Çünkü bu gemi hepimizin içinde olduğu bir gemi. Taş ev bizim aynı zamanda sosyal bir kulübümüz. İnsanlık idealinde seviyeli insanların buluşma nomktası ve buluşma yeri. Bütün mesele birbirimizin iyi olmasını dilemek. Gönül insanı olmak. Gönül almak. Ben inanıyorum ki; iyilikler çoğaldıkça kötülüklere ve tedirginliklere yer olmayacaktır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Profösör, üslubunuz için özellikle teşekkür ederim. Fikirlerimiz ne kadar ayrı düşse de çekinmeden, birbirimizin düşüncelerine saygı duyarak, kırıcı olmamaya gayret etmek suretiyle her konuda tartışabilmemiz güzel. Bu tür tartışmalardan hoşlandığımı da söyleyebilirim. Hangi ideoloji veya inanış olursa olsun ona körü körüne bağlanmanın doğru yola giden kapıları kapatacağına inanıyorum. Benim gözümde bütün insanların derecesi aynıdır. Bütün etnik ve dini gruplarda iyiler ve kötüler bir arada yaşar.

      Sizinle uzun uzadıya tartışmak keyifli olacaktır. Yazdıklarınızın çoğuna itirazım yok. Karşı durduğum tek husus 15 Temmuz'un bir darbe girişimi olduğuna dair düşünceleriniz. Bu konuda nasıl ikna oldunuz gerçekten merak ediyorum.
      Hayırlarla kalın:)

      Sil