21 Ocak 2017 Cumartesi

ETİK

20/01/2017 Cuma, Tire

Güzel bir gün fantastik bir gece. Sevdiğim dostlar misafirimizdi. Geç vakte kadar oturdular. Güzel günümüz nazara geldi. Nazara inanmam aslında. Bir oyundur belki nazar dedikleri... Daha neler göreceğiz bakalım. Oyun oynayanlar, oyuna gelenler... Bir günde iki fire. Yok anlatmayacağım bunları size. Sel gelir kum kalır. Yeni ufuklara umutla. Size ben başka bir hikaye anlatayım bugün.

Çocukluk arkadaşımın bir marketi var, yanında iki eleman çalışıyor. Biriyle on beş yıldan fazla beraberler, diğeri ise daha bir kaç ay oluyor işe başlayalı. Kıdemli olan işini iyi bilmesine karşılık her yeni gelenin içine nifak sokan yalanı bol bir şahsiyet. Yeni eleman da işini biliyor lakin kıdemlinin tam aksine olabildiğince ketum. Sorulan sorulara cevap vermenin dışında ağzından bir kelime dökülmüyor.

Yazlıklara giden ana cadde üzerinde güzel bir market bu. İçeri giren mutlaka alacak bir şeyler bulur. Her gün kapısına bir sürü satıcı gelir. Peynir, zeytininden ununa, şekerine, jiletinden tuvalet kağıdına bin bir çeşit bulunur dükkanda. O kadar çeşidi nasıl yer bulur da raflara yerleştirir oldum olası merak etmişimdir. Günlerden bir gün bir pazarlamacı gelir kapıya. Adamın pazarladığı gıda ürünleri arasında yarım kiloluk paketler halinde fıstıklı, cevizli, kakaolu ve sade helvalar oldukça göz alıcıdır. Arkadaşım kıdemli elemanına her bir çeşidinden onar adet almasını söyler. Diğer eleman kolileri açıp helvaları cinsine göre raflara yerleştirir.

Arkadaşım elemanlarının her ikisine da dostça yaklaşır. Gücü yettiğince yardımcı olur yeri geldiğinde. Çoğu zaman dükkanı daha genişletmek için planlar yaparlar. Kıdemli eleman bir ara eline renkli ambalaj kağıtlarıyla bir şey paketlemekle meşgul olur. Dükkana giren müşterilerle ilgilenen arkadaşım bu paketin neyin nesi olduğunu anlamaz. Müşteri varken sormayı da unutur.  Yeni elemanın erken geldiği için mesaisi bitmiş, evinin yolunu tutmuştur. Bir süre sonra aklına düşer paket. Kıdemliye sorar: "O güzel güzel paketlediğin neydi az önce?"

Kıdemli eleman kıdeminin verdiği rahatlıkla "Ha, o mu yeni elemana bugün gelen helvalardan birini koydum evine götürsün diye." Arkadaşım şaşkın vaziyette sorar "Kime sordun?" Ses yok. "Benim adıma karar vermeye yetkili mi kıldım seni?" Cevap yok. "Benden isteseniz ben hayır mı diyecektim?" Yine cevap yok. Arkadaşım iyice zıvanadan çıkar. "Gözümün önünde bunu yapıyorsun, nasıl güveneyim ben size?" Hala cevap yok.

O akşam kıdemli arkadaşına telefon eder. Olayı çarpıtır. "Patron sana fena kızdı, seni hırsız yaptı, helvayı götürdün diye." Yeni eleman şaşkın vaziyette sorar. Sen patrona söylemedin mi helvalardan birini alıp akşam misafirliğe giderken götüreceğimi? Hatta önünde paket yaparken patronun haberinin olduğundan o kadar emindim ki." Kıdemli yediği fırçaya karşılık ısrarla iki yüzlülüğünü sürdürür. "Valla söyledim ben ama yine çok kızdı sana. Söylemediği laf kalmadı." Yeni eleman keşke kendim söyleseydim diye içinden geçirir ama kıdemlinin söylediklerine de inanmak gafletine düşer. Demek patron yarım kiloluk helvayı benden kıskanıyor der aklınca. Telefonun ucundaki kıdemliye "Söyle o zaman ben yarın gelmiyorum, başka birini bulsun patron."

Kıdemli arkadaşımı arar gecenin bir yarısında muzaffer bir edayla. "Yarın yeni eleman gelmeyeceğini söyledi helva yüzünden. Arkadaşım sorar, "Avukatı mısın sen onun? O niye arayıp söylemedi?" Hemen gidip yetiştirmiş demek. Halbuki yeni elemana söylenen en ufak bir söz yok. Arkadaşım sabah olunca telefon etmiş yeni elemana. Hani atılan fırça kıdemliye, sana söylenen bir şey yok diyecek. Cevap yok. Kıdemli sabah gelmiş. Bir kişinin başını yemiş olmanın verdiği rahatlıkla...

Mutlu hafta sonları. Ha bu arada dünyalar iyisi bir Ayten Hanım katıldı aramıza.


10 yorum:

  1. Okuduğum anı öykü müthişti. İnsanlar.... Neler yapabiliyorlar. Kıssadan hisse gibi bir olaymış.

    Bu arada biz de tek yönlü dinlemek yerine kendimiz de iletişim kursak keşke... Ama yapmıyoruz. İrdelemeyiz. Sorup soruşturmayız konunun aslını astarını.

    İlk duyduğumuza, dinlediğimize inanıyoruz. O eski elemandan dinlediklerinden sonra keşke yeni çalışan da kendisi bir sorsaydı market sahibine. Ama bizde yapılmaz. Duyduğumuz kesinkes doğrudur. Bizde adet böyle. Bu yüzden bu haksızlığa uğrayan yeni çalışanın suçu değil.
    Ayten Hanım hayırlı olsun; uğurlu gelsin Taş Ev'e.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de arkadaşımdan duyduğumda çok şaşırmıştım:) Bazı insanlar diğer bazılarının kurbanı oluyorlar. Her elini uzatana tatlı söz söyleyene güvenmemek lazım.

      Yeni eleman da eskisine güvenip olayı sorgulamadan karar verdiğine göre hatalı hareket etmiş bence.

      Allah onu eski eleman yapısındaki insanların gazabından korur inşallah:)
      Umarım uğuruyla gelmiştir. Teşekkürler:)

      Sil
  2. İnsanın olduğu her yerde sanırım her şey olağan.Bazen alışveriş yaptığımız yerlerde dikkatim çeker, işini öyle güzel yapan insanlar vardır ki saygı duyarsınız. Psikoloji öğrenimi görmüş gibidir.
    Hakkını savunamayan insanlar hep üzer beni. Hayat boyu ne kadar önemlidir bu durum.
    Yeni personel hayırlı olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de imrenerek bakarım o insanlara. Çoğu kez çalıştığı yerin kendi işi olduğunu sanırsınız. Dediğim gibi ahlak meselesi aslında. Ben de çalışırken çoğu kez ailemi ihmal etmiştim. Kazandığı paranın hakkını vermeli insan.
      Teşekkür ederim:)

      Sil
  3. Anlattığınız hikaye her iş yerinde benzeri oluyor malesef. Yeni gelenin üzerinde önce bir baskı kuruyorlar kıdemliler. Onu kullanmak için her tür oyunu oynarlar. Ben Hürriyet gazetesi reklam servisine başladığımda, birisi çekti bir köşeye eğer hata yaprsan patron seni kapının önüne koyar dedi. Ben de ben hata yaparım dedim. Bu cevabı alınca bozuldu tabi. Ben evet hata yaparım bilmeden. Ama işimi ihmal etmem. Ayrıca yüzkızartıcı bir konumda olmam dedim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru bir davranış olmuş sizinki. İşyerinde iki yüzlü ve fırıldak insanlardan hep nefret etmişimdir.

      Sil
  4. Patron kıdemliyi kovsun :) Bu nedir ya durduğum yerde canım sıkıldı. Her tarafta böyle insanlar, işgüzar, fesat...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de:) Maalesef yaşam böyle planlanmış. İyiler ve kötüler. Nedense kötüler bir adım önde:(

      Sil
  5. Kıdemli ile ilgili bir şeyler yapılmalı gibi sanki.

    YanıtlaSil