2 Ocak 2017 Pazartesi

KRALİÇE VURULDU

01/01/2017 Pazar, Tire

2017 nin ilk tarihini atıyorum. Her yılın başında zorlukla alışırım yeni yıla. Eskiden bir önceki yıl yapışırdı aklıma. Bu kez nedense 2017 yerine 2007 yılına takılıyor elim. Yılların geriye akmasına bilinç altından duyulan bir özlem mi bu?

Oğlum ve kızımı yolcu ettikten sonra bir süre daha yatıyorum. Bilgisayar önümde ama değil bugünkü, dünkü yazımı dahi yazmaya takatim yok. Televizyonu açıyorum. İstanbul Reina'da katliam haberleri veriliyor.

Reina İspanyolca kraliçe demek. Yurdumuzda terör her nasılsa krala kraliçeye dokunmaz, kurbanlarını maiyetten seçerdi. Haberlerde CB "Her kim ki sosyal medyada terörü öven yazılar yaza, başı kesile." demiş. Kim terörü över ki? Aklıma 17 Ağustos depremi geldi. O zaman da yobaz takımı, depremin içki içilen yerleri vurmasını ilahi bir ikaz olarak yorumlamıştı.
 
Zeytin benden yemek bekler. Yukarı çıkmam suyuna bakmam lazım. Sular donuyor artık. Geçen gün kar yiyordu. Üşütür mü midesini acaba?

Öğleden sonra çıkıyorum yaylaya. Kaplan yokuşunda karşıdan gelen çok sayıda araçla karşılaşıyorum. Belli ki kar merakı insanları dağlara çekiyor. Dün yukarı yaylaya çıkıp biraz odun toplamak istedim. Kar üzerinde oldukça yorucu bir yürüyüş oldu. Yorgunluğumun bir sebebi de bu olmalı.  

Yayla kapısını arabalar kapatmış. Neyse ki araç sahipleri yakındalar. İçeri girebilmem için önümü açıyorlar. Demir kapıdan geçip Taş Evin önüne yanaşıyorum. Mutfaktan yiyecek torbasını alıyor, Zeytin'e götürüyorum. Bahçenin önünden geçen yol oldukça hareketli. Kapıları kapatıp çıkıyorum. Yolda giderken birbiri ardına telefonum çalıyor. Kimi açık olup olmadığımızı soruyor, kimiyse yol tarifi istiyor. Bugün iş olmaz düşüncemizin ne kadar yersiz olduğunu anlıyorum.

Yoldan geçen araçların üzerinde kardan heykeller var. Bazıları kardan gelin yapmış. Buzun üzerinde durmak zor iken hareket halindeki araçların ön kaputları üzerinde bu heykelleri  nasıl tutuyorlar anlamıyorum. Şehre varınca hepsinin eriyeceği belli ama o kadar eğlence yetiyor insanlara işte. Hayat bu işte. Bir taraftan yeni yılın ilk saatlerindeki terör saldırısı sonucu sevdiklerini kaybeden, içi yanan insanlar, diğer taraftan karın keyfini çıkaranlar...

Eve dönünce bir türlü başlayamadığın yılın son gününe ait günlüğümü yazıyorum. Sanki üzerimde yılların yorgunluğu var. Televizyonda hamasi nutukların ardı arkası kesilmiyor. Cani sırra kadem basmış. Yıla terörle başlamak iyi değil. Ölenlerin çoğu yabancıymış. Devletin itibarı yerle bir. Sosyal medyada bazıları terörü destekler mahiyette yorumlar için hükümet göz dağı vermeye devam ediyor.

Yeni yılın ilk günü yılın yorgunluğunun yanı sıra TV'den üzücü haberleri izlemekle geçiyor.

8 yorum:

  1. Hepimiz üzgünüz. Terörü lanetliyoruz. Allah sonumuzu hayretsin. terörün ucu açık; artık sınır tanımıyor. Dünyanın her yerinde masum insanlar öldürülüyor. Kendi kendime hınçlanıyorum. Terör toplumsal birliğimize konan bir dinamit. Can almanın ötesinde birbirimize düşürmek ve güzel ülkemizde iş savaşın çıkmasını sağlamak. Her ailede farklı inanç ve düşüncede olan bireyler var. Olmalı da. Ama bizi birleştiren insanlık ve insan olma değerleri olduğu bilincini yaşamalıyız. Kimse kimseden üstün değildir. Sadece iyilik yarışında önde olanlar elbette itibarları daha çok olacak ve bizim tarafımızdan taktirle karşılanacaktır. Birbirimizi seviyorsak eğer, birbirimizi değer olarak yükseltmeliyiz. Bu silahlı sandırıda ölenlere rahmet diliyorum. Ailelerine sabır niyaz ediyorum. Bütün milletimizin başı sağolsun. Bu saldırı basıt bir vaka değil. Bunun farkındayız. Daha sağlam sım sıkı birbirimize tutunmalıyız.
    .....
    İki gündür uyku sendromu içindeyim; uyuyamıyorum. Beynim zonk zonk zonkluyor doğrusu. Bu travmatik durum inşallah geçer.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üzülmemek elde mi? Şahsen benim üzüntüm canlarını yitiren insanların çoğunun yabancı olması sebebiyle bir kat daha fazla. Onlar misafirimizdi bizim, koruyamadık. Önce Rus elçisine yapılan suikast arkasından Reina saldırısından sonra itibarımız beş paralık oldu.
      Bir sürü aile senenin ilk gününde yıkıldılar. Onlar için büyük bir yıkım. Biz ne dersek diyelim, ateş düştüğü yeri yakacaktır.
      İstihbaratımız maalesef çok zayıf. Bu haklı olarak dile getirilen bir husus. Beni rahatsız eden başka bir husus daha var. Kapıda güvenliği sağlayan bir genç polis. Henüz 21 yaşında. Çocuk yani daha. Niçin böyle kritik noktalara bir bakışta karşısındakinin niyetini anlayabilecek, sükunetle kötü niyetli kişileri etkisiz hale getirebilecek tecrübeye sahip birini getirmezler?
      Eğer köklü bir politika değişikliği olmazsa bu durumun değişeceğini sanmıyorum.
      Sınırlarımızı Suriyelilere açınca ülkemiz teröristler ve kaçakçılar için yol geçen hanı oldu maalesef.

      Sil
  2. Yazacak bir şey bulamayacak kadar yetersiz kalıyor insan üzüntüden. Bunca üzüntü.....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız. Benim de genellikle bu tür müessif olaylarda yazmak gelmez içimden. Yazmak, üzülmek çözüme ne kadar katkı sunuyor ki. Çözümü bulması gereken siyasi irade de üzülüyor, konuşuyor sadece. Maalesef bu ne ilk ne de son. Birileri bizimle resmen dalga geçiyor. Nerelerden başlamıştık halbuki. Sıfır sorun, iyi komşuluk ilişkileri hedefinden geldiğimiz noktaya bakın... Amerikan gemisine binersek böyle olur.

      Sil
  3. Ateşimizi harlıyoruz. Sonra o ateşte bir güzel yanıyoruz. Ahvalimiz budur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu sözlerin üzerine denilecek ne olabilir ki? Teşekkürler...

      Sil
  4. Şimdiye kadar geçirdiğim en kötü yılın ilk günü buydu sanırım. Çıkıp sokağa avaz avaz bağırasım, bir takıp sabit fikirlileri yakalarından tutup sarsasım var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Neden her zaman asker hedef, polis hedef ya da gelişi güzel halkın değişik kesimleri hedef? Neden bu durumu yaratan siyasiler terörün hedefi değiller? Hem de çok arzu ettikleri şehadet makamı onları beklerken...

      Sil