21 Şubat 2017 Salı

DEMİRBANK HAYIRLI İŞLER DİLER

20/02/2017 Pazartesi, Tire

Tarihi yazarken Demirbank'ın yıllar boyu kesintisiz her sabah devam eden reklamı geldi hatırıma. Aynen şu sözlerle seslenirdi radyoda sabah 07.00 haberlerinden önce. "Bugün 20 Şubat 2017. Demirbank hayırlı işler diler. Demirbank." Demirbank gitti gideli işlerin de hayrı kalmadı. 

Fırat annesini almaya gideceği için geç gelecekti bugün. Gündüz saatlerinde kimsenin gelmeyeceğini düşünerek dip temel temizliğe giriştim. Bir ara mıntıka temizliği bile yaptım. Neler neler çıkmadı karşıma. İçmiş olduğu biraların verdiği rehavetle galeyana gelip şişeyi bahçeye fırlatanlar mı ararsın yoksa servant masasına ayak dayayanlar mı, ne ararsan var. Terasa sigara içmeye çıkıyor misafirler. Loş bir ışık var orada. Elindeki bira boşalınca şişeyi masaya bırakacağına sallıyor aşağı. Başkasının önünde yapamaz. Belki de arkadaşlarına yapıyor bu gösteriyi. Geçen sene havalar sıcakken verandada oturanlar aşağı çatal bıçak atıyorlardı. Hadi diyordum, belki çocuktur aklı ermez. Peki önündeki kürdanları parça parça kırıp ortalığa dağıtanlara ne buyurulur? Bazı davranış sahiplerinin çocukluğuna inmek isterdim. 

Bugün nedense üşümüyorum. Fırat ise tam aksine havanın soğuduğunu söylüyor ve şömine sobayı tutuşturuyor. Telefonuma iki mesaj düşüyor. Biri sabit diğeri mobil hattan arama kaydı bunlar. Taş Ev'de bazı bölgelerde telefon çekmediği için ulaşılmaz görünüyorum. Neyse ki arayan numaralar telefonuma mesaj olarak gönderiliyor. Sabit hattın kodundan Ankara'dan arandığım belli. Önce mobil hattın numarasını çeviriyorum. Bir kadın sesi. "Biraz bekletebilir miyim?" Karşıdan konuşma sesleri geliyor ama anlamak zor. Hanımefendi yaklaşık otuz saniye sonra beklettiği için özür dileyerek dönüyor. "Beni aramışsınız az önce" dememe fırsat bırakmadan Anayasa Mahkemesinden aradıklarını söyleyip "Orası Kaystros Taş Ev mi?" diye soruyor. Evet, derken Anayasa Mahkemesi? Ne alaka? Şaşkınlığım geçmeden, ikinci soruyu patlatıyor "Sizin yeriniz nerede?" Kısa bir diyalog geçiyor aramızda.
- "Kaplan Köyünde"
- "Neresi orası?"
- "Tire, Kaplan Köyü"   Bir an Anayasa Mahkemesini unutuyorum. "Affedersiniz siz nereden arıyorsunuz?"
- "Ankara'dan"
- "Bizim yerimiz İzmir, Tire'nin Kaplan Köyünde"
Uzak gelmiş olmalı ki telefonun ucundaki hanım olayı bitiriyor.
-" Pardon, yanlış oldu sanırım."

Muhtemelen facebook ya da web sitesinden Taş Ev'i görmüş ancak Ankara yakınlarında bir yer tasavvur etmiş olmalı.

Dünkü yoğunluğun ardından oldukça sakin geçiyor bugün. Hava raporuna göre sağanak yağışlı olması beklenirken ara sıra zoraki atıştırıyor. Yerler ıslatmıyor bile. Kaplan Köyüne bile sadece birkaç araç çıkıyor. Havalar ısınınca tatil günümüzü Pazartesi yapmalı. Hem pazarın yorgunluğunu atmalı, hem de salı gününün dışarıdan gelen misafirlerini ağırlamalı. 

2 yorum:

  1. Bi de peçetelerle oynayan , su bantlarını sökenler var. Dağıttın topla di mi?

    YanıtlaSil
  2. Evet, haklısınız. Bardak ya da kadehlerin içlerini peçete kağıtlarıyla dolduranlar, yanında getirdikleri ay çekirdeklerini çaktırmadan çitleyip yere atanlar bile var:) Ne var ki misafirlerimiz kendini nasıl rahat hissediyorsa onları kabul etmek durumundayız. Sadece çekirdek yiyenleri görürsem ikaz ediyorum o kadar.

    YanıtlaSil