19 Temmuz 2017 Çarşamba

DOMATESLERİMİZ KURUYOR

18/07/2017 Salı, Tire

Salı Pazarından alışveriş yapacağım için biraz erken çıkıyorum evden. Dünden kasap alışverişini yaptığım iyi oldu. Bu sayede pazar işi de fazla uzamıyor. Yaylaya çıkar çıkmaz dünden aldığımız domatesleri dilim dilim kesip terastaki kurutma selelerine diziyoruz. İstanbul'u sel bastı haberleri biraz tedirgin ediyor. Güneş zaman zaman bulutların arasına gizlenip tekrar yüzünü gösteriyor. Zaman zaman sert esen rüzgar havada bulut bulabilse toplayıp yağmura çevirecek. Meteoroloji raporlarında yağış beklentisi yok. Fırsat bulabilirsem yukarı yaylaya çıkarak biraz armut, erik ve elma toplamayı düşünüyorum. 

Yaylaya varır varmaz Kuşadası'ndan İstanbullu bir çift geliyor. Hayatlarında ilk Tire şiş köfteyi Taş Ev'de deniyorlar. Hanımefendinin hoşuna gidiyor bu yeni lezzet ancak beyefendi biraz yağlı buluyor. Yağ dediği mis gibi tereyağı. Bana göre de şiş köfteyi adam eden bu yağ. Yemeklerini yedikten sonra Biraz sohbet ediyoruz. Ankara'da aynı yıllarda üniversite okumuşuz. O zamanlar yeni açılan Hacettepe Üniversitesinin Beytepe kampusunda okumuşlar. Halen İstanbul'da turizm sektöründe çalışan çift kartımızı alıyor. Bizden Tire'de gezilecek görülecek yerleri soruyorlar. Sonradan olma bir Tire'li olarak gururla Tire müzesini gezmelerini öneriyorum. Hanımefendiye müze deyince aklına muhtemelen görmekten bıktığı taş heykeller, eski paralar geldiği için burun kıvırıyor. Düşündüğü gibi olmadığını, Tire'nin sosyal yaşantısını konu alan güzel bir etnografya müzesi olduğunu anlatıyorum. 

Onları uğurladıktan sonra domatesleri serme işine devam ediyorum. Oldukça yorucu bir iş ama güzel sonuç elde ediliyor. Sabırla kesilip üzerine kaya tuzu serpildikten sonra kızgın güneşin altında kurumaya bırakılan domateslerden harika bir meze çıkıyor ortaya. Önceden söyleseler inanmazdım, tam on yedi kilo armut domatesten bir kilo kadar domates kurusu kalıyor. Yani ağırlığının neredeyse yüzde doksan beşi buharlaşıyor.

Eskiden beri yazılarımı okuyanlara Elektrikçi Ali desem hatırlayacaklardır. Bu akşam sürpriz yaparak ailesiyle birlikte misafirimiz oluyor ve şeytanın bacağını kırıyor. Oğlunu, gelinini ve torununu da yanına alan eski tedarikçimin keyfi yerinde. Yemeklerini yedikten sonra çok kişiden duymaya alıştığım şeyler geçiyor aklından. Hafif çakırkeyif haliyle "Şurada bungalow türünden bir de konaklama olsaydı..." demeden alamıyor kendini.

Esprili konuşmalarıyla aramızda sıcak bir dostluk oluşmasını sağlayan gençler katılıyor aramıza. Her zamanki masalarına geçiyorlar verandada. Uzaktan kumandalı kamera çekimi yapan bir "drone" getirmişler yanlarında. Ne anlama geliyormuş bu "drone" merak ediyorum. "Erkek arı" imiş Türkçe karşılığı. Havanın kararmaya başlaması, kayıt için kullanılacağını söyledikleri anlamadığım bir parçayı yanlarında getirmemeleri sebebiyle uçuramıyorlar drone'larını.

Ödemiş'ten gelen misafirlerimizin tamamı bizden memnun kalınca reklamımızı yapıyor. Bu sayede Tire'den sonra en fazla misafirimiz Ödemiş'ten geliyor. Yine güzel kıyafetleriyle üç çift ağırlıyoruz kiraz ağacının altındaki masada. Dışarıda oturmak kendi tercihleri. Bir saat kadar sonra üzerlerinize verdiğimiz şallar yetersiz kalınca yukarıdaki salona taşınıyorlar.

3 yorum:

  1. Benim eşim de domates kurutuyor. Sorun olmazsa domates kurusundan yaptığınız mezenin tarifini yazar mısın? Bu arada Tire'den yolu geçerse mutlaka uğrayacağım diyorum yazılarını okurken:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kadriye Hanım, Domates Kurusu tarifini paylaşmamanız ricasıyla mesaj kutunuzdan gönderdim. Bekleriz:))

      Sil