2 Ekim 2017 Pazartesi

PAZAR TELAŞI

01/10/2017 Pazar, Tire

Yine zaman çarkı hızlı dönmeye başlıyor. Ekim ayına güzel bir başlangıç yapıyoruz. Elemanları zamanında alıp geliyorum. Emine Hanım yöresel olarak katmer denilen otlu gözlemeleri yapmak üzere yufkaları açmaya başlamış bile. Hava kapalı, yağmur yağdı yağacak. Kim çıkar bu havada evinden diye düşünürken yanıldığımı anlamam uzun sürmüyor. Kahvaltıya gelmediği pazar günü artık merak etmeye başladığımız eczacı hanımefendi ilk rezervasyonu yapıyor. Hemen hazırlığa başlıyoruz. Onlar henüz gelmeden İzmir'den yola çıkan misafirlerimiz Kaplan Köyünden arıyor. "On beş dakika sonra oradayız." Kahvaltımızı etmeye fırsat bulamadan hummalı bir telaş başlıyor. Bir hanımefendi arıyor. İsmini söylemese de numarası telefonumda görünüyor. "Misafirimiz gelecek, beş kişiyiz, sizde kişi başı kahvaltının ücreti ne?" Söylüyorum, pahalı geliyor ki, teşekkür edip kapatıyor telefonu. E, ne yapalım her kalitenin bir bedeli var. Merak ediyorum kim bu arayan. Facebook'a telefon numarasını yazıyorum. Devlet Hastanesi uzman doktorlarından biri çıkıyor karşıma, şaşırıyorum.  

Bizi bugün rahatlatan olay misafirlerimizin önceden arayıp rezervasyon yaptırmaları. Yarım saat önce aramaları işimizi kolaylaştırıyor. Bu süre o kadar önemli ki bizim için. O esnada yumurtalar kaynatılıyor, domates ve salatalık söğüşler hazırlanıyor, beş çeşit ev yapımı reçel kişi sayısına göre porselen kaplara konuluyor, gelmelerine yakın pişiler, gözlemeler hazırlanıyor. Yetmezmiş gibi, eşim bugün bir de minik kuplarda kek hazırlamış. Beklenenden fazla gelen olunca kekler tükeniyor, bu sefer tahinli kurabiyeler alıyor yerini. Çaylar potlara dökülüyor, ekmekler, ısıtılmak üzere hazırlanıyor,  Kaplan'ın meşhur suyu sürahilere dolduruluyor ve servisler açılıyor.

Her şey saat gibi tıkır tıkır işliyor. Defalarca çaylar tazeleniyor, ilave ekmek isteyenler mi ararsın, kekikli, pul biberli zeytin yağı mı? Arada tereyağında yumurta, sucuk ya da sucuklu yumurta isteyenlere gecikmeden yetişiyoruz. Bu koşturma içinde nihayet uzun süredir beklediğimiz yağmur nihayet geliyor. Şimşekler çakıyor, gök gürültüleri ortalığı inletiyor. Yağmuru salondan seyretmenin keyfine doyum olmuyor. Misafirlerimizden bazıları yakınlarını arıyor telefonla. "Öyle güzel bir yer keşfettik ki, inanmazsın." Tire'de ya da yakın ilçelerde yaşayıp ilk kez konuk ettiklerimiz neden şimdiye kadar gelmedik buraya diyerek hayıflanıyorlar.

Ama bende en çok iz bırakan Defne adında iki üç yaşlarında bir kız çocuğu. Benimle o kadar sıcak bir ilişki kuruyor ki yanımdan ayrılmıyor. Masalara uzanıp servise yardım etmeye çalışıyor. Ben salona çıkarken peşimde, aşağı inerken yine peşimde. "Ne güzel kızsın sen öyle." deyince pek de mütevazı. "Herkes öyle diyor." diye cevap veriyor. Bana yetişmeye çalışırken bir ara merdivenlerden düşüyor. Dudağı kanamaya başlıyor. Ağlamasını durdurmak zor. Yine onunla konuşarak acısını unutturmayı başarıyorum. Kahvaltılarını bitiren ailesini uğurlarken onun aklı burada kalıyor. En yakın arkadaşı Mete. "Mete ile birlikte yarın yine gelelim." diyor annesine. "Söz mü?

Her şey çok beğeniliyor bugün. Böyle bir güzelliği Tire'ye kazandırdığım için teşekkür ediyorlar. Her ayrılan yanında kartvizitimizi götürüyor. Mezelere bayılıyorlar, elimizdeki malzemeler tükeniyor. Akşama doğru bir nefes alıyoruz. Ne çalışanlar ne de biz ağzımıza bir lokma bir şey koyamadık. Yardımcı hanımlar hemen bir şeyler hazırlamış. Fırsat bu fırsat aceleyle atıştırıyoruz. Gecenin ilerleyen saatlerinde sadece bir masa kalıyor. Onlar da derin mevzulara dalmışlar. 

6 yorum:

  1. Bol kazançlarınız olsun:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Bol kazançta gözüm yok. Sağlık, huzur olsun yeter:)

      Sil
  2. Tesisinizin bu kadar çok beğenilmesinin sırrı sanırım doğal yapısı kadar işini benimsemiş, gönülden çalışan elemanlarla bir aile işletmesi gibi çalışması. Başarı gönüllülük esasına dayanıyor diye düşünüyorum. Çocuklar da o içtenliği arıyor.
    Sağlıkla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız. İşini zevk alarak yaparsan hataların olsa bile takdir görürsün. Takdir görünce o işten daha da zevk almaya başlarsın. Yıllarca bedenen hareketsiz kaldıktan sonra sporun en alası geliyor şimdi işim. Öyle çocuklar var ki, al karşına saatlerce konuş. O da ayrı bir mutluluk vesilesi benim için.

      Sil
  3. Sabrın meyvesi sonradan olgunlaşıyor. Baştan biraz sıkıntı çekmekle birlikte çalışanlar da sorumluluk duygusu olunca herşey kendi doğallığı içinde yürüyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk günün heyecanını kaybetmeden, rehavete kapılmadan:)

      Sil