15 Ocak 2019 Salı

Here is our Kaystros Stone House Göztepe


Bugün de çok değerli insanlarla tanışıyor, sohbet ediyoruz. Geçen yazımda sözünü ettiğim 85 yaşındaki emekli albay amca yürüyüş sonrası uğruyor.  Bizden aldığı kabak tatlısından bahsederken iki parmağını birleştirip "Kavanozunun dibinde bu kadar kaldı." diyor çocuksu muzip bir gülümsemeyle. Bir zamanların kışlayı inleten gür sesli  albayı ve yanında eşi Yükseliş Kolejinin disiplinli öğretmeni hanımefendi ne kadar da alçak gönüllü, iki kelime sohbete muhtaç ve ağızlarında diş kalmamış haldeler. Yürüyüş sağlıkları için bir zorunluk ama yürüyecek mecalleri yok. Alzheimer başlangıcındaki hanımefendinin elini öpüyorum, gözleri doluyor. 

Bir taraftan elektrikçi, dükkana ilave aydınlatma armatürlerinin montajını yaparken diğer taraftan bina giriş kapısının yanında tıkanan yağmur borusunun tamiratı tam iki saat sürüyor.  Yağmur yağarken dükkandaki prizlerden oluk oluk sular akıyordu. Yöneticimizin olaya el koyması sayesinde bu iş de halledildi.  Bütün bu tamirat ve tadilat işlerine, pos cihazını hala çıkartamamamıza rağmen güzel alışveriş oluyor.

Kim ne derse desin bana göre şapka hatun kişiye yakışıyor. Son derece şık bir hanımefendi başında zarif şapkasıyla dükkana girer girmez uzun bir sohbet başlıyor. Aslına bakılırsa hanımefendinin niyeti çorbalık ev tarhanası almak. "Üç tane kavanoz oldu evde kullanmadığım." diyor. "Hepsi kokuyor, hele bir tanesi koyun kokuyor."

Alışveriş yaptıktan sonra torbasını uzatıyor, "Aman poşete koyma benimkinin içine ver onları." diyor. Kendisinin yirmi yıl önce farklı kurum ve kuruluşlara, hatta bakanlığa sunduğu naylon poşet kullanımının azaltılması projesine ilgi gösterilmediğinden yakınıyor. Şimdi kim kazanıyor bu işten diye soruyor. Hükümete kaynak, marketleri zengin etmek dışında bir işe yaramadığını söylüyor. "Toktamış Ateş, rahmetli oldu o da, geldiğinde ona da anlatmıştım." diyor ve devam ediyor. "Hanım sen bırak bu işleri, bizim memlekette yürümez bu dediklerin." diye karşılık aldığından yakınıyor. Oysa benim projem uygulamaya geçseydi, devlet kazanacaktı, vatandaş kazanacaktı, en önemlisi çevreye katkısı çok daha büyük olacaktı." diyor. Torbasının içinde iki kitap gözüme ilişiyor. Eşimle aralarında kitap muhabbeti devam ederken, hanımefendi içtenlikle  "Ben bitirmek üzereyim Özdil'in Mustafa Kemal kitabını, bundan sonra sizlerle kitap değiş tokuşu yaparız."  diyor. Düşünebiliyor musunuz, yarım saat içinde kurulan dostluğu... Sadece müşterilerle olan ilişkiler değil, komşu apartman sakinleri ve esnaflar ile uzun zamandır hasret kaldığımız sıcaklık içimizi ısıtıyor. Evet, İzmir'in Göztepe'si işte böyle bir yer...

21 yorum:

  1. okurken gözümde canladırabildim bu sevimli çifti.evet bazen bir kaç dakikada muazzam bir köprü kurulur ve hep tanıyormuşsunuz gibidir o çehreler ve o dostluk hep vardır sanki...merhaba.bloğunuzu yeni keşfettim ama hep biliyormuşum gibi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dediğim gibi bu işin en güzel tarafı insanları tanımak. Her gün yeni yüzler, farklı yaşam öyküleri... Bu ileri yaştaki insanları görünce ileride bizim de böyle olacağımızı düşünüp bir hüzün çıkıyor içime. Hoş geldiniz, şeref verdiniz:)

      Sil
  2. Harika betimleme ve imge kullanılabilen siz in bir kitabınız olmalı diye düşünüyorum.Gozumde canlandı..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bakın beni bu kadar havalara sokmayın, yazmaya kalkarsam edebiyat dünyası sallanır şimdi neme lazım:)) Teşekkürler...

      Sil
  3. Bize de iyi geldi bu Taş Ev :) İyi ki açtınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil mi? İlaç gibi:) Bence de iyi ki açmışız.

      Sil
  4. Çok güzel betimlemelerle yazmışsınız. Emeğinize sağlık, keyifli bir yazı olmuş :)

    YanıtlaSil
  5. Yeni Taş Ev hayırlı olsun Osman Bey, selamlar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uzun bir aradan sonra merhaba:) Çok teşekkürler. Kış uykusuna yatmıştım bu aralar:) Şimdi kaldığımız yerden devam ediyoruz yine yeni Taş Ev ile...

      Sil
  6. aaaaaaaa göztepe miiii ay hayırlı olsun yaaaa. istanbul mu izmir mi. bıraktınız sanmıştım yaaaa bu işiiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İzmir, İzmir. İstanbul'da ne işimiz var?:) Bırakmıştık, ucundan yakaladık yine işte:))

      Sil
  7. Taş Ev, başka bir yerde, yeniden. Hayırlı olsun. Bu sefer değişik öyküler okuyacağız sizden.

    YanıtlaSil
  8. içten yorumlarınız, canlı yayında naklen bağlantıyı izliyormuş gibi hissettirdi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, size bu hissi vermesi gurur verici:)

      Sil
  9. heey siz yorumları gmailden izlemiyor musunuuz :) öyle çok kolay. hem size gelen yorumlar, hem de başkalarına yaptığınız yorumları gmailden izleyin yanii :) yaniii yine yorum geldii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne biliyim, bazıları geliyor mailime bazıları gelmiyor. Yine mi:)

      Sil
    2. abone olursanız sağ alttaki kutuya gelir yaaa gmaile. yok o az önce cevap verdiğiniz olan :)

      Sil
    3. Şu aralar yoğun bir "flu" geçiriyorum:) E-mail adres kutumda kızımın mail adresi yazılı, bir türlü değişmiyor. İyileşeyim hele bir, halledeceğim. Teşekkürler, ilginize.

      Sil