7 Ocak 2019 Pazartesi

YENİ BİR SAYFA

Uzun bir aradan sonra eski bir dostuma kavuşmanın heyecanını yaşadığım şu anda anlatacaklarımı zihnimde sıraya sokmaya çalışıyorum. Evet, altı aydan fazla uzak kaldım sevgili bloğumdan. Zamansızlık mazeretine sığınmanın alemi yok elbette. Zira en yoğun çalışmalar içinde bulunduğum Taş Ev Restaurant bile her gün yazmama engel olamamıştı ta ki kapılarımızı kapattığımız 2017 yılının 24 Kasım gününe kadar. Öğretmenler Günü telaşının yaşandığı o gün, verdiğimiz ani karardan bu yana bir yıldan fazla zaman geçti. O zamandan bu yana yazılacak nice konular oldu olmasına ama elim bilgisayarımın tuşlarına her nedense uzak kaldı. Bunun sebebini hep sordum kendime, tatmin olabileceğim bir cevap aradım kendimce. Belki de sevgili eşimle hayata farklı açılardan bakmamızdı asıl neden. Tam aksine Taş Ev'i kapattıktan sonra daha fazla zaman ayırabilirim yazmaya diye düşünmüştüm oysa. Eşim, ticarete doymamış olmalı ki, yeni arayışların peşindeydi. Doğal olarak beni de peşinden sürükledi. 

İlk zamanlar aldırmadım ve bir roman yazdım. Uzun zamandır film ve dizilere uzak kalmıştım. Birbiri üzerine filmler ve diziler izlemeye başladım. Latin Amerika ülkelerinden birine ait bir filmden etkilendiğimden olsa gerek hiç aklımdan geçirmediğim biraz fantezi biraz da aşk konuluydu romanım. Eşim kontrol ve düzeltmenliğini yapacaktı güya. Birkaç gün bu işle meşgul oldu ama onun kafasında başka işler daha öncelikli olduğu için sonunu getiremedi ne yazık ki.

Bu arada bir İtalya turu yaparak ülkenin belli başlı bütün şehirlerini gezdik. Neyse ki bu gezimizi blogumda sıcağı sıcağına yazma şansım olmuştu. Yazın bir ayımızı İzmir'in şirin ilçesi Foça'da geçirdik. Yüzmeyi ve güneşlenmeyi seven eşime yoldaşlık ettim. Hatta uzun bir aradan sonra hoşlanmadığım halde birçok kez denize girdim eşimle birlikte. Benim için deniz içine girilecek bir yerden ziyade kenarında rakı balık yenecek bir ortam. Bayramda çocuklar da bize katılınca keyfimiz katlandı. Foça'da bulunduğumuz süre içinde yaptığım en güzel şeylerden biri de bol bol kitap okumak oldu. Yanıma aldığım sekiz kitabın tamamını okudum. Oldukça iyi geldi bu, zira sadece denize girmek sıkıcıydı. Çoğu kez eşim güneşlenirken ben kitap okuyordum. 

Sadece Foça değil her hafta birkaç günlüğüne Ayvalık, Datça, Dalyan gibi sahil beldelerinde bulunduk. Güzel günler geçirdik ama yazmayınca bir şeylerin eksik kaldığını da biliyordum.

Bu arada yeni bir yatırım yapmak istiyorduk. Eşimin ihtisas alanlarından biri olan emlak işleriyle uğraştık. İzmir'in belli başlı yerlerinde o emlakçı senin bu emlakçı benim epeyce dolaştık. Niyetimiz işlek bir yerde dükkan sahibi olmaktı. Hatta Taş Ev'i de satabilirsek elimizdeki meblağa ekleyip iyi yerde güzel bir yatırım yapabilecektik. Bu süre zarfında satış olmayınca elimizdekini değerlendirip İzmir'in mutena semtlerinden birinde, cadde üzerinde küçük ancak arkasında deposu, mutfağı ve tuvaleti olan bir dükkan satın aldık. İşin önemli kısmını halletmiştik. Zira para bankada pul oluyor diye eşim huzursuzlanıyordu.

Yeni işlere kalkıştığımızda zamanımız olmayacağını düşünüp kızım bir yurt dışı tatili ayarladı. Eşim ve kızım ile birlikte bir haftalığına Makedonya'ya gittik. Üsküp, Ohrid'de kaldık, Manastır'da Atatürk'ümüzün öğrenci olduğu askeri liseyi gördük. Maalesef bu gezimizi de bloğuma yazamadım henüz okuduğum kitaplarda olduğu gibi. 

Peki ne yapacağız bu dükkanı diye düşünmeye başladık. Daldan dala atlıyorduk, sanki yeni bir işletmeyi kapatan bizler değilmişiz gibi. Ama onu kapatma nedenimiz farklıydı. Çalışan adam gibi eleman bulamamış ve bütün iş üzerimize çökmüştü. Bu sefer ufak olsun eleman çalıştırmadan oyalanalım diye düşünüyorduk. Şimdi ne işler geçti aklımızdan anlatmaya kalksam inanamazsınız. En ilginci akaryakıt istasyonuydu. Hayır diyordu eşim, "Benim akaryakıt istasyonu işletmek değil esas niyetim." Peki ne o zaman? "Yeri çok güzel, iyi bir yatırım olur." Zor vazgeçirdim. Fıstıklı baklava yedik günün birinde yeni açılmış bir tatlıcı dükkanından. Aman bir güzel bir güzel ki bayıldık. Herkes birilerine tavsiye ediyor bu dükkanın tatlılarını. Hemen öğrendik imalat yerini. Aradık araştırdık. Neyse fazla uzatmayayım, vaz geçtik. Tekstil üzerine çalışmaya karar verdik sonra. Denizli'ye gittik, koca koca fabrikaları gezdik. Oysa arada toptancılar var. Biz fabrikadan mal alacak kadar büyük işe soyunmuyoruz. Öğrendik ve ondan da vazgeçtik. Dükkanı aldığımız cadde üzerinde hediyelik ev eşyası satan bir yerin güzel iş yaptığını gözlemledik. İstanbul'a gittik "Hediyelik Eşya Fuar" 'ına. Tam da doların fırladığı zamanlardı. Hepsi ithal eşya olduğu için fiyatlar dövize bağlı. Bizim toptan alış fiyatlarımızla perakende bile satamayız dedik, vaz geçtik.

Unuttuğum birkaç dal daha olabilir aklıma gelmeyen. Velhasıl sonunda kendi ürünlerimizi satmaya karar verdik. Zeytinliğimizin yağını, kendi cevizimizi kestanemizi... Yanına da doğal ve şarküteri ürünleri koyarsak bir şeyler oldur dedik. Eşim yine kendi mezelerini, kurabiyelerini vs. bir şeyler yapmaya niyetli.  En garantisini böyle gördük. Daha olmadı, internetten satış yaparız. Adını ne koyalım. Taş Ev bayağı meşhur oldu. Bir yılı aşkın zamandır kapatalı hala hemen hergün rezervasyon için arıyorlar. Aynı adın ticari unvanımız olmasına karar verdik. Kaystros Taş Ev Zeytinyağı & Gurme Lezzetler.

Vergi Memuru geçen cuma denetlemeye geldi. Bize fırça attı, niye satış yapmıyorsunuz diye. "Vergi kaydımız olmadan satış yaparsak başınız belaya girer dediler bize." dedik. "Olur mu öyle şey, bu kriz ortamında siz dükkan açıyorsunuz hadi bir an önce satışa başlayın" dedi. Umarım karşımıza hep böyle pozitif bakışlı insanlar çıkar. Yılın son gününde ummadığımız miktarda kestane satışı ile hem sezonu hem de hayatımızda yeni bir sayfayı birlikte açtık.      

10 yorum:

  1. Haydi hayırlı olsun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. İnşallah hayırlı olacak:)

      Sil
  2. Hoşgeldiniz,çok özledik yazılarınızı.
    Hayırlı ,uğurlu ve bol kazançlı olur inşallah yeni girişiminiz.İsmine de ayrıca bayıldım.
    En kısa zamanda Makedonya gezisinin yazısını özellikle Atatürk'ün okuluyla ilgili görüşlerinizi,düşüncelerinizi bekliyorum.Kocaman sevgiler ve lütfen arayı açmayın...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş buldum Nur Hanım. Çok teşekkürler. Taş Ev biraz bizimle özdeşleşti sanki.
      Sözleriniz teşvik edici. Makedonya maceramızı en kısa zamanda paylaşacağım. Bir kez daha teşekkür ediyorum. Sevgi ve saygılar...

      Sil
  3. hoşgeldiin. fantezi ve aşk, hangi film kiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş gördüm:) Türkçe çevirisi olmayan bir Meksika filmiydi sanırım. Konusundan romanıma ilham aldığım için (hadi yarı iktibas diyelim:)) özellikle adını unutmaya çalıştım:)) Ama siz bu filmi de kaçırmamış olmalısınız:)

      Sil
  4. Merhabalar,
    Tekrardan hoşgeldiniz ben de eskisi kadar sık blog mahallesine uğrayamadığım için farketmemişim yokluğunuzu hayırlısı olsun Taş eve gelmeyi ben bile düşünmüştüm taa buralardan nasıl emek ve hevesle açtığınızı iyi takip etmiştim. Baya da gezmişsiniz umarım herşey gönlünüzce olur. Saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba evet, kış uykusundan uyandım artık:) Ne yazık ki Taş Ev' geç kaldınız. Teşekkürler, selamlar.

      Sil
  5. Hayırlısı olsun, ilk fırsatta alışverişe geleceğim.

    YanıtlaSil