25 Ağustos 2019 Pazar

YAZMAKTAN KORKUYORUM

Esintisiz sıcak bir gün, güneş kavuruyor ortalığı. Kafam karmakarışık. Aklımdan geçenleri yazmaktan korkuyorum, yazmayacağım da.

Facebook sayfalarından uzaklaştım kendi isteğimle. Dizi dizi postlar vardır şimdi orada. "Kadına şiddete hayır" diye. Altında yüzlerce beğenme, kızgın surat ve gözyaşı ikonları. Ne faydası var bunların on yaşındaki zavallı çocuğa. Kim hisseder aynı duyguları, babası annesinin boğazını keserken gözlerinin önünde. Yok, ben paylaşmam, paylaşamam böyle bir acıyı, paylaşanları da beğenmem, beğenemem. O küçük kızın hissettiklerini yaşayamam. Yazamam duygularımı, biliyorum böyle yazmak çözüm değil.

Havuz başında güneşlenen genç bir hanım, orta yaşlı genç görünenlerden de olabilir. Elinden düşürmediği iphone'unu parmaklıyor, soluksuz. Instagram hesabında yeni bir paylaşım görünce ağzıyla birlikte açılıyor gözleri, canı sıkılıyor. Bir anlığına içi sızlıyor, ama bir anlığına. "#kadına şiddet kabul edilemez" yazıyor kara fonun üzerinde, kocaman beyaz puntolarla. Paylaşımı beğeniyor, hemen oynuyor zarıif parmakları. Paylaşıyor bu acı haberi en yakın arkadaşlarıyla, bir tuzum olur belki bu yaraya diyerek. İçi yanıyor alev, alev. Yanındaki sehpaya uzanıyor, üzeri gözyaşları ile buğulanmış bol buzlu "Absolute Stress" ini yudumluyor, üzerine çöken kederi dağıtmak için. 

Gazetede bir habere ilişiyor gözüm. Kendini pazarlamaya çalışan kocasını öldüren genç kadın hakime haykırıyor. "Ne yalan söyleyeyim hakim bey, hayatta kalmış olmanın saklayamadığım bir sevinci var içimde. O ölmese ben ölecektim." diyor, hak veriyorum.  

20 Mayıs 2014 tarihli tweet'inde devletin başındaki zat, Hz. Ömer'den aşırdığı lafı kendine mal etmiş. "Bu ülkenin başbakanı olarak, Dicle'nin kenarında kurdun kaptığı bir koyun bile benim mesuliyetim altındadır." diyor. Bu olaydan sedece bir kaç gün önce Avustralya Başbakanı Barry O'Farrell kendisine hediye edilen bir şişe şarabı kabul ettiği için istifasını veriyor. Yaptığı basın toplantısında, "... sorumluluk ve mesuliyete inanan biri olarak hareketlerimin sonuçlarına katlanmayı kabul ediyorum." diyor.

Gözlerden dökülen yaşlar geçici, sahte. Aynı timsahın kurbanına dökmüş olduğu göz yaşları gibi. Soruyorum zavallı kadını öldüren kocada mı suç sadece? Onu bu cinnete sürükleyen, cehaleti, yaratılan algıları, sapık düşünceleri besleyen ortamı sağlayan yöneticilerin, emirleri altına aldıkları medyanın, kanun koyucuların ve de onu uygulayıcıların, sosyologların, psikologların, eğitimcilerin, ekonomistlerin hiç mi kabahati yok? 

Yazmayacağım ben bunları, korkuyorum. Yanlış anlamayın, korkuyorum yanlış anlaşılmaktan...

18 yorum:

  1. İnanın ben artık ne haber ne gazete hiçbir şeye elimi sürmüyorum. Takip ettik, öğrendik de ne oldu, neyi değiştirebildik? Facebookta gördüğümüz acı postun altında komik bir karikatür göre göre kalbimiz katılaştı, dondu.
    Dünya da iyi şeyler de oluyor , kötü şeyler de , en iyisi mi iyi şeylere odaklanalım, bu gözünü kapatmaksa evet gözümü kapatıyorum. Kötü şeylere odaklananlar da iyi şeylere gözünü kapatıyor eğer bu bir yargıya sebep olacaksa..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sosyal medyadan tiksinir oldum. Gazete ve TV haberler sadece beyinlerimizi yıkıyor, bambaşka bir aleme sürüklüyor bizi. Sözcükler anlamını yitiriyor.
      Evet, dünyada iyi şeyler de oluyor ama kötü şeyler daha fazla ne yazık ki. Kötülüklere gözümüzü kapatmak çaresizliğimizin bir sonucu. Kabul etmek gerekir ki, hepimiz çaresiziz güçlünün karşısında.

      Sil
  2. Zincirleme birbirini izleyen, birbiri ardı sıra olan sebepler ve onlarım sonuçları bugün bir çıkmazda. Dolayısı ile toplum çıkmazda. Kavramlar, herkesin kafasında farklı farklı. Bir "bence"dir gidiyor.. İyinin tanımı bile herkese göre farklı. Tek bir anlayış, algılayış yok mesela can deyince bile. İnsan kadar hayvanların, bitkilerin, ağaçların, doğanın hatta dünya ve evrenin kendince can olduğunu bilmez olduk.

    Her türlüsünden acıları üst üste yaşamak korkutucu. Çünkü bunlara alışmak ve nasır tutmuş yürekler, hisler hiç iyiye götürmez.

    Sonra bol buzlu içeceklerden bir yudum alınması, yeni paylaşımlara bakılması ile sonuçlanır ki bu çok fena. İyi değiliz artık. Toplum ağır hasta çok konuda.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sebepleri bilenler sonucu değiştirecek güçte değiller. Bazıları ahlaki değer yargılarımızı ve maneviyatımızı kaybetmemizde aruyorlar nedeni, bazıları bağnazlık ve yobazlıkta. Öyle bir hastalığa tutuldu ki millet, hiçbir neşter fayda etmez.

      Karamsarım bu gidişattan ülkemiz adına. Gözler kör, kulaklar sağır. Kanı yerde kalmayacak diye diye canlar gidiyor. Ah yazık diyerek ferahlattığımızı sanıyoruz taşlaşmış yüreklerimizi. Buzlu içeceklerle söndürüyoruz içimizdeki kordan ateşi. O ateş ki hepimizi yakacak sonunda, en az yarımızın haberi yok hala.

      Sil
  3. Her şeye sadece sosyal medyada tepki vermeyi ve çok çabuk unutmamızı çok yadırgıyorum. Ama sonra bi bakıyorum yavaş yavaş ben de böyle oluyorum yavaş yavaş hepimiz. Toplumsal bir çökme gibi. Çok çok üzücü..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle. Sosyal medya bir afyon bence. En büyük acılara alıştırıyor insanı derinden. Toplumu uzaklaştırıyor düşünmekten. İnsanlık dersi verilmesi gerek okullarda, hem de zorunlu olmalı, insan olmanın gerekleri öğretilmeli her sınıfta. Namusun öyle zannedildiği yerde olmadığı anlatılmalı.

      Sil
  4. böyle acı olayların tanığı olmak ve bir şey yapamamak çok üzücü...
    bu konudaki cezai yaptırımların acilen değiştirilmesi gerekiyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizlerin gözüne sokulan bu elem verici olay nice olayları perdeliyor. Her gün gelen şehit cenazeleri, arabasıyla bir ayyaşın öarpıp öldürdüğü çocuk, yurtlarda yakılan öğrenciler, namus uğruna işlenen cinayetler, kan davaları, işsizlikten bunalıma girip kendini boşluğa bırakanlar, anaların, babaların, eşlerin, çocukarın feryadı...

      Şehit oldu, kanı yerde kalmayacak, en ağır şekilde cezalandırılacak diyerek kandırdıklarımız. Yitirilen canlar, tanlara, toplara, saraylara harcanan kaynaklar.

      Cezai yaptırımların çözüm olacağını sanmıyorum. En ağır ancak en uygulanmayan/keyfi olarak uygulanan cezalar bizde. Kravata indirim uygulanan bir ülkede yaşıyoruz. Çare toplumun eğitilmesinde. Sorumluluk bizi yönetenlerde. Bizim sorumluluğumuz iyi yöneticileri seçmek. Hükümet programlarında toplumun sosyal yapısını, kadına bakış açısını değiştirecek devrim niteliğinde uygulamalar olmalı. Cezalardan değil kastım. İnsanımızı eğitmek lazım. Aklın, bilimin dışında kalan her şeyi söküp atmak lazım.
      Sosyal medyada #kadına şiddete hayır postunu paylaşmak yerine bizi yönetenlere doğru yolu göstermek lazım.

      Sil
  5. böyle olaylar olduğunda hep rakel dink geliyor aklıma: "Yaşı kaç olursa olsun 17 veya 27. Katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz kardeşlerim."

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sonsuz teşekkürler. Anlatmak istediğim tam da bu işte. Teröristin cenazesine gitti diye insanlar lanetleniyor. O teröristin kandırılıp dağa kaçırılmasına neden engel olmadın ey devlet. O da bir ana kuzusu değil miydi bir zamanlar. Onun annesinin ciğerleri daha mı az yandı sanıyorsun. Ülkenin haline bakar mısın? Aynı toprağın insanları bir hiç uğruna birbirine kırdılıyor. Aile içi bireylerin birbirine kırdırılması gibi. Adam karısını, kadın kocasını, çocuk babasını öldürüyor. Bu insanlarınn hangi ortamlardan beslendiğini ve birer cani haline geldiğini sorgulayıp çözüm üreten yok. Yazık, çok yazık...

      Sil
  6. Bir sürü twitler atıldı, hastaglar yapıld kadını ismiyle. O gün hatta ertesi gün, bugün yeni yeni kadınlar öldürüldü eski-yeni kocaları tarafından. Ne değişti. Hiç. İş buralara gelene kadar, hukuk ortadan kaldırılırken, eitim bitirilirken yapılması gerekenler vardı.Aslında sokaklara çıkmaya inanırım ben. İnandığım konulardaki eylemlere de katılmışımdır hep. Ama o kadar azdır ki gelenler. Kale bile alınmıyoruz yani.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Korkuyoruz çünkü. Haksız bir korku değil bu. Şiddeti protesto edenlere şiddetle karşılık veriyorlar. Demokrasiyi övüp biz milletin sesiyiz diyor bu faşizmin temsilcileri. Ve biz kadın erkek demeden bunlara, toplumu eğitip bilinçlendirmek yerine medyayı kullanarak kendilerini masum gösterenlere oy vermeye devam ediyoruz.

      Sil
  7. Keyifle okudum.Ellerinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  8. Merhaba, kendimin hazırlamadığı bir mime cevaplarınızı merak ettiğim için sizi mimledim. Bloguma göz atabilirsiniz :)

    YanıtlaSil
  9. anlamadım baak bu yazıda ne demek istediğini kiii :) twitter olmasa haberleri hiç duymam herhaldeee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Neden ki ne?:) Anlamamak yanlış anlaşılmaktan iyidir yine de:) Twitter de ne? Haberler kanalı mı ki? Aman boşver, neyse. Yine de yandaş medyadan iyidir herhal:))

      Sil