17 Şubat 2020 Pazartesi

AĞAÇ EV SOHBETLERİ #24

Evet, bu kadar ara yeter.  Şöyle ufaktan bir nevi oruç ya da belki kendime verdiğim bir tür cezaydı bu. Cezaydı çünkü hiç kitap okuyamıyordum. Biraz kenarından, köşesinden de olsa başladım okumaya. Fakat oldukça yetersiz buluyorum kendimi hâlâ. Diğer taraftan yazmak da bir ihtiyaç benim için. Nefes alabilmek için ara vermiştim yazmaya. Yazmayınca yine nefessiz kaldım. Tanrım ne kadar zor benim için birden fazla şey yapmak! Hem kitap okumak, hem yazmak, hem de düşünmek, hayal kurmak aynı güne sığamaz mı? 

Kendime söz vermiştim, Ağaç Evin bütün sohbetlerine katılacağım diye. İşte bir hafta daha geçti su gibi, yeni bir konu geldi sevgili deep'ten. Geçen haftanın konusunu Tante Rosa hazırlamıştı ve ben ilk kez yazamamıştım. Oysa ne güzel bir konu seçmişti arkadaşımız. Biraz geç de olsa bir şeyler yazmam lâzım dedim. Evet, Ağaç Ev Sohbetlerinin 24. Hafta konusu şöyle belirlenmişti:

Gözünüzü kapatın ve uçan bir balon olduğunuzu hayâl edin... Yaşamdaki bazı ağırlıklar zaman zaman balonun yani bizlerin yükselmesini engeller. Peki bu ağırlıklar neler? Hangi yaşantılar, duygular ve düşünceler var?

Gözlerim kapalı, kocaman beyaz bir balonum şimdi, yükseliyorum gökyüzünde. İlk düşündüğüm şey, nereye bu yolculuk, gideceğim yer neresi? Bir insan olarak yaşamın anlamını çözememişken yeni bir yolculuk niye? Neyi arıyoruz, hedefimiz ne? Mutluluğun peşinde miyiz? Mutluluk gökyüzünde, yukarılarda bir yerde mi? Özgürlük mü aradığımız? Yüksekler daha mı özgür kılacak bizi? Daha mı rahata kavuşacağız bağlarımızı kopartarak, ağırlıklarımızı atarak üzerimizden?

Bu soruları herkes farklı bir şekilde cevaplandırabilir. Fakat gerçeği, doğruyu bulmak çok zor. Üstelik zaman içinde değişiyor düşüncelerimiz. Şu an bu yazdıklarım dökülüyorsa satırlarıma yarın farklı bir şekilde yakalamaya çalışabilirim kendi gerçek bildiklerimi. Değişmeyen sadece gerçeklerdir. Ve korkarım ki bizim onu bulma çabamız sonsuza kadar devam edecek.

Olayı biraz somutlaştırır, biraz da kişileştirirsem sembolleri ortaya koymakla başlamak isterim meselâ. Benim için yükselmek gerçeği bulmaktır. Gerçeği bulursam mutluluğu yakalayabilirim. Gerçekler tahammül sınırlarını aşan derecede acı olabilir. Her şeyin bir nedeni olmalı. İşte bu bizim canımızı acıtan nedenleri tek tek ortaya çıkarıp balondan aşağı sallamak isterim. Nedir gerçeklerin düşmanı? Başta yalan, hile, olduğundan farklı görünme telâşı, kandırma, aldatma vs. şeyler.

Toplumsal manâda konu daha da derinleşiyor. İnanca dayalı sömürüyü atmak isterim balondan önce. Daha sonra ırkların üstünlüğüne dayanan fikirleri. Balonuma sanatın her dalını, hümanist duygularımı alır iyice hafiflerim. Uçarım, yükselirim sonu belli olmayan alemlere...

3 yorum:

  1. Çok teşekkür ederim:) Değişim sihirli kelime. Zamanla her şey değişiyor. Hiçbir şey durağan değil. Düşünceler, fikirler bile. At gözlüğü ile bakmamak lazım, her fikre açık olmak, sorgulamak, akıl süzgecinden geçirerek inanmak söylenenlere.

    YanıtlaSil
  2. ha haaaa sen balonda bile ağır düşünüyoooon ha haaa uçmaz bu balon ha haaa :) hıhım çok kitap okudun yaz artıııık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Deep, you make me laugh so much:)))
      Desene herkes uçtu gökyüzüne, bir ben kaldım yerde. Bak deep, bunu sana söylüyorum sadece. Bu bir taktik! Herkes uçacak ve dünya bana kalacak:))
      Daha çok mu yazayım yani? Ben Mr. Inspiration ile bir görüşeyim o zaman:)

      Sil