11 Mart 2020 Çarşamba

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 29

Ağaç Ev Sohbetlerinin iki konusu var bu hafta. İrem Can / Konumuz Kitap'ın önerdiği konuya ilişkin düşüncelerimi 28. Bölümde paylaşmıştım. Genç arkadaşımızdan Barış Doğan / Başyazıcı tarafından belirlenen haftanın diğer konusu ise şöyle:

Tiktok ve Youtube uygulamaları hakkında ne düşünüyorsun? Sence ülkenin çektiği sancılardan birileri mi? Yoksa eğlenceye ulaşmak için birer araç mı? 


Tiktok ile Youtube arasında büyük fark var. Benzer olan tek yönü her ikisinin de internet üzerinden yayın yapan video paylaşım kanalları olması. Tiktok hakkında detaylı bir bilgim yok, sosyal medyada tesadüfen önüme çıkan videoları dışında. Üye olunması mı gerekiyor, takip edilmesi mi haberim yok. Fakat bu kıt bilgimle dahi gözüme takılan bir kaç tanesi, bu mecranın bana göre olmadığını anlamama yetti. Aslında bu durum farklı bir konunun tartışılmasına da kapı aralıyor bir bakıma. Şöyle ki; biri çıkıp insan dilediğini seçmede özgürdür diyebilirken, diğeri topluma zarar verdiğinden hareketle bu fikre karşı bir tutum içine girebilir. İnanıyorum ki, bu tartışma daha geniş kapsamlı ve Tiktok'tan daha önemli. Evet, özgürlük olarak ele alındığında, isteyen istediği yayını, tv kanalını, sosyal medya ortamını izleyebilir, istediği müziği dinler ve istediği kitabı okur. Bu yüzden Tiktok'u eğlenceli bulup neşeli vakit geçiren hatta benim gibi pek çok insana saçma sapan gelen video paylaşımlarında bulunabilir. Ben istemiyorum diye bu tür yayınların ve eserlerin yasaklanması, yakılması asla kabul edilecek bir davranış şekli olamaz.

Diğer taraftan yukarıda belirttiğim üzere topluma, yani insanlara zarar verebilecek ya da fayda getirmeyecek işlere vakitlerini heba etmek yerine kendilerini geliştirecek başka konulara yönelmeleri için, sahip olduğum tecrübe ve bilgiler doğrultusunda önerilerde bulunmam hususunda sorumluluk taşıdığımı, bunun insani bir görev olduğunu düşünüyorum. Elbette bu sorumluluk ve görev tanımı sadece fikirleri açıklamak, tavsiyelerde bulunmakla sınırlı. Konuyu bu açıdan ele aldığımda; Tiktok'un  sınırlı bir zaman periyodu içinde mevcudiyetini devam ettirebileceğini düşünüyorum. Kanaatimce bu türden meşgaleler, gençleri kendilerine tutsak ederken onlara hiçbir fayda sağlamayıp kıymetli zamanlarını boşa harcamalarına neden olacaktır.

Youtubeun ise insanı geliştiren, müzik klipleriyle hoşça vakit geçirmesini sağlayan, bilgilendiren yönleriyle önemli bir kaynak olduğuna inanıyorum. Bu uygulamayı kullanan biri olarak varlığından son derece hoşnutum. Aralarında bazı gereksiz ve zararlı yayınlar olabilir ancak bunları eleyerek aradıklarımızi, içlerinden işimize yarayacak olanları kolaylıkla seçme imkânımız var.

Youtube'u sadece eğlence aracı olarak görmüyorum. Belirttiğim gibi faydası zararından çok daha fazla. Tiktok eğlence aracı mı diye sorulursa, evet eğlence aracı olabilir dozunu kaçırmazsan derim. Ülkemizin çektiği bir sancı mı peki? Yok canım o kadar değil elbette. Belki beş on yıl içinde kendiliğinden ömrünü tamamlayıp yerini başka yeni uygulamalara bırakacak zaten. Ülkemizin muhatap olduğu sancılarının yanında Tiktok'un sancısı ihmal edilebilecek nispettedir. Bütün sancılar keşke Tiktok gibi olsa.

14 yorum:

  1. yutup daha iyi diyon yani, diğeri ise birgün kaybolcak yani, olabilir hıhım :) irem can'ın konusuydu, manxcat in diyel :)

    YanıtlaSil
  2. Rastgele ordan burdan karşıma çıkan Tik tok videoları hayatımda gördüğüm en saçma videolar sanırım. Bana mı öyle denk geldi yoksa tüm videolar aynı minvalde mi bilmiyorum ama YouTube ile kıyaslanacak bir mecra olduğunu düşünmüyorum hiç. YouTube ihtiyaca yönelik, bilgiden müziğe, how-to videolarından pep-talk videolarına kadar çok geniş bir hizmet sunuyor. YouTube hem eğlence hem de bilgi için takip ettiğim kanallar var ama tik tok bana göre değil. Tabi belki onun da vardır bir cazibesi de bana denk gelmemiştir :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mr. Kaplan, benim delice yazasım var ama kendi bloguma yazamıyorum pek. Siz yazın da yorumları işgal edeyim ben biraz. Gittiğim yollardan dönmeye çalışıyorum ama dönüş yolunu bulmakta zorlanıyorum. Sohbet edersek gayri ihtiyari bulurum belki :)

      Sil
    2. Lütfen rahat olun:) Biliyorsunuz ben de yorumları en az yazılar kadar seviyorum.

      Sil
  3. Teşekkür ederim, en basitinden zaman israfı:)

    YanıtlaSil
  4. yorumlara ekledim. irem can ı okudun mu. haftasonu sessizsin yinee, gözükmüyon bloglarda :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okudum deep de yorum yazmamıştım. Daha doğrusu yazdımdı da yazıp yayınla tuşuna basmadan internetin kesilmesi ve bütün yazdıklarının boşa gitmesi canımı sıkmıştı.

      Sil
    2. oooo ağaç ev 30 ile ortaya çıktın sonundaaaa hihihi :)

      Sil
    3. Kusura bakma deep, sana yetişemiyorum. Aslında bütün yazılarını okuyorum ama laf olsun diye boş bir yorum yapmak istemiyorum. Çünkü yorumu en az yazı kadar önemsiyorum:)

      Sil
  5. Çok güzel yazmışsın... :) Katıldığın için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil