31 Mart 2020 Salı

KARANTİNA KORONA - 5

SUS OLRIC! DÜŞÜNÜYORUM.
Sanırım alışmak gerekecek Cavit Efendiyle birlikte yaşamaya. O da bu birlikteliğe razı olur muhtemelen. Çünkü bizsiz o da yaşayamaz.

İçimizdeki kötülükleri atsam da aklıma gelenleri kolay kolay atamıyorum. Caddeler, meydanlar bomboş, herkes evinde. Tanrı esirgesin, bu aralar bir deprem olsa, düşünmek dahi istemiyorum. Madem Cavit Efendi ile yaşamayı öğreneceğiz dedik, moralimizi bozmadan yaşantımızda ve yeni dünya düzeninde muhtemel değişiklikler üzerine biraz kafa yoralım o zaman. Blog yorumlarımdan birinde geleceğin gözde olacak mesleklerini sıralamıştım. Bu listenin başına sağlıkçıları eklemek gerek. Özellikle genetik mühendislerini elbette. Cavit Efendi yakamızı bırakmayacağına göre olur da bu sınavdan geçersek, ona efendilik edebilmemiz için yeni dünya düzeninde ne tür değişikliklere hazır olmamız, hangi alışkanlıklarımızı değiştirmemiz lazım? Falcı olmaya gerek yok, sadece düşünmek yeter. Hep birlikte düşünelim öyleyse:

Önce şu Cavit Efendiyi (Covid-19) tanıyalım. Bu zat tesadüfen bir hayvandan mı bulaştı insanlara, yoksa bir insanın eseri mi? 1.400.000.000 nüfuslu dünyanın en kalabalık ülkesi olan Çin'in 50 milyon nüfusa sahip Wuhan eyaletinde dünyaya gözlerini açan Cavit-19 insanlarca bilinen Cavitgiller familyasının son üyesi. Acayip sırnaşık, bulaşıcı bir özelliği olan 0,1 mikron büyüklüğünde bu yarı canlı Çin gibi yoğun nüfusa sahip bir ülkede bu kadar kısa zamanda kontrol altına alınabilir mi? Basit bir hesap. Deniyor ki, virüsü kapan her kişi ortalama 5 kişiye daha bulaştırıyor. Hadi bu kadar da olmasın, diyelim ki ortalama 3 kişiye bulaştı. 26 gün içinde bu virüs bütün Çin nüfusuyla tanışmış olur. Çin'de bugün itibarıyla tespit edilen toplam vaka sayısı 81.966. Enfekte olduğu tespit edilen kişi sayısının toplam nüfusa oranla ihmal edilecek düzeyde. Çünkü yapılan test sayısı ne olursa olsun virüsün yayılma hızını azaltmak konusunda pek bir işe yaramaz. 

- Bu düşüncelerimde kendimi çok yalnız hissediyorum Olric...
- Yalnızlık iyidir efendimiz.
- O zaman ben iyi miyim şimdi?
- Hayır efendim, yalnızsınız.
- Beni bırakmayacaksın, değil mi Olric? 
- Sizi ne zaman yalnız bıraktım, efendimiz?

Bu işin içinde bir iş var. Ya virüs söylendiği kadar bulaşıcı değil, ya da başka bir durumla karşı karşıyayız. Hayır tabii ki bulaşıcı, İngiltere Veliaht Prensi Charles Philip Arthur George'un ne işi olabilirdi Cavit Efendiyle! O halde sanki bir casus bu Cavit. Öyle değil mi? Üşenmedim, bilimsel bir araştırmaya giriştim. Aldığım bilgiler Covid-19 Küresel Yayılım Panelinden. İşte referansım. Bilimsel dedim, ya referans vermeden olmaz. Aşağıdaki Excel tablosu hazırladım. Yalnız bir şeyi hatırlatayım. Bu tablodaki sayılar her saniye artan vaka ve ölüm sayılarıyla değişiyor. 31.03.2020 tarihi itibarıyla durumumuz aşağıda:


COUNTRY
POPULATION
DEATH #
EVENT #
DEATH RATE
DEATH # PER MILLION

1.
IT
60.243.406
11.591
101.739
11,39%
192,40

2.
SPN
46.733.038
8.189
94.417
8,67%
175,23

3.
B
11.449.656
705
12.775
5,52%
61,57

4.
NL
17.302.923
865
11.817
7,32%
49,99

5.
FR
67.076.000
3.030
45.171
6,71%
45,17

6.
SW
8.508.904
373
16.176
2,31%
43,84

7.
IRAN
83.721.115
2.898
44.605
6,50%
34,61

8.
BR
67.796.627
1.412
22.465
6,29%
20,83

9.
USA
330.515.693
3.170
164.610
1,93%
9,59

10.
D
83.149.300
650
67.051
0,97%
7,82

11.
CHN
1.437.932.539
3.309
82.276
4,02%
2,30
969.112  
12.
TR
83.154.997
168
10.827
1,55%
2,02

13.
RUS
145.918.862
17
2.337
0,73%
0,12

14.
PAK
219.799.303
25
1.865
1,34%
0,11

15.
IND
1.376.584.858
32
1.251
2,56%
0,02

51,96%
SUM
4.039.887.221
36.434
679.382
5,36%
9,02
93,36%

WORLD
7.774.402.198
39.025
802.967
4,86%
5,02


 
Listeye alınan ülkeler dünya toplam nüfusunun yaklaşık yüzde 52'sini kapsıyor. Ancak dünya genelinde Cavit Efendiye bağlı ölümlerin % 93'ten fazlası bu ülkelerde vuku bulmuş! Açıkça görülüyor ki pembeye boyadığım ülkeler çoğunlukla Avrupa geni taşıyan insan toplulukları. Yani Cavit Efendi'nin kendine en yakın bulduğu insan ırkı. Falan ülke önce önlem almış, yok efendim halkı bilinçliymiş, sağlık sistemleri iyiymiş, bırakalım bunları. Sadece bir mukayese!

Eğer Cavit-19 Beyefendi İtalya'daki yayılma enerjisinin Çin'de göstermiş olsaydı, Çin'de virüsten ölen toplam kişi sayısı 3.309 değil tamı tamına 969.112 olacaktı. Yani neredeyse bir milyon kişi hayatını kaybedecekti. Oysa Çin, virüsün sebep olduğu düşünülen vahşi hayvan pazarını dün açtı yeniden!  Asya ırkından pek hoşlanmadığı açık Cavit Efendinin. Yukarıdaki tablo gösteriyor ki, yeşile boyalı ülkelerin tamamı Asya ülkeleri. Hem o kadar yoğun nüfus olacak, hem de Cavit Efendi rahat duracak, inanılır gibi değil. 

Burada iki ülke sırıtıyor tabloda. Bunlardan ilki İran. Asya'nın batı kenarında hemen hemen Türkiye ile yakın bir coğrafyada olmasına rağmen Avrupa ırkının Cavit Efendiye gösterdiği konukseverliği göstermiş. Bunun nedeni yine ırksal özelliklerde aranabilir. Aryan ırkını duymuşsunuzdur. İran'a adını veren bu ırk saf, soylu anlamında yıllarca ırkının özelliklerini korumuş ve diğer ırklara fazla karışmamış. Belli ki Cavit Efendi bu ırktan da epey hoşlanmış. 

Diğer ülke Türkiye. Orta Asya'dan geliyoruz bize de bir şey olmaz diye hiç heveslenmeyin. Yapılan genetik araştırmalarda en çok % 3-5 oranında Orta Asya geni bulmuşlar Anadolu insanında. Peki biz Türklerin taşıdığı risk nedir? Bunu anlatmadan önce kısa bir bilgi vereyim.

Canlıları oluşturan hücrelerde genetik materyal görevini üstlenen iki nükleik asit bulunmaktadır. Lise bilgilerinden hatırladığımız üzere bunlar deosiribonükleik asit yani (DNA) ve ribonükleik asit ya da diğer bir deyişle (RNA). Çift sarmal zincire sahip DNA'nın görevi genetik bilgilerin depolanması, nesiller arasında aktarılması ve hücrenin metabolizma faaliyetlerinin yönetimini sağlamak. tek zincirden oluşan RNA'nın görevi ise protein sentezi ve genetik bilgilerin taşınmasından ibaret. Cavit Efendi çeperi bir protein yağ tabakasıyla sarılı içinde sadece RNA'nın bulunduğu ve hiçbir metabolizma faaliyeti bulunmadığı için canlı sınıfına bile girmeyen garip bir varlık. İnsan vücuduna girince gideceği yapışacağı hücreleri biliyor. Doğrudan akciğer broşlarındaki hücrelerimize yapışıp kendinde olmayan DNA'larımızla hayat buluyor ve süratle onları değiştirip mitoz bölünmeyle çoğalmaya başlıyor. Yani görüldüğü üzere genlerle yakın bir ilişkisi var bu Cavit Efendi'nin.

Şimdi dönelim kendi durumumuza. Evet, Vikipedi'den aldığım bilgilere göre Hodoğlu&Mahley tarafından 2012 yılında yapılan çalışmada;
Aydınlı ve İstanbullu Türklerin genetik kökeni sırasıyla aşağıdaki gibidir:
Batı Asya: % 37 ; % 47,9, ortalama diyelim % 42,5
Atlantik ve Baltık: % 25,2 ; % 18,5, ortalama diyelim % 22,0
Akdeniz: % 24,5 ; % 24,7, ortalama diyelim % 24,6
Sibirya: % 8,1 ; % 3,5, ortalama diyelim % 5,8
Doğu Asya: % 4,4 ; % 3,7, ortalama diyelim % 4,0
Diğerleri: % 0,8 ; % 1,7 ve diğerleri ortalama: % 1,1

Özetle bu teori doğruysa Türklerin Cavit Efendi'den etkilenme oranı yukarıda renklerle ifade ettiğim üzere % 24,6 oranında ciddi, % 64,5 orta derecede ve % 9,8 oranında hafif derecede olacak. Buna göre dünya genelinde virüsten dolayı tespit edilen vaka sayısının toplam olarak iki katına çıkacağını düşündüğümüzde ülkemizde vuku bulacak can kaybı sayısı tahminen 1.932'ye ulaşmaktadır. 

Elbette Cavit Efendi'ye bir insan eli değmiş olması muhtemeldir. Teknolojinin genom haritasını tamamen deşifre ettiğini biliyoruz. Söz konusu gelişmeler tesadüf eseri ya da inananlar tarafından Tanrı'nın bazı toplumlara cezası gibi de görülebilir. Sebebi her ne olursa olsun, bundan sonra değişen dünya düzeni hakkında fikir yürütmeyi bir sonraki yazımıza bırakalım.

12 yorum:

  1. Cavit efendi gitse artık iyi olacak. Matematiksel hesap yaptığına göre istatikçi olabilirmisin?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cavit Efendi gidecek gitmesine ama yerine amca oğlunu gönderecek:) İnanıyorum ki artık bunlara alışmamız lazım. Hayır, istatistikçi değilim, mühendislik damarım tuttu sadece:)

      Sil
  2. Vallahi bu genetik bilgi Avrupa'da yok :) Avrupa'daki bilgi şu yönde: herhangi bir insan grubunu ayırmmıyor ama bazı ülkelerde test yapılma sıklığı ya da testin geçerliğinde ve en önemlisi de "halka doğru bilgi yansıtılmasında" sorunlar olabildiği için, nedense demookrasinin daha iyi çalıştığı ve özgür basının devlet tekelinde olmadığı ülkelerde rakamlar daha yüksek. Bu da şu demek: ister halkı panikten koruma amaçlı, ister ekonomik ya da medikal yetersizlikler, bazı ülkelerin halkı doğru rakamlara ulaşamıyor. Bir başka sorun da "ölüm nedenleri". Direkt Covid'den ölenlerin sayısı ne yazık ki medikal yetersizlikler nedeniyle artıyor. Yani mesela iyi çalışan yeterli ilaç ve malzemeye sahip bir hastanede ölüm oranı düşükken, bunun tersi durumda ölüm oranı artıyor. Bu da coid'in değil malesef sosyal yetersizliklerin sonucu :(
    Bir de deneysel tedavilerin yarattığı karışıklık var. Mesela ilk dönemde kortizon tedavisine bağlı ölümler fazlayken şimdi kullanılan ilaçlar daha farklı, mesela bizim burada kullandıkları ilaç direkt covid geçirmiş kişilerden alınan antibody'den üretilen deneysel aşamadaki bir ilaç. Bu baya istatistikleri düşürüyor bakınız Almanya (D) %1'in altında kapı komşumuz malesef %6'lara çıkmış. yani genetik değil de sosyal medikal ekonomik yetersizlikler ve malesef medikal yanlışlıklar ve yetersizlikler... Türkiye'nin sağlık sisteminin çok gelişmiş olduğunu düşünüyorum yani eminim iyi bir tedavi uygulanacak ve hayatlar kurtarılacaktır ama tabii yatak sayısı ve doktor tükenmişliği bunu olumsuz etkileyecektir. O nedenle: evde kalıp mümkün olduğunca "peek" yaptırmamak, daha düşük normal dağılım eğrisine ulaşmaya çalışmalıyız...
    Biyolojik silah olduğunu ise hiç düşünmüyorum çünkü kime yaradı? Kimseye. Düz mantık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :))) Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki, doğru tektir ve Covid-19'a ilişkin pek çok konu hala bilinmezliğini korumaktadır. Bu sebeple pek çok kişi (bilim adamı, siyasetçi, gazeteci, tıp doktoru vs) Koronavirüs hakkında varsayımlarda bulunmakta ve doğruyu aramakla meşgul. Yazdıklarımın ne kadar gerçeği yansıttığını zaman gösterecek ve benim bunların doğruluğu konusunda ısrar etmemin hiçbir anlamı olmadığını biliyorum. Bu konuya eğilmemin tek bir nedeni var. O da Çin'deki durum. Çin, Hindistan gibi nüfusu aşırı derecede yoğun olan ülkelerde nasıl oluyor da bu virüs Avrupa'dakiler kadar etkili olmuyor!
      Avrupa'da değişik ülkelerin virüs konusunda izledikleri sağlık politikalarını elimden geldiği kadar takip ediyorum. İleri demokrasiye sahip ülkelerde verilerin daha sağlıklı olduğu ve şeffaf bir şekilde topluma gerekli bilginin sunulduğu tartışılmaz bir gerçek. Fakat bilgi çağında, internetin yaygın olarak toplum tarafından kullanıldığı bir dönemde yaşıyoruz. İster panik yaratmamak için, isterse yetersiz medikal imkanlardan dolayı bazı devletlerin vaka ve ölüm sayısını gizlemelerinin sonucu çok fazla etkilemeyeceğini düşünüyorum. Şöyle ki, Almanya'da mesela, 67.051 tespit edilen vaka sayısı. Ülke nüfusunun sadece binde biri bile değil. Yapılan testlere bakarsak, 22 Mart tarihi itibarıyla Almanya nüfusunun ancak binde dördü kadar test yapılmış, bu oran en kötü durumu olan İtalya'daki test sayısının nüfusa oranı ile aynı. Almanya test sayısını arttırmak için büyük çaba içinde fakat virüsün hızına ne kadar yetişebilir. TSD (towards data science) dergisinde şöyle kaydedilmiş:
      For March 22, this ratio would roughly look like this:
      Italy: 232,222 (total tests) / 59,138 (detected cases) ~ 3.9
      Germany: 327,000 (total tests) / 24,873 (detected cases) ~ 13.1
      İtalya boşa mı kürek çekiyor dersiniz?
      Kısaca teste denk gelmeyen çok fazla vaka olduğunu düşünüyorum. Çin'de asemptomatik vakaları toplamaya başlamışlar.
      Ülkedeki enfeksiyon seviyesini kontrol etmek için bence geneli temsil edecek sayıda random test yapılarak vaka sayısını tespit etmek gerekir. Nasıl seçim zamanı kamuoyu anketleri yapılıyor, öyle bir şey. Bu veri bana kalırsa çok önemli. Bir ülkenin henüz yolun başında mı sonunda mı olduğunun göstergesi olacak bir sonuç elde edilebilir bence. Fakat şimdi ancak semptomatik hastalarla başa çıkabiliyoruz.
      Biyolojik silah konusunu bir sonraki yazımdan sonra tartışalım olur mu? Kime yaradığı bir tarafa, tersten düşünürsek ABD ve Avrupa'ya yaramadı mesela.:)

      Sil
  3. oooooo bu da bir çeşit komplo teorisi oldu. virüs kimleri seviyor yani. hitler bu virüse sahip olsaydı, o zaman bu virüsü değiştirmek isterdi herhalde, başka ırklara salardı hihi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Henüz komplo teorisi olduğuna karar vermedim. Fakat düşünmüyor da değilim:) Bundan sonra tankla topla savaşlar tarihe karışacak. Minnacık bir virüsün yaptığına bak. Savunma ve hücum maliyeti sıfır:) Hitler'in elinde bu koz olsaydı neler yapmazdı:)))

      Sil
  4. ağaç ev 32 atlama bu arada :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de onu soracaktım:) Neye atlama, anlamadım. Bekleyeyim mi?

      Sil
  5. Son zamanlarda okuduğum en ilginç yazı. Komplo teorilerinden gidersek bunu Çin planlamış gibi mi görünüyor? Bu kadar yayılınca ben doğal olduğunu düşünmeye başlamıştım ama belli olmaz tabii. Acaba bir gün gerçek nedeni bulunabilir mi? Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yayılmasına diyecek bir şey yok. Belki de planlanmış olmayıp bir kazanın sonucudur, kim bilir? Kesinlikle gün gelecek her şey açığa çıkacak. Teşekkür ederim:)

      Sil
  6. Cin konusunda ilginc teoriler okuyor/ogreniyorum ben de. Hatta bazi ulkeler toplanip dava edeceklermis Cin'i, bir de Cin'de hastaligin Sanghay ve diger kisimlara bulasmamasi da cok ilginc, onceden planlanmis ve ayarlanmis gibi gorunuyor.
    ---
    Daha baska seyler cikarilmasi gereken bu yazida Aydinlilar kismi ilgimi cekti,-bir Aydin'li olarak- gerci ben genetik testimi yaptirdim biliyorum ama merak ettim neden ozellikle Aydinlilar?
    selamlar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şu anda ben de bu hususa kafayı takmış durumdayım:))
      Hodoğlugil, genetik araştırmalarını İstanbul, Aydın ve Kayseri bölgelerinde yapıp elde ettiği sonuçları Türkiye geneline empoze etmiş.
      Korona'nın davranış şekli üzerinde araştırmaya devam ediyorum ve bundan sonraki gelişmeleri heyecanla izliyorum:)

      Sil