30 Haziran 2020 Salı

MASUM BİR ADAMIN İTİRAFLARI - BÖLÜM 56/4

Ertesi gün öğle yemeğinden sonra, bir spor çantasıyla aşağıya indim. Moss'a iki kutu şarapve bir İsviçre çikolatası, Stream'e ise metal şişeye boşalttığım 50’lik bir Scotch ve bir kutu fındık içi getirdim.

“Kaplar için özür dilerim, ama burası camsız bölge.” dedim.

Moss şarabın etiketine bakınca şaşkınlığını gizleyemedi.

“Herhangi birinin çöp kutusundan çok şey öğrenebilirsin. Biraz ironik olsa da, toplumun yasalara uyup uymadıklarını ya da insanların geri dönüşüm konusunda gezegenimize yeterince özen gösterip göstermediğini çöp kutularından anlaman mümkün. Her neyse, ötesi senin şansın. Çünkü şarabın senin mi, yoksa kocanın seçimi mi olduğunu bilmemin başka hiçbir yolu yoktu. Ama yine de tercihin başka bir markaysa, lütfen bana söyle." dedim.

Sonra, Stream'e baktım ve “Aynısı senin için de geçerli.” dedim.


Moss, “Teşekkür ederim.” dedi. Stream ise sadece yüzüme bakmakla yetindi.

Her birine, okumaları için, mahkemeye sunulan savunma dosyamın birer kopyasını, avukatlarımın lehime yazdıkları görüşleri, onların suçlamalarını, diğer meslektaşları tarafından koyulan muhalefet şerhini uzattım. Ayrıca, son anda infazımı durduran Federal Mahkeme Yargıcı tarafından imzalanan emrin bir kopyasını ve daha onlar için önceden hazırlamış olduğum laboratuvar DNA test sonuçları ile Tieresse'yi öldüren adamın vesikalık fotoğrafını koyduğum dosyayı verdim. 


“Fotoğrafta gördüğünüz kişi, eşimin hayatını çalan haydut. İyi bakın, bana hiç benziyor mu?” diyerek sordum.


Katilin yüzünü gösteren üçüncü bir kopyayı karşı duvara, TV'nin yanına bantladım. Stream ve Moss, ikisi aynı anda gözlerini fotoğrafa diktiler.

“İkinize kalsaydı, karımı şamdanla feci şekilde öldürenin kim olduğu, asla bilinemeyecekti ve ben şu an ölmüş olacaktım. Fotoğraf burada durmalı ki, unutmanız için bir bahaneniz olmasın. Sorusu olan var mı?” dedim.


Moss’un burnundan soluk alış verişleri hızlanmıştı. Önce boynu, sonra yüzü pembeye döndü ve sonra bütün vücudu kıpkırmızı oldu. Stream’in dört günlük sakalı iyice ağarmış görünüyordu.


Stream, “Herkes yakında bizi aramaya çıkacak ve onların yapacakları ilk şey, kararlarımızın hoşnut etmediği kişilerin peşine düşmek olacak.” dedi.

“Hakkımda verdiğiniz karardan ötürü şikâyetçi olduğumu hiç kimse söyleyemez ve ayrıca, peşinize düşecek kişiler arasında, umduklarınız asla olmayacak.” dedim.


Her birinin eline, o sabahki Austin gazetesinden çoğalttığım makalenin bulunduğu sayfayı verdim. Makale, Houston'dan gönderilen bir telgraf metniyle ilgiliydi. Şöyle yazıyordu:

“Bu sabah, sahil güvenlik yetkilileri, yaklaşık bir hafta önce Galveston'un üç yüz mil doğusunda, Meksika Körfezi açıklarına düşen tek motorlu uçağın enkazını bulduklarını açıkladılar. Uçak, Teksas Yüksek Ceza Mahkemesi hâkimi Leonard Stream'in üzerine kayıtlıydı. Federal Havacılık Dairesi'ne göre, radar görüntüleri, uçağın Teksas Bastrop'tan, Florida Key West yönüne gittiğini gösteriyor. Yetkililer, pilotun isteğe bağlı bir uçuş planının bulunmadığını, ancak uçağın radardan kaybolmasından yaklaşık iki saat önce, hava raporunu istediğini belirttiler. Dört koltuklu uçakta kaç kişinin olduğu tam olarak bilinmiyor, ancak Leonard Stream ile aynı mahkemede yargıçlık görevini yürüten Sarah Moss'un Stream'e eşlik ettiği düşünülüyor. Şimdiye kadar ikisinden de henüz herhangi bir haber alınamadı.

Yetkililer, kurtarma botlarının gün ağardıktan sonra, hayatta kalma olasılıkları düşünülen yargıçları yeniden aramaya başlayacağını, kalıntıların bulunduğu bölgelerdeki çalışmalara dalgıçların da katılacağını ifade ettiler. Bununla birlikte, uçağın düştüğü okyanus tabanı derinliğinin 1.000 metreden fazla olduğu hatırlatılıyor. NTSB'den bir uzman, söz konusu kazanın nedenleri hakkında spekülasyona neden olacak açıklamalar yapmayı reddederken, havanın 3.500 metrenin altında açık olduğunu ve Havacılık Dairesi tarafından muhtemelen altı ay içinde, soruşturmayla ilgili raporun yayınlayacağını belirtti. Soruşturmayı yürüten görevlilerden birine göre, bu tür özel uçakların kara kutusu yok, bu durum, olayı araştıranların işini daha da zorlaştırmakta. Adının gizli kalmasını isteyen diğer bir yetkili tarafından uçağın yakıtının bitmiş ya da pilotun karbon monoksit zehirlenmesine maruz kalmış olabileceği belirtildi. Stream, neredeyse bin saatlik normal bir uçuş süresine sahip ve daha önce herhangi bir kaza raporu kayıtlara geçmemiş.

Stream, mahkemede halen bulunduğu görevine ilk olarak dokuz yıl önce atandı ve geçen kasım ayında bir kez daha seçildi. Daha sonra boşandı ve nerede yaşadığı bilinmeyen yetişkin bir oğlu var. Kasım ayında tekrar mahkeme üyeliğini kazanan Moss ise, pazar vaazları, kablolu TV'de yayınlanan ve tahminen 3 milyon kişi tarafından izlenen, kendini iyi yetiştirmiş bir papaz olan Harvey Salisbury ile evli. Çiftin çocuğu bulunmuyor. Valilik tarafından yapılan yazılı açıklamada, umutların ve bütün duaların Stream ve Moss'un canlı ve yara almadan bulunması için olduğu söylendi ve her iki yargıcın da, prensip sahibi, anayasa ilkelerine bağlı, muhafazakâr kişilikleri sebebiyle övgüyü hak ettikleri ifade edildi.” 

Gazeteyi okurken Moss’un nefesi kesildi. Stream'in dudaklarının üzerinde ter damlaları oluştu.

“John, bu şartlar altında, senin şu, az önceki soruşturma teorin doğrultusunda aklına ilk gelen düşüncenin, doğru olduğuna pek ihtimal vermiyorum. Belki ilerde şans size dönebilir ama okyanusun bin metre derinliği benim umudumu arttırıyor, bu sebeple, sanki Tanrı benden yanaymış gibi görünüyor.” dedim.

Moss, “Niçin benim de o uçakta olduğumu düşünüyorlar? Kocam bunun doğru olmadığını anlayacaktır. Polise, herhangi bir yere gitme planımın olmadığını söylemiş olmalı. O benim Leonard'la bir ilişkim olmayacağını zaten bilir.” dedi.

“Eşlerin aynı anda iki hayatı birlikte nasıl sürdürdüklerine dair konular, her zaman şaşkınlık yaratmıştır. Geçen hafta bir TV haber dergisinde, Dallas'ta bir karısı ve iki çocuğu, Detroit'te başka bir karısı ve ondan üç çocuğu olan bir adamın hikâyesini görmüştüm. Bütün dikkatinizi ayrıntılara verince, herkesin hayranlığını kazanırsınız, değil mi? Her neyse Jane, kocana, konferansa gideceğini hatırlatan bir son dakika mesajı göndermiştin hatırladın mı? Ve yine hatırlayabileceğin gibi sekreterine de aynı notu iletmiştin." dedim.

Moss şaşkınlık içinde, eliyle açılmış ağzını kapadı. Gözleri, sağa doğru döndü ve sonra benim gözlerime saplandı. Parçaları bir araya getirmesi sadece bir dakikasını aldı. O anda, bütün korkusunun öfkeye dönüştüğünü fark ettim.


“Sonunda yetkililer, ikinizin bir ilişki yaşadığının farkına varacaklar ve bu seyahatin aslında sadece romantik bir macera olduğunu düşünecekler. Eğer gerçekten şansım yaver giderse, çantanızı veya cüzdanınızı ya da cep telefonunuzu da kaza yerine yakın bir yerde bulacaklardır.” dedim.

Moss, “Benim mutlu bir evliliğim olduğu için kimse Leonard'la ilişkim olduğuna inanmaz” dedi.

Stream'e baktım, “Kendini hakarete uğramış biri gibi hissediyor musun, John?” diye sordum.


Moss'a dönüp,  “Kocana acımasız davrandığımdan dolayı kendimi kötü hissediyorum. O bunu gerçekten hak etmiyordu. Keşke daha iyi bir şeyler düşünebilseydim.” dedim.


Stream, “Neden bize bunları anlatmakla vaktini harcıyorsun ki? Yoksa ne kadar zeki olduğunu gösterip seni tebrik etmemizi mi bekliyorsun?” dedi.

“Bu soruyu sormanı gayet mantıklı buluyorum, John. Fakat hayır, sizin tebrikleriniz olmadan da yaşayabileceğime inanıyorum. Bütün bunları anlatıyorum, çünkü birilerinin sizi bulacağını düşünmenizi, hatta sizi arayacaklarına dair umut beslemenizi istemiyorum. Umut, sadece sizi rahatlatan bir kremdir ama istediklerinize her zaman kavuşturmaz.
Yedi yıl önce hapishanedeyken, en kötü şeyin, bir başkasının kontrolü altına girmek olduğunu düşünmüştüm. Fakat bunun yanlış olduğunu daha sonra öğrendim. Deneyimlerim bana gösterdi ki, hücrede kapatılmış olmanın en kötü yanı, mutlak bir umutsuzluktur. Sizin de benim yaşadığım aynı tecrübeyi yaşamanızı istiyorum. İnsanları çıldırtan şey can sıkıntısı değil; bulunduğunuz yerden kaçış imkanının olmadığını ve kaderinizi kontrol eden insanların sizi ve çektiğiniz sıkıntıları umursamadıklarını bilmektir. Sizlerin burada olması, bana gardiyanların geceleri evlerine gidip bira içmelerini ve TV izlemelerini hatırlatıyor. Yani hayır, beni tebrik etmenizi istemiyorum. Sizi bırakmaya karar verene kadar bana mahkûm olduğunuzu anlamanızı istiyorum.” dedim. 

*kutu şarap: ABD'de dört şişeye karşılık gelen karton ambalajlı şarap

(Devam edecek)

2 yorum: