26 Ocak 2021 Salı

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 75

Ağaç Ev Sohbetlerinin 75. Haftasındayız. Sevgili DeepTone tarafından organize edilen etkinliğimizin bu haftaki konusu geleceğe yönelik. Daha önceki haftaların sohbet konularını ve konuları öneren arkadaşlarımızın isim listesini burada bulabilirsiniz. Bu haftanın konusunu da yine Sevgili Kavanozdaki Beyin / Sessiz Gemi belirledi. Haftanın konusu şöyle: 

"Bir gün denemeliyim dediğiniz, merak ettiğiniz ve belki bir gün ben de yaparım diye düşündüğünüz bir şey var mı? Belki bir spor, bir dans, bir çeşit gezi türü, bir yaşam stili, bir yemek, bir araç veya cihaz, belki bir oyun... Yani aklınıza gelebilecek her şey olur. Sadece düşünün bakalım bir gün ben bunu yapmak isterim, yapmalıyım dediğiniz ve size ilginç gelen o şey nedir?"

Genç olsaydım muhtemelen uzun bir liste hazırlardım. Ancak bu yaşlarda çok şey gelmiyor insanın aklına. Bunun sebebi üzerine kafa yormak belki daha da ilginç gelebilir. Belki yapmak istediklerimin çoğunu gerçekleştirdim, belki de zaman istediğim her şeye ulaşmamın mümkün olamayacağını öğretti. Bu yüzden bu vakitten sonra fazla büyük hedeflerim yok sanırım. "Belki bir gün ben de yaparım." cümlesi ana fikir olarak belirlendiğine göre hayalcilikten öte, gelecekte bir gün gerçekleşmesi mümkün olan şeylerden bahsetmemiz gerektiğini düşünüyorum. 

Üniversiteden yeni mezun olduğum yıllarda bir gün mutlaka yapmak istediğim şeylerle bugün düşündüklerim arasında büyük farklar olduğunu söylememe gerek yoktur herhalde. Meselâ iş yaşamını ele alalım. Ben de pek çok meslektaşım gibi belli bir tecrübeye sahip olduktan sonra kendi işimi kurup zengin olmak isterdim bir zamanlar. Bu hedefimin kendi işimi kurmak kısmını gerçekleştirdim ama ikinci kısmının dışarıdan göründüğü kadar kolay olmadığını anladım. Zengin olmak için iyi bir tahsil, yetenek, çok çalışmak yeterli değilmiş! Ayrıca karakter yapımın da bu işlere uygun olmadığının farkına vardım. Bende olmayan başka şeyler lâzımmış. Yine aynı nedenle devlet memurluğunu tercih etmedim, siyasi ve büyük ticari hedeflerim olmadı. Özetle ülkemi tanıdıkça bu işlerin başka türlü yürüdüğünü ve benim bu işler için biçilmiş kaftan olmadığını anladım.

Uzunca bir dönem meslek sevgisiyle oluşturduğum kariyerim dışında yapmak istediğim şeylerden biri, sahibi olacağım bir restaurant işletmekti. Bu hedefime de ulaştım. Karşıdan gıpta ile bakılan bir işti. Büyük zevk aldım. Ne var ki, hizmet sektöründe çalışacak kalifiye eleman bulmak oldukça zordu. İşini bilenler ahlâk bakımından zayıf, ahlâkı düzgün olanlar ise işten anlamayan kişilerdi. İşler öyle bir hale gelmişti ki, kim çalışan kim işveren birbirinden ayırt etmek hayli zordu. Önce keyif almak niyetiyle başladığımız iş belli bir süre sonra iyice canımızı sıkmaya başladı ve sonunda işletmeyi kapattık. Bizim için bu süreç tatlı bir anı olarak mazide kaldı.

Halen yoğun bir iş hayatından sonra emekliliğin tadını çıkarmaktayım. Bu benim için inanılmaz keyif verici. İster kamu, isterse özel sektöründe olsun, pek çok meslek grubunda karşılaşılması muhtemel değer bilmez insanların sabahtan akşama kadar ağız kokusunu çekmiyor, istediğim saatte yatıp kalkıyor, hayatımı tamamen kendi isteklerime göre yönlendiriyorum. 

Önümüzdeki günler ne gösterir bilemem ama edebiyat, siyaset, felsefe, ekonomi, din, sanat ve kültür konularında sohbet edebileceğim bir çevre edinmek yapmak istediklerim arasında. Fakat bu konuda fazla seçici olduğumun farkındayım. Aklını kullanmayan, fanatik, gündelik kısır tartışmaların arasına sıkışmış, kişisel çıkar peşinde koşan, eğitimsiz kişilerin çoğunlukta olduğu bir dünyada böyle bir ortam bulmanın hayli zor olduğunu düşünüyorum. Yurtiçinde ve yurtdışında yeni yerler gezip görmek, dünyayı daha iyi tanımak istiyorum. Sağlığım elverdiğince bol bol kitap okumak, yazmak ömrümün sonuna dek yapmak istediğim şeyler. 

Elbette pandemi süreci pek çok isteklerimize gem vuruyor. Yılın ikinci yarısında ilk kitabımı çıkartmak, yeni bir dil öğrenmek, mümkün olduğunca tiyatro ve konserlere gitmek diğer hedeflerim arasında.

Umarım herkes yaşamdan beklentilerine tez zamanda kavuşur.

32 yorum:

  1. İtiraf etmeliyim; Ağaç Ev Sohbetleri ilk başladığında önce haberdar olamadım. Sonra katılmayı düşünmedim. Bazı konularda hayal kırıklıklarım oldu, sohbetler çok oturmamış gibiydi. Bugünlerde daha farklı bir çizgide ilerliyor.
    Yaşamdan beklentiler gençlikte daha farklı, giderek istekler azalıyor, beklentiler duruluyor.
    Bu aralar korona da beklentileri biraz törpüledi. Ben kendim için pek bir şey isteyemeyenlerdenim. Sevdiklerimi de sıraya koyarım. Hatta ihtiyacı olan tüm çocukları düşünürüm. Yoksul çocuklar için yararlı şeyler yapabilmek... Sanırım en büyük beklentim. Örneğin bir Çocuklar Köyü kurabilmek...
    Esenlikler diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam haklısınız. Ağaç Ev Sohbetlerini bir fikir projesi olarak başından beri destekledim. Bazı haftalarda seçilen konular tasavvur ettiğim amacın dışına taşmış olsa da genellikle belli bir düzeyi korudu. Benim hayalim, sizin gibi değerli insanların da katılımıyla sohbet konularının belirlenmesi, özgür bir tartışma ortamı yaratarak düşüncelerimizi burada paylaşmak. Belli bir konuya sıkışmaksızın aklımıza takılan konularda birbirimizin düşüncesini öğrenmek ve saygı çerçevesinde yorumlarda tartışmak için güzel bir ortam, Ağaç Ev Sohbetleri.

      Çocuk Köyü kurmak çok ulvi bir fikir. Bir yazınızda bu konuyu daha fazla detaylandırırsanız sanırım faydalı olur. Yoksullara yardım etmek fikrine kimsenin karşı çıkacağını sanmıyorum. Ancak bu konuda benim bazı çekincelerim var. Bireysel yardımlarımız sorunu ne kadar çözebilir emin değilim. Sosyal devletin sorumluluğunda yapılması gereken bir iş olduğunu düşünüyorum bu konuların. Ülkeyi yönetenler kendi çıkarları doğrultusunda yanlış politikalarla gelirde adaletsizliği körükler, zengini daha zengin, fakiri bir lokma ekmeğe muhtaç bırakırken yoksullara yardım etmek sorunu ne kadar çözebilir bilmiyorum. Bir yanda ödediğimiz vergilerle lüks içinde sarayda yaşayanlar, diğer yanda pazardan artık toplayıp aç kalmamaya çalışanlar. Yaptığımız bireysel yardımlar bataklığın içinde sivrisinek öldürmeye benzer. Yoksulluğu ortadan kaldırmak için bataklığın kurutulması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü o kadar çok insan, o kadar çok çocuk var ki yardıma muhtaç. Birine yardım etsen diğerlerine haksızlık etmiş hissediyorum. Ve yoksul insanların önemli bir kısmı kendilerini bu hale düşüren yönetimleri en fazla destekleyenler. Sosyal yardım kuruluşlarının ilk hedefi olan yoksulluğu ortadan kaldırmak, eğitim seviyesini yükseltmek olması gerekirken yöneticilerin yaptıkları, kendilerine sosyal bir ortam yaratma çabasından öteye gitmiyor. Ankara'dayken en iyi çalışan sosyal kuruluşlardan biri olan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin yarım kamyon dolusu kullanılabilecek durumdaki giyim eşyasını almaya gelmediklerini biliyorum. Aynı dönemde Fetö'ye hizmet eden sözde yardım kuruluşları ise bu tür yardımlara cansiperane saldırıyorlardı. Yani bu konularda biraz kafam karışık. Teşekkür ederim, sağlıkla kalın:)

      Sil
  2. Sizden yazı okumak iyi oldu, biraz ara verdiğiniz için meraklanmaya başlamıştım :) Umarım her şey yolundadır.
    Ben aslında bu konuya kafayı taktım biliyorsunuz. Yani bu şekilde "yapmak istediğim şeyler" diye değil de, tersinden bakarak, ömrümün sonuna geldiğimde acaba yapmadığım için yaşamadığım için pişman olacağım şeyler var mı diye düşünüyorum. İyi bir hayatı dolu dolu yaşadığımı hissettirecek şeyler nedir benim için, benim de derdim bu.. Düşünmekten yaşayamamak.
    Biraz yol katettim son bir iki haftada sanki ama henüz tam istediğim noktada değilim. Demin eşimle bu "anda kalamama" konusunu tartıştık, bana şunu dedi: belki de yaşamının sonunda sepetinde olmasını istediklerini düşünmelisin ve onlara nasıl ulaşabileceğini...
    Bir de bunu deneyeyim bakalım :)
    Nedir sizce yaşam tatmini, demişsiniz ya insanın gençken koyduğu hedefler bile değişiyor.. Bu durumda belki de sadece yaşamak mıdır? Ama ya sonunda "hay allah yaşayamadım bak" hissi olursa? Sonuçta bir tanecik hayat, boşa geçirmekten çok korkuyorum.... Ama korkup düşünüp durdukça sanki daha da boşa geçiyor. Düşüneceğime salak saçma alakasız alakalı yaşamalı belki de, hayat o gün önüme ne getirirse onu.... İlkesiz, plansız, karman çorman.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, her şey ziyadesiyle yolunda:) Yeni taşındığımız eve internet bağlamak biraz zaman aldı bu yüzden biraz uzak kaldım:)
      Sizi bir yönden anlıyorum, kafaya taktığınız konu gayet net. Diğer bir yönden anlamaya çalışıyorum, çünkü sanırım biraz farklı düşünüyoruz:) Öncelikle her istediğimizi yapma imkânımız maalesef yok! Bunu ben baştan kabul ederek sınırlarımı çiziyorum. Neden yok derseniz, dünyanın en zeki, en yetenekli, en varlıklı insanı olsak bile bu mümkün değil. Daha önce tartıştığımız şans faktörü bana göre esas belirleyici çünkü. Meselâ ben sorgusuz sualsiz bir Beethoven olmak isterdim diyebilirdim. Lâkin onun kadar şanslı olmadığımı biliyorum. İnanıyorum ki Beethoven kadar yetenekli dünyada en az bin kişi hiç tanınmadan yaşayıp gitmiştir bu dünyadan. Diğer taraftan bir o kadar da şanssız biriydi Beethoven; yedi çocuklu yoksul bir ailenin ikinci çocuğuydu. Babası sürekli sarhoş gezen bir alkolik, dört kardeşinin ölümünü gören ve babasından nefret eden ünlü bestecinin kardeşlerinden üçü kendisi gibi sağır, ikisi kör, biri de zekâ özürlüydü. Yaşam öyküsüne bakılırsa aslında hiç de imrenilecek biri değildi. Yani büyük bir zevkle dinlediğimiz senfonilerinin her bir notasında Beethoven'ın ne acılar çektiği, yanlış bastığı her notada alkolik babasından ne kadar büyük maddi ve manevi şiddete maruz kaldığı pek bilinmez. Bu sadece bir örnek:)

      Yani hayatta mutlaka şunları yapmalıyım, yoksa boşa geçirilmiş bir yaşam sürmüş olacağım düşüncesi bende yok. Hayatın içine kendimi bırakmışım. Şansım elverdiği ölçüde güzel şeyler yaptığıma inanıyorum. Hayat hâlâ devam ediyor, belki hiç ummadığım şanslar yine gelip beni bulacak. Önemli olan ayakta kalabilmek, var olanın keyfine varmak, olmayana üzülmemek. Acılar, sevinçler hepsi geçici. Ve bir gün gelecek diğerleri gibi yaşamımız noktalanacak. Bu o kadar doğal ve kaçınması mümkün olmayan bir olay ki.

      "Düşüneceğime salak saçma alakasız alakalı yaşamalı belki de, hayat o gün önüme ne getirirse onu...." demişsiniz. Aynen böyle:) Ama ilkesiz, plansız, karman çorman değil:))
      Neticede insan olmanın asgari ilkeleri bizi mutlu edecektir. Ayakta kalabilmek için asgari bir planımız olmalıdır. Böyle düşünürseniz her şey yerli yerine oturacaktır sanırım. Ve karman çorman gördüklerinizin aslında belli bir ahenk içinde yürüdüğünü göreceksiniz. Hayatı istediğimiz gibi şekillendiremeyeceğimize göre oyunu onun kurallarına göre oynamak daha akıllı bir yöntem değil mi? Ben naçizane böyle düşünüyorum ve kendimi olabildiğince dingin hissediyorum:) Teşekkürler.

      Sil
  3. Kitap mı çıkartmayı düşünüyorsunuz. Ne kadar güzel :) Ben 3 yıldır iş arıyorum; ama artık emekli olmak istiyorum. Belirsizlik içinde geçen süre insanı çalışmaktan çok daha yıpratıyor diye düşünüyorum şimdiden. Çok güzel şeyler istemişsiniz hayatınızda. Belki hepsi beklediğiniz gibi gitmemiş; ama en azından deneme imkanınız olmuş. Ne kadar güzel.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet:) Aslında bir kitaptan başlamak belki devamını da getirebilir. Ülkemizde o kadar plansız programsız bir gidişat var ki, insan kaynaklarımızı maalesef hiç değerlendiremiyoruz. Adınıza üzüldüm. Yıpratıcı olmaz mı hiç. Bir çok şey denedim ama fazla risk aldığım söylenemez. Denemelerim bana tecrübe kazandırdı, hiçbirinden de maddi kaybım olmadı sayılır. Teşekkür ederim:)

      Sil
  4. Haklısınız, insanın geçmişte yapmak istedikleri ile bugünküler çok farklı. Kitap olayı çok iyi. Zaten yazılarınız oldukça keyifli. Okumayı bu kadar sevsem de bu yazma olayını hiç beceremedim. İnsanın kafasındakileri doğru ifadelerle yazıya dökebilmesi müthiş bir yetenek bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil mi? Şimdi gençlere bakıyorum, ne kadar geniş bir hayal güçleri var. Umarım herkes isteklerine kavuşur. Yaş ilerledikçe hedeflerimizin bir bölümüne ulaşıyoruz, bir kısmından vazgeçiyoruz, belki de bazılarına ulaşamayacağımızı kabulleniyoruz:) Teşekkür ederim. Kendinize haksızlık etmeyin lütfen, ben de sizin yazılarınızı zevkle okuyorum. Yetenek mi bilmiyorum ama yazma olayının bir sanat olduğu tartışmasız bir gerçek:)

      Sil
  5. bunların arasında bol bol dünyayı gezmek en çok hoşuma giden oldu :) kitap, nolcak konusu, başka bi roman mı yazcan? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gezelim, görelim, okuyalım, yazalım:) Net bir kararım yok ama bir yerden başlayacağım. Çevirilerden biri olabilir, roman olabilir, öykü olabilir, henüz yazmadığım bir şey de olabilir. Bakalım, nasip:))

      Sil
    2. kurgu dışı yaz bencesi, siyaset, tarih filan seviyon ya, bu konulardaki düşüncelerini denemeler makalaleler şeklinde yaz öyle bir kitabın olsun, burdaki yazı ve yorumlarından yola çıkıp düzenlersin düşüncelerini, tüm ilgi duyduğun kurgu dışı düşüncelerin, gerçekleri seviyon ya bir araya getirmiş olursun, kendin için, açıp bakıncaa hoşuna gider yani.

      Sil
    3. Fikir verdiğin için teşekkürler. Neden olmasın, hem başlarsam, bir kitapla kalmaz muhtemelen:))

      Sil
  6. madem döndün blogunaa ağaç ev sohbetlerini oku barik hihihi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuyorum, okumuyor muyum? En geç bir gün atlar:)) Biri hariç, diğerlerinin hepsini okuyorum. Son Dans'ın yeni bölümünü yayınladıktan sonra sayfana gelip yeni yazanları kontrol edeceğim:)

      Sil
  7. Okurken ne kadar çok hak verdim size bay Kaplan.Yine okurken fark ettim, artık yirmilerinde değilim, benim de hayallerim çok değişmiş 🤗😂. Merakla bekleyeceğim kitabınızı 👍

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten bu konunun yaşla ilgisi olduğunu düşünüyorum:) Kendimi zorladığım halde illâ yapmam lâzım dediğim fazla bir şey çıkmadı. Çoğu isteklerim "fırsatını bulursam yaparım"'a dönüştüğünü fark ettim. Meselâ burnumuzun dibindeki Yunanistan'ı görmedim. Elbette görmek isterim ama görmezsem dünyanın sonu değil ya, bakarsın bir gün görebilirim. Aslında çok güçlü bir istek olsa "pandemi olayını görmezden gelirsek" hemen, bir kaç gün içinde gidip görme imkânım var. Ya da bazı gençler "bungee jumping" den bahsediyorlar. Benim içimde böyle bir istek hiçbir zaman olmadı. Senenin başında bu kadar iddialı değildim ama şimdi kitap konusunda kendime ciddi bir hedef koydum ve bunu ciddi bir engel çıkmadığı (force majeure halleri) takdirde yapacağım:) Teşekkürler.

      Sil
  8. gençlikte kurulan hayaller ve istekler gerçeklikten bir nebze uzak büyük hayaller oluyor sanırım her zaman ama yaş aldıkça gerçeğe daha çok yaklaşıyoruz gibi. ben de şimdi ilk iki paragrafı okurken böyle düşündüm, daha küçükken hayallerim daha farklıydı mucizeler bekliyordum ama şimdi mucizeler olmasa da hayalleri yine de düşlerken isteklerim ve umutlarım gerçeklerle sınırlı kalıyor :)
    kitap hayalinden başlayarak diğerlerini de gerçekleştirmeni dilerim özellikle geziyle alakalı olanlar çok güzel ve pandemi bitince yapabilirsin sırayla düşündüğün her ülkeye ve şehre geziler :)

    YanıtlaSil
  9. Evet, haklısın. Belirlediğin hafta konusu yaş farkının hayaller üzerindeki etkini gösteren bilimsel bir çalışmaya dönmüş neredeyse. Büyük anket şirketlerinin elde ettiği verilerden daha güvenilir sonuçlar çıkıyor burada. Bu yüzden her hafta yeni konuları görmek, yazmak, yorum yapmak, diğer yazılarla yapılan yorumları okumak için sabırsızlanıyorum.
    Çok teşekkür ederim, içimde bir his hayatın önümüzdeki haziran ayına kadar normale döneceğini söylüyor. Yetti gari:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de her hafta yazılan yazıları ve yorumları takip etmeyi seviyorum gerçekten bambaşka fikirler düşünceler çıkıyor ortaya :) umarım sahiden hazirana kadar her şey yoluna girer, bir yanım pek güvenemese de aşılar için umudumu koruyorum, umarım güzel sonuçlar alınır bu konuda da :)

      Sil
    2. Quora adında üyesi olduğum bir soru cevap sitesi var, İngilizce yayın yapıyor. Üyeler burada istedikleri bir konuda soru sorabiliyor veya sorulan sorular hakkında görüşlerini paylaşıyorlar. Cevaplar genellikle son derece doyurucu, tarafsız, bilimsel, belge ve bilgiye dayalı. Türkçe yayınlanan benzer bir site yok. Ekşi sözlük, Uludağ sözlük gibi siteler aynı ayarda değil. Ben Ağaç Ev Sohbetlerinin Quora'ya benzer bir şekilde bir program altyapısı ve seçilmiş üyelerin soru sorup cevaplayacakları bir platform hayalini kuruyorum. Çünkü 75 hafta boyunca rüştünü ispatladı artık. Bu konuda yazılım konusunda blog destek alınabilecek arkadaşlar olabilir belki. Böyle bir girişimde elimden gelen desteği sağlayabilirim. Teşekkürler:)

      Sil
    3. bir çeşit forum sitesi gibi mi acaba daha önce duymamıştım ama güzel bir sisteme benziyor. ağaç ev sohbetleri her tür konuya ve tartışmaya açık olarak başladı ve katılımcı sayısı sınırlandırılmadı bir de ayrı bir sistem veya platform üzerinde olmadığı için o şekilde uygulanması biraz zor olur diye düşünüyorum. blogger ortamı buna pek uygun değil bunun için dediğin gibi ayrıca bir platform kurulmalı bir forum gibi veya sözlük gibi mesela, bir yönetici ve sorular veya cevaplardaki uygunluğu denetleyen birkaç kişi daha gerekli olurdu sanırım. kuralları sınırlayıcı, hedefleri belirli olması lazım öyle bir durumda. ağaç ev sohbetleri de elbette toplumsal sosyal konuları ağırlıklı olarak işleyelim ve herkes merak ettiği konuyu tartışmaya koysun diye başladı fakat herkesin tartışmak isteyeceği, ilgi duyacağı veya katkıda bulunabileceği konular blog ortamında farklı farklı olduğu için quora gibi bir ortam oluşturmak zor. bu şekilde akademik uslup kullanarak bilimsel siyasi veya çok derinlikli konuları tartışmak için gerekli ilgiye sahip belki birkaç kişi bulunabilir blogda ama genel olarak burada çoğu insan daha sade serbest rahat yazıp okumayı tercih ediyor onun için işte ayrı bir platform oluşturmak gerekli. bunu da yapmak için teknik bilgisi becerisi olan birileri lazım. Ayrı platform olması gerektiğini de daha çok şeyden dolayı düşünüyorum mesela ekşi sözlük gibi olacağını düşünürsek tek bir başlık altında binlerce görüşü bulmak oldukça kolay olur ama bloggerda böyle bir sistem yok aynı konu hakkında yazılan belki de birçok yazı var ama keşfetmemiz oldukça zor blogger altında. ama ekşi sözlükte açılan yeni başlıklar, en çok tartışılan konular için bir algoritma var ve takip etmeseniz bile onları görebiliyorsunuz. konular belirli kriterlere göre karşınıza çıkıyor. bloggerda bu da yok. tabi ben çok derinlikli düşünmedim şimdi aklıma geldiği gibi yazdım bunları ama belki de olabilir yani uğraşılırsa. gerçekten de farklı bir proje olur güzel olur hatta :)

      Sil
    4. Quora, forum sitelerinden biraz farklı. Daha ziyade Ağaç Ev Sohbetlerinin mevcut formuna yakın. Quora'da tüm dünyaya açık fakat üye olmak için sanırım bir onaydan geçilmesi gerekiyor ki, bence seviyeyi düşürecek ya da siteyi sabote edebilecek bazıları için bu gerekli. Diğer taraftan soru soranlar ve cevap verenler üyeler için de bir denetim uygulanıyor. Örneğin hakaret, saygısızlık ve düşmanca soru ve cevaplar yayınlanmıyor. Bir de soruya verilen cevap yazıları üzerine aynı Ağaç Ev Sohbetlerinde olduğu gibi yorumlar ve soruya istenildiği kadar cevap verme durumu var. Uygunsuz cevaplar gizleniyor. Bu şekilde sorulara verilen cevaplar hem dünyada farklı milletlerin düşüncelerini yansıtıyor hem de bir ansiklopedi değerinde bilgiler içerirken, referanslar vererek, bazen resim ve video ekleyerek yayınlanıyor.

      Evet bunun için bir platform kurulması gerekiyor. Bu konuda bilgisayar bilgim yeterli olsa hiç zaman kaybetmeden bu işe soyunurdum:) Fakat blog arkadaşlarından bu konuda fikir ve destek alınabilir. Ben kullanım ve üyelik sözleşmesi üzerinde katkıda bulunabilirim mesela. Avukat olan bildik blogger arkadaşlarından işin yasal tarafı konusunda destek alabiliriz. Diğer blogger arkadaşlar sistemi geliştirmek konusunda fikirlerini söyleyebilirler.
      Quora'da her konu tartışılabiliyor. Konular değişik başlıklar altında toplanmış, siyaset, bilim, sosyal yaşam, din, kültür, spor, turizm... aklınıza ne gelirse. İsteyen ilgilendiği grubu takip listesine alabiliyor ve sayfasında aynı konu başlığında soru ve cevapları görüyor. Elbette ilk aşamada bu kadar ileri bir düzeyde olamayız. Anlatmak istediğim doğal olarak blogger sınırlarını aşıyor. Beni bu konuda bir şeyler yapma isteğini uyandıran iki şey var. Bunlardan ilki Ağaç Ev Sohbetleri fikrini benimsemem, ikincisi ise yurdumuzda buna benzer bir platformun olmaması. Madem fikrin ortaya çıkması ve 75 haftadır devam etmesi blogger arkadaşlarımıza ait bu konuyu daha geniş kitlelere yaymak iyi bir fikir olabilir diye düşündüm. Yirmi, otuz ya da daha fazla blogger birleşip gerektiğinde yönetici olarak maddi destek de sağlayabiliriz. Bakarsınız bu site tutmuş, alacağı reklamlarla gelir elde etmeyi bile başarabilir. Eğer kafanıza yatarsa bu fikri bloggerlar arasında yayıp geliştirebiliriz. Teşekkürler:)

      Sil
    5. evet quora gerçekten güzelmiş kategorilere ayrılan konu başlıkları bir düzen yaratmış olur, yanlış kategoride açılan başlıkları doğru yere taşıyan denetleyen yöneticiler olabilir mesela. konu başlığı açan yorum yapan üyeler belli kazanımlar edinerek yönetici yardımcısı seviyesine yükselebilir bunlar güzel fikirler bana forumları hatırlatıyor birazcık ama daha kapsamlı daha farklı anladığım kadarıyla. bu konuda teknik bilgisi olan kimseyi tanımıyorum ne yapılması gerektiğini de bilmiyorum açıkçası teknik bilgim ancak bilgisayara format atacak kadar mevcut :) bu fikirleri bir yazıda toplasan aslında diğer blogger arkadaşlar da görür böylece katkısı olabilecek fikri geliştirebilecek birileri varsa çıkar ortaya içerik konusunda fikir konusunda ben de destek olurum gerektiği yerde ama işte teknik bir şey bilmiyorum :)

      Sil
    6. Teşekkür ederim. Aklımdan geçeni okumuşsun. Evet, Ağaç Ev Sohbetleri logosunu kullanarak bir yazı ya da yazı dizisi yazabilirim. Eğer gerçekleşirse, isim hakkı istemezsin umarım:)))

      Sil
    7. ağaç ev sohbetlerini diyorsan onu ben tasarlamadım ki iki arkadaş tasarlamıştı ama onları uzun süredir görmedim meşguller sanırım :D ama bir şey olacağını sanmıyorum yaz tabi bilgisi olan katısı olabilecek kişiler de okur fikrini söyler yorumda :)

      Sil
    8. Öyle mi? Onlardan biri de sensin sanıyordum. Olabilir, herkes katkı sunabilir tabii. Ben de bir sorun çıkacağını sanmıyorum, sağ ol:)

      Sil
    9. ben sadece katılımcıyım :) arkadaşlar meşgul olunca aylardır , sanırım bir yıldır tam bilemiyorum, deep yönetiyor ağaç evleri ben de elimden geldiğince destek olmaya ve katılmaya çalışıyorum sadece :) sen yazıyı yazdığında da duyurusunu filan yaparız kendi bloglarımızda mesela fikri olanlar görsün okusun diye farklı çevrelerden :)

      Sil
    10. Taha Akkurt ve Edischar'dı ilk fikir babaları, hatırladım şimdi:) Evet arkadaşlar öğrenci yanılmıyorsam ve meşguller. Sizin desteğinizi biliyorum, deep olmasaydı zaten bu noktaya gelemezdik. Ben de hiçbir hafta kaçırmadan katıldım. Deep'le de konuşuruz bakalım ne diyecek. Onun destek vereceğini ama pek katılmak istemeyeceğini düşünüyorum. Yine de 2500'ün üzerinde takipçisi var, elbette faydası olur. Bakalım, acelemiz yok:) Teşekkürler.

      Sil
    11. evet onlardı uzun zamandır aktif değiller öğrenciler sanırım evet :) evet sanırım her hafta atlamadan yazan birkaç kişiden biri sensin ben her hafta yetişemedim :) o da çevresine duyurur ama o da benim gibi yazılım pek bilmiyor yine de çevresi çok geniş olduğu için yazılım bilen birilerinin ilgisini çekebilir bu şekilde :) bakalım ilgi görürse güzel proje :) sevgiler çok ben de teşekkür ederim güzel bir fikir :)

      Sil
    12. Yazılım konusunda hiçbir bilgim yok. En basitinden bu işin maliyeti nedir bilmiyorum. Mesela 100.000 TL gibi bir bütçe gerekiyorsa bu iş yatar tabii. Ama daha amatörce, yine blogger arkadaşlardan alacağımız teknik destekle belki bir şeyler yapılabilir. Teşekkürler:)

      Sil
    13. maliyet konusunu ben de bilmiyorum umarım o kadar uçuk bir şey değildir :D

      Sil
    14. Belki de ilk öğrenmemiz gereken şey bu:))

      Sil