5 Nisan 2021 Pazartesi

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 85

Sevgili DeepTone tarafından organize edilen Ağaç Ev Sohbetleri etkinliğimizin 85. Haftasına girmiş bulunuyoruz. Daha önceki haftaların sohbet konularını ve konuları öneren arkadaşlarımızın isim listesini burada bulabilirsiniz. Bu haftanın konusunu sevgili Kağıttan Dünyam belirledi. Konu benim için hayli zor. Çünkü olmayacak hayaller kurmakta zorlandığımı itiraf edeyim. Şu girizgâhı yaparken bile henüz hiçbir fikrimin olmadığını söyleyebilirim. Kağıttan Dünyam yazısında pek çok karakterden bahsetmiş, bütün ayrıntıları aklında tutmasını takdirle karşıladım. Bahsettiği filmler arasında Amelie, kurgu, karakter ve müziğiyle inanılmaz derecede beni etkileyen bir filmdi. Gelelim bu haftanın konusuna;

"Bir kitabın veya filmin içine dilediğiniz zaman girebileceğinizi düşünün. Kurguya yeni bir karakter olarak ekleneceksiniz. Hangi kurguya neden girmek ister ve girdiğiniz kurguda neler yapardınız?"  

Gerçekten şimdiye kadar aklımın ucundan geçmeyen bir düşünce bu, bir filmin ya da bir kitabın içine girmek... Kişilerle empati kurmayı bilirim ama kurgusal kişilerle bunun nasıl yapıldığına dair hiçbir fikrim yok. Hem ben kitap ya da filmin içine dilediğim zaman girmeye kalksam acaba diğer karakterler buna ne derler? Yok, onlara söz düşmeyecekse kurguyu kökünden değiştirirdim muhtemelen. Öyle figüran roller bana göre değil. Madem böyle bir şans yakaladım hakkını vermem lâzım değil mi?

Kurguyu değiştirmek gibi kötü bir niyetim var madem, o zaman kitap ya da film tamamen başka bir mecraya akıp aslını kaybetmez mi, kontrolü elime geçirmiş olmaz mıyım? O vakit aynı kitap ya da filmden bahsedilebilir mi? Hayır, sanmıyorum, böyle bir durumda kendi kurgumun karakteri olurum. Yok bu iş bana göre değil. Kitaplar, filmler olduğu yerde dursun. İyisi mi ben kendi kurgumun içinde kalayım.

Bakın durum böyle olunca ufkumun açıldığını hissettim şimdi. Madem kurguyu belirlemek konusunda yetki verdim kendime, önce ülkenin kurgusunu değiştirmekle başlayım işe. Kurguyu değiştirmek ülkenin kaderini değiştirmektir. Darbeci bir general olmak isterdim bu kurgunun içinde. Bana demokrasiden bahsetmeyin sakın, demokrasi halkın iradesi olmaktan çıkalı çok oldu. Hem 1982 yılında yapılan halk oylamasında darbecilere % 91,37 evet oyunu veren aynı halk değil miydi? Gerekirse ben de bir referandum yapar kendimi demokrat bir general yaparım. Neyse konumuz bu değil. 

Böyle bir rolü neden üstlenirim diye sorulmuş. İzah edeyim: İşler bildiğiniz gibi değil. Bütün bakanlıklar, yargıtay, danıştay ve yüksek mahkemeler, silahlı kuvvetler, emniyet teşkilatı tarikatların eline düşmüş. Amiral resmi kıyafetinin üzerine cübbeyi, kafasına sarığı geçirmiş, şeyhe tekmil veriyor. Uluslararası sözleşmeler tek kalemde feshediliyor, özgürlük diye bir şey kalmamış, yolsuzluklar almış başını gitmiş, yasama organı millet meclisi, sadece binadan ibaret, eğitim, adalet, eşitlik hak getire. Ülkenin yönetimi tamamen süper güçlerin kontrolüne geçmiş, dış politikada hata üstüne hata yapılıyor, bölgemizde sorunumuzun olmadığı devlet kalmamış, ekonomi çökmüş, insanlar çöpten karnını doyurmaya çalışıyor. Bir de üstüne pandemi gelmiş, bir yandan dalga geçer gibi lebaleb toplantılar yapılırken esnaf sıfırı tüketmiş durumda. Rusya, Ukrayna sınırına ha bire askeri yığınak yaparken ABD Karadeniz'e komşu ülkelerde ve Balkanlarda yeni üsler kurup tatbikatlar düzenliyor. Yakında savaş kaçınılmaz, bizim de bu pisliğe bulaştırılmamız an meselesi. Yoksa siz seçimle yönetimin değişebileceğini mi zannediyorsunuz? Bırakmazlar, iç savaş çıkar. ABD'de Trump'ın adamları seçimi kaybettiğini anlayınca nasıl meclisi bastılarsa, bizde imamlar sela okuyarak halkı sokağa dökerler. Diyanet, cihat fetvası verir, eli satırlı güruh çıkar meydanlara, kan gövdeyi götürür. Süper güçlerin istediği de bu değil mi? Büyük  Ortadoğu Projesi final sahnesini görmek istemiyorum.

Bu ahval ve şerait içinde ne mi yapardım? Darbeyle ülkenin yönetimini elime geçirir, bütün tarikatçı kadroları temizlerdim. Vatanını, milletini seven kadrolarla cumhuriyetin yüzüncü yılına kurtuluş savaşı ruhuyla girerdim. Garip mi geldi bu kurgum size? Demokrasiyle yönetildiğimizi mi sanıyorsunuz siz hâlâ? 

Önemli Not: Muhterem Başkanım, arkadaşların oyununa geldim. Valla benim kötü bir niyetim yoktu, şaka yaptım yani, espri olsun diye. Nereden bileyim ciddiye alacağınızı.  Yüce Rabbime and olsun ki, darbeyle falan işim olmaz benim. Silah değil yanımda çakı bile taşımam. Darbeye, darbeciler karşıyım. Allah sizi başımızdan eksik etmesin. Milletin iradesinin üzerinde hiçbir güç tanımıyorum. O bildiri yayınlayan darbeci amiraller var ya, onlara haddini bildirin, rütbelerini sökün, maaşlarını kesin, hücre hapsine atın, hatta aç susuz bırakın. 

79150

15 yorum:

  1. :-)) Bu haftanın konusunda merakla beklediğim yazıların başında sizinki vardı :-)) Beklentim çok yüksekti ve tamamını karşılayan harika bir yazıydı :-)

    ÖNEMLİ NOT:Sayın başkanım tamamen yazarın oyununa geldim, benim bırakın darbeyle, hiçbir şeyle işim olmaz :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ha, haa:))) Yani bu soruyla başka türlü nasıl başa çıkardım:) Çok teşekkürler:) Eee, tabii, Silivri'nin taşları soğuktur daha:))

      Sil
  2. Senin hayallerine el açıp "aminnnn" dediysem demek yüksek sesle...
    O kadar çok güzeldi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olmayacak duaya amin demek ne kadar caizdir bilemem:)

      Sil
    2. Gördüğüm kadarıyla kimse çarpılmıyor :-)

      Sil
    3. Çarpılsalar dünya daha yaşanılır olurdu:)

      Sil
  3. Şükrettim okurken; "İyi ki kurgu da olsa böyle bir ülkede yaşamıyoruz," diyerek. İçimden, o ülke insanları endişe etsinler ama; biraz uzun sürse de bu ülke neleri aşmadı ki diye de bir düşünsünler. Bazı farkında insanlarsa; bu kurgu ülkenin bazı ayılmamış insnlarını, hatta yakın çevrelerindeki bazı uyuyanları usulca, sabırla, küçümsemeden, dostça uyandırma gayreti içinde olsunlar, derim, naçizane fikrim olarak; onları anlayarak ve şefkatle! Bildiğim kadarıyla aslında çok kalabalık değiller ama ucube bir seçim barajı ve mühürsüz oyların geçerli sayıldığı bir katakülli yüzünden öyle görünüyorlar, sanırım. Biraz da önlerine gelen rakamlar telaşlandırıyor olabilir, belki mahkum oldukları ansızın pılını pırtısını toplayıp çekilebilir diye, düşünerek, sinekten yağ çıkarmaya çalışıyorlardır. Sanırım şu son cümlem daha yüksek bir ihtimal. Çünkü gerçekler acıtır, bildiğim kadarıyla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şükretmemek elde mi? Bizim ülkemizin temeli sağlam ama depremin şiddeti de büyük bu sefer. Birkaç sene önce merkez üssü ABD olan sığ derinlikli deprem hatırı sayılır can almıştı. Ardçılar hala devam ediyor. Belki o deprem bir öncü de olabilir. Ülkenin güvenirliliğini sağlamak için yapıların güçlendirilmesi gerek. Ne yazık ki bazıları bana bir şey olmaz deyip umursamazlık içindeler. Bence çürük binaların yıkılıp yerine çağdaş, modern binalar yapılmalı ki ülke ayakta kalabilsin. Allah ülkemize, milletimize zeval vermesin.

      Sil
  4. En farklı yazı bu olmuş ya :D Güzel kurgu olmuş. Keşke böyle kolayca değiştirebilsek bir şeyleri.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler:) Hayal kurmaktan bile korkar hale geldik. İnanın darbeye teşebbüs suçundan yargılanmamak için yazının altına not bırakmak zorunda kaldım:))

      Sil
  5. Ciddi ciddi bu konuda sizin ne yazacağınızı merak etmiştim. Çünkü bir kitaba ya da filme gireceğinizi düşünmedim hiç.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizlerin gözünde düşünce yapımla ilgili bir kanaat oluşturabildiğim için mutlu oldum:) Teşekkür ederim:)

      Sil
  6. Yanıltmadım sizleri o zaman:))

    YanıtlaSil
  7. hımmm, senin dünyevi hayallerin komikli olmuş :)

    YanıtlaSil