15 Haziran 2016 Çarşamba

PATATES 30 KR

14/06/2016 Salı, Tire

Bu sabah işi sıkı tuttum ve kahvaltıdan sonra taş evin ince işler kesin hesabına başladım. Metrajlar çıkarılıp miktarlar sözleşme birim fiyatlarıyla çarpıldıktan sonra işin bedeli ortaya çıktı. Verilen avansları düştükten sonra geriye neredeyse bir şey kalmamıştı. Bu işi sonlandırmam için yaylada birkaç ölçüye ihtiyacım var. 

Haftalar ne çabuk geçiyor... Her gün salı günüymüş gibi. Daha dün değil miydi eşimle birlikte pazara çıkıp reçellik kayısı aldığımız gün? Bu hafta karadut vardır pazarda. Ben Sezai Ustanın hesaplarına kendimi iyice kaptırmışken eşim sabırsızlanıyor... "Hadi ama bir an önce çıkacaksak çıkalım."

Çarşı pazar alışverişlerinde eşimin beyni benimkinden farklı çalışır. Belki de bu kadın erkek arasında olan bir fark. Evden çıktığımızda ben ne alacağımızı merak ederken (Bana göre pazardan alınacak fazla bir şey yoktu.) eşim pazarda ne göreceğini merak eder. Taze ve ucuz bir şey gördüğünde affetmez alır! Benim için önemli olan aradığımı bulmaktır.

Eşimin arkadaşı telefon edip Atilla Bey'in bize istifno aldığını söylediğinde henüz evden çıkmamıştık. Benim işimin bitmesi öğleden sonra ikiyi buldu. Arabayı tarihi camilerin bulunduğu pazarın üst taraflarında bir yere park ettik. Karadut yeni çıktığı için fiyatı yüksekti onun yerine bir kasa çilek aldık reçellik. Patates o kadar ucuzlamış ki üreticiye içim yandı. Bende şeker olduğu iddia ediliyor ya, patates yasak o bakımdan. Ama o canım patatesler dillenmiş "Al beni, Al beni" diyorlar. Üç kilosu bir lira hem de. Eşim halimi görüp "Al madem biraz, çok canın çektiyse" der demez "Ver oradan üç kilo" diyorum satıcıya. Eşim kıyameti koparıyor "Üç kilo patates mi yiyeceksin? Sen kendini hiç mi düşünmüyorsun?" Aslında üç kilo almak değildi niyetim. Bir kilo patates için köylüye otuz kuruş vermeye utandım. Nakliye fiyatını kurtarıyor mu acaba?

Alışverişimizi tamamladıktan sonra ahbaplık ettiğimiz pazarcı Ahmet'i gördük Ziraat Bankasının köşesinde kurduğu tezgahında. Kendisi ve ailesi çok sıcak ve düzgün insanlar. Oradan dönüp Atilla beyin dükkanından istifnomuzu aldıktan sonra arabamızın yanına döndük. Yol üzerinde duşa kabin işini yapacak Faruk Beyle görüştük. İzmir'den duş teknesi ne zaman gelecek  haberini bekliyormuş. Bu bana yıllar önce Karakaya Barajındaki günlerimi hatırlattı. O zamanlar günlük gazeteler Diyarbakır'dan Çüngüş'e iki üç günde bir gelirdi. Şimdi İzmir'den duş teknesi kaç günde gelir onu bekliyoruz...

Gece başlayan yağmur sabah sağanak haline dönmüştü ama akşama doğru kimse burada yağmur yağdığına inanmaz. Yağmuru hiç bu kadar özlememiş hiç bu kadar sevmemiştim.

Yarın temizlikçi kadınlar gelecek ve taş evin hanım elinden ilk temizliği yapılacak. Benim araba servisten bu hafta sonu çıkacağından hala eşimin ufak arabasını kullanıyoruz. Arabanın arka koltuğunda rahat bir sandalye var. Bir sürü temizlik malzemesi, kovalar, fırçalar, kürekler, bezler arabaya nasıl sığacak? Hadi onları bagaja koyduk, arka koltukta sandalye varken iki kadını nereye oturtacağız yarın giderken? Ani bir kararla akşam yemeğinden sonra eşyaları yaylaya götürmek üzere arabaya yüklemeye başlıyoruz. Biraz rüzgar çıkıyor biz evden çıkarken... Yollar iyice sakinleşmiş, insanların oruç bozmak için evlerine çekildiği saatler. Bahçe kapısına vardığımızda artık iyice karanlık basıyor. Arabanın farları anahtar deliğini bulmamda yardımcı oluyor. İçeri girip ışıkları açıyorum.

Taş binanın önünde içi kırmızı, mis kokulu İtalyan eriği ve kayısı taneleri yerlere dökülmüş. Niyetimiz eşyaları bırakıp hemen dönmek iken düşündüğümüz gibi olmuyor. Mutfak ekipmanlarının üzerine yapıştırılan koruyucu film tabakalarını çıkarmaya başlıyoruz. Bir kaç saatimizi alıyor bu iş. Yorgun argın dönüyor yarın sabaha hazırlanıyoruz...   

2 yorum:

  1. Bence de 1 kg alınmaz patates :)
    Taş evi merak ettim.
    Bu arada tam da hayalini kurduğum gibi bir hayat. Bahçe, pazar, taş ev...
    Çok şanslısınız

    YanıtlaSil
  2. Alınmaz tabii:) Kaplan yaylasındaki Taş Evi daha çook yazacağım. İnşallah sizin daha güzeli olur. Sevgiler:)

    YanıtlaSil