11 Ocak 2017 Çarşamba

YAYLADAN KAR MANZARALARI

10/01/2017 Salı, Tire

Sabah randevusuna gecikmemek için saati kurmuştum. Telefonu odada şarja bıraktığımdan dolayı alarm sesini duymasam da on beş dakika sonra kendiliğimden uyandım. Panjurları aceleyle açarken havanın durumunu merak ediyordum aslında. Mutfak penceresinden dışarı baktım. Karşımızdaki yeşil alandaki atlar yoktu bugün. Su birikintileri ve yerlerin ıslaklığı gece yağmur yağdığının işareti... Biraz daha dikkatli bakınca yağmurun çiselemeye devam ettiğini fark ediyorum.


Hemen hazırlanıp evden çıktım. Şehrin merkezinde meşhur pazarın kurulduğu gün bugün. Park yeri bulmak neredeyse imkansız. Ticaret Odasının yakınlarında boş bir yer bulabilsem iyi olacak. Büyük Şehir Belediyesinin mahalli işlere bakan müdürlüğü Ticaret Odasının hemen yanında. Tam girebileceğim kadar bir yer görüyorum yolun kenarında. İleriden dönüp yanaşıyorum. Arabayı park edip tam kapıdan aşağı adım atarken biri geliyor yanıma. Kamyon yanaşacakmış arabayı koyduğum yere. Yurt İçi Kargo servisinin önüymüş park ettiğim yer. Tartışmaya mahal yok. Arabama binip yeni yer arıyorum.

Her hafta aynı dert. Pazar alışverişi yapacağız bir de. Herkes halinden memnun, bir bana mı batıyor bu durum? Epey gittikten sonra yüksek bir kaldırımın üzerine çıkıyorum. Normal bir araba bunu yapamaz. Büyük Şehir Belediyesine ait binaya girip müdürü soruyorum danışmaya. İleride bir grup adamı işaret ederek, "İşte orada." diyor görevli. Grup kendi aralarında bir şey tartışıyor. Yanlarına yaklaştığımı görünce susup bakışlar birden bana dönüyor. Aradığım kişinin adını söyler söylemez içlerinden en uzun boylu olanı bir adım öne atılıp "Evet, benim." diyor. Kendimi tanıtıyor, Belediye Başkan Yardımcısının dünkü telefonunu hatırlatıyorum. "Evet, hatırladım. Buyrun yukarı çıkalım." diyor. Odasına geçiyoruz. Genç bir arkadaş. Güven veriyor. Yolların durumundan bahsediyorum. Uzun sayılabilecek bir sohbet ortamı doğuyor. Saygıyla dinliyor beni. İlgileneceğini söylüyor. Not alıyor. Teşekkür ediyor ve yanından ayrılıyorum.

Saate bakıyorum. Daha buluşma saatine on beş dakika var. Yağmur şiddetini arttırmaya başlıyor. Aşkın ortalarda gözükmüyor. Kasabın önünde bir on beş dakika daha bekliyorum. Yağmur dinecek gibi durmuyor. Kasap yaylanın durumunu soruyor. "Çok kar var mı yukarıda?" Yine mi kar. İnşallah yağmamıştır diyorum içimden. Şehirdeki sağanaktan medet umuyorum. "Belki yukarıda da yağmur vardır. Henüz çıkmadım yukarı."  

Aşkın Şef karşıdan görünüyor nihayet. Birer çay içiyoruz karşı kahvede, bir ihtimal yağışın biraz olsun hafifleme umudunu taşıyarak. Yağmur hiç oralı olmuyor bekleyişimizden. Bardaktan boşanırcasına yağıyor. Caddeler, sokaklar dere olmuş akıyor. Birer çay daha içtikten sonra çaresiz çıkıyoruz dışarı. Pazarcıların kurduğu branda ve naylon tentelerin altına gizlenerek ilerlemeye çalışıyoruz. İki kişi olunca daha çabuk bitiyor işimiz. Köşedeki Aygaz bayiine koyuyoruz eşyaları. Gidip arabayı getiriyorum.

Yayla yoluna çıkıyoruz. Kaplan Köyüne yaklaşırken beyaz örtü başlıyor. Henüz köye varmadan yollar kar tutmuş. Köyü ilk kez bu kadar yoğun kar altında görüyorum. Kızım arıyor telefonla. İzmir'de lapa lapa kar yağıyormuş. İnanılacak şey değil. Köyü geçtikten sonra bir kilometre kadar daha yolumuz var. Şu son yağmurlardan sonra delik deşik olan yol işte. Sapaktan yokuş yukarı çıkacakken bir an tereddüt ediyorum. Sadece bir araba geçmiş sanki yoldan. En az yirmi santim kar var yolda. Şansımı denemek istiyorum. Bu sefer vitesi manuele alıyor, üzerinde "winter" yazan düğmeye bastıktan sonra ikinci vitesle hareket ediyorum. Aracın göstergelerinde "winter" ışığı yanıyor. Bu düğmenin ne işe yaradığını tam bilmesem de zararı olmadığından emin gibiyim.   

Çukurlar karın altında kaybolmuş. Hava sıcaklığı sıfırın üzerinde olduğu için henüz kar yumuşak. Bu yol temizlenmezse gece ne olur, düşünmek dahi istemiyorum. Dün konuştuğum belediye yetkilisini arıyorum yine. Yolun durumu hakkında bilgi veriyor ve ilgilenmesini rica ediyorum. Yarın restoranımız yeniden faaliyette olacak. Hiçbir şey onu bu kararımızsan alıkoyamaz artık. Eski patronlarımdan birinin lafı geliyor aklıma. "Kar değil başınıza taş yağsa o iş devam edecek."

Yaylada bahçe kapısına kadar sorunsuz geliyoruz. Kapının önü karla kaplı. İçeri girmeyi gözüm yemiyor. Kapıyı açıp pazardan aldıklarımızı içeri taşıyoruz. Her taraf bembeyaz. Güzel bir görüntü ama beni esas düşündüren Taş Ev'e giden yolun kardan temizlenmesi. Gece don yaparsa işimiz daha da zorlaşacak.

Zeytin'e ve tavuklara yiyecek veriyor Aşkın Şef. Malzemeleri yerleştirdikten sonra kapıları kilitleyip ayrılıyoruz. Tek dileğimiz aşağıda yağan yağmurun gece yaylada da yağması ve yollarda biriken karı süpürmesi.

Eşimin MR çekimi var bugün. Tam zamanında arıyor. Pazardan aldığım balığı eve bırakıyorum. Sonra onu evden alıp birlikte hastaneye gidiyoruz. Yağmur durmaksızın devam ediyor. Akşama yine ziyafet var. İnsanın sevdiği yemeği hazırlayıp keyifle yemesi ne güzel. Balık işleri bende ama eşim boş durmuyor. Yeni mezeler, tatlılar deniyor. Ayva tatlısı süper olmuş. Bu işi biliyor bilmesine ama kendini yormaması lazım.  Doktor "Ayakta fazla kalmayın, dinlenmeniz lazım." dedi ya, o tam tersini yapıyor. Off, ne dik kafalı karım var. 

11 yorum:

  1. Eşinize geçmiş olsun, önemli bir şey değildir umarım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. İnşallah önemli bir şey yoktur. Sonuç raporu pazartesi günü çıkacakmış.

      Sil
  2. Marifetli kadınlar dinlemeyi bilmez. Ha bire yorarlar kendilerini.
    Geçmiş olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dinlenmeyi demek istemiştim.

      Sil
    2. Evet, haklısınız. Laf dinlemiyorlar bir de:))
      Teşekkür ederim.

      Sil
  3. oooooo camel trophy de yapıyosunuz yaniiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne demezsin. Bugün yine çok heyecanlıydı:))

      Sil
  4. Karın yağmaıs çocukları çok sevindiriyor. Tabi karda kışta sokakta kalanlara da üzülmemek elde değil. Dağdan kurtların şehre indiğini düşünün yiyecek bulmak için. Kuşlar, hayvanlar için de zor bir iklim kara kış. Zeytinin bile konforu sarsılabiliyor.
    ......
    Umarım yağmurla birlikte karlar zamanında erir de buz tutmazlar. buz tuttu mu kaymayı kimse durduramaz. allah korusun bir taraflarını kıran kırana istanbul'da. Ben dışarıya çıkmıyorum. Bir kez merdivenden kaydım ve ayaklarım havalandı. Şükür bir yerimde bir şey yok. sadece "Anam anam!" diye bağırarak, sonra da gülümseyerek düştüğüm yerden kalktım. :)
    ......
    Bu arada sağlığınıza dikkat edin. Kendinizi tanıyın. İşleri de mecraına oturtun. Genisi gel keyfim gel olsun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız. Size de geçmiş olsun:)
      Bu kış oldukça sert geçiyor. Yapacak bir şey yok ama:)

      Sil
  5. Taş Ev civarı olduğunu sayenizde bilmesek, oraların İzmir olduğuna inanamayacağım. Yayla filan; ama Uludağ değil sonuçta :)))

    Eşinize geçmiş olsun. Dik kafalı mı dediniz? Çok sevdim şimdiden eşinizi. Çok selamlarımı söyleyin lütfen :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnanın ben de görmesem inanmazdım:) Bu gidişle kayak yapmaya başlayacağız gibi:))
      Teşekkür ederim. Evet, dur biraz dinlen, bak ayağından, belinden rahatsızsın diyorum ama tut tutabilirsen:) Söyledim bile:) Onun da size selamı var.

      Sil