Taha Akkurt ve Edischar 'ın başlattığı ve daha sonra İrem Can ve Deep moderatörlüğünde yürütülen Ağaç Ev Sohbetleri dokuz ayını doldurdu. Bundan sonra sevgili Zeynep/Kayıp Fısıltı tarafından koordine edilecek sohbetlerimiz umarım uzun yıllar devam eder ve amacına ulaşır. Oldukça faydalı bir etkinlik olarak gördüğüm bu platform pek çok amaca hizmet ediyor: Fikirsel açıdan birbirimizi daha iyi tanımak, farklı düşüncelere saygı göstermek, bilmediğimiz yeni şeyler öğrenmek, yeni insanlarla birlikte, kendimizi daha iyi tanımak ve özgürce içimizi dökmek bunlardan sadece bazıları. Ağaç Ev Sohbetlerinin 40. Bölümünde konuyu öneren Benim Düşüncelerim. Arkadaşımızın seçtiği konu oldukça güncel:
İlk kez bir bayramı ülkece evde ve yalnız kutluyoruz. Bu durum size ne hissettirdi? Eski bayramlarınız nasıldı? En güzel bayramınız nedir? Bizimle paylaşmak ister misiniz?
Biliyorum, kimse benden klasik bir cevap beklemiyor artık. Beni tanıyanları yanıltmayacağım yine. Evde yalnız kutladığım bu ilk bayramın bende hissettirdiği çok fazla bir şey yok. Çocukluğumuzda bayramlar şöyleydi, böyleydi diye uzun uzun anlatacak değilim. Ancak, gençlik yıllarımdan beri dini bayramların, araya hafta sonlarının girmesiyle birlikte on güne kadar uzayıp güzel bir tatil fırsatına dönüştürüldüğünü bilirim. Büyükler de artık bu durumu kabullenmişler, yıl boyunca çalışan çocuklarının bayramı tatile çevirmelerine, yoğun iş ortamında soluklanıp dinlenecek olmalarına buruk bir şekilde hak verir olmuşlardı. Bu sene Koronavirüs nedeniyle pek çok kimse yazlıklarına, tatil beldelerine gidemeyip evlerine hapsoldu, tek fark bu. Yani bayramla falan pek ilgisi yok, vallahi de yok, billahi de. Yine kutlamaların çoğu, telefon üzerinden yapıldı. Büyük ziyaretleri, görüntülü konuşmalarla anlam kazandı. Olsun varsın, yeter ki sağlıkları yerinde olsun dedik, dediler...
Bayram faslında en sevmediğim konu, telefon rehberinde kayıtlı bütün kişilere gönderilen alıntı tebrik mesajları... Gönderen kişinin mesajı kime gönderdiğinden bile haberi olmaz çoğu durumda. Bir düğmeye basar, rehberinde kayıtlı herkese kanatlanıp uçar gider mesaj.
"Tatlı rüzgarların yaladığı kavak ağaçlarının altına saçılan bonbon taneleri sizin olsun, Ramazan Bayramınız mübarek olsun!"
Fakat bu bayramda önemli bir fark oldu virüs sayesinde! Gençler, akıllı telefonların sayesinde aynı anda aile fertlerinin ekranda toplandığı görüntülü aramalarla şenlendirdi evleri. Bak bu gerçekten hoşuma gitti.
Her şey anlamını yitirdi dini bayramlar gibi. Özellikle şehir yaşamında bayramlaşmalar neredeyse ortadan kalktı. Bakmayın şimdi virüsü bahane edenlere, virüs yüzünden ziyaret edemedik büyüklerimizi diyenlere. Eğer virüs olmasaydı, kim bilir hangi tatil beldesinden (o da adetten olması sebebiyle) telefon açılıp büyüklerin elleri öpülecekti. Her zaman yapılması, hatırlanması gereken şeyleri bir güne sığdırmak oldum olası içime sinmez oldum olası. Sadece 10 Kasım'da Atatürk'ü anmak, sadece Cumhuriyet Bayramında bağımsızlığımızı hatırlamak, Anneler Gününde annemizi, Sevgililer Gününde sevgilimizi, eşimizi hatırlamak... Dini bayramlar da aynı. Sen dinin yarım yamalak şekli gereklerini yerine getir, ama asli ruhunu içine sindirme. Orucunu tutma, namazını kılma, sonra kalk bayramını kutla! Ya da orucunu tut, namazını tut, yoksulu ez, yalan söyle, iftira at, bekle torunlar gelsin öpsün elini bayram deyü! Tamam özel günlere tamamen karşı değilim ama abartmamalı insan.
Yani Atatürk'e olan sevgimizi onun koyduğu hedeflere uygun davranarak göstermeliyiz. Elimize bayraklarımızı alıp milli bayramlarımızı kutlamanın yanı sıra ülkemizi hem siyasi hem de ekonomik bakımdan köleleştiren politikaları güden siyasi partileri devletimizin başına getirmeyerek varlığımızı sürdürmeliyiz. Yani annemize ya da sevgilimize, eşimize olan sevgimizi bir güne, bir güle ya da bir hediye paketine sığdırmamalıyız. İnançlı kişiler bağlı bulundukları dinin çağdaş ve vicdani ahlak kurallarını içselleştirmeli ve insanlığa icraatlarıyla örnek olmak zorundadır. Hangi inanca sahip olurlarsa olsunlar bu kişilerin önünde saygıyla eğilirim. Bana göre dini bayramlar belirttiğim sınırlar dahilinde yaşamayı kendilerine vazife telakki etmiş Müslümanlar içindir. Bu manada "Müslümanım" diyen herkesin bayramını kutlarım.
Eski bayramların herkesin anlattığı üzere kültürel değeri, el öpmek, harçlık ya da mendil almak gibi bazı ritüelleri vardır. Panayırlar kurulur, salıncaklara binerdik falan. Bunların çoğu dediğim üzere dini değerlerimizin yozlaştırılması sebebiyle tarih oldu. Şimdi artık "Ramazan Bayramında Bodrum'dayız" var-dı. "Dı" kısmı virüse takıldı. Önümüzdeki bayramlarda muhtemelen eski haline dönecektir.
En güzel Ramazan Bayramımı düşünüyorum. Aklıma bir şeyler geliyor ama oldukça flu. Güzelliği bana bayram olması sebebiyle değil sanırım. Söylemek istediğim sadece, dedemi çok severdim.
Sohbetimize katılmak isteyen herkes; bu kapı herkese açık, ister veli ol, ister meczup, söyleyecek varsa lafın, bekleriz efendim.
Vallahi ben de itiraf edeyim hayatımın en güzel bayramını geçiriyorum çünkü hiçbir zorunluluk yok. Tamamen içimden gelerek sevdiklerimi ve gerçekten özlediklerimi aradım, videolu sohbetler yaptık, kimse kimseye defalarca "ee daha daha nasılsınız evladım" demedi, resmen uzakta olup da bu kadar yakında olduğumuz bir bayram geçirmemiştim ben. Çünkü bayramlarda bizim evde hep bir hüzün olur, annemler kendi çocukluklarını yitirdikleri büyüklerini anar ve gözleri dolar, bizlere de yansır, bir zorunluluk olur, bayram olmasa hiç aklımıza gelmeyecek bazı misafirlerin gelmesi, şeker ve kahve seremonileri.. Bu sene bunların hiçbiri olmadı, itiraf edeyim, uzaktan ve sadece sevdiğim insanlarla kalben yakın geçirmek çok iyi geldi bana.
YanıtlaSilZorunlu sosyalleşmeleri kaldıramıyorum demek ki...
İyi bayramlar dilerim.
Ağaç altına düşen bonbonlu mesajlara çok gülüyorum, gerçekten efsaneler!
Daha ne olsun. İnsanın, bahanesi olmadan sevmesi, eğlenmesi daha güzel değil mi? Bayram olduğu için büyükleri ziyaret etmek ya da birbirini aramak güzel olabilir. Bence sırf bayram olduğu için değil, rastgele bir günde yapıyorsan bunu çok daha değerli. Bayramda bekleniyorsun, araman gerektiğini biliyorsun. Oysa hiç aklında yokken sevdiğin birinin kapını çalması ya da durup dururken aklına düşüp birinin kapısını çalman çok daha güzel. Bence...
SilBen de gönlünüzce bir bayram geçirmenizi dilerim:)
tarih din sosyal bilgiler dersi gibi olmuş :) bu yazının en güzel yeri, dedeni sevmendi bencesi :)
YanıtlaSilEvet, konu böyle ne yapabilirim. Gelecek konu bakalım ne olacak? Belki o zaman belki fen bilimlerine geçebilirim:)))) Bayram deyince aklıma dedemden başka bir şey gelmiyor ki.
SilYine çok güzel bir anlatım olmuş. Kesinlikle katılıyorum. Hele "dinini yarım yamalak yap, ama aslı ruhuna sindirme" deyince aklıma komşumuz geldi. Oruç tutuyorlar. Biliyorlar, duvarlarda ince. Ama gecenin üçünde bir paldır küldür, bağıra bağıra konuşuyorlar ki sorma. Şimdi başkasının hakkına girdin de ne oldu? Orucunu tuttun ama miletti rahatsız ettin... Sonra da çıktım kavga ettim zaten, artık yapmıyorlar:D
YanıtlaSilİnsanda egoizm denilen özellik olduğu müddetçe onu hiçbir şey iflah etmez sanırım. Bu yüzden tasavvuf düşüncesini kendime biraz daha yakın bulurum. Hani hem sen, hem de gördüğün her şey tanrının birer parçası, ruhudur; eğer onlara zarar verirsen herhangi bir uzvuna zarar vermiş olursun denir ya. Keşke biraz olsun buna yürekten inanabilsek.
SilSahte akraba ziyaretlerinden kurtulduğum için mutlu oldum.Görüşemiyoruz filan,aynı laflar..
YanıtlaSilHerkes yapıyor diye yapılanlar bazen sıkıcı olabilir. İnsanın istediği ve sevdiği şeyleri yaptığı zaman bir değeri vardır. Ne kadar sahte değil mi?
SilDün sabah erkenden kalkıp spor yaptım, duş aldım, giyinip süslendim. Eşim ve kızım da hazırlandılar aynı şevkle. Beraber kahvaltı yapıp bayramlaştık. Sonra da tüm ailemizi ve arkadaşlarımızı görüntülü aradık sırayla. Birbirimizi ne kadar çok özlediğimizi konuştuk, hasret giderdik, şakalaştık, o kadar çok içtenlikle gülümsedik ki... Cidden çok, çok güzel bir gündü hepimiz için :)
YanıtlaSilOhh harika işte! Bundan güzel bayram var m'ola ki? Kendimizin ve sevdiklerimizim ruh ve beden sağlığı yerinde olduğu sürece bize her gün bayram. Çok sevindim:)
SilAlıntı bayram mesajlarına bende ayar oluyorum. Hiç samimi gelmiyor bana
YanıtlaSilÇok komik mesajlar var böyle:)
Silheey 1990 lı yıllarda ananemler halen kutulu işte o düğmeli tv lerden kullanıyoduuu yazlıktaa yaa. ananemin babası da ivit. bizim ailede büyükler 90 100 yaşlarındalar :) girit genleri :)
YanıtlaSilBiliyorsun ben de Giritliyim. Anneannem 100 yaşında vefat etti ve öldüğünde kafası benimkinden daha iyi çalışıyordu. Ama ne annesini ne babasını tanıdım. Onlar Girit'te mi kalmışlardı acaba? Deep ben TV Türkiye'ye gelmeden önceki zamanları hatırlıyorum, sen düğmeli tv'den bahsediyorsun:)
Silanladım tarih öncesi çağlar. o zamanlar tarih de yokmuştu :)
SilO zaman ateş de daha bulunmamıştı:)
Silağaç ev kırk yazımın yorumlarında sana bir mesaj vaaar :)
YanıtlaSilOK, bakayım, tşk:)
Silyine var mesaaaaj sanaaa :)
SilOr'rayt, tenks:))
SilNe güzel, farklı bir pencereden anlatmışsın konuyu. Söylediklerinin hepsine canı gönülden katılıyorum. Zorunlu olduğu için yapılan her şey anlamını yitiriyor bence de.
YanıtlaSilTeşekkür ederim, dayatmalara karşıyım her zaman. Dediğiniz gibi, her şey isteyerek yapılmalı:)
Sil