2 Temmuz 2020 Perşembe

BOHÇACI GELDİ HANIIIIIM!

"Bohçacı geldi hanııım, bohçacı. İnce dantel masa örtülerim var, kenarı oyalı tülbentlerim, rengârenk çarşaflarım, çeyizliklerim vaaar..."

Başında kenarları boncuk ve iğne oyasıyla bezenmiş, çingene pembesi yemenisi, kalçasının heybetini açığa vuran belden büzmeli şalvarıyla koyu esmer tenli kadınlar sırtlarına yüklendikleri kocaman beyaz bohçalarıyla her gün geçerdi kapıların önünden. Kızlarına çeyiz düzme telaşında olan anneler, nineler bu sesi duyar duymaz kapıya fırlarlar, satıcıyla sohbete başlarlardı.

"Yeni bir şeyler getirdin mi? Aç bakalım bohçanı, neler varmış bir görelim."

Süt gibi akça pakça, büyük bir bez çarşafa sarılmış eşyaların altında iki büklüm, kan ter içinde kalan bohçacılar, sırtlarındaki yükten bir an için kurtulmanın sevincini yaşayamadan duraksarlar,

"Hanııım, yerler kir içinde, müsaaden olursa içeri avluna geçelim, orada göstereyim sizlere cicilerimi"  derlerdi.

Alışveriş bittikten sonra, bazen ev sahipleri bohçacıya içecek soğuk bir şeyler ikram eder, yorgunluğunu üzerinden atmış görünen bohçacı, koyu renkli, çiçek desenli şalvarının cebinden çıkardığı içi kuru bakla dolu keseyi etrafını saran genç, ihtiyar kadınlara doğru sallarken şen bir kahkaha patlatır,

"Bakayım mı şimdi sizin falcıklarınıza" derdi.

Eskiden böyleydi sokak satıcıları. Hem alan memnun olurdu aldığından hem de satan sattığından. Şimdi öyle mi ya! Onları sokağın başında görsen, kapıları kapatır, sırtını dönersin.

***

İki genç kız yüzlerine sahte gülümseme maskesi takmış dükkâna girer. Dükkân sahibi müşteri sandığı kişileri güler yüzle karşılar, ilgilenir. Kızlar verecekleri rahatsızlığın etkisiyle telâşa kapılırlar birden. Daha kıdemlisi,

"Yok, yok lütfen rahatsız olmayın. Acaba hangi GSM operatörünü kullanıyorsunuz, öğrenebilir miyim?" diye bir soru yöneltir.

"Anket mi yapıyorsunuz?" diye karşı bir soruyla cevap verir dükkân sahibi. Gülümseyen yüzler birden ciddiyete bürünür.

"Hayır, biz Turkcell'den geliyoruz, size önereceğimiz, hoşunuza gidecek, ekonomik bir paketimiz var. Beş dakikanızı bize ayırabilirseniz size paketimiz hakkında bilgi vermek isteriz."

"Teşekkür ederim, ilgilenmiyorum."

"Ama bizi bir dinleseydiniz..."

Bu tür ısrarlardan bıkmış dükkân sahibi, üzerine basarak fakat bu kez teşekkür etmeden kesin kararını üstüne basa basa bir kez daha bildirir muhatabına,

"İlgilenmiyorum."

Gülümseyen yüzler, karşılıklı olarak buharlaşmıştır birden.

***

Bizim mahalle aşırı derecede hayvanseverdir. Bu kadar sokak hayvanını başka hiçbir yerde görmedim. Genellikle yaşını başını almış teyzeler kedilerle, köpeklerle sohbet eder.

"Ah benim güzel sarmanım, sana bu domuzlar hiç mi mama bırakmamışlar"

Domuz diye bahsettiği aslında insan değil diğer kedilerdir. Bu insanlar hayvanlara gösterdikleri anlayışı çoğu kez insanlara göstermezler. Caddeden karşıya geçerken üzerine doğru gelen araba durur, sürücü ona yol verir. Ne var ki, hızlı gelişi kedilerin annesini ürkütmüştür.

"Allah'ın cezası, ezecek misin beni, kör müsün?"

Teyze, karşı tarafa geçer, araba da yoluna devam eder ama teyzenin siniri geçmemiştir. Söylenmeye devam eder,

"İnsanlık kalmadı, hayvan herif, üstüme üstüme sürdü arabasını"

Hayvanseveri bol olur da satıcısı olmaz mı? Süper mini şortlu çıtı pıtı bir kız, elindeki beş altı plastik mama kabıyla yan dükkâna dalar.

"Beyefendi, hayırlı işler. Kediler için mama kabı almak istemez misiniz?"

"Hayır, teşekkür ederim"

"Yoksa hayvanları sevmiyor musunuz?"

Hoppala! Adam zıvanadan çıkar, sana ne benim hayvan sevgimden diye geçirir aklından. Sinirlenir ama belli etmez. Sen hayvan sevgisini kullanarak ticaret yapmaya kalkacaksın, bu yetmezmiş gibi terbiyesizce kalkıp böyle bir soru soracaksın. Düşünür, taşınır ve cevabı patlatır.

"Hayır, sevmiyorum." der. Satıcı kızla göz göze gelirler. Kızın dönüp gideceğini sanan dükkân sahibi büyük yanılgı içindedir oysa. Kız, şımarık bir üslûpla,

"Ben de insanları sevmiyorum" der. Lâfın altında kalmak taşın altında kalmaya benzemez ama adamcağızda söyleyecek söz tükenmiştir. Arkasından bağırır,

"Ben de seni sevmiyorum"

Yoldan geçen kız elele tutuştuğu sevgilisinin kulağına fısıldar,

"Biz de böyle olmayacağız dimi, aşkuum" der."

Dünya çok değişti, çook.







16 yorum:

  1. Mr. Kaplan bşr sevdiniz, bir dövdünüz :)) Bohçacıya kapısını açan evde genç kız olmak isterdim, falımda neler çıkardı kimbilir :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mahallenin halleri:))
      O zamanlar bohçacılar hırsız değillerdi, saraylara bile girerlermiş. Sonra herşey bozuldu, onlar arasında hırsızlığa bulaşanlar çok oldu. Mesleği lekelediler:))

      Fala düşkün olmayan hanım kişi henüz görmedim:) Falcılık çağımızın mesleği, müşterisi her zaman hazır:)

      Sil
  2. son öyküdeki iki kız da çok tatliş. "ben de insanları sevmiyorum" diyenle "biz de böyle olmayacağız dimi aşkum" diyen kız, ikisi de şirin ve günümüz insanı işte, yani onlar haklı, yaşamak onların yaptığı gibi bir şey, bu hoş tatlı yaşamı o ikisi gibi yaşamalı. gençler her zaman haklıdır ayrıca, küçüklerle büyükler arasındaki diyaloglarda her zaman yüzde yüz küçüklere hak veririm, küçüklerden yanayım :) büyükleri daima haksız buluyorum :)

    YanıtlaSil
  3. Eski günlere gittim yazınızı okurken.

    Artık haklı olamayacak kadar yaş almaya başladım ben de 😇🙃🤚

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok canım, hanımlar her zaman haklıdır, eşimden biliyorum:))

      Sil
  4. Bohçacılar da gitti artık, görünmüyorlar hiç..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bohçacılar evrim geçirdi, çoğu hırsız oldu. Şimdi kimse kapısını açıp içeri almıyor onları:)

      Sil
  5. Güçlü anlatım işte insana okudukça aynı metin içinde farklı duyguları verdirendir. Tebrik ederim, çok güzel yakalamışsınız. Önce şaşırdım (telefonla bıktıranlara bir de ayaklı olanların eklenmesine), sonra güldüm (insan sevmeyen hayvanseverlere sanki çoktan seçmeli ve aynı anda hepsini sevmek mümkün değilmiş gibi!), sonra sinirlendim (hayvanseverin hayvan kullanma sistemine), sonra da bir bıkkınlık hissettim. O nedenle, çok başarılı buldum gözlemi yazıya dökme yeteneğinizi :) Bir de alakasız soru: dava ne oldu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. A, teşekkür ederim:) Aslında her gün bir şeyler yaşıyoruz. Bazen trajikomik oluyor işte.
      Dava bugündü değil mi? Benden daha sıkı takip ediyorsunuz. Yarın Çöl Çiçeğini bir arayayım bakalım. Eğer duruşma istediği gibi gittiyse, telefonu açar. Yok canı sıkkınsa açacağını sanmıyorum. Son görüşmemizde, istediği olursa bu akşam birlikte kutlamaya gidecektik. İşin en zor tarafı da burada zaten. İstediğinin ne olduğunu ne o ne de biz biliyoruz:))
      Haber gelirse yazarım:)

      Sil
  6. Çocukken bohça bakmaya bayılırdım. Bohçacılar çocuk kaçırıyor dedikleri için de korkardım. Eski günleri hatırlattınız:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, sırtına vurdukları bohçanın büyüklüğünden mi nedir bilmem korkardık onlardan çocukken, bohçacıya vereceğim seni diye korkuturlardı bizi de:)

      Sil
  7. Taciz halini alan reklamlardan satıcılardan nefret eder hale geldik. Telefonumun çalıp mekanik bir ses duymamla cinler tepeme çıkıyor.

    Insanlar çeşit çeşit. İnsan insanları var, hayvan insanları var, bitki insanları var. Bence her birinin yaptıkları değerli ama diğerini küçümsemeleri çok sinir bozucu.

    En sevdiğim salata tabağımı annem vakti zamanında eskiciden almış. Eskiciler eski karşılığında porselen veriyorlarmış o zamanlar. Ne güzel.

    Tüket tüket, hislen, sev, acı.. Dışarıdan empoze edilmeye, başımıza kakılmaya çalışılan şeyler öyle çok ki...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aklıma geldi. Ben 5 6 yaşlarındayken anneannemin bahçesinde oynadığım sırada iki bohçacı sokaktan geçiyordu. Kadınlar bana bir şey mi sordu, kapıya mı geldiler hatırlamıyorum, asıl panik olduysam evin kapısına koşturup bizimkileri çağırdım korkuyla. Kadınlar anneme ne kızmışlardı, korkutuyorsunuz çocukları böyle oluyor sonra diye :D Gerçi annem beni korkutmazdı ama kim bilir kim korkuttuydu :D

      Sil
    2. Telefonda engellediğim o kadar çok numara var ki! Daha dün aradılar, Turkcell merkezden, Telekom'a geçmissiniz dedi, hal hatır sorma faslının akabinde. Evet, dedim, Turkcell'den geçtim. Bir sorun mu yaşadınız acaba diye sordu. Şimdi uzun uzadıya anlatmak istemiyorum dedim. O zaman Telekom'dan memnunsunuz dedi. Tek kelimeyle cevap verdim, "evet". İyi günler, dedi, iyi günler dedim kapattık. Bu en düzgünü ve benim müsait bir zamanıma denk gelmişti. En olmadık zamanlarda nelerle karşılaşıyoruz.

      Bu taciz olaylarına bir önlem almak kimsenin aklına gelmiyor.

      Sil
    3. Benim çocukluğumda da bir komşumuz vardı, Şaver Hanım. Yaşlıca, koyu esmer ten ve gerçekten korkunç bir suratı vardı. Çocuklar onu görünce korkar, annelerinin eteklerine saklanırdı. Kadıncağız çok bozulur, üzülürdü bu duruma. Her seferinde çocuklara çıkışır, niye kaçıyorsun, ben senin annenden daha güzelim derdi. Umarım bir sonraki hayatında dünya güzeli biri olmuştur:)

      Sil