30 Ekim 2022 Pazar

KARASEVDALILAR - JAVIER MARIAS

Kitabın Adı: KARASEVDALILAR

Yazar: Javier MARIAS

Sayfa Sayısı: 282

Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Çeviren: Saliha Nilüfer

Türü: Roman

Eserleri kırk dile çevrilen kitabın yazarı Javier Marias (1951-2021) Madrid'de doğdu. İspanyol bir filozof olan babası Julian Marias'ın Cumhuriyetçi olmasından dolayı Franco rejiminde hapse atıldı. Serbest bırakıldıktan sonra İspanyol üniversitelerinde ders vermesi yasaklandığı için ailecek ABD'ye göç etmek zorunda kaldılar. Javier Marias, bu yüzden, çocukluğunun bir kısmını bu ülkede geçirdi. Annesi yazar Dolores Franco Manera'ydı. İspanya'ya döndükten sonra her zaman kitaplarla dolu evleri, özel ders alan üniversite öğrencileriyle adeta akademik bir merkez haline gelmişti. Dillere karşı özel bir ilgisi olan yazar, yayımlanan pek çok makalesinin yanı sıra, çeviri işleri ve editörlük yaparak, öyküleri ve romanlarıyla adından söz ettirdi. Aralarında Orhan Pamuk'un da yer aldığı pek çok yazar, Javier Marias'ı Avrupa'nın yaşayan en iyi yazarı olarak gördüklerini ifade etmişlerdi. Ne yazık ki, 11 Eylül 2022'de Covid nedeniyle hayatını kaybetti. En ünlü eseri olan "Yarınki Yüzün" adlı romanını 1500'ü aşkın sayfa uzunluğunda üç kitapta toplamış. Olağanüstü bir dili olan yazar, eserlerinde okura edebi bir ziyafet sunuyor. 

Yazarın adını ilk kez bir blog yazısında görmüştüm. Yazıyı okur okumaz tam da aradığım yazar deyip yorumuma ilk fırsatta "Karasevdalılar" romanını okuyacağımı yazmıştım. Aklımda Elisabeth Vogler kalmış fakat blogunda o yazıyı bulamadım. Keşke hafızama güvenmeyip not alsaydım. Zira romanı okuduktan sonra beni böylesine hayran bırakan bir yazarı tanımama vesile olduğu için bana Javier Marias'ı tanıtan blog yazarına uzun uzun teşekkür etmek isterdim.

Javier en sevdiğim yazarlardan biri oldu. Bunun nedeni eserlerinde kullandığı sıra dışı üslûbu ve güçlü ifade tarzı. Yazar, eserlerinde, oluşturduğu kurgusal evrene yorumlarıyla kendisini dahil ederek kurgu ile gerçek arasındaki ayrımı belirsizleştirmek suretiyle çok katmanlı bir dünyanın hayalini kuruyor. Shakespeare ve Marcel Proust'tan etkilenen yazarın eserlerinde uzun uzadıya cümleler ve paragraflar var. Genellikle Proust'u anlamakta zorlananlar için Javier Marias kitaplarının daha kolay okunur bulunduğu söyleniyor. Şimdiye kadar Marcel Proust okumadım. Uzun yıllar önce Milan Kundera'nın "Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği" romanı başlayıp bitiremediğim tek kitap olmuştu. Karasevdalılar romanını okuyanların bir kısmı kitabı sevmediklerini, tamamlayamadıklarını ve bir şey anlamadıklarını söylüyorlar. Bense bayıldım, sanırım beklediğim zaman geldi, önce Javier Marias'ın bütün kitaplarını okuyup sonra Proust okumaya başlama ve Kundera'ya bir şans daha verme zamanımın geldiğini düşünüyorum.  

Karasevdalılar, deneme, felsefe kitabı değil, bir aşk romanı, bir cinayet, detektiflik romanı da değil fakat hepsinden birer parça bulmak mümkün içinde. En çok satan kitaplar arasında yer alan Karasevdalılar, (orijinal adı: Los Enamoramientos) etik ve ahlâki ikilemlerin ortasında yer almakta. Detektiflik kurgusuyla eleştirel beğeni toplarken bu kitabı için yazar, İspanya Kültür Bakanlığı tarafından kendisine verilen "Narrativa" ödülünü reddetmiş. İspanya basınında, sağ görüşlü muhafazakâr Halk Partisinin iktidara gelmesinden dolayı yazarın ödülü kabul etmediği ön plâna çıkarken, Javier Marias, babası Julian Marias gibi hayran olduğu diğer birçok yazarın kamu kurumlarından asla ödül almadıklarını belirterek kendisinin de bu prensibe uyduğunu dile getirmiş. Javier'in bir başka yönü ise yazdığı romanlarda baş kahramanların genellikle çevirmen ve edebiyatla ilgili olması.  

"Miguel Desverne ya da Deverne'i son görüşüm aynı zamanda karısı Luisa'nın da onu en son görüşüydü, düşününce bu hâlâ tuhaf ve belki de adaletsiz geliyor bana, haliyle o karısıydı, bense karşılıklı tek kelime olsun etmediği yabancı bir kadın." cümlesiyle başlayan romanda anlatıcı ve romanın başkahramanı Maria Dolz adında orta yaşlarda bir kadın. Yazar, erkek olmasına rağmen cesaret gösterip bir kadının ağzından anlatıyor öyküyü. Bu durum romanın başlarında adapte olmamı biraz zorlamış olsa da ilerleyen sayfalarda olayların akışına kendimi kaptırıp buna alışıyorum. Kitabın ana teması aşk ve ölüm üzerine fakat yazar her ikisini de bilinenin dışında farklı duygu ve düşüncelerle aktarıyor okuruna. Yeri geldiğinde monologlarla, bazen kahramanlardan birinin düşüncelerini detaylı bir şekilde yorumlayarak anlatıma farklı bir boyut kazanıyor. Bu yüzden romanın kurgusunda olaylardan ziyade düşünceler ön plânda.

Bir yayınevinde editör olarak görev yapan Maria, her sabah oturup kahvaltı ettiği işyerine yakın bir kafede, dışarıdan son derece mutlu görünen bir çifti, yani Miguel ve Luisa'yı izliyor. Öyle ki, eğer sabah onları göremezse işlerinin ters gideceğini düşünüyor. Bir zaman sonra çift kafeye uğramaz oluyor ve Maria, bunun nedenini bir gazete haberinden öğreniyor. Film yapımcısı Miguel Deverne, değnekçilik yapan evsiz bir adam tarafından bıçaklanarak öldürülmüştür. Bir süre sonra Luisa kafeye yalnız başına geldiğinde Maria, yanına giderek kendini tanıtır ve taziyelerini bildirir. Kısa zamanda kaynaşıp dost olan ikili, Luisa'nın evinde merhum Miguel'in en yakın arkadaşı Javier Diaz-Varela ile tanışır. Maria, ilk görüşte Javier'den hoşlanmıştır. Maria, eşini kaybetmenin üzüntüsünü yaşarken Maria ile Javier birlikte olmaya başlar. Ancak Javier'in, arkadaşının eşi Luisa'nın zor günlerinde vermiş olduğu desteğin gölgesinde aşırı bir yakınlık olduğunu fark eden Maria, kaderine razı bir şekilde ilişkisine devam eder. Üzüntüsü geçince Javier'in Luisa ile evleneceğini düşünen Maria, kendini bu sona göre hazırlar. Hatta bu süre içinde kendine yedek bir sevgili bulur.

Javier'in evinde kaldığı bir gün gelen telefon ve ardından kapıda telefon eden kişinin belirmesi olaya farklı bir boyut kazandırır. Maria'nın yatağında uyuduğunu zanneden Javier, Miguel'in ölümünde bir sır perdesi olduğunu fark eder ve bunda Javier'in de parmağı olduğunu düşünür. Bundan sonraki süreçte Javier, Luisa'ya baştan beri tutkun olduğunu ve arkadaşı Miguel'in hastalığı sebebiyle iki aylık ömrünün kaldığını, bu cinayeti bizzat arkadaşının istediğini, ölümün bazen bir kurtuluş olduğunu ve ölen kişinin sadece beden olarak değil ruhen de hayatı terk etmesi gerektiğini anlatır. Maria bir dedektif hassasiyetiyle olayın peşine düşer ve olayı tüm detayıyla öğrenir. Onun için iki yol vardır şimdi. Birincisi durumu hemen polise bildirmek ya da gidip Luisa'ya anlatmak. İkincisi ise sonuç getirmeyecek bu olayı içinde saklayıp yoluna devam etmek. Zira, eğer olanları arkadaşı Luisa öğrenirse bu yeni bir yıkıma yol açacaktır.

Javier Marias, Honore de Balzac'ın bir öyküsünde geçen Albay Chabert'i anlatıya dahil ederek metin aralarında ondan bahseder. Napolyon zamanında bir savaş sırasında kayıtlara öldü diye geçen Albay Chabert, yıllar sonra evine döndüğünde karısının yeniden evlendiğini ve bütün mallarının ve mülkünün ele geçirildiğini görür. Karısı, eski kocasının dönüşünü reddetmekte, ölü birinin yeniden canlanamayacağını iddia ederken yeni sorumlulukları olduğundan bahsetmektedir. İkinci bir örnek alıntıda yazar, Alexandre Dumas'nın Üç Silahşor romanına atıfta bulunarak, Athos'un d'Artagnan'a verdiği "Evet, bir cinayet, hepi topu bir cinayet." yanıtını kullanıyor.

Çeviriyi beğendim. Saliha Demir hakkında internette detaylı bilgi bulamadım fakat hanımefendinin vermiş olduğu bir röportajdan öğrendiğim kadarıyla, önce şiirle başlamış edebiyata, sonra çocuk kitapları ve erişkinler için bazı kitaplar yazmış. İngilizce ve İspanyolcadan çeviri kitapları var. Kendisini yürekten kutluyorum. Zor bir çeviri olarak gördüğüm Karasevdalılar romanı gerçekten de bana sanki kendi dilimizde yazılmış gibi geldi. Tavsiye eder miyim? Bu konuda bir şey söylemek zor, kişiye göre değişir. Fakat bana soracak olursanız, son zamanlarda okuduğum en güzel kitaplardan biriydi.   

28 yorum:

  1. tanıtımınız çok güzel kitabı okumak istiyor insan, çevirmenin de payı büyük yazarın söylediğinin geçmesinde, güzel bir eser gibi duruyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Göğsümü gere gere tavsiye edeceğim bir kitap ancak yazarın dünyaya bakış açısı ve üslûbunun farklı olması bakımından benim gibi düşünmeyenler vardır mutlaka:)

      Sil
  2. Onunla tanışma kitabım Duygusal Adam. Çok enteresan bir okuma olmuştu benim için, Kitaba ve kurguladığı öyküye bayılmıştım, ve aslında kısa olan romandaki halimi de yazımın bir bölümünde şöyle tariflemiştim:)

    "Onunla aramızdaki bu fırtınalı ilişki 15 günden fazla devam etti. 114 sayfalık bir kitap ve 15 gün! Elime aldığımda bizzati harflerin arasından geçip canlı bir an lezzetiyle betimlenmiş alanlarda, görünmez bir izleyici oluyor, konunun zenginliği içinde renkler açıyor, olağanüstü zevk alıyordum. Ve sürenin bu kadar uzamış olmasına dışarıdan bakıldığında mutsuz olduğum, ya da kırıcı olur diye kitabı eleştirmediğimin düşünüleceği gibi kaygılar taşımıyordum ve 15 günde eziyetli gözükecek bir okuma olduğu düşünülecek bu duruma ve ondan vazgeçememe bir açıklama da getiremiyordum."

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bütün kitaplarını merak ediyorum sevgili Buraneros. Gerçekten de insan hislerini tam ortaya koyamıyor. Yazarın en sevdiğim yanı geniş hayal gücü ve bunu son derece başarılı bir şekilde okura aktarması. Evet, cümleleri uzun ama her kelimesi anlaşılır. Bir duyguyu, düşünceyi ya da bir hayali bu denli başarılı kaleme döken az yazar vardır. Benim açımdan yazar, büyüleyici.
      Duygusal Adam kitabı en fazla merakımı çeken kitaplarından biri. Siz de kendinize has, güzel üslûbunuzla düşüncelerinizi gayet iyi anlatmışsınız. Son yıllarda tanıdığım yazarlar arasında ayrı bir yeri oldu benim için. Teşekkürler:)

      Sil
  3. Karar veremediğim bir yazardır. Gerçi bir kitabını (Acı Bir Başlangıç Bu) okudum sadece ve onu da sevdim denilebilir diye bitirdim ama yeniden başka bir kitabını okumak konusunda kararsızım. Burada anlattığınız kitapta dahil tüm eserlerine baktım ama henüz yeniden başlama şevki taşımıyorum. Eğer olursa bu kitap aklımda bulunsun veya madem yeniden girişiyorum Yarınki Yüzün serisini okuyayım diyorum, tabii şu an baskısı yok, yeniden basılırsa eğer:) Elinize sağlık keyifli okumalar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Acı Bir Başlangıç kitabını ve yazar hakkında yazdıklarınızı Javier'i tanıdıktan ve Karasevdalılar romanını bitirdikten sonra gördüm. Düşüncenizi biliyorum. Belirttiğiniz üzere sakin kafayla okunması gereken kitaplar bunlar. Uzun cümlelerde yer yer başa dönüp tekrar okuduğum oldu fakat ben bir tutarsızlık görmedim. Evet, biraz yorucu ama insan yazarın vermek istediğini anlayınca okuma keyifli bir hal alıyor. Biraz da tercih meselesi. Ben yazarın maksimum ölçüde kendini ifade edebildiği, anlatmak istediğini okuruna aktarabildiği eserlerden çok hoşlanıyorum. Bir de değişik açılardan olaya bakması yazarın, ilgimi çekiyor. Kitabı okuduktan sonra ben iyi bir yazar olamam, çünkü kafamdan geçenleri bu denli güzel aktaramam dediğim oldu. Bu yüzden yazara özel bir saygı duydum. En olmadık konuları, insanın aklına gelmeyen hayal dünyasını, etik kuralları masaya yatırarak her şeyi özgürce ve büyük bir cesaretle dile getirmesi, yazarın beni kendine çekmesinin sebeplerinden bazıları sanırım. Yazılanlara katılsanız da katılmasanız da, her duygu ve düşüncenin ortaya konulması ve üzerinde bir tartışma ortamı oluşturması, kısaca okuru düşünmeye zorlaması etkileyiciydi. Yarınki Yüzün serisi sanırım uzun bir okuma maratonu. Fakat benim de okumak istediğim bir kitap. Çok teşekkürler, size de iyi okumalar:)

      Sil
    2. Ben tutarsızlık gördüğüm veya yazdıklarına katılmadığım için sevmedim diye düşünmedim görüşlerinin çoğu bana çok etkileyici gelmişti sadece kitabı bitirdikten sonra aldığım keyif hissi eksik kaldı, belki benim okuduğum kitap öyle hissettirdi bilemiyorum.

      Sil
    3. Sizin tutarsızlık görmediğinizi ya da yazdıklarıma katılmadığınızı düşünmedim. Bu sadece kendi değerlendirmem. Belki konu itibarıyla farklı buldum. Sözgelimi Vadideki Zambak bende aynı etkiyi doğurmadı. Okuma açısından her ikisi de zorlayıcı fakat öyle sanıyorum ki siz Vadideki Zambak'ı tercih edersiniz, Karasevdalılar'la kıyaslayınca. Anladığım kadarıyla Javier de Balzac kitaplarını okumuş. Aslına bakarsanız işin psikolojik tarafı birbirine benziyor ele aldıkları konularda. Fakat Balzac, sanat adına sanki biraz daha süslemiş eserlerini ve aşka bakış açıları farklı. Javier'i ise daha gerçekçi buldum:)

      Sil
  4. Not : Yazar Eylül 2022'de hayatını kaybetti. Yukarıda bir tapaj hatası olmuş sanırım.

    YanıtlaSil
  5. Çok yazdım kusuruma bakmayın:) Saliha Nilüfer muhteşem bir çevirmendir, sadece o çevirdi diye kitap almışlığım var. Keşke benim okuduğum eseri de o çevirseydi farklı bir kanaatim olur muydu diye de düşünmedim değil:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok yazmanız beni daha çok mutlu eder:) Ben Saliha Nilüfer'i ilk kez tanıdım. Ekşi sözlükte hakkında olumsuz bir eleştiri okumama rağmen ben çeviri dilini çok sevdim. Kelimelere dilimize uyan güzel karşılıklar bulmuş, ayrıca uzun cümlelerde hiç tökezlememiş. Çeviri çok önemli, çeviri kitaplarda çevirmen en azından yazar kadar önemli. Özellikle okuması zor kitaplarda çeviri yapmak kitap yazmaktan daha fazla hüner ve çevirdiğin dile hakimiyet gerektiriyor. Teşekkür ederim:)

      Sil
  6. Duymadığım, okumadığım bir yazar. Tanıtımınızı okuyunca merak etmemek elde değil. Bakayım kütüphanede varsa kitabı hemen alayım ben de.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de yeni tanıdım. Ülkemizde yeterince tanınmamış sanırım. Okuyun derim, okuduktan sonraki düşüncelerinizi merak ediyorum. İyi okumalar, teşekkürler:)

      Sil
  7. Hoş buldum:)) Sizin eğer okuduysanız Mariassever olduğunuza, okumamışsanız olacağınıza hiç şüphem yoktu zaten:)) Yarınki Yüzün serisine ilk fırsatta başlayacağım fakat daha önce diğer kitaplarını da okuyabilirim. Bu tarzda yazan ama bilmediğim kaç tane yazar var daha acaba? Neyse geç buldum, ömrüm el verdiği ölçüde çabuk kaybedeceğimi hiç sanmıyorum:)

    YanıtlaSil
  8. İştahlandırıcı bir yazı, tanıtıma çok memnun oldum. Adını hemen not alıyorum. Önce hangi kitabıyla başlamak daha iyi olur acaba?
    Bu arada yukardaki anlatımda Luisa karakteri ile Maria karışmış. Ama anladım ben cümlenin anlatmak istediğini. :)
    Teşekkürler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Önce hangi kitabıyla başlanabilir konusunda bir şey diyemeyeceğim. Çünkü Karasevdalılar dışında başka kitabını okumadım yazarın. Javier Marias'ın bildiğim kadarıyla 16 roman yazmış. Konularına bakıp ilginizi çeken herhangi birinden başlayabilirsiniz bence.
      Luisa ve Maria'yı karıştırmış olabilirim, bakar düzeltirim, dikkatiniz için ayrıca teşekkür ederim:)

      Sil
  9. Çok uzun yazı bee bir üşendim🙈

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğrusunu söylemek gerekirse kısa kestiğimi düşünüyordum:))

      Sil
  10. Açıkçası şu andan itibaren kitabı temin etmeliyim. 👻

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazarı tanımanızı ve herhangi bir kitabıyla başlangıç yapmanızı öneririm. Muhtemelen seveceksiniz:) Teşekkürler...

      Sil
  11. Proust'a başlama gibi bir niyetim vardı ama ondan önce bu kitabı bir okusam mı acaba? Bahsettiğiniz blog "verbum non facta" olabilir mi acaba sanki o blogda gördüm yazarı gibi kalmış aklımda.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de öyle düşünüyorum. Genelde Proust daha zorlayıcı diyorlar. Verbum non facta takip ettiğim bir blog, o da aklıma geldi ama aradığım değil. Çünkü bu konuda tek yazısı "neden javier marías?" ve altında yorumum yok. Aradığım yazının altına yorum yazmış ve en kısa zamanda Karasevdalılar'ı okuyacağımı yazmıştım:)

      Sil
  12. Ah ben de bu kitabı okuyamayanlardanım:)) sayfalar süren paragraflar beni benden aldı, sizin beğenmenize sevindim, keyifli okumalar dilerim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuyamayanların sayısı az değil, seven aşık oluyor bazıları da saçma buluyor. Tercih meselesi diyelim. Teşekkürler, size de keyifli okumalar:)

      Sil
  13. Yazarı bilmiyordum ama incelemelerinizi okumak keyifli. Kitabı okur muyum bilmiyorum, en azından fikir sahibi olmuş oldum. Emeğinize sağlık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de yeni öğrendim bir blog arkadaşından:) Ben çok sevdim, sizin ilgi alanınız biraz farklı, o nedenle bir şey diyemem. Teşekkürler:)

      Sil
  14. meşhurlrdan colonel chabert (1994) filmini de izleyebilirsin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tamam, en kısa zamanda izlerim. Teşekkürler:)

      Sil