18 Kasım 2019 Pazartesi

YENİ BİR HAYAT BÖLÜM 6


Çocukluğumdan alıp üniversiteye getirdim beni. Artık çocuk sayılmayacağı için aramızdaki yaş farkına binaen "evlat" diyorum ona. Bu hitap şekli sıcak geliyor bana. Tıpkı bir babanın oğluna seslenişi gibi. Bizim acemi çaylak iyice alıştı artık yeni yaşantısına. Fakat zor günler yolunu gözlüyor. Mektubumuzun yeni bölümüyle devam ederken yine çok sevdiğim bir parça eşlik etsin size. Amy Winehouse'dan Rehab. 

YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 6 ***

Başka üniversiteleri kazanan arkadaşların üçüncü sınıfa başlarken senin bölümüne daha yeni kayıt yaptırman senin suçun değil evlat. Bir yılın öğrencilerin ders boykotları ile heba olurken ikinci yılını da hazırlık okuluna vereceksin. Her zaman olduğu gibi evden ayrılırken anneannen seni yaşlı gözlerle uğurlayacak, onun "belki bu seni son görüşüm olacak" demesi içine işleyecek fakat yüz yaşına kadar o bizleri bırakmayacak. Freshman dedikleri birinci sınıfa başladığında ülkenin durumu hayli karışık ama sen fazla umursamayacaksın bu durumları. Tek hedefin okulu bitirip ailene yük olmaktan kurtulman ve daha iyi bir hayat sürmen. Hazırlık okulunu bitirdikten sonra dersler ağırlaşacak. Gece gündüz demeden derslerini çalışacaksın bu yüzden. Senin onca çalışman karşılığında elde ettiğin başarılar bazıları için çocuk oyuncağı. Farklı sosyal statülerden gelen öğrenciler olacak etrafında. Robert Kolejliler, Ankara Fen Liseliler, TED Kolejlilerin yanı sıra memleketin en ücra köşelerinden aranıza katılan arkadaşların var. Sen Thomas'ın Calculus'u üzerinde kafa patlatırken Robert'liler onu lisedeyken çoktan yutmuş olacaklar. 

Yurdunu değiştireceksin, her odada dört kişinin kaldığı üçüncü yurda geçeceksin. Yeni oda arkadaşların olacak. Yine bir Antepli çıkacak karşına, kocaman teybiyle. Gece gündüz dinlerken Ercan Turgut'un, Ferdi Tayfur'un şarkılarını, her nasılsa rahatsız etmeyecek seni. Başka bir müzik kültürün olmayacak o zamanlar. Devletin radyo ve tv kanalında dinleyip izleyebileceğin yurttan sesler korosu dışında değişik gelecek bu Arap ezgileri. Düzinelerce kaseti birbiri ardına yerleştirecek teybe Antep'li. Bu ortamda ders çalışmak mümkün olamayacağı için inekhane dedikleri çalışma salonlarından çıkmayacaksın. Günler böyle geçerken bir muziplik gelecek aklınıza. Oda arkadaşlarından fizik bölümünde master'a başlayan Bursalı Orhan'ı işleterek biraz eğlenmek isteyecek canınız. Onun hakkında yeterince bilgi sahibisin. Ailesini, kardeşlerini, nerede oturduklarını hangi siyasi görüşe sahip olduklarını sadece sana anlatmış daha önce. Hemen iş bölümü yapacaksınız Orhan'ın olmadığı bir zaman. Sen bir metni hazırlayacaksın, Polatlılı Mustafa değme spikerlere taş çıkaran sesiyle haberi okuyacak, Antepli de onu kasede kaydedip gerekli düzenlemeleri yapacak. Orhan akşama doğru odanıza geldiğinde hemen masanın başına geçip çalışmaya başlarken Antepli teybin düğmesine basacak.

Hain planınız kusursuz işleyecek. Beş dakika kadar hafif müzik çaldıktan sonra Mustafa haberleri okumaya başlayacak. "Sayın dinleyiciler, şimdi haberleri veriyoruz. "Selamet Partisi lideri Necmettin Erbakan, kadayıfın üstü kızardı, artık kadayıfın altının kızarmasını bekliyoruz" dedi. Kadayıfın altı kızarmadan hükümetten desteğimizi çekersek ülkeye en büyük fenalığı yapmış oluruz diyen Erbakan, beklemekte yarar bulunduğunu sözlerine ekledi. Bursa'nın Çınar mahallesinde sağ görüşlü vatandaşların bulunduğu bir kahvehaneye silahlı saldırı düzenlendi. Olayda Mehmet Gürtaş hayatını kaybederken, üç kişi yaralandı. Yaralılardan Mustafa Paker'in durumunun ağır olduğu bildirildi. Polisin sıkı takibi sonucunda olaya karışan Selçuk Nalbant, Selami Uğur ve Naci Selen yakalanarak göz altına alındı. Seka Kağıt Fabrikasında işçiler greve başladı. Sendika sözcüsü, ücretler makul düzeye getirilinceye değin işçilerin işbaşı yapmayacağını ifade etti. Sayın dinleyiciler, yayınımız türküler ve oyun havalarıyla devam edecek."

Orhan başını kitabına gömmüş, ilgisiz görünürken, elindeki kitabı fırlatıp ayaklanacak birden. "Kardeşim, kardeşimin adını söyledi, duymadınız mı Selçuk Nalbant dedi" diyerek panikleyecek. O panikleye dursun Antepli teybi kapatacak. "Aç, açsana oğlum şu radyoyu, kardeşimi göz altına almış polis diyor." Merak etme bir yanlışlık olmuştur, ya da isim benzerliği falan deyip sakinleştirmeye çalışacaksınız arkadaşınızı. O arada saate bakacak. Saat başı olmaması dikkatini çekecek ama sizin ne iler çevirdiğinize dair en ufak bir kuşku duymayacak. "Benim hemen Bursa'ya gitmem lazım" derken bir yandan valizini toplamaya başlayacak. Onun işi bu kadar ciddiye alması korkutmaya başlayacak hepinizi. Ama kimse bunun bir şaka olduğunu söyleyebilecek cesareti bulamayacak kendinde. İş sana düşecek. "Dur, sakin ol bi, önce telefon edip durumu öğren, gerekirse gidersin sonra" diyeceksin. Her geçen dakikanın durumu içinden çıkılmaz hale getirdiğini görecek, arkadaşınızın tepkisinden korkmaya başlayacaksınız. Jet hızıyla zemin katına inip danışmadaki görevliye telefon yazdıracak. Sen de peşinden koşturacaksın. "Dur dur, diyeceksin ve hepsi bir şakadan ibaret." Bir yumruk yiyeceksin göğsüne okkalı, yaptığınız bu eşek şakasının karşılığı olarak. Sarılacaksın ağlayan koca adama, "Kusura bakma, bu kadar tepki vereceğini düşünemedik." Böylelikle bir daha eşek şakası yapmamayı öğreneceksin evlat, bir daha seninle konuşmayacak olan Orhan'ı, iyi bir arkadaşını, kaybedeceksin.

Yıllar çabuk geçecek. Ekonomik kriz ülkeyi yaşanılmaz kılacak. Her şey karaborsaya düşecek, margarin, şeker, hatta ampul bile. Suikastler, grevler, bombalar, silahlı baskınlar birbirini kovalayacak. O günlerde Hacettepe Üniversitesinde okuyan Hikmet ile ara sıra buluşup efkar dağıtacaksın. İlk rakını içecek, çiğ köftenin tadına ilk kez o zaman bakacaksın. İlk kez sarhoş olacaksın, Ankara sokaklarında şarkılar söylerken sallana sallana son servis otobüsüne yetişmeye çalışacaksın. Hikmet, bir hafta sonu yeni açılan Beytepe yurtlarına davet edecek seni. Yurdun girişinde onun bir arkadaşının kimliğini göstererek odalarına çıkacaksın. Niyetiniz, kuracağınız çilingir sofrasından sonra geceyi orada geçirmek. Arkadaşlarla eğlencenin dibini vurmuşken radyoda dinlediğiniz bir haber neşenizi kaçıracak. Kahraman Maraş'ta yüzden fazla insanın öldürülmesi, yüzlerce ev ve iş yerinin yakılması ile sonuçlanan olayların başladığını öğreneceksiniz. Kulaklarınızı transistörlü radyolardan ayırmayacak, Maraş'tan gelecek son haberlere odaklanacaksınız. Diğer taraftan böyle büyük olaylarda yurtlarda kesin arama yapılır diyecek arkadaşların. Gecenin bir yarısında yurttan ayrılsan da şehre gitmen mümkün değil. Beytepe dediğin henüz ağacın bile olmadığı dağ başı. Korku içinde sabahı sabah edeceksin. Gece jandarma bassa yurdu ne diyeceksin? Arkadaşlara iki tek atmak için ziyarete geldim mi diyeceksin. Neyse ki şansın yine seninle beraber, baskın falan olmadan sabahın ilk ışıklarını karşılayacaksın. İlk servis ile terk edeceksin Beytepe'yi.

Bir üst sınıfa geçeceksin zayiat vermeden. İlk meslek derslerini almaya başlayacaksın. Sınıfında kimler var böylelikle çıkacak ortaya. Çünkü o ana kadar ortak mühendislik derslerini almışsın. Bölümünde gördüğün on kadar kız öğrenci kafanı karştıracak, şaşıracaksın. Kızların da inşaat mühendisi olabileceğine ilk kez şahit olacaksın. Sadece kızlar değil bölümünde ve yurtlarda bir sürü milletten öğrenci göreceksin. Pakistanlı, Ürdünlü, İranlı, Filistinli arkadaşların olacak. Nijeryalıları komik bulacaksın. Anlamakta zorlandığın şiveleri bir tarafa özel günlerinde giydikleri rengarenk milli kıyafetleri ilgini çekecek. Bir de kendine has ağır kokularını ve diş fırçalama tarzlarını unutamayacaksın. Siyahi arkadaşların dişlerini fırçalamaya başladığında elindeki fırçayı sabit tutarken kafalarını sağa sola sallamalarına çok güleceksin.

Sınıfta yarıdan fazla öğrencinin döküldüğü statik dersinden sen de çakacaksın ve bu okulunu bir dönem uzatmana sebep olacak. Üzüleceksin, hem de çok, ama elden ne gelir. Öğrencilik hayatında ilk kez yaşadığın bir kayıp bu. İlk kez sınıf farkını idrak edeceksin, hem de buna karşı mücadele veren bir okulda. Kolej bebeleri seni almayacaklar aralarına. Uzaydan gelmiş gibi, bulaşıcı hastalık mikrobu taşıyorcasına uzak duracaklar senden ve senin gibi olanlardan. Belki de sana öyle gelecek, bu yüzden yaklaşmayacaksın yanlarına. Ama içlerinden birisi var ki o başka. Sadece o sana diğerlerinden farklı davranmıyor.

Hatırlayacak olursan evlat, bir de lise arkadaşın Ayfer vardı aynı bölümü kazanan. Çok sık olmasa da onunla birlikte bir kaç yere gideceksin, bazen yalnız, bazen diğer arkadaşlarınla birlikte. Bir gün hadi gidelim diyecek, kafaları çekmeye. Nereye gideceğine dair hiçbir fikrin yok. Kızılay'da bir yer biliyorum diyecek, Şeytanın Mağarası. Kararlaştırdığınız gibi buluşup mağaraya gidecek, sayısız bira içeceksiniz birbiri ardına. Onca saat neler konuşacaksınız tam hatırlayamadım ama oradan çıktıktan sonraki halinize hala gülerim. İki kafadar birbirinize dayana dayana düşerken yola, Ayfer ağzı yamulmuş diyecek ki sana "Bak, sakın bana aşık falan olayım deme." Sen de aynı vaziyette dönüp ona "Yok başka işim sana aşık olayım." Kahkahalar atarak onu evine yolcu ederken sen yurduna döneceksin.

(Devam edecek)

YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 1 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 2 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 3 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 4 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 5 ***

16 yorum:

  1. Yaaaaa söyleyecek laf, yazacak kelime bulamıyorum, bu mektuplar hiç bitmesin 😊 emeğine sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Daha yarısına gelmedik, o yıllardan aklımda kalanlar nelermiş keşefediyorum ben de. Teşekkürler:))

      Sil
  2. "Yaz, yaz, heyecanlı oluyor okuması" demek istedim :))) iyi ki yapmış Sessiz Umman şu mimi! Yoksa şu mektuplardan mahrum kalacaktık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten iyi olmuş bence de:) Bu aralar okulu bitirirken bir dönüm noktası koysam iyi olacak. Belki okulda kalır kariyer yaparım, belki de bir devlet dairesinde karar kılırım. Bakalım nereye koyacak iki yol ağzını ilham beyefendi:))

      Sil
  3. Hii o eşek şakası ne öyle ;) Üzüldüm onu kaybetmenize. Bir an hiç söylemeyeceksiniz de Orhan Bursa'ya doğru yola çıkacak sandım.
    Nijeryalıların diş fırçalama yöntemi de bayağı ilginçmiş hiç duymamıştım. Yalnız aklınızda kalanlar ne kadar fazla. Uzun yıllar geçmesine rağmen bazı detayları hatırlamanız olağanüstü. Şu Ayfer'i de merak etmedim değil hani :D Devamını bekliyorumm

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, çok pişman olmuştum. İşlerin bu kadar büyüyeceğini tahmin edememiştim. Uzattıkça işin içinden çıkılmaz bir hal alıyordu olaylar. Orhan kesinlikle Bursaya gidecekti de ben o zaman nereye giderdim bilemem:)
      Akılda kalıyor işte bazı detaylar. Ayfer daha sonraki bölümlerde pek görünmeyecek sanırım:)
      Devamı gelecek:)

      Sil
  4. Düşündükçe unutuldu sanılan ayrıntılar da çıkıyor değil mi yavaş yavaş.

    Şimdi bizim çocuklarımız bu ortamlarda okumaya gidecek olsa ne yapardık acaba. Telefon yok, internet yok, nerede ne yapıyorlar bilemiyoruz. Oyyyy.

    Bir ara dönüp kaçırdığım kısımları da okuyacağım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Unutulmuyor Handan Hanım. Sadece zamana yenik düşüyoruz. Sanki her şey dün gibi.
      Doğru yazdıklarınız, en hızlı iletişimin telgrafla olabildiği bir dönemden bahsediyorum. O da şansın olursa, yakınlarda bir ptt bulabilirsen. Şimdi çocuklarımız telefona beş dakika cevap vermese binbir türlü musibeti getiriyoruz akla. Biz farkında değildik ama ne sıkıntılar çekmiş anneler, babalar.
      Buyrun, okuyun tabii. O dönemden geçen bir gencin yaşadıklarını, hissettiklerini okuyacaksınız, satırlarında:)

      Sil
  5. Ne kadar masummuşsunuz, okudukça, sizin hata dediğiniz şeylere baktıkça ve şimdinin gençlerini düşündükçe, ilişkileri, insanlar arası olması gereken duygular yerine esen rüzgarları düşündükçe göğsüm sıkışıyor..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, gerçekten de öyle:) İlk kez evden ayrı kalmışsınız, daha önce gördüğünüzden çok ayrı bir dünya ile karşılaşmanın acemiliği var üstünüzde. Ara sıra arkadaşlarınızla bazı kaçamaklar ya da yalnız başınıza sinemaya gitmeler oluyor ama genellikle yalnız başınasınız. Tek düşündüğünüz başına bir kaza belâ gelmeden okulu bitirebilmek. Çünkü anneannenin üç aylıklarından gönderdiği para olmasa haliniz harap. Bu bakımdan inanılmaz bir baskı var üzerinizde.
      Belki de bu yüzden ülkenin durumu çok ilgilendirmiyor sizi. Diğer taraftan dindar biri olarak geldiğin zamanlar yaşadığın bunalımları aşman belki de en büyük başarın. Artık evet, kâinatı yaratan bir Allah var, var ama gerisi hiķâye moduna girmiş, rahatlamışsın.

      Sil
  6. Gerçekten bizim zamanımızda eşşek şakaları adamın ciğerini sökerdi. Belki de o dönemin psikolojisiydi bunlar. :/

    Sarhoş kafayla söylenen cümleler sonrasında gerçek olur.. hadi bakalım göreceğiz kim kime aşık olacak :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok, aman olmaz olsun o eşek şakaları. Belki çocukluk, belki de cehalet. Adam kalp krizinden gitse al başına belayı. İyi ki, haberlerde öldüren kişi değil de zanlı olarak geçirmişiz çocuğun adını.
      Hayır dostum, onu bilmem ama benim ona bakışım hep arkadaşça oldu:))

      Sil
  7. pes yaa ne ağır şaka öyleeee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten de öyle deep. Bir de o zamanki ortamı düşün!

      Sil
  8. Eğlenceli şeyler de varmış ☺️

    YanıtlaSil