7 Aralık 2019 Cumartesi

YENİ BİR HAYAT BÖLÜM 22

YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 22 ***

Sabah işe giderken seni birinin uğurlaması, pencereden el sallaması, akşamları döndüğünde güler yüzle kapıda karşılayıp gününün nasıl geçtiğini sorması ne güzel! Artık misafir ağırlama zamanı. İlk olarak şefin Jaccard ve kısa bir süre sonra emekliye ayrılacak Bovet ve eşlerini ağırlayacaksınız. Jaccard'ın eşi Yeliz Hanımın ailesi yıllar önce Sivas'tan kalkıp İsviçre'ye çalışmaya gitmiş. Uzun yıllar kaldığı yabancı memlekette geldiği yerleri çoktan unutmuş havalarında. "Siz Türkler kuru fasulyeyi çok güzel yapıyorsunuz, bir gün yapın da yiyelim." deyince Buket'le gözleriniz çakışacak. Sivaslı Yeliz İsviçreli olmuş, bize "Siz Türkler" diyor. Eşinin hazırladığı çeşit çeşit mezelere, tatlısından tuzlusuna türlü ikramları görünce ağızları açık kalacak. Yeliz Hanım üşenmeyip masadaki yemek çeşitlerini sayacak. "Tam kırk çeşit!" O günden sonra hayatın boyunca eşinin yemek, meze, pasta ve kurabiyeleri herkesin dilinde dolaşan bir efsaneye dönüşecek.

Yemekten sonra çaylar içilirken sohbete devam edeceksiniz. Lâf olsun diye aklına şirkete yeni katılan, Dekayi adında uzun boylu İsviçreli mühendisin her gün yaptığı garip bir davranışını sormak gelecek. Dekayi, sık sık kot pantolonunun ön cebindeki buruş buruş bez mendilini bir ucundan tutup çektikten sonra avucunun içinde tomar haline getirip koridoru inleten korkunç sesler çıkararak hankır hankır sümkürmesi normal bir davranış biçimi mi sizin memlekette diye soracaksın. Yeliz Hanım, Türklerden dem vurup, konuyu başka yöne çekecek. Türkiye'de lahmacunu yedikten sonra insanın gözünün içine baka baka gark diye geğirmeleri ayıp karşılanır bizim İsviçre'de, Dekayi'nin yaptığı gayet normal diyecek. Jaccard müdahale edecek eşine hemen, yok diyecek öyle değil. İsviçrelinin köylüsü yapar onu, asla kibar bir davranış değil. Fransızca aralarında tartışmaya başlayınca eşinle göz göze gelip muzipçe gülümseyeceksiniz birbirinize.

Karakaya tam bir çocuk yapma yeri evlât. Yaş ortalaması olsun otuz beş. Sağın solun karnı şişen kadınlarla dolacak. Yeliz Hanım da boş durmayacak, üçüncü çocuğuna hamile kalacak. Sevgili eşinin getirdiği onlarca kitap arasından onun yönlendirmesiyle okuma alışkanlığı kazanacaksın geçten sonra. İlk önerdiği kitaplardan biri de John Steinbeck'in Gazap Üzümleri. Okudukça okumadan geçen yıllarına hayıflanacaksın. Günlük gazetelerin bir gün gecikmeyle elinize geçtiği dağ başında Cumhuriyet gazetesinin ilânlarına kadar okumadığın bir köşesini bırakmayacaksın.

Bovet emekli olup şefin Jaccard proje müdürlüğüne getirilince ilk şoku yaşayacaksın. O güne kadar seni gözetip kollayan şefin havaya girip seninle olan o eski sıcak ilgisine mesafe koyacak. Dayanamayıp soracaksın neden böyle olduğunu. Önceden senin şefindim ama şimdi herkesin proje müdürüyüm cevabını verecek. Aslında gerçek nedenin bu olmadığını zaman içinde anlayacaksın. Bekârken farkına varmadığın evliler dünyasını yavaş yavaş idrak edeceksin. Bir anda ailelerin gruplara bolündüğünü, aynı gruptakilerin daha sık görüşüp diğer gruptakilerin dedikodusunu yaptıklarını anlayacaksın çok geçmeden.

İsviçreden yeni gelen tecrübeli bir mühendis, Mariano Menghini yeni şefin olacak. O sıralar doğulu bir başka sınıf arkadaşın beşik kertmesi eşiyle evlenip lojmana geçecekler. Onların evliliği sizinkinlerden epey farklı. İş çıkışlarında soluğu evde alan sen ve yeni evli arkadaşlarının aksine o doğrudan lokale, geç vakitlere kadar kâğıt oynamaya gidecek. Bir türlü anlam veremeyeceksin bu evliliğe. Sonradan öğreneceksin ki, adamı zorla evlendirmişler. Başkasıyla evlenmeye hakkı yok garibin, aksi takdirde ola ki başkasıyla evlendi, işin içine kan girecek. Arkadaşına mı, onun dengi olmayan köylü kızına mı üzülesin bilemeyeceksin. Üniversiteden diğer bir arkadaşın manken gibi gösterişli bir kızla evlenip katılacaklar kervana. Fakat onların evlilği de üç ay sürecek ve kısa zaman içinde boşanacaklar. Evlilik şans işi evlât, hatta kumar gibi bir şey. Ya kazanacak rahat edeceksin, ya da kaybedip hayatın kararacak. Şükürler olsun ki, şanslı birisin. Eşinle büyük bir uyum içinde hayattan zevk alarak sürdüreceksiniz ilk yıllarınızı.

Şefin Menghini İsviçre'nin İtalyan tarafından. Kendisinden yaşça büyük eşi Zeliha Hanım senatör eşinden sonra Mariano ile ikinci evliliğini yapmış, son derece kültürlü, bir o kadar mütevazı zarif bir kadın. Eşin en çok onunla anlaşacak. Onu çekemeyen eski şefin, yeni proje müdürün Jaccard'ın eşi Sivaslı Yeliz Hanım ile Bölge Müdürü Zahide Hanım karşı grubun başını çekecekler. Bölge Müdür Yardımcısı Mehmet Beyin eşi Yağmur Hanım da Zeliha Hanım ve eşin ile birlikte yakın bir dostluk kuracaklar.

Üniversiteden beri birbirinizden ayrılmadığınız, aynı yurdu paylaşıp Ankara'daki proje firmasında ve ondan sonra Karakaya Barajında aynı odayı paylaştığın ve hatta Narlıdere'de birlikte askerlik yaptığın Ahmet'in eşi ne yazık ki karşı grubun içinde yer alacak. Bu durum senin Ahmet'le olan muhabbetini etkilemese de karşılıklı ev ziyaretleriniz kesilecek ister istemez.

İşte evlât, evlilik böyle bir şey. Küçük yerlerde gruplaşmalar, dedikodu bol olur. Bazıları oyalanacak, zamanını güzel geçirecek meşgaleler bulsa da kendilerine, bazıları can sıkıntısından dedikodu üretecekler. Öyle ki, şefin Mariano'nun eşınin adını deliye çıkaracaklar. Buna sebep ağaç kesimi için gelip bölge müdürlüğü binasının karşısına çadır kuran Kürtlere yaptığı ziyaret, teneke kaplar içinde onların pişirdiği tavuğu yemesi, eşi Mariano'ya da ayıp olmasın diye zorla yedirmesi. Bir gün bölge müdürlüğü binasının camlarına üşüşecek millet. Merakla sen de koşacaksın yanlarına. Manzara şu: Önde Yağmur Hanım, peşinde üstü başı dökülen on on beş adam bölge müdürlüğü ve lojmanların nizamiye kapısında görevlilerle tartışıyor. Görevliler işçileri içeri almak istemiyor. Yağmur hanım ısrarla "Bunlar benim misafirim." diyor. Sonunda kapıyı açtıran Yağmur Hanım sürüsünü kollayan çoban gibi fire vermeden bütün misafirlerini alıp lojmanına götürüyor, onlara ikrâmlarda bulunuyor. İşte bütün mesele bundan ibaret evlât. İnsanlık yapmak delilik oluyor bu devirde.

Bir akşam iş dönüşü neşe içinde karşılayacak seni Buket. "Sanırım baba olacaksın" diyecek. Bu guzel haberle birlikte kucaklaşacaksınız. Cumartesi günü doktora gidip duruma kesinlik kazandıracaksınız. Evet evlât, baba olacaksın, ne kadar sevinsen az gelir sana.

(Devam edecek)

YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 1 ***                 
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 15 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 16 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 17 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 18 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 19 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 20 ***   
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 21 *** 

12 yorum:

  1. Hayat ne hızlı ilerliyor! Merakla takipteyim :)

    YanıtlaSil
  2. Bebek geliyoooor :D Sevindim ya (halbuki o bebek bu yaz evlendi sanırım?!)
    40 çeşit meze, erkeğin kalbine giden yol hakikaten mideden mi geçiyor Kaplan bey? :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay pardon birden yollandı. Eşinizin ellerine sağlık yazacaktım daha! Nice sofralara....

      Sil
    2. Evveet:)) Düşündüğünüz gibi:)
      Yollardan bir tanesi diyelim:)

      Sil
    3. Teşekkür ederim, bu arada öykülerinizi özlüyoruz:)

      Sil
  3. Kadınların ilişkiler üzerindeki etkisi :))

    YanıtlaSil
  4. Var olmanın dayanılmaz hafifliği:)))

    YanıtlaSil
  5. oleeey güzel gidiyooo ama eşin neden çalışmıyor anlamadım ki, ya işini bırakmasaydı ya buna üzüldüm yani. çocuk güzel tabii ama keşke işe de gitseydi. avrupada geğirmek ayıp ama farting çok ayıp :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eşimi Özel Türk Kolejinde çalışırken çok bunaltmışlar. Yeni mezun tabii o zamanlar, nefret etmiş öğretmenlikten. Oysa Karakaya'da çalışmak çok keyifli olurdu onun için. Sonraları çok pişman olduysa da yapacak bir şey yoktu.

      Sil
  6. ay, geğirmek ayıp da farting çok normal :)

    YanıtlaSil