KATEGORİLER

29 Kasım 2019 Cuma

YENİ BİR HAYAT BÖLÜM 15


YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 15 ***

Üç aydan kısa  bir süre içinde Tunçbilek şantiyesinin defterini kapatacak, yolun uzaklara, Diyarbakır'ın karlı dağlarına düşecek. Ankara'da bir mühendislik-müşavirlik firmasıyla görüşüp anlaşacaksın. Bir sonbahar günü hayatında ilk kez bindiğin uçak gökyüzüne yükselirken nelerle karşılacağın hakkında hiçbir fikrin olmayacak. Diyarbakır havaalanında adın yazılı levha taşıyan şoför Kenan seni karşılayıp elindeki valizi alacak. Birlikte aracın olduğu otopark yerine yürüyeceksiniz. İki saatlik suskun yolculuk boyunca üç ilçeden geçecek, Güneydoğu Anadolu'nun ağaç bitmeyen arazileri, taşlı çorak toprakları arasında ilerleyerek dağların arasındaki şirket yönetiminin bulunduğu binaya varacaksınız. Onca yoldan sadece senin gibi genç bir mühendisi karşılamak için şoförlü araç tahsis edilmiş olması ruhunu okşayacak.

Diğer taraftan ilk kez tecrübe edeceğin yabancı dil pratiğinde ne derece başarılı olacağını tam olarak kestiremediğin için heyecan kaplayacak içini. Önce proje müdür yardımcısı ile tanışacaksın, güler yüz ve sıcak tavırlarıyla karşılayacak Mehmet Bey seni, odanı gösterecek. Binanın cephesine bakan genişçe bir oda bu. Daha sonra teker teker odalarına gidip İsviçre'li mühendislerle tanıştırılacaksın. İlk olarak proje müdürü Mösyö Bovet, yetmiş beş yaşlarında, kalın camlı gözlükleri ve sevecen tavırlarıyla karşılayacak seni. Daha sonra şefin olacak Alain Jaccard, ondan sonra sırasıyla Rus asıllı Nicolas Vidinoff, Beat Künzi, Roberto, Le Coint, Shneider, Yugoslav asıllı Vladimir Raqiç ve Borislav Mirkoviç takdim edilecek. Hepsi dallarında uzman, oldukça tecrübeli mühendisler.

Muhasebeden bir yemek fişi koçanı verecekler eline. Müşavir olmanın avantajı işte, ister DSİ lokalindeki lokantadan, ister İtalyanların restaurant'ından aynı fişi kullanarak yemek yiyebileceksin. Bir ara Kenan seni yürüyüş mesafesi uzaklığındaki lojman bölgesine, mühendisler için tahsis edilmiş beķâr lojmanına götürüp kalacağın yerin anahtarını teslim edecek. Geniş bir salon içinde karyola, oturma grubu, masa, birkaç sandalye ve tv'nin yanı sıra içinde banyo ve tuvaleti bulunan lüks bir otel odası görünümündeki  yeni yaşam alanın fazlasıyla hoşnut edecek seni.

Mühendis sayısı az ve DSI bünyesinde çalışan mühendislerin hiçbiri İngilizce bilmiyor. Bir anda ilgi odağı olacaksın. Şefin Jaccard, İsviçre'nin Fransaya yakın bölgesinden olduğu için ana dili Fransızca. Benzer şekilde Alman asıllı olup ana dili Almanca ve İtalya orijinli olup ana dili İtalyanca olan İsviçre vatandaşları var. İngilizce hepsinin ikinci dili olduğu için anlaşman kolay olacak. Özellikle şefin Fransız aksanı ile konuşurken çok sevimli gelecek sana, aklına aradığı kelime gelmediğinde ya da kolaycılığa kaçarsa hemen arada Fransızca kelimeler kullanacak. Bu sorun değil senin için evlât, iki dil arasında o kadar ortak kelime var ki. Tek fark, İngilizcedeki "eyşın" lar Fransızcada "asyon" oluyor, o kadar.

İlk kez göreceğin baraj inşaatı büyüleyecek seni. Dağların yamaçlarından geçen geniş toprak yolların kenarından derin vadiye doğru eğilip baktığında ilk çocuğuna adını veren Fırat nehrini göreceksin. Yukarıdayken birer küçük kibrit kutusu gibi görünen dev kaya kamyonlarının yanına indiğinde aslında onların her bir tekerlek çapının senin boyunu geçtiğine hayret edeceksin. Henüz projenin başlangıç aşamasında bulunması ve beton baraj gövde temelinin senden sonra atılacak olması büyük şans. Karakaya gibi büyük bir barajın bütün safhalarını görmek, bir mühendis için gerçekten de büyük şans.

Müşavirde çalışmak çok keyifli evlât. Cumartesi ve pazar günleri tatil, mesai saatleri memurlarla aynı. Eğer işin olur da canın çalışmak isterse, kaç saat mesai yaptığını bildirip yıllık tatil gün sayına eklenecek. Yabancı ve Türk mühendislerden evli olanlara dayalı döşeli lojman veriliyor. Kısa süre içinde yabancı mühendisler seni evlerinde konuk etmeye başlayacaklar, onların yaşam ve yemek kültürlerini öğreneceksin.

Karakaya'ya geldikten bir ay sonra Ankara'dan patronların gelecek. Kısa süre içinde işe uyum sağladığını belirterek seninle çalışmaktan memnuniyet duyduklarını iafde edecekler. Yanlarında getirdikleri sözleşmeyi imzalarken gözlerine inanamayacak, sevinçten havalara uçacaksın. Senin için uygun görülen maaş son çalıştığın yerde aldığının neredeyse 3,5 katı! Üstelik orada on beş günde bir yaptığın tatil bundan böyle haftada iki gün. Böylelikle mühendis olmanın keyfini çıkaracaksın artık.

Hem rahat, hem eğlenceli yeni işin. Ah bir de ehliyetin olsa. Şirketin cedid yeni arabaları binanın önünde seni bekliyor. Kontrol ettiğin uygulama projeleriyle ilgili olarak, ya da canın şantiyede işlerin ilerlemesini görmek istediğinde şoförlerden Kenan ya da Halil seni barajın yapıldığı inşaat sahasına götürecek. Bazen işin ana yüklenicisi konumunda olan İtalyan şirketinin idare binasına uğrayacak İtalyan mühendislerle proje üzerinde tartışacaksın. Seni kapıdan uğurlarlarken yanındaki şoförün İtalyanlarla, onların kendi dilinde akıcı bir şekilde konuşmasına hayret edeceksin. Şaşırıp soracaksın Kenan'a, "Nasıl öğrendin İtalyancayı?" Bizim Zazacaya çok benziyor, bir hafada öğrendim İtalyanca konuşmasını diyecek. Şaşkınlığın bir kat daha artacak, doğru dürüst okumayı yazmayı bilmeyen Kenan çatır, çatır İtalyanca konuşuyor!

Cuma günleri DSİ ve İtalyan mühendislerle birlikte yapacağınız iş ilerleme toplantılarında konuşulanları DSİ mühendislerine tercüme edeceksin. Yavaş yavaş hem DSİ'de hem de çalıştığın şirkette çalışan sayısı artacak. Ankara'daki proje firmasında birlikte çalıştığın İzmir'li arkadaşını bir kez daha yanına çağıracaksın. Arada şirketin moral yemeklerine katılacak hoşça vakit geçireceksin. Hele ara sıra öğlen yemeği için gittiğin İtalyan kampına bayılacaksın. Adamlar klasik bir İtalyan Restaurant'ını Roma'dan söküp kampa getirmişler adeta. Açık büfe olarak hizmet veren restaurant'da yok yok. Kalıp kalıp peynir çeşitleri, birinci sınıf et yemekleri, türlü sebzeler, salatalar, deniz ürünleri ne ararsan var. Henüz ülkede adı duyulmayan lazanya, risotto ve envai çeşit pizzalardan gözünü alamayacaksın. İstersen tiramisu ve diğer tatlı çeşitlerini deneyecek, yemeğin eşliğinde İtalyan şaraplarının tadına bakacaksın. Üstelik DSİ de yediğin yemeğe verdiğin aynı biletle kavuşacaksın bütün bunlara. İşte böyle başlayacak İtalyan mutfağına olan ilgin evlat. Yaklaşık yarım saat uzağındaki bu cennet köşesine istediğin zaman gidebilmen için artık sürücü ehliyeti alman boynunun borcu.

İtayan Restaurant'ının üst katında çok maksatlı geniş bir salon var. Girişte iki adet Amerikan bilardo masası, biraz ilerleyince sol köşede uzunca bir bar, onun ötesinde ses düzeni, anfiler ve ortada dairesel dans pisti, çok sayıda masa ve sandalyeler, tavanın muhtelif kısımlarına monte edilmiş renkli projektörler, aynalı disko küreleri... Evet yanlış okumadın evlat, bütün bunlar ne rüya ne de hayal. Burası, Diyarbakır dağlarında İtalyanların baraj şantiyesi. Her cumartesi gecesi disko haline getirilen salonda bangır bangır İtalyan müziği eşliğinde İtalyanlar kızlı erkekli yoruluncaya kadar dans edecek, içkiler su gibi akacak ve gecenin sonunda ise sürpriz pasta gelecek önünüze. Senin dans edeceğin bir partnerin yok henüz, bir kenarda oturup olan biteni izleyeceksin. Gözüne kestirdiğin ana okulu öğretmeni, güzel mi güzel bir İtalyan dilberi var ama sende o girişkenlik ne gezer. Zeynep'i hatırla. Gece bittikten sonra temizlik görevlileri hummalı bir çalışmayla ortalığı temizleyecek, derleyip toplayacak ve ertesi sabaha salon bambaşka bir hüviyet kazanacak. Şaşıracaksın ama her pazar sabahı aynı mekanda İtalyanlar, şantiyede devamlı bulunan papazları eşliğinde ibadetlerini yapacaklar.

(Devam edecek)

YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 1 ***                                

14 yorum:

  1. Yoğun betimleme kullanılan yazıları yazamasam da okumayı çok seviyorum. Detaycılıktan belki de :D İtalyanca'nın Zazaca'ya benzediğini ilk defa duydum mutlaka araştıracağım benzerliklerinin derecesini, çok tuhaf bir durumm :) Bu arada İtalyan mutfağının her yemeğine ben de bayılıyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O zamanlar merak edip sormuştum. Zazaların Avrupa'ya dayanan bir orijinleri varmış sözde. Hatta İskoçya taraflarını söylemişlerdi ama pek alaka kuramadım. İtalyan mutfağı forever:)

      Sil
  2. Ne hızlı bir yaşam ve dolu dolu..
    Bir haftada İtalyanca mıııı!!!!
    İtalyanlar eğlenmeyi seviyor. Filmlerden biliyoruz tabi :) Siesta mı fiesta mı öyle bir deyimleri de var ya hani :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dönem oldukça ilginç geçiyor, hareketli olduğu kadar dingin ve sakin. Şehir yaşamından uzak dünyanın farklı yerlerinden gelen insanlarla sıcak ve küçük bir dünya kurmuştuk kendimize:) İtalyanlar çalışmayı bildikleri gibi eğlencede de sınır tanımayan bir millet. Siesta İtalyanların sıcak yaz günlerinde öğle vakti yaptıkları şekerlemenin adı. Öğlen uykusu yani:))

      Sil
  3. hayat yazıyor arkadaşımız seni mimledi, biliyon de miiii :) dün yaptığım mim :) görmedin daha :) beni de mimledi deee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler deep, bu seri beni benden aldı:)) Bilmiyordum, hemen bakayım:)

      Sil
  4. diyarbakırdaki italya :) zazaca italyanca benzerliği , ilk defa duydum. vay be..

    YanıtlaSil
  5. Offf çok kıskandım :( o kadar kıskandım ki okumasam mı dedim bir an :( neresinden tutup anlatsam hislerimi? Kıskandım işte şu yaşadıklarınızı Mr. Kaplan! Ama tahmin ediyordum sizin böyle çok başka hayatlar gördüğünüzü, yabancılarla ahbaplık ettiğinizi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, öyle bir iş bulsam şimdi, bütün düzenimi bozup koşa koşa giderim. Sanırım en güzel bölüm bu olacak:) Önümüzdeki bölümlerde iyi ve kötü günler olacak, hayat böyle işte, tek düze gitmiyor ki hiçbir şey:)

      Sil
  6. oh bu günler mutlu geçiyoooo :)

    YanıtlaSil