KATEGORİLER

15 Haziran 2017 Perşembe

YOLLAR YÜRÜMEKLE AŞINMAZ

14/06/2017 Çarşamba, Tire

Evdeki bilgisayarım beni yarı yolda bıraktı. Yaylaya çıkarken tamire bırakıyorum. Yüksek bedelli bir tamir veya parça değişimi derlerse yenisini almayı düşünüyorum. Hava sıcak ve bunaltıcı. Özellikle bu havalarda yaylanın serinliğini özlüyorum. Hemen yukarıdaki bilgisayarımın başına geçiyor, Leman Hanım'ı yazmaya başlıyorum. 

Kapıdan üç genç giriyor. Taş Ev'i merak etmişler, öğretmen arkadaşlarıyla bir iftar yemeği organizasyonu için konuşmaya gelmişler. Veranda yıkanıp temizlendiği için onları üst salona alıyorum. İftar menümüz hakkında bilgi veriyorum kendilerine. İftar yemeği bir açıdan dönem sonu yemeği olacak öğretmenlere. Mekanı beğeniyorlar. Önümüzdeki pazartesi günü için salonu tamamen rezerve ediyorlar.

Gündüz misafirleri verandada oturmayı tercih ederken özellikle çocuklu akşam misafirleri üşüyeceklerini düşünüp salonda oturmayı tercih ediyor bu aralar. Gündüz esen tatlı rüzgar akşam saatlerinde hızını kesiyor.

İlerleyen saatlerde dört kişi geliyor. Onlar da Taş Ev'in methini duymuşlar. Bir iftar yemeği vermek istediklerini söylüyorlar. Kirazın altındaki masada oturuyoruz. İçlerinde en genç olanı şirket sahibi. İnşaat işleriyle uğraştıklarını, halen bir kamu binasının müteahhitliğini yaptıklarını söylüyorlar. Esas mesleğim itibarıyla pek çok ortak konumuz oluyor. Tahmin ettiğim üzere en büyük problemleri bu bölgede kalifiye işçi bulmanın zorluğu. İşçileri dışarıdan getirdiklerini anlatıyorlar. İftar yemeğinin gününü belirledikten sonra arayacaklarını söyleyip ayrılıyorlar. 


Akşamın rezerve misafirleri ellerinde özenle yaptırmış oldukları bir pasta ile geliyor. Evliliklerinin ikinci yıldönümlerini kutlamak için onlar da Taş Ev'i seçmişler. İlk kez geldiklerini ve bir arkadaşlarının facebook paylaşımından Taş Ev'i öğrendiklerini söylüyorlar. Kalabalık olmadığı zamanlar şefimiz tabakları bir sanatçı edasında süslüyor. Hele özel günlerde harikalar yaratıyor. 

Pasta servisinden sonra son misafirlerimizi uğurluyoruz. Yeni ekibimizle işler rayına iyice oturdu. Ekibin değiştirilmesi bir işletme için çok arzu edilen bir durum olmasa da misafirlerimizin hepsinin memnun ayrılması işlerin yolunda gittiğini gösteriyor. 

Evde bilgisayarım olmadığı için günlüğümü yarın yazacağım. Eve varınca eşimin erken uyumasını fırsat bilip uzun zamandır izleyemediğim TV haber programlarından birini açıyorum. Kılıçdaroğlu ile yapılan bir sohbet çıkıyor karşıma. Politika ve politikacıları sevmiyorum ama bu kez konuşulanlar dikkatimi çekiyor. Şu "Kontrollü darbe" meselesi tartışılıyor. CHP başkanı kontrollü darbe sözünün arkasında duruyor ancak darbeyi ikiye ayırıyor. Birincisine diyecek bir şey olmadığını söylüyor. Birinci dediği Fetö'nün tanklarla, makineli tüfeklerle insanları katlettiği gece olanlar. İkinci darbenin planlayıcısının Erdoğan ve AKP olduğunu söylüyor. En ince ayrıntısına kadar planlanan darbeyi baştan beri bildikleri halde sonuçlarından çıkar sağlamak için göz yumduklarını anlatıyor. İşte bu yüzden darbe komisyonunun Hakan Fidan'ın ve Genel Kurmay Başkanının ifadesini almadığını, Fetö örgütünün orduya, yargıya, iş camiasına, milli eğitime ve akla gelen her kuruma nüfuz ettiği halde siyasete girmediği gibi saçma sapan bir sonuç çıkardıklarını ifade ediyor. Bunları söylerken araştırma komisyonuna verilen ifade tutanaklarını delil gösteriyor. Şimdiye kadar en cesur konuşmalarından birini yapıyor ama bana göre siyaseten söyleyemedikleri yığınla şey var. Ben darbeyi ikiye ayırmayanlardanım. Sözde darbenin tamamen RTE ve ekip arkadaşları tarafından planlandığını ve uygulamaya geçirildiğine inanıyorum. Ne var bu darbe tiyatrosunun içinde kandırılanlar var hem de general seviyesinde. Bir de kurbanlar... Tankın namlusuna elini sokup darbeyi önleyeceğini sanan zavallılar. Fetö ve RTE ekibi bana göre birlikte tezgahladılar bu oyunu. Ben buna inanıyorum bunu söyleyeceğim. İsteyen istediğine inansın. Genel Kurmay Başkanının, Cumhurbaşkanının yaverleri fetö örgütünden olacak, bunlar RTE ye karşı darbe yapmaya niyetlenecekler ama başarısız olacaklar öyle mi? Eğer niyet darbe ise çekersin silahı en yakınındaki rakiplerini vurursun, ne sokağa dökülür millet ne de selalar okunur camilerden bak o zaman. Darbeyi boğaz köprüsünü iki tankla kapatarak yaptıklarına inandırmak istiyorlar aklı kıt insanları. Ha bir de şu var. Havada uçuşan jetler meclisi bombalıyor ama Ak Saray'a dokunmuyor. Hani hedef RTE ve hükümetti? Yüzlerce insan telef oluyor, yaralanıyor, birileri kendini kurtarsın diye kurban ediliyor. Bakıyorsunuz içinde bir tane siyasetçi yok. Yahu bu darbe hükümete mi yoksa halka karşı mı yapıldı?

Reklam arası veriyor TV. Bir kamu spotu. İHH adına "Fitre yaz şu numaraya gönder." şerit halinde akan yazıda. Gözlerime inanamıyorum. Teknolojinin imkanlarından yararlanıyor müslüman kardeşlerimiz. Bilmiyorlar bu fitre ile müslüman kardeşlerinin birbirlerini öldürdükleri silahların paralarını ödediklerini. Hiçbir şey şaşırtmıyor bu ülkede artık beni.

Enis Berberoğlu tutuklanması ile ilgili söyledikleri de dibine kadar doğru Kılıçdaroğlu'nun. Sen milletten habersiz TIR larca silahı teröristlere götür. Suç üstü yakalanınca savcıyı, gazeteciyi, yönetmeni içeri at. Ne kadar yerinde bir tespit. "Suçlular dışarıda suçu ortaya çıkaranlar içeride." Batmışsın sen güzel ülkem... Şimdi elinde taşıyacağı "Adalet" pankartı ile yaklaşık beş yüz km yürüyecekmiş. Faydası olur mu? Adalet geri gelir mi sizce? Yürümekle yollar aşınmaz demişti babaları bir zamanlar...     


4 yorum:

  1. ay adalet mi var yaaa bizdeeee artık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adalet gelişmiş, zeki toplumlarda olur. Bizde nerdeeee:)

      Sil
  2. Kesinlikle ben de sizinle hemfikirim bu konuda. İnsanların o sığ beyinlerine bunu anlatamamak ne acı. Başkumandan oldu adam , bir telefonla halkı sokağa döktüğü için. Tövbe tövbe.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Söylenecek çok söz var ama anlayacak insanımız az. Her zaman Atatürk'ün çok büyük bir adam olduğunu düşünürüm. Bu insanlara rağmen ne kadar büyük başarılara imza atmış. Tiyatroya gitmez, kitap okumaz, sanatla ilgilenmez ama ülke üzerinde oynanan, senaryosunu yabancı güçlerin yazdığı tiyatroda figüranlık yapar.

      Sil