Taş Ev insanları tanımaya devam ediyor... Genç bir hanım, otuzlu yaşlarda. Alışverişini yaptıktan sonra sohbete başlıyoruz. Ticarette siyaset olmaz ama bizim buralar neredeyse silme Atatürkçü olduğu için nispeten rengimizi belli etmekte mahzur görmüyoruz. Doğal gıdalara geliyor konu. Oradan tohum yasasına, yerli üretime. GDO'lu ürünlerden girip ülkesindeki baskı rejiminden kaçan İranlılardan çıkıyoruz. Zaman zaman gerilimli geçen ayaküstü tartışma en az bir saat devam ediyor. İyi ki iki kişiyiz, birimiz gelen müşterilerle ilgilenme imkanı buluyor.
Hanımefendi "Bakın, ben siyaset yapmıyorum." derken dik âlâsını yaptığının elbette farkında. Eşimle ağzımız açık, sabırla dinliyoruz söylediklerini. Birkaç kelimelik itiraz cümleleri, hanımefendiyi daha çok ateşliyor. Sanki bu ülkede yaşamıyormuşuz hissine kapılıyorum.
31/10/2006 tarihinde TBMM'de kabul edilen "Tohumculuk Yasası" nı meğerse ABD çıkarmış (!) Hükümetimiz buna karşılık değişik birlik ve kurumları aracılığıyla yerli tohumculuğa büyük destek veriyormuş(!) Eşim, yasaya göre yerli tohumun satışının yasaklandığını söyleyecek oluyor, dinleyen kim? Türkiye, kendi kendine yeten ender ülkelerden biri deyince ben dayanamıyorum bu kez. "O eskiden öyleydi, şimdi samanı bile ithal ediyoruz." diyerek müdahil oluyorum. Yavaş yavaş saygı ve sabır sınırlarını zorlayan atmosfer oluşmaya başlıyor, hele "Siz hiç kitap okuyor musunuz?" diye sorunca. Yok anacım, biz yaylada kaval çalıyoruz dememek için zor tutuyorum kendimi.
Hoop atlıyor başka bir konuya. "Ülkemizde birlik beraberlik var, biz Türkler en zor anımızda küllerimizden yeniden doğarız. Yunanistan bizi vurmak için gizli planlar yapıyor." Dur hele dur, Yunanistan bizi mi vuracak? "Yurdumuzun kalkınmasını çekemiyorlar, ülkemizde özgürlük var, herkes mutlu. Siz biliyor musunuz, İranlılar akın akın Türkiye'ye göçüyor. Suriyelilerin arkasından birkaç yıl sonra dört milyon İranlı göçmenimiz olacak. Bu ülke onlara da kucak açacak ama biz kendi yurdumuzda azınlığa düşeceğiz bu gidişle. İran yönetimi Sünnilere, Azerilere, Şiilere, değişik etnik ve dini kökene sahip insanlara ayrı ayrı baskı uyguluyor. İzmir'e binlerce İranlı gelip kalıcı olarak yerleşti. Zulümden kaçıp huzura geldiler."
İranlıların İzmir'e akın ettiğini bilmiyordum. Araştırdım. Evet doğru geçen yıl İran uyruklulara İzmir'de 8.000 daire satılmış. Bunun asıl nedeni yasalarda yapılan değişiklikmiş tabii. Yabancıların mülk sahibi olmalarına sağlanan kolaylıktan dolayı böyle bir durum çıkmış ortaya. Hükümetimiz kaynak yaratmada uzman, hiçbir fırsatı göz ardı etmiyor. Yoksa, İzmir limanına demir atmak üzere kimsenin İran rejiminden kaçtığı falan yok. Kaldı ki bu konuları araştırırken bir haber dikkatimi çekiyor. Dini bir sıfatı da bulunan İran İçişleri Bakanı, kadın özgürlüğünü kısıtlama faaliyetlerinde başarısızlığa uğradıklarını kabul etmiş. Bu İran kadınının ne kadar mücadeleci bir karaktere sahip olduğunu gösteriyor açıkça.
Giderayak bir soru daha soruyor bize. "Sizce bizim bu denli güçlü olmamızın sebebi ne?" Eşim bam teline basıyor. "Biraz gücümüz kaldıysa o da Atatürk sayesinde." "Evet," diyor hanımefendi, "O da var tabi ama biz zor anlarımızda birleşiriz, birleşince kuvvetleniriz." Dükkandan ayrılır ayrılmaz alışveriş yaptığı kredi kartının işyeri nüshası slipi üzerindeki isme bakıp google amcadan parti bağlarını araştırıyoruz. Bakış açılarımızın bu kadar zıt, üstelik kendinden yaşça büyük insanlara ders anlatır gibi akıl veren saygısız ve ukala bir insanla ilk kez bu kadar uzun bir süre tartıştığımızı düşünüyorum.
Siyâset yapmıyorum deyip aslında siyaset yapıyorlar haklisin
YanıtlaSilKesinlikle...
SilMerhabalar,
YanıtlaSilTaş evi yeniden mi açtınız?
Merhaba:) Taş Ev biraz format değiştirdi. Tire'deki Taş Ev Restaurant kapandı, Göztepe-İzmir'de Taş Ev Şarküteri açıldı:)
SilHocam ne güzel bir girişim yapmışsınız..
YanıtlaSilEyvallah:)
SilBir de siyaset yapsaydı.... :) :) :) :)))))))))))))))))))))))))))))))))
YanıtlaSilBen de ondan korkuyordum:)))))
Silİşte böyle siyaset yapmayan hali :)) İnsanlar hangi görüşte olursa olsun kör noktaları varsa cahil kalır.
YanıtlaSilElimizden geldiği kadar geniş açılı ve tarafsız değerlendirmeler yapsaydık, bahsettiğiniz kişi de inatla kendi takıldığı şeyleri konuşarak siyaset yapmıyorum demezdi. Tarih çok önemli bir dal, güçlü olmak için tarihi gözlerimizle değil aklımızla okumayı diliyorum. Yakın tarihimizde en güzel kaynaklardan birisi de Nutuktur. Bizzat ülkeyi kuran bir liderin kaleminden çıkanları gerçekten okuyor muyuz ? Sözde okursak, ya da sadece işimize geleni okursak maalesef kör noktalarımız olur...
Buradan çıkaracağımız mesaj :) siyaset yapmayın okuyun....
Gerçekten kör noktaları mı vardı bahse konu hanımefendinin emin değilim. Cahil birine de benzemiyordu görünüş olarak (!) Siyaset bana göre değil. Siyasete bulaşmış bütün zevat ya liderlerinin sözcüsü oluyorlar ya da parti görüşlerinin propagandasını yapıyorlar. Düne kadar Fethullah Hoca Efendi'ydi şimdi terörist başı. Hoca Efendi Fetö olmadan örgütten bir kişi dahi Fetö'ye laf edemezdi. Ülkede bolluk, refah, gelişmişlik, ekonomi, adalet, özgürlük, eğitim zirvede diyorsa bir kişi eğer, bilinmesi gereken o kişinin iktidarın borazanı olduğudur. Nutuk okumaz onun gibiler. Sadece ikbal peşine düşmüş şarlatan tiplerdir. Saygısızlığı da yanında bonus:)
Silnapcan işte müşteriiiii dinliceniz tabiside. sekiz bin ev ha :) istanbul fatih semti gibi. türkler keçıyo ordan daaa :) foto neee bi deeee :)
YanıtlaSilBu sefere mahsus olmak üzere dinledik ama gelecek sefer eşim ne yapar belli olmaz:) Evet, tam sekiz bin:) Foto, İranlı hanımların İzmir'e adaptasyon sürecinden bir kesit:))
Silha haaaaa iyi adaptasyonmuş ha haaaa :)
Sil:)))))))
Sil