27/04/2017 Perşembe, Tire
Havalar iyice ısındı. Çok geçmeden sıcaklardan şikayet etmeye başlarız artık (!) Bugün de geç çıktım evden. Venüs'ün kulübesini almaya kalksam yaylaya geç kalacağım. Çaresiz tekrar şehre inmem gerekecek. Madem durum böyle, kasap mandıra alışverişlerini de o zaman yaparım.
Dün gece boyunca açık pencerelerden girip ışığa doğru yönelen onlarca kanatlı böcek salonu doldurmuş. Çoğu cansız ama aralarında hala kanat çırpanlar var. Terasta da durum aynı. İsmini bilmediğim sert kabuklu böcek sürüsü ışığa doğru hücum ediyor, birkaç tur attıktan sonra yere çakılıp can çekişiyor. Temizlik biter bitmez şehirdeki işlerimi halletmeyi düşünürken planlarım suya düşüyor. Önce eski bir aile dostu misafirleriyle birlikte Taş Ev'e geliyor. Hemen arkasından dış görünüşleri mesleklerini ortaya koyan mimarlar grubu onları takip ediyor. Verandada bugün fazla esinti yok. İki masayı birleştirip üzerine projeler açılıyor. Bir taraftan yemekler yenirken diğer taraftan proje detayları tartışılıyor. Yeni bir konaklama tesisi projesine başlayacaklarmış. Gerçekten de kaliteli bir konaklama tesisinin olmayışı bu bölgenin en büyük eksikliklerinden biri.
Avluya çıkıyorum. Beyaz bir jeep ağaçların arasında manevra yapıp yönünü kapıya doğru çeviriyor. Arkasından araca doğru yaklaşıyorum. Yanına geldiğimi görünce sürücü koltuğunda oturan adam camı indiriyor. Garip bir soruya muhatap oluyorum. "Burası gazino mu yoksa restoran mı?" Soru şaşırtıyor beni. "Gazino derken..." deyip anlamaya çalışıyorum. Arabayı kullanan şahıs kısa bir süre ne söyleyeceğini bilemiyor.
Gazino, İtalyancadan dilimize girmiş bir kelime. Türkçe sözlükte iki anlamı var. Birincisi, "Yemek yenilen, gösteri izlenilen, bazen de özel bölümlerinde kumar oynanan eğlence yeri.", ikincisi ise "Büyük kahvehane, birahane." Bu tanımlar arasında Taş Ev'e uyan sadece "yemek yenilen yer" olması. Diğer taraftan buralarda restoran ve kafe tarzı yerlere köylüler gazino tabirini kullanıyor. Erkek müşterilere yönelik, genç bayanların içki servisi yaptıkları bar olarak bilinen eğlence yerlerine burada yine restoran denilmesi Konyalı misafirimizin şaşkınlığının sebebi aslında. Hangi sözcüğü anlamına uygun kullanıyoruz ki..
Las Vegas'ta gazino, sadece kumar oynanan lüks yerleri akla getirse de Kaliforniya Los Angeles açıklarındaki Santa Catalina adasında gazino, kumarın oynanmadığı, büyük modern binalarda sinema, tiyatro ve balo salonlarının hatta tarih müzesinin yer aldığı sanatsal bir hüviyete bürünüyor.
"Hani" diyor, Konyalı dostum, pot kırmaktan çekinircesine, "Hani aşağıda yolun sol tarafında, bayanların çalıştığı bir yer değil, de' mi?" Bozulduğumu hissettirmemeye çalışıyorum ama gayri ihtiyari sesim bozuk çıkıyor. Hayır öyle bir yer değil, burası ailelerin rahatça yemek yiyebileceği bir yer. İkna olup geri dönüyor, yeniden ağaçların arasına park ediyor arabasını. Ailesiyle birlikte Konya'dan yeni gelmişler buraya. Bundan sonraki yaşamlarını Ege bölgesinde geçirmek yönünde karar vermişler. Genç yaşında emekli etmiş kendini. Ovadaki köylerden birinde dört beş dönüm yer almış, orada toprak işleri ile oyalanıyormuş. Binanın yan tarafındaki boş bira kasalarını görünce gazino sanmış Taş Ev'i. Uzun uzun sohbet ediyoruz. Konya benim meslek hayatına başladığım şehir olma özelliğine sahip. Eski yıllara gidiyor aklım. Meram'dan, Alâeddin Tepesinden bahsediyorum. Konyalı olması ve bira kasalarına karşı verdiği tepki alkol kullanmadığı hissini uyandırıyor bende. Dayanamayıp soruyorum sohbet esnasında. Manzaraya bakıyor gülümseyerek. "Bu manzarada insan içmez mi hiç?"
Verandaya çıkıyoruz birlikte, çaylarımızı içiyoruz. Kurumuş, budanmayı bekleyen yaşlı kestane ağaçlarının dalları arasında zıplayıp duran sincapları seyrederek söyleşimize devam ediyoruz. Ağaçların fotoğrafını çekiyorum, sincaplar son anda çıkmayı başarıyorlar kareden. Biraz daha geciksem şehre inmem mümkün olmayacak. Oysa kasaba uğramam şart. Nihayet Konyalı dostum hesabı istiyor. "Tam zamanı." diyorum içimden. Ayşe Hanım mor renkli çiçeklerden bir buket yapmış bana gösteriyor.
Akşam misafirleri de terasta oturmayı tercih ediyor. Karanlık basınca ışığa doğru böcek akını başlıyor yeniden. Salonun terasa açılan kapısını ve pencerelerini kapatıyorum. Taş fırının yanındaki apliklerin ışığına üşüşüyor kanatlı canlılar. Fifi de koşuyor oraya. Böcekler ışığın etrafında dönerken Fifi onları yakalamakla meşgul.
Dünün aksine erken uğurluyoruz misafirlerimizi bu gece.