Havaların ısınmasıyla birlikte gün içinde eskiye oranla daha fazla misafir ağırlıyoruz. Eşimin yaptığı enginar çanağı dün kısa sürede tükenince küçük pazara uğramak durumunda kalıyorum. Sadece o da değil kasap, toptancı vs. derken yaylaya gecikeceğiz diye endişeleniyorum. Planlı hareket etmeliyim. Bu yüzden önce kasaba uğruyorum. Hummalı bir çalışma var dükkanda. Gaziemir'de bir lokanta için kilolarca kıyma yetiştirmeye çalışıyorlar.
Pazar alışverişi hariç diğer işlerimi tamamladıktan sonra evden eşimi alıyorum. Şef dışarıda bir iş görüşmesi için akşama doğru geleceğini söylemişti dün. Gündüz gelebilecek misafirlerimizi ne yapacağımızı sorunca "Ne haliniz varsa görürün." havasında ayrılmış, kısa süreli bir tartışma yaşamıştık. Bizim de acil olarak birini bulmamız lazım. Telefonla görüştüğümüz iki kişi cevap bekliyor ama henüz yüzlerini bile görmeye fırsatımız olmadı.
Temizlik işleri biter bitmez gelmeye başlayan misafirlerimiz veranda ile terası tercih ediyorlar. Bu hafta olmasa bile en geç önümüzdeki hafta terastaki bütün masaları aşağı indirmemiz gerekecek. Günün sürprizi akşama geleceğini söyleyen şefin erken saatte gelmesi. Dünkü tartışmadan sonra aramızda soğuk rüzgarlar esiyor. Yapacağı görüşme iptal mi oldu, beni zora sokmak için mi bu görüşme masalını uydurdu yoksa yelkenleri suya indirdi de bizimle birlikte yola devam etmenin yolunu mu arıyor? Neden her neyse ok yaydan çıkmış bir şekilde. İşyerinde kontrolü elimde tutmanın yegane yolunun, gerektiğinde gereğini yapmaktan geçeceğini biliyorum.
Kızım ve annemle sürekli görüşüyorum. Annemin göz anjiyosu var bugün. Gece boyu uyumamış heyecandan. Nasıl olacak? Operasyon ya kötü geçerse? soruları beyninde çınlamış. "Devamlı iyi olacağını telkin et kendine, ben öyle yapıyorum." desem de faydasız. "Elimde değil." diyor. Bu stres onun tansiyonunu yükseltirken işi daha fazla zora sokuyor. Anjiyo çıkışında kızımdan operasyonun iyi geçtiği haberleri rahatlatıyor biraz. Babamın durumu ümitsiz görünüyor. Yoğun bakımda kalp, böbrek, karaciğer gibi hayati organlarının değerlerini normal seviyelere getirmeyi başarmış olsalar da akciğerler tedaviye cevap verecek durumda değil. Kızımın çalıştığı hastanenin yoğun bakım ünitesi onu karşı binadaki göğüs hastanesinin yoğun bakımına geri göndermek istiyor. Ne var ki orada da şu an için yer yok, açılması bekleniyor.
Akşam üzeri kızım geliyor. Yoğun bakımdan gelen haberler iyi değil. Burnunu kapatan oksijen maskesine rağmen bilmem ne değerleri düşüyormuş. Geç vakitlerde entube dedikleri son çareye başvurmuşlar. Yani uyutmuşlar. Burnunu kapatan maskeden ayrılması mümkün değil artık. Ne yazık ki çaresiz bir durumla karşı karşıyayız.
Bir karar alıyorum. Günlüklerimi tutmaya devam edeceğim ama şu sıkıntıları atlattıktan sonra yayınlayacağım.