Arkadaş, baştan söyleyeyim, bütün dünya alem aksini iddia etse bile bu bir siyasi yazı değildir. Siyaset kurumundan nefret ederim. Çünkü bugüne kadar ülkeleri adil bir şekilde yönetebilecek bir sistem icat edilmediğine inanıyorum. Zoruma gidense ülke yönetiminde söz sahibi kişilerin gerçeğin dışında algılar oluşturarak hem çevresindekileri hem de kendilerine karşı çıkanları aptal yerine koymaları. Benimle aynı şekilde düşünenler ne yapıyor buna karşılık peki? Hadi bunları gruplandıralım:
1. Bazıları iktidar olmanın kendilerine sağladığı çıkarları dikkate alıp büyük oyunun piyonları olmayı tercih ediyorlar. Pek çoğu bu oyunun içinde daha önceden bilerek ya da bilmeyerek kirlenmiş oldukları için sessiz kalmayı ve hatta oyunun parçası olmayı elleri mahkûm devam ettirmek zorunda kalıyorlar. Biliyorlar ki oyunu terk etmek büyük çorap örecek başlarına. Bu kategoriye iktidarın içinde, yanında olan siyasetçileri, gazeteci ve yazarları, iş adamlarını, kısaca mevcut durumdan hoşnut, sadece kendi çıkarlarını düşünen, ülke nüfusuna oranla sayıları az fakat sahip oldukları güç sayesinde sesleri çok çıkan bir zümreyi alıyorum.
2. Bir kısım insanlar ise iktidarın nimetlerinden nasibini alamamış, ülkenin içinde bulunduğu durumdan hem ekonomik hem de sosyal yönden rahatsız, bu nedenle yılgın, mutsuz ve huzursuz. Olan bitenin farkındalar fakat biliyorlar ki seslerini çıkartmaya kalksalar hayatları kararacak. Bunlara hak vermemek elde değil. Çünkü eski güçlerini kaybetmiş, mücadele edecek bütün silâhları ellerinden alınmış, seslerini duyurabilmekten yoksunlar. Bu yüzden korkuyorlar. En cesurları sessiz kalıyor. Diğerleri ise durumlarını daha fazla zora sokmamak için gönüllü sakalığı kabul etmiş, iktidarın değirmenine su taşıyorlar.
2a. Bu kategorinin sakaları muhalefet partileri, muhalif gazeteci, yazar, iş adamları. Ya da bulundukları konumu kaybetmekten korkan tüccarlar ve diğer meslek erbabı.
2b. Sessiz kalan ya da sesini duyuramayan, duyurabilse de bunu yapmaktan kendisine zarar gelir diye korkan iktidara karşı bir tavra sahip hatırı sayılır bir kitle de bu grubun içinde.
3. Bir de benimle aynı düşünceye sahip olmayan bir grup var ki aslında en büyük güç ellerinde olduğu halde bunun farkında değiller. Sayıca en fazla oldukları halde akıllarını kullanmazlar. Fanatiklerdir. Söylenene kayıtsız şartsız inanırlar. Liderlerine taparlar, gerekirse bir an düşünmeden canlarını bile verirler bu uğurda. Bu insanlara liderlerinin bir hedef göstermesi yeter. Özellikle din ve milliyetçilik konularında iyi gaza gelirler. Gaza geldikleri zamanlarda çok yıkıcı olurlar. Genellikle eğitim ve gelir düzeyi orta ya da düşük, ataerkil yapıda, geçmişiyle övünen, geleceğe dair plânları olmayan, "ülkemiz dünya devi olma yolunda" nutuklarına kolayca kanan, gördüklerini, duyduklarını sorgulamaktan aciz bir topluluktur bu.
Hangi grubun içindesiniz bilemem ama ben bulunduğum yeri söyleyeyim size. Yöneticilik yaptığım dönemde çalıştığım kurum zarar görmesin diye 2a içindeyken emekli olduktan sonra 2b grubuna terfi ettiğimi düşünüyorum.
Şimdi ben bunları neden yazdım? İktidar cephesinden muhalefetine, cahilinden okumuşuna, zengininden fakirine kadar 15 Temmuzu darbe teşebbüsü olarak nitelemeyen benden başka kimse kalmadığını görüyorum. Evet, tek kişi kalsam da bu dünyada, kimse bu gördüklerimi, duyduklarımı, okuduklarımı, bildiklerimi hiçe sayıp aptal yerine koyamaz beni. İster fetöcü desinler, isterse terörist. 15 Temmuz benim için halâ ülkemizi Atatürk'ün kurduğu bağımsız, ilerici, üretken bir cumhuriyetten uzaklaştırıp sözde askeri vesayetten kurtarmaya ant içmiş işbirlikçileriyle vatan topraklarını süper güçlere peşkeş çekmek için plânlanmış büyük oyunun bir parçası, ABD-AKP ortak yapımı yeşil kuşak projesi.
Acı bir gülümseme beliyor yüzümde. Haber programlarında tartışıyorlar her gece, birinciler ve ikinciler. Siyasi ayak nerede? Biri diyor diğerine, "Bende ayak ne gezer, bütün ayaklar sende!" Dost başa, düşman ayağa bakar demiş atalarımız, ne kadar da doğru söylemişler.
Edit: ABD-AKP ortaklığı derken kastım, sadece genel başkan, MİT başkanı ve belki bir elin parmak sayısını geçmeyen parti mensubu. Partinin diğer mensupları bakanlar, milletvekilleri ve parti üyeleri ya birinci ya da üçüncü kategoriden. İmkânım olsa olayı ortaya çıkarmak için ilk konuşturacağım kışi Hakan Fidan olurdu. ABD'nin kullandıktan sonra ortadan kaldirdığı pek çok kişi gibi Hakan Fidan'nın sonunu da pek hayırlı görmüyorum. Yarın bir suikaste ya da bir kazaya kurban gitse bu işin arkasında ABD'nin olacağı kesin!