KATEGORİLER

22 Mayıs 2022 Pazar

YÜZYILLIK YALNIZLIK - GABRIEL GARCIA MARQUEZ

Kitabın Adı: YÜZYILLIK YALNIZLIK

Yazar: Gabriel Garcia MARQUEZ

Çeviren: Seçkin SELVİ

Sayfa Sayısı: 464

Yayınevi: Can Yayınları 

Türü: Roman

Nobel ödüllü yazar Gabriel Garcia Marquez Yüzyıllık Yalnızlık romanına o kadar çok şey sığdırmış ki, ne kadar anlatsam yine de eksik kalacağını düşünüyorum. Büyülü gerçekçilik deyince ilk akla gelen eserde, konuyu sadece Kolombiya'nın kurmaca bir köyündeki Buendia ailesinin, yüz yılı aşkın bir süre boyunca kuşaktan kuşağa aktarılan yaşam hikayesi olarak sınırlarsak yazara büyük haksızlık etmiş oluruz. Zira birbirini takip eden olayların içinde toplumun akraba evliliğine bakış açısı, büyücülük, falcılık, sosyal yaşam, kültür, tarih, insan ilişkileri, siyaset, sömürü, dini inançlar, aşk, evlilik, felsefe, toplumsal eleştiri gibi daha pek çok konu yeri geldiğinde semboller kullanılarak, mizah yoluyla, fantastik öğelerle bazen de gerçekliğin tüm çıplaklığıyla ustalıkla işlenmiş. 

Seçkin Selvi'nin çevirisinden büyük bir zevkle okuduğum romanın üslûbu muhteşem. Ancak çok sayıda karakterin yer aldığı eserde birbirine benzer şahıs isimlerinin kullanılması kafa karıştırıcı. Yazarın bunu bilinçli olarak tercih ettiğini düşünüyorum. Çünkü ailenin ilk kuşak erkek çocukları, Aureliano ve Arcadio, birbirinden farklı karakterlere sahip ve devam eden kuşaklarda doğan çocuklara verilen benzer isimler, benzer karakter özelliklerini temsil ediyor aynı zamanda. Kitabın başına eklenen Buendia ailesinin soy ağacı şeması, romanda yer alan ana karakterlerin birbirleri arasındaki ilişkiyi çözmek bakımından büyük kolaylık sağlıyor. Şüphesiz o olmasaydı, kitapta karşılaştığımız yeni karakterleri tanımak, kimin nesi olduğunu kavramak çok zorlaşacaktı.

Kitabı anlamakta zorlanıp yarım bırakanlar, devam edip anlamadan bitirenler, sıkıcı bulanlar, over-rated olduğunu düşünenlerin sayısı az değil. Bunun ilk nedeni karakter sayısının fazlalığı ve isim benzerliklerinden ötürü yaşanan zorluklar. Diğer taraftan kitabı olumsuz yönde eleştiren bazı insanların büyülü gerçekçilik tarzını yeterince anlayamadıklarını, sevmediklerini ya da benimseyemediklerini düşünüyorum. Aslında inanılmaz bir hayal gücüyle yazılmış ve bitmek tükenmek bilmeyen olayların sergilendiği, okuru içine alıp peşinde sürükleyen bir kitaptan bahsediyorum. Sıkıcı asla değil ancak karakterlerin çokluğu nedeniyle sık sık soyağacı şemasına göz atmak zorunda kalmalar, verilen örtülü mesajlarla birlikte insanı düşünmeye sevk eden kavramlar, aynı cümlelerin tekrar tekrar okunmasını zorunlu kılıyor bazen. Bu bakımdan yorucu denebilir belki. Zira iki bölüm okuduktan sonra kısa bir ara verip olayları sakin kafayla değerlendirmek, içine düştüğümüz hareketli ortamın etkisinden kendimizi  bir süreliğine kurtarıp biraz soluklanmak, okuduklarımızı sindirmek gerekiyor.

Kitapta yer alan karakterle ailemizden ya da tanıdıklarımızdan benzerlikler yakalıyor, bazen bugün hâlâ şahit olduğumuz sömürü düzenine, devletin toplum üzerinde estirdiği teröre şahitlik ediyoruz. Yazar yaşanan bu tür olayları bazen doğrudan, bazen ince bir mizah yoluyla ya da metaforlar kullanarak okurun dikkatini çekmesini biliyor. 

Yüzyıllık Yalnızlık kısa sürede okunması gereken bir kitap. Süre uzadığı takdirde bütünlüğünü kaybetme riski var. Ancak kitaplığın bir köşesinde tekrar tekrar okunmak üzere muhafaza edilmeli. Netflix ile anlaşılmış, dizi filmi yapılacakmış. Kanaatimce bu kitabın filme çekilmesi hayli zor ve aynı tadı asla veremez. Mesela aşağıdaki paragraf filme nasıl çekilebilir, bilemiyorum.   

"Jose Arcadio, yatak odasının kapısını kapar kapamaz evde bir silah sesi çınladı. Kan, kapının altından süzüldü, oturma odasına geçti, sokağa çıktı, inişli çıkışlı yoldan karşıya ulaştı, kaldırımları indi çıktı, Türkler Sokağı'nı geçti, önce sağa, sonra sola saptı. Buendiaların evinin tam karşısına geldi, kapalı kapının altından sızdı, halıları kirletmemek için duvar diplerinden dolanarak salona geçti, oturma odasına girdi, yemek masasının çevresinde geniş bir kavis çizdi, begonyalı terasa uzandı, Aureliano Jose'ye, matematik dersi veren Amaranta'nın sandalyesinin altından ona görünmeden süzüldü, kileri geçti, ekmek pişirmek için tam otuz altı yumurta kırmak üzere olan Ursula'nın bulunduğu mutfağa girdi."

Görüyor musunuz kanın yaptıklarını?

Yüzyıllık Yalnızlık bir ailenin değil, bir kıtanın, belki tüm insanlığın yalnızlığını masalsı bir dille anlatıyor. Romanın bir yerinde, Macando köyünde bir salgın baş gösterir, herkes unutkanlık hastalığına yakalanmıştır!

"Bataklığa açılan yolun başına Macondo yazılı bir levha diktiler. Ana caddeye "TANRI VARDIR" yazan bir tabela astılar. Bütün evlere, nesneleri ve duyguları hatırlatmaya yarayacak yazılar yazıldı."

Aslında kitabın adında yer alan "yalnızlık" kelimesini romanın içeriğiyle örtüştürme konusunda hayli zorlandığımı söylemek isterim. Bu konuda, insanın nasıl bir hayat sürerse sürsün, sonunda yalnız başına kalacağı ve vakti geldiğinde her şeyin anlamını yitireceği mesajı verilmek isteniyor sanırım. Kitabın işlediği o kadar konu arasında yalnızlığın öne çıkarılmasını yadırgadım. Bu nedenle İspanyolca "soledad" sözcüğünün diğer anlamlarını araştırdım. "Soledad" yalnızlık anlamının yanı sıra, bir kişinin yokluğu ve ölümü halinde üzüntü ve melankoli duygusu anlamına da geliyor. Kitabın adı Yüzyıllık Trajedi ya da Yüzyıllık Melankoli olabilirdi bence. Güzel bir alıntıyla sözlerimi bitirirken kitabı yazarı sevenlere ve türün meraklılarına şiddetle öneririm. 

"Bir gece (Albay Aureliano Buendia), Albay Gerineldo Marquez'e,

- Sana bir şey soracağım, arkadaş, dedi. Niçin savaşıyorsun?

Albay Gerineldo Marquez,

- Niçin olacak? diye karşılık verdi. Yüce Liberal Parti için tabii.

- Niçin savaştığını bildiğin için şanslısın doğrusu. Bana gelince, ancak şimdi kafama dank etti: Ben yiğitliğe kara çaldırmamak için savaşıyorum.

Albay Gerineldo Marquez,

- Bu kötü işte, dedi.

Albay Aureliano Buendia, onun bu tavrından hoşlanmamıştı. 

- Doğru, dedi. Ama yine de, niçin dövüştüğünü bilmemekten iyidir. Arkadaşının gözlerinin içine baktı ve gülümseyerek sözünü tamamladı: Ya da senin yaptığın gibi, hiç kimse için anlam taşımayan bir şey adına savaşmaktan iyidir.

20 yorum:

  1. Marquez'le tanışma kitabım, çıktığı yıl sadece Türkiye'yi değil dünyayı sallamıştı ki benim en unutulmaz okumalarımdan ve cismen de kitaplarımdan biridir ve yıllar yıllar önce okumak için alınıp geri getirilmemiş, getirilmemişliğine -ki en yakın arkadaşım- çok üzüldüğüm kitaptır.:) Sonra yenisini, bu kapaklı olanı alıp koydum kitaplığa ama... ama işte:) O ilk baskı hep başkadır ben için, Can Yayınlarının kiasik beyaz kapaklı kitapları:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Marquez'in bu kitabıyla tanışmak bazıları için riskli olabilir ama siz bunu göze almışsınız. Benim için de unutamayacağım kitaplardan biri oldu. Dostlarla kitap alışverişlerinde art niyet olmasa da bu tür aksilikler olabiliyor. Ben çeviriyi de çok beğendim ayrıca:)

      Sil
  2. Maalesef başlayıp bitiremediğim, kitaplığın en görünür yerinden sürekli bana bakıp "Beni bitirmeyecek misin gerçekten?" diyerek azap çektiren kitap. Çok can alıcı bir paragraf seçmişsiniz gerçekten Mr. Kaplan, dediğiniz gibi kameraya çekilse bile okunduğunda ile aynı etkiyi yaratması çok zor. Zaten genelde önce okunup sonra filmi izlenen eserler beklentiyi kolay kolay karşılayamıyor. Tersi olunca, yani önce izleyip sonra okuyunca nispeten daha kolay adapte oluyor insan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mrs. Kedi, öncelikle sakin bir kafayla ara verilmeden okunacak bir kitap. Yukarıda belirttiğim gibi soyağacı kitabın mütemmim cüzü. Tercihen onu bir kağıda yazıp okurken gözünüzün önünde tutmanız gerekecektir. Kitabın kurgusu, konusu olmasa bile kullanılan üslûp bakımından bile okunmaya değer. Benim aklıma yıllar önce okuduğum Orhan Pamuk'un romanı, Cevdet Bey ve Oğulları geldi. Onu da çok beğenmiştim ama Marquez bu Yüzyıllık Yalnızlık romanıyla Pamuk'a epey fark atar. Yok, kesinlikle filmi çekilemez bu romanın, çekilse bile aynı tadı asla vermez. Evet, önce izleyip sonra kitabını okumak daha iyi anlamak bakımından faydalı olabilir belki:)

      Sil
  3. Listemde bu kitap. Çok da samimi anlatmışsın, okumak istiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuduğum kitaplar arasında iz bırakan ve bende yeniden okuma isteği uyandıran bir kitap oldu Yüzyıllık Yalnızlık. İyi okumalar:)

      Sil
  4. Bu kitabı,yıllar önce severek okumuştum. Güzel özetlemişsiniz. Başlık konusundaki önerileriniz de daha kapsayıcı gibi geldi bana. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazımda değinmeyi unuttuğum diğer bir husus da kendi halinde mutlu bir yaşam süren insanların küresel sermaye şirketleri ve bunları destekleyen devlet güçleri ile birlikte çektikleri sıkıntılar, acılardı. Muz Cumhuriyeti tabirinin doğuşunu bu vesileyle öğrenmiş oldum:) Bu arada okuduğum bütün kitapların güzel çıkması da benim şansım oldu. Başlık, evet yalnızlık ilk akla gelecek kelime değil bence. Teşekkür ederim.

      Sil
  5. Kitabı okumak niyetim var ama yazarla tanışma kitabım olmalı mı bilmiyorum o yüzden bira araştırma yapmam lazım. :) Bir de bu paragrafı kardeşime göstereceğim, kendisi hobi olarak sinema kulüplerinde görev yapıyordu. Bir fikir almak istiyorum acaba mümkün mü sinemada bunu anlatabilmek? Merakım kabardı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Marquez ve kitap hakkındaki düşüncelerimi dile getirdiğim yazımı hakkını vererek okuduğunuz yorumunuzdan anlaşılıyor. Bu yüzden öncelikle size teşekkür ederim:) Daha önce yazarın Kolera Günlerinde Aşk romanını okumuştum ama yorumlara bakılırsa başlangıç kitabı olarak Kırmızı Pazartesi daha iyi sanırım.
      Gabriel Garcia Marquez, kişiliği ve edebiyatı kullanmadaki ustalığı bakımından sevdiğim bir yazar. Kitaplarına konu ettiği hayatın içinden olayları eğip bükmeden, tüm gerçekliğiyle, zengin hayal dünyasında yoğurarak ve farklı bir üslûpla anlatıyor.
      Yüzyıllık Yalnızlık, yazarın ustalık eseri diyebilirim. Bir kitaba bu kadar olay nasıl yerleştirilebilir? Hala, teyze, amca, dayıların olmadığı bir ailede büyüdüğüm için akraba ilişkileri benim zorlandığım bir konu. Romanda fazlasıyla var ancak yazar, teyze, hala sözcükleri yerine karakterleri isimleriyle anıyor. Yazımda belirttiğim üzere çocuklar, onların çocuklarında, kardeşlerinde aynı isimler kullanılmış. Arcadio, Jose Arcadio, Arcadio Segundo ya da Aureliano, Aureliano Jose, Albay Aureliano, Aureliano Segundo gibi kısa eklemelerle çoğalmaya devam ediyorlar. Bazıları kimin ne olduğuna kafa yormaksızın kendini akışa veriyor ama ben bu konuda aynı fikirde değilim. Dolayısıyla soyağacı şemasından çok yararlandım. Kitap iç savaştan, yaşamın eğlenceli ve acıklı yanlarından bahsederken yüzeysel olarak pedofili ve ensest ilişkilere de değinmiş. Bu konuda yapılan eleştirilere katılmıyorum. Çünkü yazar hayatta var olan herşeyi dozunda ve yerli yerinde kaleme almaktan kaçınmamış ki olması gereken de bu zaten. Kitabın en hoşuma giden yanları hem verilen mesajlar, hem yer yer gülümseten dili, hayal gücü ve elbette harika üslûbu.

      Yine yazımda belirttiğim gibi kitabı tek bir filme konu yapmak bana göre olası değil. Çünkü bu kitaptan on tane roman daha üretilebilir. Eğer filme aktarılabilecek olsa ancak bir sanat filmi yapılabilir ki, böyle bir filmi Emir Kusturica gibi bir yönetmen başarabilir belki. Yine de böyle bir film, eğer yapılabilirse, yönetmeninin kabiliyetiyle kitaptan tamamen ayrı bir sanat şaheseri olacaktır:)
      (https://kaplandiary.blogspot.com/2022/03/kolera-gunlerinde-ask-gabriel-garcia.html#comment-form)

      Sil
  6. O kadar eskiden okumuştum ki, romanın ayrıntılarını hatırlamıyorum. Aklımda kalan, büyülenerek, kendimi romanın içinde hissederek okumuştum. Yeniden okumalı belki. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de okumakta ne kadar geç kaldığımı düşündüm. Haklısınız, bazı romanları tekrar tekrar okumalı. Yüzyıllık Yalnızlık onlardan biri. Teşekkürler:)

      Sil
  7. Epey bir zaman önce okudum kitabı. Örnek paragrafı okuyunca ayrıntıları unuttuğumu farkettim. Yeniden okumalı dediğiniz gibi. Hoş hala okunacaklar varken yeniden okunacaklar listesi de kabarmaya başladı sanki. Çok karakter oluşu önce insanı biraz ürkütüyor ama kitabın dili güzelse hiç sorun olmuyor aslında.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu aralar şansım yaver gitti, elime aldığım kitapların hepsini severek okudum. Marquez'in Yüzyıllık Yalnızlık romanı da hafızamda müstesna yerini aldı. Karakter sayısının çok olması bazı okurları rahatsız etse de ben bunun üstesinden geldim. Kaldı ki, sizin gibi iyi bir okur için sorun teşkil edeceğini hiç sanmıyorum. Böyle bir kitabın hakkını verebilmek için birden fazla okumak gerek. İyi okumalar:)

      Sil
  8. Sıradaki kitaplarımdan birisi :) Emeğine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel bir kitap, iyi okumalar. Teşekkür ederim:)

      Sil