KATEGORİLER

3 Ocak 2023 Salı

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 176

Sevgili DeepTone tarafından organize edilen Ağaç Ev Sohbetleri etkinliğimiz tüm heyecanıyla devam ediyorÖnceki haftaların sohbet konularını ve konu başlıklarını öneren arkadaşlarımızın isim listesini burada bulabilirsiniz. Yeni yılın ilk haftasında konu, Sade ve Derin / DeepTone'dan geliyor. Bu vesileyle bütün blog dostlarına yeni yılda en iyi dileklerimi gönderiyorum.

"Kendimizi sevmek gerekli mi?"

İnsanın kendini sevmesi öz sevgi diye tanımlanıyormuş! Yani kişinin kendisine duyduğu sevgi. TDK da böyle bir sözcük yok! Uydurma, olmayacak bir şey bence. Normal bir insan, doğal olarak, kendisini iyi hissettirecek şeylere yönelir, kendisine rahatsızlık verecek şeylerden de kaçınır. Kendini sevmek, hasta ruhların kendilerini geçici bir süre iyi hissetmelerini, kendilerine güvenmelerini ve mutlu olmalarını sağlayan, sahtekâr kişisel gelişimcilerin ya da çaresiz ruhbilimcilerin uydurduğu bir sözcüktür. Kendini abartılmış bir sevgiyle kucaklayanlara narsist deniyor. Bence hangi seviyede olursa olsun insanın kendini sevmesi düpedüz psikolojik bir rahatsızlık, kişisel bir bozukluk. 

Sevmek; birine, bir şeye ilgi duymak, beğenmektir. Güveni, dostluğu, fedakârlığı ve bağlılığı arttıran en güzel duygudur, sevmek... Niçin birini, herhangi bir şeyi severiz? Bizim gibi düşünüyordur, ortak ideallere sahip olabiliriz. Görünüşü, kokusu, tadı ilgimizi çekmiştir, severiz. Bize faydası olmuştur, rahata kavuşturmuştur ya da bir iyiliği dokunmuştur. Eğlendirmiştir severiz, yardımı olmuştur ya da heyecanlandırmıştır severiz. Bu davranışları olabildiğince uzatmak mümkün. Özetle bizim kendimizi iyi hissetmemize sebep olacak bir şekle ya da davranışa sahiptir, sevdiğimiz her ne ise... Görülüyor ki sevmek eylemi tek başına olmaz, mutlaka bir karşılığı vardır. Sevmenin karşılığı sevilmektir. İnsan ya da herhangi bir canlı, hatta nesne sevilen bir özelliğe sahip olacak ya da güzel bir davranışta bulunacak ki sevilsin. Sevmek bilinenin aksine edilgendir. Durup durduk yere birini, ya da bir şeyi sevene rastlamadım. Bu konuyu örneklerle açıklamadan önce "kendimizi sevmek gerekli mi?" diye sormak yerine "kendimizi sevdirmek gerekli mi?" sorusunu sormak bana daha mantıklı geliyor.

Pek sevdiğim Nazım Hikmet "Tahir'le Zühre Meselesi" şiirinin bir dizesinde şöyle der:

"Yani sen elmayı seviyorsun diye

Elmanın da seni sevmesi şart mı?"

Romantizmi doruğa çıkaran ve sevginin tek taraflı olduğunu çağrıştıran bu benzetmeye kesinlikle katılmıyorum. Elmayı niye seviyorsun ondan başlamak gerek. Kırmızı renkli hoş bir görünüşü var. Tadı güzel, faydalı. Sapı ve ortasındaki çekirdeğinden gayrı bir müşkülâtı yoktur elmanın. Arzu edersen kolayca soyulabilir kabuğu, sulu, etli ve lezzetli meyvenin keyfine varırsın. Elma seni sevemez ama kendini sevdirir. Elmanın sana verdiği keyfi, tat, zevk, iyiliği görmez, bunlara hiç kafa yormaksızın ya ne güzel de söylemiş Nazım Usta dersin.  

Karşılıksız sevgi yoktur! Bazı kitapları, yazarlarını, müzikleri ya da herhangi bir sanat dalını sevebilirsiniz. Bu durup dururken ortaya çıkan bir duygu değildir. Bütün bu saydıklarım size bir şeyler katmış, hoşunuza gitmiştir ki, siz de onları sevmişsinizdir. Sevgi kendiliğinden oluşan, içimizden kopup gelen bir duygu. Önemli olan insanın kendini sevdirebilmesi. Sevilmek için çaba göstermek, iyi şeyler yapmak, fedakârlık göstermek gerekir. 

Ben karşılıksız severim diyeni inandırıcı bulmam ya da o kişinin ruhsal bir sorun yaşadığını düşünürüm. Aşk böyle bir duygudur. Bir de annenin çocuğuna karşı hissettiği, hayvanlarda da olan içgüdüsel bir dürtü olan sevgi türünü ayrı tutuyorum. Bunlar dışında her türlü sevginin bir sebebi vardır mutlaka. Tanrı bile kendisini sevdirsin diye cennet ve huriler bahşetmiş erkek kullarına. O zamanlar kadının adı yoktu tabii. Eğer olsaydı, onların sevgisini kazanabilmek için mücevherlerin yanı sıra başka neler vaat ederdi acaba?

Ne kendimizi ne de başka birini, ya da başka bir şeyi sevmek için çaba göstermemizin anlamı yok. Sevmek değil, kendimizi sevdirmektir esas olan. Aslında zor olan budur. Ahlâklı olman gerekir, dürüst olman gerekir, fedakâr, yardımsever olman, çalışkan olman, hak yememen gerekir. Sadece kendini değil karşındakini de düşünmen, empati kurman lâzım karşındakiyle. İşte o zaman sevilirsin, sevilmen için sadece sevmen yeterli değil. Karşındaki bu güzel şeyleri yaparsa onu sevmiş olman doğal bir sonuçtur. Kendini zorlama, sevmek için. Zorlama sevgi yapmacık, sevilmek ise gerçektir.      

31 yorum:

  1. haydaaa :))) ben de tam tersini düşünüyorum: kimseye kendimizi sevdirmek zorunda değiliz, aksine, dünyada ille birine sevdireceksek kendimizi, kendimize sevdirmeliyiz diye düşünüyorum. çünkü kendini sevmeyen, kendini yerden yere vuran, kendini didikleyip asla kabullenemeyenlerle çalışıyorum ve onlar kendilerini sevmeye başlayınca, kendi dışlarını da sevmeye başlıyorlar..
    Zorlama sevgi olmaz ama insanın her şeyden önce kendini sevmeyi öğrenmesi gerekiyor... bence :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hem kendini sevdirmeye çalışmalı demişsiniz, asıl bu bir zorlama değil midir?

      Sil
    2. :))) Algının zaferi! Kimseye kendimizi sevdirmek zorunda değiliz elbette. Bir düşünün, sizi seven bir kimse yoksa ne durumdasınız? Hiçbir insanın sevgisini kazanamayan bir insan kötüdür, merhametsizdir, ahlâk yönünden zayıftır. Dahası, yalancıdır, güvenilmez, çıkarcıdır. Daha bir sürü olumsuz meziyet eklenebilir bunlara.
      Kendimizi kendimize sevdirmek nasıl bir şey anlamakta zorluk çekiyorum. Aman da ne güzel saçlarım var, gözlerime hayranım, ne kadar zekiyim Tanrım, kendime bayılıyorum. Böyle bir sevgi mi? Yoksa ne iyi karar verdim, aferin bana, gurur duyuyorum kendimle mi diyecek, kendinizi kendinize beğendireceksiniz?
      Ben normal, ruhsal sorunu olmayanlardan bahsettim. Kendisiyle problemi olanlardan değil. Travmatik geçmişi vardır, ezilmiş, acı çekmiştir ya da sürekli başarısızlığa uğramış olabilir bir insan ve toplum nazarında kendisini diğerlerinden aşağı görebilir. Bu öz sevgi eksikliği değil özgüven eksikliğidir. Tedavi yollarından biri kişiye kendi gücünü hissettirme şeklinde olabilir. Elbette tereciye tere satacak halim yok, fakat ben bu yolun da pek doğru olmadığını düşünenlerdenim. Kendime göre ayrı bir felsefem var diyelim:) Söz gelimi ben olsam kendini sevmediğini düşündüğünüz, kendini yerden yere vuran hastalara farklı yaklaşırdım. Onların egoların şişirmek yerine hayatın gerçeklerinden bahsederdim. Yaşamı boyunca insanın başına hem kötü hem de iyi şeylerin geldiğini anlatır, kötü durumlarla karşılaştıklarında kendilerini bu durumdan kurtarabilmeleri için yol gösterirdim. Söz gelimi kendine güven, yapabilirsin diyeceğim yerde o işi nasıl kıvırabileceği ya da kıvıramayacağı konularda kendini farklı alanlara yönlendirmesini salık verirdim.
      Diyorum işte, sevgi öğrenilmez. Sevgi bir aksiyon değil, reaksiyondur. Karşındaki seni sevmek için bir şeyler yapar, bu sende güzel duygular uyandırır ve ona karşı sevgi duyarsın. Yazdıklarımın felsefede çığır açacağını düşünüyorum fakat hiç de rol yapmadığımdan emin olabilirsiniz:)

      Sil
    3. "hem kendini sevdirmeye çalışmalı demişsiniz, asıl bu bir zorlama değil midir?"
      Kendini sevdirmeye çalışmak bir uğraşıdır bence. Sevmek eğitimle edinilmez fakat kendini sevdirmek eğitimle sağlanabilir. Bazen kendini sevdirmek zorlama olabilir, ki bu kötü bir şey değildir aslında. Yaşlı bir teyze caddede karşıya geçmek istiyor fakat trafikten bir türlü cesaret edemiyor diyelim. Ben onu görüp heyecanla izlediğim maç keyfimi bırakıyor, üçüncü kattan inip ve teyzeyi karşıya geçiyorum. Pek çok kişinin umursamadığı zoruna giden bir durum bu, kabul edelim. Teyzem minnetle yüzüme gülümsüyor, sevilmek mükâfatım. Ben bu eylemi teyzemi sevdiğim için yapmadım:)

      Sil
    4. Kendinizi sevmek için yaptınız. Kendinize iyi bir insan olduğunuzu göstermek, egoyla olan sonsuz bilinçaltı savaşta bir taş almak için yaptınız :) derim ben..

      Sil
    5. İnsanlık, merhamet, iyi hissetmek ok. Fakat ben bunları kendimi sevmekle ilişkilendirmede zorluk çekiyorum. Evet, ister bilinçaltımla ister bilincim dahilinde egomla savaşmış olabilirim. Egoma karşı zafer kazanmak nasıl benim kendimi sevdiğimin göstergesi olabilir? Sanırım bu düşünce benim sevgi tanımında yatıyor. Siz nedensiz, karşılıksız da sevilir diyorsunuz, bense sevgiyi bir alışveriş olarak görüyorum. Sevgimi kazanmak için karşımdakinin beni mutlu etmesi lâzım, ben de karşımdakini mutlu edersem sevgisini kazanırım. Bu duygunun tek bir bünyede bulunma ihtimali yok, benim sevgiyi gördüğüm anlamda:)

      Sil
    6. Kendimi dinliyorum; yeterince bir hayat sürdüm kendimi tanıyabilmek için. Büyük yanlışlıklar yapmadım, pişmanlıklar yaşamadım. Ortalamanın üzerinde mutlu bir yaşamım var. Risk almayı sevmem, aşırı hırslarım yoktur, bu yüzden başıma büyük belâlar gelmedi. Elbette güvenilir, sayılan bir insan olmak, kimseye muhtaç olmamak için çaba gösteririm ve bu konuda kendimi başarılı bulduğumu da söylemek mümkün. Kendimi sorumlu tutmadığım toplumun büyük bir kısmının bilgisizliği, seviyesizliği, ülkenin yönetilme şekli beni mutsuz ediyor. Bunun dışında varmak istediğim hedefe vardığımı düşünüyorum. Bundan sonrası için düşündüğüm tek şey geride kalan ömrümü ailemle birlikte sağlık ve huzur içinde geçirmek. Varoluşla ilgili bilinmezliğe dair ve yaşamımın sonuna dek çözümünden umut kestiğim sıkıntılarım var. Bunun dışında geldiğim noktada, insanları ve çevremi değerlendirme hususunda yeterince tecrübe ve bilgi sahibi olduğumu düşünüyorum. Bu durum bana huzur veriyor. Doğdum, büyüdüm, evlendim, işleri güçlerinin başında çocuklarım var ve şimdi bir de torun bekliyorum. Picasso ya da Beethoven gibi kalıcı olamayacağım fakat kendi çapımda muteber bir insan olarak yaşamımı tamamlamak istiyorum. Yani, anlayacağınız sevilesi biriyim:) Fakat yine de bana tuhaf geliyor kendimi seviyorum demek. Aferin bana demek, başımı okşamak, kendi kendimi takdir etmek, helâl be sana kral adamsın demek. Kendimi ne sevdiğimi ne sevmediğimi söyleyebilirim. Çünkü kendi üzerimde bu kıstası koymam mümkün değil. Her iki ucunun da sorunlu olduğunu düşünüyorum. (narsist olma hali ya da öz güvene sahip olamama / aşağılık kompleksi) Seveceğim şey benim dışımda olmalı, beni sevecek olan da benden başkaları...
      Yasemin en sevdiğim çiçektir, adıyla, zarafeti ve kokusuyla... Siz de seversiniz muhtemelen. Hiç işinize yaramayan, görüntüyü bozduğu ve ortamı kirlettiği için koparıp bir kenara attığınız, bir işe yaramayan kuru bir çalıyı sevebilir misiniz? Yasemin size güzel görüntüsüyle boy göstermiş, görsel bir ziyafet sunmuş ve kendinizi iyi hissettirmiştir. Kokusuyla içinizi ferahlatmıştır. Yani size güzel şeyler sunmuştur. Dolayısıyla siz de ona karşılık olarak güzel duygular beslemişsinizdir. Bu duygulardan en yücesi olan sevgiyle kucaklamışsınızdır onu. Aynı bir dostunuz, eşiniz ya da sevdiğiniz bir sanatçıya yaptığınız gibi. Size yardım etmişlerdir, sohbetleriyle güzel zaman geçirmenizi sağlamışlar, türlü iyilikler yapmışlardır. Hiç tanımadığım, yoldan geçen bir insana seni seviyorum demek ne kadar manasız geliyor bana. Tanımadığınız, yoldan geçen birine "seni seviyorum" dediniz mi? Bir deneyin bakalım, size ne karşılık verecek?
      Benden de kucak dolusu sevgiler:))

      Sil
    7. ben sevdiklerime bile seni seviyorum diyemem ama hissettiririm. sokaktan geçen insana da samimiyet duyduysam o da hisseder mutlaka, söze ya da davranışa dökmem gerekmez. siz de bu dediğimi kendinizi sevmek adına yapıyorsunuz, ilk paragrafınızdan bunu anladım. söylemenize gerek yok, kendinizi sevdiğinizi hissettiriyorsunuz. amaç bu zaten, insanlara kendilerini sevdirmek ve sonra bir halka daha aşıp diğerlerine geliyor sıra :)
      tebrik ederim, torun baldan tatlıdır derdi ananem, sağlıkla gelsin inşallah!

      Sil
    8. Ben de diyemem. Anlatmaya çalıştığım gibi bir reaksiyondur bana göre sevmek. Bu duyguyu tavır ve davranışlarınızla karşınızdaki insana hissettirirsiniz. Bazen sıcak ve içten bir gülümseme sizin sevginizi gösterir. İnsanın karşısındakine sevgisini göstermesinin aynı zamanda kendisini sevmesi anlamına geldiği düşüncesi benim açımdan algılanması güç bir olgu. Fakat kendinizi sevdirmek elinizde, bunu yapmanın türlü yolları var. Yardım etmek, yalnızlığını gidermek vs. Tekrara düşmemek için detaya girmiyorum. Torun, evet, öyle derler:) Çok teşekkür ederim. Çocuklar geç evlendi, bu yüzden torun sahibi olmamız gecikti biraz ama dediğiniz gibi sağlıkla gelsinler.

      Sil
  2. kendini sevmek diye bişey yok yani, bunu bence de bir psikoloji bilimcisine sormalı, dicektim zaten de bak ceren de demiş zaten yani kendini sevmeyenler var :) sen bu fikirlerini ruhsal danışmanlara filan söleme de aramızda kalsın yani :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette, biz bizeyiz:)) Bize her şeyi öğretiyorlar. Sevgiyi, nefreti daha pek çok şeyi. Herkes başkaları nasıl anlıyorsa, öyle anlıyor, inanmak düşünmekten daha kolay geliyor insana. Evet, kendini sevmek diye bir şey yok. Kediler hariç, onlar tüylerini sevip yalıyorlar:)) Ayrıca benim gibi düşünen ikinci kişiyi bulursan haberim olsun yok eğer bulamazsan sevgi konusundaki düşüncelerimle Kluge Ödülü için müracaat edeceğim:)

      Sil
    2. :) kendini sevme kedini sev :)

      Sil
  3. Üstat pek sert ve katı geldi bu yazı:)

    Bunun yanı sıra yorumlarla birlikte -konuya girmekten uzak durarak- çok da keyifle okudum, fikirlerimiz bu kez buluşamamış olsa da:)

    Mutlu yıllar:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru tespit:) Yakın bir arkadaşım sende grinin tonları yok, ya siyahsın ya da beyaz demişti. Haklısın demiştim ona da. Fakat sabit fikirli değilim. Siyahım ikna olduktan sonra bir anda beyaza dönebilir. İkna olmadığım takdirde siyah olarak kalır. Kelimelerin anlamını yitirdiği günümüzde yapım gereği her şeye şüpheyle yaklaşırım. Öyle algılarımız var ki, üzerinde hiç düşünmeden doğru kabul etmişiz. Bu algıyı oluşturan toplum katmanları ama iyi ama kötü niyetle gerçeğin dışına taşıyorlar zaman zaman. Sevgi bireysel ve göreceli bir kavram. Herkes aynı şeyi aynı kişiyi sevmez. Bu bakımdan tartışmaya açık bir mevzu.
      Konuya uzak durmanıza üzüldüm, inanıyorum ki sizin fikirlerinizden de faydalanacağım noktalar vardır. Mutlu ve sağlıklı yıllar size de:)

      Sil
  4. "Kendini sevmek" benim de kulağıma tuhaf geliyor. Bana göre "İnsanın kendisiye barışması" daha mantıklı bir söylem. Yani insan kendindeki kusurlu tarafları tanımlar ve kabul eder; bu sayede de hissettiği utanç, belki de aşağılık duygularından arınır. "Kendini sevmek" ise benim de kulağıma çok yapay ve de "çok ben merkezci, bencilce" bir söylem olarak geliyor.
    Ayrıca kişisel gelişim konularına mesafeliyim ben de sizin gibi :) Çağımızın sabun köpüğü para kazanma yollarından biri olarak görüyorum bu şeyleri ( umarım linç yemem) :)
    Büyük büyük laflar ediyorlar "kendini sev" tarzı hap gibi yutmalık, sonrası ise unutmalık :)

    "Kendini sevdirmek için ahlaklı, dürüst, fedakar, yardımsever, hak yemeyen ve çalışkan olmak gerekir" demişsiniz ya, işte ben asıl bu söyleme katılmıyorum:) Çünkü karşınızdaki insan ahlaksız, yalancı, çıkarcı, başkalarının hakkını yemekte bir sakınca görmeyen biriyse siz fedakârlık yapsanız da o insan sizi sevmeyecektir. Tecrübeyle sabittir bu. Özellikle iş hayatında bütün bu saydığım özellikleri taşıyan "insan" ların bırakın sevmeyi, benden nefret ettiklerine çok tanık olmuşumdur.
    Konu derin, sabah sabah iyi geldi beyin egzersizi oldu :)
    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Linç yesek de fikirlerimizi savunmaya devam etmek lâzım bence, aksi takdirde katılmadığımız fikirleri benimsemek zorunda kalırız. İlk paragrafta yazdıklarınıza tamamen katılıyorum. Kişisel gelişim ruhsal yönden sıkıntısı olan kişilere kendilerine güvenmek hususunda bir ölçüde yardımcı olabilir. Fakat ben neymişim be abi moduna getirilmemesi gerekir. Hassas bir konu.

      İkinci paragrafta yazdıklarınıza da itirazım yok. Hatta benim bu konudaki düşüncelerimi çürüttüğünü de söyleyebilirim. İnsanın bu yönü hiç aklıma gelmemişti doğrusu. Zihnimde bir insan figürü belirdi, kim olduğunun önemi yok. Her türlü ahlâksızlığına rağmen kitlelerce seviliyor, hem de ne sevmek. Allah benim ömrümden alıp ona versin bile diyenler var. Dediğim gibi kelimeler anlamını yitirdi. Gerçek ve sahtekârlık birbirine karıştı. Kimin kimi, neden sevdiğini anlamak ya da benim yaptığım gibi bunu kurallara bağlamak imkânsız gibi. Birine dürüst davrandığında sevgisi yerine nefretini kazanabilirsin. Yardım edersin, hakkını savunursun, gider yine senin kuyunu kazar. İnsanlar riyakâr, kötülük insanın fıtratında var. Bu böyle olunca hangi sevgiden bahsedeceğiz ki. Teşekkürler, katkınız için. Güzel bir yıl geçirmenizi diliyorum:)

      Sil
  5. bambaşka bir konu, derin bir tartışma olmuş (yorumları da okudum da)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, güzel bir konu. Yorumları okumak yazıdan daha heyecan verici oluyor bazen:)

      Sil
  6. Kendimi seviyor muyum ? Bilmiyorum ama kendim gibi bir arkadaşım olsun ister miydim ? evet. bence bu kendini sevmek zorunda olmaktan daha iyi bir sonuç :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevmenin derecesi ne? Eğer kendinizi başkalarından daha çok seviyorsanız bu narsist olduğunuzu gösterir ki, bu sağlıklı bir ruh hali değil. Kendinizi başkalarını sevdiğiniz mertebede seviyorsanız, bunu belirtmek anlamsız. Kendinizi başkalarından daha az sevdiğinizi söylüyorsanız, bu da ayrı bir sorun, egonuzu geliştirmek için bol bol kişisel gelişim kitabı okumanız gerekebilir. Kendimiz gibi bir arkadaş bulmak ise, ne yazık ki imkânsız:)

      Sil
  7. makbule abalı'nın yazısının yorumlarını okudun muuuu :)

    YanıtlaSil
  8. Düşüncenizi açıkça ifade etmeniz takdire şayan:) Belirttiğiniz üzere soyut bir kavram olan sevginin anlamı son derece geniş. Bu sözcüğe herkes farklı anlamlar yüklüyor. Öyleleri var ki, "sevdiğim için öldürdüm karımı" diyebiliyor. Düşünebiliyor musunuz sevgi ve öldürmek o kişi için anlamdaş oluyor bir bakıma. Kullandığımız tüm sözcüklerin karşılığını bulabildiğimiz TDK'da "öz sevgi" tanımının olmaması bu sözcüğe anlam yükleyemediklerinden olabilir mi? Belki ilerde biri çıkıp "öz sevgi" şudur der ve neyin üzerinde tartıştığımız kolaylaşır belki. Diğer bir konu kelimelerin anlamını yitirmesi. Sevgi de nasibini almış bundan. Adam "vatanımı canımdan çok severim" diyor, diğer taraftan en büyük zararı verdiğinin farkında değil.
    Siz sevgiyi tanımlarken yaptığınız açılımlara benim itirazım olamaz. Sevgi tanımlamasını yapmaksızın bu sözcük üzerinde tartışmak havanda su dövmekten ibaret. Soyut sevgi kavramını örnekler vermek suretiyle meramımızı anlatabiliriz bir ölçüde. Sevgide menfaat olmaz diyorsunuz, ben ise aksini düşünüyorum. Sözgelimi çocuklarına her türlü kötülüğü yapan bir baba sevilir mi? Ya da gül dururken neden çalıya bakan olmaz? Sevgi bir tür alış veriş. Sevgini kazanabilmek için sana bir şeyler sunmam gerek. Belki ayrıştığımız nokta burası. Siz nedensiz de sevilir diyenlerdensiniz. Ya da "ben seveyim ki o da beni sevsin" romantizmine sahip olabilirsiniz. Karşılıksız bir sevgi düşünemiyorum. Çevrenize bir bakın eskiden sizi seven fakat daha sonra sizi terk eden insanlar yok mu? Belli ki sizden bekledikleri menfaatleri kalmamış, başka kapılar bulmuşlar kendilerine yarar sağlayabilecek olan.
    Bu bağlamda "öz sevgi" anlamsız geliyor bana. İnsan hiç kendisinden menfaat bekleyebilir mi? Sevgi bir şeye ilgi duymak, güvenmek, onunla huzur bulmaktır. Kendimle ilgileniyorum, kendime bakıyorum, önemsiyorum elbette. Normal bir insanın yapması gereken şeyler bunlar. Yaşama tutunmak için birer zorunluluk. Sevgi ise bir zorunluluk değil, insanın içinden kopup gelen sıcak bir duygu. Bazılarının düşündüğü gibi isteyerek, zorlayarak, öğrenerek kazanılmaz. Sevgi, yapılan iyiliklerin, güzelliklerin karşılığı... Ne yazık ki bu karşılığı görmek her zaman mümkün olamıyor. İnsan kendine bir iyilik yapacak, sonra yine kendisine yaptığı bu iyilik karşılığında minnet duyup sevgisini gösterecek kendisine! Sözgelimi önemli bir sınav kazandınız, kendinizi sevgiyle kucakladığınız oldu mu? Ya da bak şimdi sevdim kendimi, dediğiniz bir durum. Tartışma keyifli, özellikle soyut kavramlar üzerinde. Teşekkür ederim:)

    YanıtlaSil
  9. Hımm dediğim noktalar olsa da katılmadım. Kendini sevmek diye birşey kesinlikle var ve ne diyordu şair kendini sevmekle başlayacak herşey...
    Ben kendini sevmeye inanırım. Kendisini sevmeyen insan zaten ne başkasını sevebilir ne de sevildiğinin ayırdında olabilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok, şair öyle demiyor:)
      “Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey. Burada her şey bir insanı sevmekle bitiyor.” Sait Faik Abasıyanık
      Uyanık kişisel gelişimciler şairin bu sözlerini çalıp kendilerine göre uydurmuşlar:)
      Romantizmle realizm çatışması... :)

      Sil
    2. :)))))) kusura bakmayın kahkaha attım. Haberim yoktu bu sözü bu şekilde değiştirdiklerinden, ağlamak istiyorum!
      Hümanistlerin de ikinci yarısını kırptıkları bu söz hakkında da tartışalım bir ara, ne demektir "burada" bir insanı sevmekle bitiyor her şey... Bu sözün asıl derin kısmı ikinci yarısı ama o konuda kimse bir şey söylemek istemez genelde..

      Sil
    3. Niye kusura bakacakmışım? Öyle bir şey düşündüğümde, kahkahanıza ben de bir kahkaha ile karşılık verdiğimde sizden bağışlanmamı istemem gerekir:)))

      Kendini sev, içindeki seni sev 🤗 Kendini sevmekle başlayacak herşey 🤗 Tut ellerinden kaldır kendini haydi! Sen değerlisin, sen mucizesin hatırla!
      Fatma Varnalı - Kişisel Gelişim Danışmanı ve Yaşam Koçu

      Tahmin ettiğim yerden geldi kaynağı:)) Yaa, şişirmeyin insanları bu kadar. İnsanlar sonra gelip bizi beğenmeyecekler:)))

      Şairin sözünün ikinci bölümüne gelince. Çok anlam gizli, evet. Tartışabiliriz. Şair özellikle İstanbul'un haline ve insanlarına çok öfkeli:) Bir de şimdiki halini görseydi acaba neler derdi:)

      Sil
  10. Ben size teşekkür ederim, sizin fikrinizi açıkça beyan etmeniz beni bilakis mutlu eder. Sizi anlıyorum ayrıca. Aramızda kuşak farkı var, sizin gibi gençlerin sorgulayıp araştırması, düşünmesi beni memnun ediyor. Aynı fikirde buluşmamız şart değil, fakat her fikri özgürce tartışmamız, bir fikre saplanmamamız gerekir. Birbirimizi anlamak o kadar kolay değil. Ya derdimizi anlatmaya kelimelerimiz kifayet etmiyor ya da yazılanları farklı şekilde yorumluyoruz. Sizin uzun uzadıya yorumlarınızı zevkle okuyor ve onlardan faydalanıyorum.
    Sohbete katılan iki arkadaşa yazdığım yorumlarda işi biraz şakaya vurdum. Kendimi seviyorum, başımı okşuyorum, aferin diyorum bana, yüreklendiriyorum, kendime bir ihtiyaç duyduğumda hemen koşup yardım ediyorum, çünkü ben kendimi seviyorum gibi lâflar ettim. Aslında sevmek deyince ilk aklıma gelen bunlar. Bu yüzden "kendini sevmek" bana tuhaf geldi. Özgüven denilebilir. Kendine güvenir misin diye soracak olursanız bende karşılığı vardır. Ama kendini sever misin diye sorduğunda bende böyle bir soru havada kalır. Kendimi seviyorum dersem oramı buramı seviyorum anlaşılır. Benim fiziki görünüşümle ya da diğer yönlerimle bir sorunum yok. Kelim ve kelliğimle gurur duyuyorum:) Ama bu kelimi sevdiğim onu her fırsatta okşadığım manasına gelmez:) Eğlenceli bir sohbet oldu, teşekkürler:)

    YanıtlaSil