Yine gecikmeli yazıyorum. Bir gün geçse dahi aynı tadı vermiyor böyle yazmak. Aynı günün sıcaklığı geçmeli satırlara. Detayların bir kısmı uçuyor aklımdan. Bugün çok erken kalkmak zorunda olmadığım için sevinçliyim. Fırat'ın ev işi hallolmadı hala. Onu yaylaya çıkarken almayacağım. Kiralık evlere baksın gündüz saatlerinde. Yaylaya geldiğimde gözlerim Zeytin'i arıyor. Gideli on gün oldu. Hiç bir iz bırakmadan sırra kadem bastı.
Soğuktan donan tuvaletleri çözebilmek için içinde kor ateş bulunan tenekeler yerleştirmiştik dün gece. Bu düzenek kısmen işe yaramış, biri hariç diğerlerinin musluk ve rezervuarları çalışmaya başladı. Şömine sobayı yakmak bana düştü. Bir işi yaparken kimseye muhtaç olmadığına kendisini inandırmış olmak mutlu ediyor insanı. Evet birinci defa olmuyor, ikincide zorlanıyorsunuz, üçüncü sefer sanki işi kıvırıyormuş gibi görüyorsunuz kendinizi ama sonunda gerçekten yapıyorsunuz.
Az sonra Aşkın Şef geliyor. Salon süpürülüp, paspas çekilecek, masalar silinecek. Aşkın Şefin mutfakta işleri var. Temizlik bitmeden kapı açılıyor, orta yaşlı bir beyefendi ve yaşlı bir kadın giriyorlar içeri. Gelen beyefendiyi hatırlıyorum hemen. Dün Karslı arkadaşı ile misafir olmuştu. Bu sefer annesini getirmiş. Birer tatlı siparişi veriyorlar. Annesi için karadutlu lor, kendisi için trileçe. Dün çaldığım klasik müziği çalmamı istiyor. Bu benim duymak istediğim en güzel şey. Aşkın Şef klasik müziğin uykusunu getirdiğini söylerken klasik müzik isteyen bir misafir beni hayli neşelendiriyor. Aşkın Şef'e bu talebi ağzım kulaklarımda aktarıyorum.
Anne nefes darlığından mustarip. Çaylar içildikten sonra Taş Ev'in önündeki avluya iniyorlar. Derin derin çekilen nefeslerle ciğerlere temiz hava doluyor. Yaşlı kadın ilk kez ciğerlerinin ve nefes yollarının açıldığını söylüyor. "İki yıl burada kalsam bende nefes darlığı kalmaz." diyor.
Pos cihazının kablo girişinde bir temassızlık vardı dün gece. Sabah hiç şarj etmediğini görünce biraz kurcalamaya kalktım. Çıt diye bir ses çıktı. Bağlantı parçasının kırılma sesi bu. Hemen gidip bir çaresine bakmam lazım. Aşkın Şef hemen gidip halledersem iyi olacağını, gelen olursa kendisinin ilgileneceğini söylüyor.
Şehre inip önce pos cihazını tamire veriyorum. Eşimi alıp nüfus müdürlüğüne yeni çipli kimliğini almaya gidiyoruz. On beş güne hazır olur dedikleri kimlik için bir on beş gün daha ek süre istiyorlar. Fırat görüşmelerini bitirmiş ama henüz ev sorununu halledememiş daha. Onu alıp eşimi eve bıraktıktan sonra yaylaya çıkıyoruz. Bahçeden içeri girerken iki araba görüyorum içeride. Aşkın Şef bizi kapıda gülerek karşılıyor. İki masaya kadar hallederim demişti. Yedi kişilik bir aile Kuşadası'ndan gelmiş masayı mezelerle donatmış. Diğer masanın misafirleri Ödemiş'ten. Beklentilerimin aksine hareket erken başlıyor. Yukarı çıkıp misafirlerle ilgileniyorum. Gelenler son derece olgun. Aşkın Şef tek başına her şeyin hakkından gelmiş. Misafirlerin hepsi hallerinden memnun. Şöminenin durumu gayet iyi. Dışarı çıkıp tuvaletleri kontrol ediyorum. Hepsi faal durumda, buzlar çözülmüş.
Gece konuklarıyla vakit su gibi akıyor. Hepsi mutlu bir şekilde ayrılıyorlar. Aşkın Şef dünden beri personel gecesi diye tutturdu. Saat on bire doğru bütün misafirlerin kalkması Aşkın'ın yüzünü güldürdü. Fırat'la birlikte güzel bir masa hazırladılar. Şömine soba içeriyi gayet güzel ısıtmış. Buna benim de ihtiyacım olduğunu hissettim. Ölçüyü kaçırmadan güzel bir gece geçiriyoruz elemanlarla. Onların gelecekle ilgili önerilerini dinliyorum.