Sabah kalktığımda kendimi beklediğim kadar yorgun hissetmedim. Fırat'la birlikte yukarı çıkmadan önce biraz alışveriş yaptık ama alınacak daha çok şey var. Aşkın Şef gelir gelmez tekrar şehre indim.
Uzun zamandır yüzünü göstermeyen güneş sıkılmış olacak ki ortaya çıktı nihayet. Hale uğradım önce, sonra da kömürcüye. Kullandığımız ithal kömür kalmamış. Daha önce alışveriş yaptığım kömürcü dövizdeki artışı fırsat bilip zam yapınca ondan alışverişi kesmiştim. Sağa sola sordum başka bir yerden temin edebilir miyim diye. Herkes benim eski kömürcüyü işaret edince canım sıkıldı. Çaresiz oraya gittim. Şans eseri daha önce görmediğim biri vardı işyerinde. Ben adamı tanımasam da o beni tanıdı. "Siz toptan alıyorsunuz değil mi?" diye sorunca "Evet." deyip durdum. O zaman bir kutu kömürde iki lira indirim yaptı. Kömürü arabaya koyduktan sonra dilimi tutmayıp anlattım durumu. Her hafta zam yapınca buradan almayı bırakıp başka yerden almaya başladığımı söyledim. O yetmezmiş gibi, "Aldığım yerde kömür kalmadığından geldim size." diye ilave ettim. Esas işyeri sahibiyle konuşalım belki aynı fiyata verir yine dese de "Ben konuştum, kılını kıpırdatmadı." deyip ayrıldım. Perşembe gününe kadar idare edecek bu şimdi. O zamana kadar aradığım özellikteki kömürün yeni alışveriş yaptığım yere geleceğini umuyorum. Yoksa kömürsüz kaldığımızın resmidir.
Bu aralar öğlen vakti kimse gelmez diye alışverişimi tamamlamak istiyorum. Aşkın Şef arayıp haber veriyor misafirimiz var diye. Apar topar ekmeğimizi alıp çıkıyorum yaylaya. Arkasından bir çift daha geliyor. Havanın buz kestiği o gün, buz tutan yollar nedeniyle kapattığımız o meşhur pazar günü onlar da gelmiş, kapıyı kapalı görünce geri dönmüşler.
Taş Ev'e vardığımda rüzgarlı bir hava karşılıyor beni. Güneş yine bulutların arkasına saklıyor kendini. Verandadan aşağı şehre bakıyorum. Berrak bir hava var. Bayındır rahatlıkla görünüyor. Rüzgar şiddetini arttırıyor her geçen saat. Hava soğumaya başlıyor. Salonda ortam güzel. Bugünün misafirleri genel olarak alkol almıyorlar. Çalışma saatini biraz geçe misafirlerimizi uğurluyoruz. Kapıları kapatıp çıkmak üzereyken bir araba yanaşıyor. Kapattığımızı söylemek zorunda kalıyoruz. Bu saatten sonra gelen misafir de pek hayır beklememek lazım zaten.
Yarın meşhur pazarın kurulacağı gün. Park yeri işkencesi şimdiden canımı sıkıyor. Akşama doğru sırt ağrılarım başlıyor. Bir an önce alışveriş faslını tamamlayıp dinlenmek istiyorum.