Sabah pazar alışverişini yaptıktan sonra aldıklarımı Taş Ev'e taşıyorum. Sanki hava soğumuş biraz. Acele ediyorum, çünkü İzmir'e gitmemiz lazım. Kızım hastaneden randevu almış eşim için. Önemli bir şey olmadığını umuyorum. İçimizin rahat etmesi için yapılması gereken bir işlem bu.
En az haftada bir günü balığa ayırmayı kafaya koydum. Kızımla telefonda görüşüyoruz. Dışarıda mı yeriz yoksa evde mi? Evde yemeyi tercih ediyoruz. Balığın yanında kalamar, midye dolması da almış gelirken. Hemen hazırlığa başlıyor, mükemmel bir sofra hazırlıyor. Balığa doyuyoruz.
Bu aralar blogları da takip edemez oldum. Ayaküstü facebook sayfalarına göz atıyorum. Telefondan yorum yapmaya alışamadım bir türlü. Bugün yaptığım en hayırlı iş internet bankacılığına girmem oldu. Bu sayede motorlu taşıt vergisi ve trafik para cezalarını ödeyip bir başka hesaba havale çıkardım.
Büyük bir bölünme yaşıyoruz yeniden. Evet'çiler ve Hayır'cılar birbirlerini suçluyor, hakaret yağdırıyorlar. Başkanlık sisteminin getirilmesini isteyenler ülkede nasıl bir oyun tezgahlandığını göremiyor. Bazı soruların cevabı yok. Başkanlık ihtimalinin ortadan kalktığı son seçimlerden sonra her fırsatta başkanlık sistemine karşı çıkan Bahçeli, ne oldu da başkanlık sistemini destekler oldu?
Bazen düşünüyorum. Seçmen olabilmek için adil bir sınav yapılmalı. Düşünme yetisinden yoksun olanlar, sorgulamasını bilmeyen insanlar oy kullanmamalı. Memur olabilmek için insanlar sınava tabi tutuluyor ama ülkeyi yönetecek kişiyi seçmek için kafa kağıdı yetiyor. Böyle giderse ülkenin çöktüğünü, parçalara ayrıldığını görmek çok uzun yıllar almayacak görünüyor.
Uykunun en tatlı olduğu saatlerde hastanedeydik. Akşam balığı fazla kaçırdığımdan dolayı rahatsızlandım. Eşim için bulunduğumuz hastanenin acili de beni misafir edebilirdi. Neyse ki çabuk toparladım ama boğazımdaki yanma hala devam ediyor. Sabaha karşı İzmir'den ayrılıyoruz.
Gerçekten de insan sarrafı olunuyor burada. İnsan dıştan göründüğü ya da yansıttığı kişilikten çok farklı olabiliyor bazen. Ancak eninde sonunda bir vesile ile gerçek yüzü çıkıyor ortaya. Bir kapı kapanıyor, başka kapı aralanıyor. Su yolunu buluyor. Fenalık, kem sözler sahibinde kalıyor. Kötü sözler karşılık bulmayınca sahibinin içini yaralıyor zamanla. Gün geçtikçe içinde yanan pişmanlık ateşi kavuruyor yüreğini. Ona yapılacak bir şey kalmıyor artık... Suskunluk çok şey anlatır bazen. Orhan Veli'nin dizeleri geldi aklıma. "Yazık oldu Süleyman Efendi'ye..." Anlayabilene...
Seçmen olmak için sınav yapılsaydı emin olun bizi geçirmezlerdi o sınavdan :(
YanıtlaSilGeçmiş olsun..
Bak bu aklıma gelmedi. Ne kadar safım:))
SilTeşekkürler...
Kutuplaşmak insanın gözünü kör ediyor ve deniyor ki eğer hayır derseniz şunlarla birliktesiniz ve vatan hainisiniz demektir. Diğer tarafta ise evet derseniz ülke daha iyi idare olacak; bu gömlek bize dar geliyor. Zorunlu olarak evet demek zorundayız. Bence her ikisi de yanlış. Bu kampanyada sanki bir eksiklik var gibime geliyor bir iletişimci olarak tesbitim bu benim. Madem ki iki sistem var, parlamenter sistem ve başkanlık sistemi; biz yeni dönemde her iki sistemle ilgili ne getirmeliyiz ne götürmeliyizi apaçık oratya koymaları gerekirdi. Özellikle muhalefet de şu darbe anayasasını kaldırallım ama daha iyi bir sivil anayasada daah da özgürlük ve fırsat eşitliğini sağlayacak restorasyonlara girelim demeli. Hala da vakit var. Niye biz siyasilerin hamaset dolu sözlerin içinden hakikate dair bir kırıntı bulur muyuz diye deşinelim. Çöplük değil ki burası horoz gibi eşinelim!..
YanıtlaSil.....
Sistem öyle bir şey ki; hepimiz bir filtreden geçiriliyoruz. ne yazık ki bütün ülkeler bir üst akılın tdplum mühendisliği içinde şekilleniyor ve şekillendiriliyor. Akıntıya kapılıp gidiyoruz.
.....
insan yaratılıştan bir huya ve karektere sahip olmakla birlikte, biraz törpülenerek de olsa bir ahlaka sahip olması gerekiyor. Vicdani ölçü en azından kalp kırmamak olarak belirlense, adalet anlayışı da doğal olarak kendiliğinden oluşacaktır. İyi insan olma fikri gönül kırmadan nice gönüller kazanmaktan geçmeli. Zamanla insan herşeyi anlıyor. Bil vesile bütün hastalarımıaz şifalar diliyorum.
Sabah haberleri en gelişmiş on ülke arasında sadece ABD'nin başkanlık sistemiyle geri kalan dokuz ülkenin parlamenter sistemle, en geri kalmış on ülkenin ise tamamının başkanlık veya yarı başkanlık sistemi ile yönetildiğinden bahsediyordu.
SilYönetim sistemi ne olursa olsun iyi insanların elinde güzellikler kötü niyetli insanların elinde felaketler doğar. Yönetimi belirleyen halk ise kendisini adil bir şekilde yönetecek, toplumun refah seviyesini yükseltecek politikacıları iyi seçmeli, doğruyu yanlışı görecek eğitim düzeyinde olması gerekir. Kral öldü, yaşasın kral zihniyetine sahip kitlelerin ülkeye verdiği zarar büyük olur.
Ben ne siyasetçiler ne de idarecilere bakıp karamsarlığa bürünüyorum. Beni karamsar yapan halkın cehaleti, eyyamcılığı. Ne sağ, ne sol partilerden ne de dini kullanan partilerden umudum var. Hepsi iktidar, para peşinde. Olan halka oluyor. Halk kendine yapılan zulmü görmeyince olan biten verilen canlar müstahak diyesi geliyor insanın.
Ne işimiz var Suriye'de? Misak-ı Milli sınırları dar mı geldi ki Ortadoğu ateşine girdik. Girdik de ne oldu? Ne kazandık? Onca canın yanmasına değer mi?
Siyaset bedel ödemiyor hatalarına karşı. Bence hata burada...
Teşekkür ederim.