Niyetim saat on bire kadar yatıp dinlenmekti. İnsan bedeni alışmaya görsün. Saat yedide gözlerim açıldı. Saat dokuz olmadan evden çıktım. Bugün tatil günümüz. Salı Pazarı beni bekliyor. Arabamı park edecek harika bir yer keşfettim. Şimdi bulduğum yeri söylersem bana yer kalmaz. Biraz bencillik yapmak zorundayım. Şimdi park ettiğim yer pazarın tam ortasında. Eğer biraz da erken çıkabilirsem salı günlerinin korkulu rüyası, park sorunum çözümlenmiş olacak böylece.
Kasaba yarın sabah alacağım et siparişlerimi verdim. Banka işlerini hallettim. Elimdeki listeye göre pazar alışverişini de tamamladım. Çöp torbası, tuvalet kağıdı, peçete, ambalaj malzemelerini alabileceğim başka bir yer buldum. Daha önce alışveriş yaptığım yeri bıraktım. Bu kararımda etkili olan gelişi güzel söylenen bir sözdü. Bazı sözler benim o kişi hakkında kısa sürede kanaat sahibi olmama ya da onun hakkında kanaatimin değişmesine sebeptir. Ne demişti zat-ı muhterem? "Ben on yedi yıldır falanca restorana gitmiyorum. Benden alışveriş yapmayana gitmem." Bu ne demek şimdi? Yani sana gelmem için benden alışveriş yapman gerekiyor. İşte ben buna gelemem. Ne sen bana gel ne de ben sana.
Üzerinde Taş Ev'in logosu bulunan ıslak mendil sipariş ettim bir de. Bahar yaklaşırken biraz daha düzeltmek lazım façamızı. Bir sonraki aşamada kullandığımız tabaklar da logolu olacak artık. Silor salatalık yine sekiz lira bu hafta. Domates ise inanılmaz derecede ucuzlamış. Geçen hafta halden 2,5 TL ye aldığım domatesi pazardan 1,00 TL aldım. Hatta kilosunu 0,75 TL'ye satan yerler bile gördüm sonra. Ucuzluğun nedeni Rusya pazarının kapanmasıymış. Yine ne yaptılar acaba? Hormonlu domatesleri kabul etmedi adamlar da bize mi yediriyorlar?
Yazar kasalı pos cihazına ikinci banka işletmiş ama sorun yaşıyorduk. Bayisine uğrayıp bu durumu hallettim. Bir de fare aldım bilgisayar için. Beni deliye çevirmişti dün akşam. Bir santim yürüyecek diye büyük enerji harcıyordum. Sonunda çıkarıp attım faresiz kullanmaya başladım bilgisayarımı. Üzerinde "Made in PRC" yazısını gördüm. Daha bir ay olmamıştı kullanmaya başlayalı. Yeni fare için Çin Malı olmasın dedim Ozan'a. "Çin Malı dışında fare yok ki." deyince şaşırdım. Adamlar piyasayı tamamen ele geçirmişler. Biraz da kaliteye önem verselerdi keşke.
Muhasebeye uğradım, elimdeki fatura, z raporu ve pos çıktılarını bıraktım. Arabayı yakın yere park ettiğim için patates ve soğanı bile bugünden aldım. Oradan çıkıp içecek eksiklerini tamamladım. Zamanım olduğu için rahat hareket ediyordum. Gittiğim yerlerde çay kahve tekliflerini geri çevirmeyince saatler sürdü pazar işi.
Arabanın arkası iyice dolunca yaylaya çıktım. Evvelsi gün dolaşırken alt taraftaki çevre çitinin altının iyice oyulduğunu görmüştüm. Bir an önce kapatmak lazım orayı. Taş Ev'e malzemeleri indirirken tavuk kümesinin etrafında iki sokak köpeğinin dolaştığını gördüm. Belli ki çitteki boşluktan girmişler içeri. Bir kaç güne kadar kırk tavuk gelecek Afyon'dan. O zamana kadar bu işi halletmemiz şart.
Malzemeleri yerleştirdikten sonra eşime telefon ediyorum. Yatıp istirahat edince ağrısı olmuyormuş. Akşama da oğluşu ona yemek ısmarlayacakmış. Burada yalnız kalınca canım yemek dahi istemiyor. Ben de gidip her zamanki yerimizden bir kokoreç yemeyi düşündüm. Pazardan üç kilo ayva almıştım. Şimdi ayva hastalığı başladı bende. Akşamdan beri tam üç tane ayva yedim. Selçuk ayvası sulu ve yumuşak. Onun dışındaki ayvalar boğazımda düğümleniyor. Bazen boğulacak gibi olsam da yine vazgeçemiyorum. Başka meyveye bağlılığım yok ancak ayva görünce dayanamıyorum.
Dinlenmek için yarım gün bile fazla geliyor. Şimdiden Taş Ev'i özledim. Yalnız olmamın da etkisi var belki de... Eşim gideli bir gün oldu daha. Bir yandan orada dinlenmesini isterken diğer yandan yolunu gözlüyorum.
O ıslak mendiller çok önemli. Allah kavuştursun diyeyim eşinize :)
YanıtlaSilIslak mendil veriyoruz elbette ama logomuz eksik üzerinde. Çok önceden logolusunu yaptırmak istedim ama iki aya yakın oyaladılar.
YanıtlaSilTeşekkürler:)