KATEGORİLER

25 Şubat 2017 Cumartesi

LOZAN 2023

24/02/2017 Cuma, Tire

Esnaf piyasada yaprağın kıpırdamadığından yakınıyor. Bu durum illa ki bize de yansıyor olmalı. Gün geliyor beklemediğimiz kadar çok misafir ağırlarken bir gün sonra durum tersine dönüyor. Yeni açılan bir işletme olmamıza ve kışın getirdiği olumsuz hava ve yol şartlarına rağmen sadık misafirlerimizin olması sevindirici. Onların dışında ilk kez gelen ve memnun ayrılan dostlarımız da ilerisi için ümit veriyor.

Her hafta olduğu gibi küçük pazar alışverişini öğleden sonraya bıraktım. Fırat'ı yaylaya bıraktıktan hemen sonra henüz Aşkın Şef'i görmeden şehre dönüyorum. Pazarda enginarlar bollanmaya başlamış. Yeşil biberin kilosu da yedi, sekiz liralardan beş, altı liralara düşmüş. Mandıraya uğrayıp, yoğurt ve peynir ihtiyacımı karşılıyorum.

Eşim bugün döndü oğlumun yanından. İzmir'de kızımın evinde bizim yeni maskota bakıyor. Beklediğim telefon erken geldi, haftaya Cumartesi günü yeni bir evlenme teklifi rezervasyonumuz oldu. Beyefendi Ankara'da geçici bir görevdeymiş. Bu sefer misafirlerimiz Kuşadası'ndan. İki masa ayrılmasını istedi beyefendi. Biri arkadaşları içinmiş. Arkadaşları hem keman çalacak hem de fotoğraflarını çekecekmiş. Şampanya patlatılacakmış kızın teklifi kabul etmesinin ardından. Evlilik teklifi için bölgenin değişmez adresi olmak yolunda hızla ilerliyoruz. Bu konuda kendimizi biraz daha geliştirirsek daha da ünleniriz. Mesela havaya fenerler uçurabilir, masanın süslenmesinin yanı sıra farklı etkinlikler düşünebiliriz.  

Akşam rezervasyonları gelmeye başlıyor. Gelenlerin tamamı aile. Bu durum beni hayli sevindiriyor. Gün boyunca şef yeni mezeler hazırladı. Vitrinimizi yeniden tanzim etti.

Hava kararsız, bir açılıp bir kapanıyor. Akşama doğru serinlemeye başlıyor. Fırat şömine sobayı yaktı. Henüz hava kararmadan misafirler gelmeye başlıyor. Daha önce birkaç kez gelen başka bir misafir arıyor. Yayla yolunda arabaları hararet yapmış. Gidip alıyorum onları kaldıkları yerden. Verdikleri rahatsızlıktan ötürü özür üzerine özür diliyorlar. Her insanın yapması gereken bir şey bu oysa.  

Devamlı misafirlerimizden biri ile sohbet ediyoruz. Kendisi esnaflık yapıyor. İşlerin durgunluğundan söz ediyor. Ben de ortamın samimiyetine güvenip "Ne olacak memleketin bu hali?" deme gafletinde bulunuyorum. Adam küfür etmişim gibi gözlerini açıyor. "Abi ne demek istedin şimdi sen, anlamadım bak bunu." Az önce işlerin durgunluğundan, esnafın siftahsız dükkan kapattığından dem vuran sanki başkası. Ben şaşırıp susmayı tercih ederken o devam ediyor hesap sorar gibi. "Ne varmış memleketin halinde?" Ne diyeceğimi bilemiyorum. Ne de olsa misafirim oluyor burada. Siyaset tartışmanın yeri değil ki burası. Ama o oldukça istekli buna. "Son on beş yılda hastanelerde sıra beklemiyor, parasız tedavi görüyorsun yalan mı?" Eşi müdahale ediyor durumu düzeltmek için. "Masrafları ve ilaç parasını maaşlardan kesiyorlar sonra ama."

Toparlamaya çalışıyorum durumu. "Ben memleketin hali derken gelen şehit cenazelerini, savaş durumlarını falan şey ettim." diyorum. O devam ediyor, ana muhalefet partisine giydirirken cumhurbaşkanına övgüler düzüyor. Reislerinin Amerika'ya ve bütün dünyaya nasıl posta koyduğundan bahsediyor. Hızını alamıyor. Bütün İslam alemi arkamızda. "Amerika ve Avrupa bundan korkuyor." diyor. İbretle dinliyorum söylediklerini. "Hele bir 2023 yılı gelsin, cumhurbaşkanımız başımızdan eksik olmasın, o zaman dünya lideri olacağız." 2023 yılının hikmetini anlamadığımı söylüyorum. "Lozan Antlaşması var ya." diyor. "Onun süresi bitiyor." Şaşkınlıkla dinliyor ve merak içinde soruyorum. "E, ne olacak o zaman?" Tereddütsüz cevaplıyor. "O zaman Ortadoğu toprakları, Irak, Suriye bizim olacak, Boğazlardan istersek hiçbir ülkenin gemisini geçirmeyeceğiz, bor madenlerini işletmeye açacağız." Şimdi niye işletmiyoruz bor madenlerini bir engel mi var? "Var tabii, Lozan Antlaşmasına göre. Ama yüz yıl sonra, yani 2023 yılında bu antlaşma hükümsüz kalacak." Tutamıyorum kendimi, tartışmaya girmek istemediğim halde. "Ben Lozan Antlaşmasının bütün maddelerini okudum ama antlaşmanın yüz yıl geçerlik süresi olduğuna dair bir madde hatırlamıyorum. Misafirimiz konuya son derece hakim. "Var, var."

İşte böyle memleketin hali. Referandumda "Evet" oyu verecek kitle genel olarak bu düşünceler içinde. İlerisi için ümitlenmeye neden göremiyorum bu ülkede. Bu insanların seçtiği yöneticilerden memlekete ne hayır gelir. İşte size demokrasi, işte size milli irade (!) 

Erken kalkıyorlar misafirler geçen haftaların aksine. Seviniyorum buna. Eşim telefon ediyor, yeni gelmiş eve. Biz de çıkmak üzereyiz. Eve varınca kızımız bizim maskota biberonla mama yedirmeye uğraşırken canlı yayın yapıyor telefondan. Uzun uzun maskaralıklarını seyrediyoruz bıdığın. Venüs koymuşlar adını aldığı yerden. Bu adı benimsemiyoruz eşimle. İnternete girip köpek isimlerine bakıyorum. Hera adını önereceğim. Kulağa hoş geliyor ama anlamı biraz çarpık geldi. Hera; Yunan mitolojisinde tanrıların tanrısı Zeus'un kız kardeşi ve eşi. Çok güzel olduğu kadar mücadeleci ve kıskanç. En büyük rakibi de Afrodit elbette. 

6 yorum:

  1. Taşev'e farklı müşteriler gelebilir. Fakat tartışmalar keşke sohbet havasında olsa. Ayrıca karşımızdakini anlayarak ve haklılık payı ayırarak sohbet yapılır. Zaten müessese tartışma yeri değil. Ama dostluk sohbeti gerektirir. Önemli olan karşımızdaki kişiyle hakikatte buluşabilmek. Eğer bir ülkede bir annenin yüreği yanıyorsa başta idareciler sorumlu. Kim olursa olsun. Elbette ikincil olarak biz de sorumluyuz. 3Siz nasılsanız öyle yönetilirsiniz" sözünü hatırlıyorum. İdarecilerimizi de biz seçiyoruz. Bir örnek verelim Hazreti Ömer devrined aç kalan çocuklarına ocakta çakıy taşı kaynatan annenin durumunu düşünüyorum. Hazreti Ömer devri diyeceksin evet aç olan bir insan olabilir mi? Evet olur. Hayatın ve dünyanın dengesi bu. "Diyarı Dicle'de bir kuzuyu kurt kapsa, Adli İlahi Ömer'den sorar onu." diye öğrendik biz. Yine Ömer ahaliye sorar " Ben yanlış yaparsam ne yaparsınız? " sorusuna karşı, ahali de "Kılıcımızla" düzeltiriz demesi manidardır. Taşev'e gelen misafirimiz bunları bilmesi gerek. Elbette bir takım iyi şeyler olacak ve iyi şeylerin olması bizim de beklentimiz. Fakat yerleşmiş bir zihniyet var ne dine diyanete, ne de bilimselliğe uymayan bir bağnazlık var. Yürekleri ve vicdanları karartan. Oysa iyi şeyler olsun diye uğraşıyoruz dese bir umut olurdu. Bir işletmeci olarak siz daha mutedil davranıyorsunuz. bir lider ancak gönüllerde yer eder. Putlaştırılmaz. Mal mülk, para pul, makam mevki, şan şöhret, ev ıyıal sevgisinde aşırılık ve tabular Allah sevgisinin yerini tutamaz. Allah sevgisi soyut bir kavram gibi gelse de adalet ve ahlak duygusu vicdanlaır yumuşatır. İrademizi de iyi insan olmada güçlendirir. Hakikat güneşi parlıyor. Ancak biz onu kalbimizde hissediyoruz.
    .....
    Bu sayfa turnusol kağıdı gibi. Madem ki bir işletlme yapıyoruz; ziyaretçilerimiz mutlu mesut ayrılsınlar. Yüreğini açma gereği duyanlar da farkındalığı kavrasınlar. Yeri gelsin sanat, edebiyat, felsefe ve bilim konuşulsun. Yeri gelsin bir ütopya oluşsun. Yeri gelsin dolunaylı, bol yıldızlı mavi gecede yıldızlar kaysın ve dilekyler tutulsun.,.
    .....
    Tebessüm eksik olmasın. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef tartışma çoğu zaman adabında olmuyor. Baktım ki görüşlerimiz çok farklı ve fikrine körü körüne bağlı boşuna zaman kaybetmek istemiyorum. Ancak inandıklarını bir mantık süzgecinden geçiriyor ve karşı fikirlere tahammül edebiliyorsa işte o benim aradığım insandır.
      Elbette mekanda siyaset tartışmak hoş değil. Belirttiğiniz üzere felsefe, sanat tartışılsn Taş Ev'de. Yorumlarınızda sanatçı kişiliğinizi de konuşturuyor, sayfama renk katıyorsunuz. Teşekkürler...

      Sil
  2. Lozan Antlaşması diye bir sözleşme bulunmamakta. Fakat millet 2023'te bağımsız bir devletiz biz diye ayağa kalkacak ve büyük ihtimalle de savaş çıkacaktır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda çok spekülasyon yapılıyor. Anlayamadım şimdi ben. Sömürge miyiz şimdi biz? Gerçi bağımsızız demeye de dilim var mıyor ama. Er ya da geç bölüneceğiz. Bir zamanlar Erbakan'ın ağzından kaçırdığı gibi; kanlı mı olacak, kansız mı?

      Sil
  3. "Türkiye'de insanlar:
    Bazen önünü bile göremiyor.
    Ama Büyük Oyunu görüyor."
    -Özgü Demirtaş diye bir profesörün lafları; bizim Milleti anlatıyor! :) :/

    Birde şu sözü şu durumu özetler galiba;

    "Dış mihraklar:
    Çok güçlü adamlardan oluşuyor
    Acaip gizli planlar yapıyorlar
    Ama bizim okuma yazma bilmeyenimiz bile hemencecik görüyor oyunu"

    -Buda Özgür Demirtaş'a ait. Yav ne diyeceksin hakikaten sinir oluyorum!!! BİLİM YOK, EĞİTİM YERLER AMA 2023'TE SÜPER GÜÇ OLACAKMIŞSIZ(!) Bir Millet kendini niye bu kadar ak*lsız yerine konulmasına izin verir hakikaten anlamıyorum!!!

    YanıtlaSil
  4. Özgür Demirtaş kaliteli bir kişiymiş. Anlamadığım büyük oyunu, gizli planları bilen insanlarımız nasıl 2023 yılında süper güç olacağımıza inanıyor? Bilmediğim bir bildiği mi var halkımızın?

    YanıtlaSil